31. Bölüm

882 100 34
                                    

Buse

Düğüne vardığımızda hemen korumalara odaklandık. Furkan bir şeyler düşünmeye başladı bile.

"Buse bir şekilde dikkatlerini çekmeliyiz."

"Evet sevgilim farkındayım ve bende düşünüyorum. İstersen sen beni kıskan. Öyle çok dikkat çekeriz." Tam özür dilemek ve kendini anlatmak için konuşacaktı ki gözüm mutfağa ilişti ve Furkan'ı dürtükledim. "Dur Furkan!"

"Ne oldu?"

"Furkan onlara içecek yollayalım garsonlar ile. İçeceklere de uyku ilacı atalım."

"Nuri Alço taktiği diyorsun." Koluna vurdum. "Ya dalga geçme. Bence çok iyi bir fikir."

"Evet bencede. Emreler'in yanına gidelim hemen." Beraber mutfağa girdik. Gökçe ve Emre tezgahın arkasında duruyorlardı. Emre bir şeyler tırtıklarken yapacağımız şeyi Gökçe'ye anlattım.

"Gökçe kapıdaki korumalara içecek götürün. Ama içine uyku ilacı atacaksınız. Bu sayede hepsinden kurtulmuş olacağız ve Caner'i buradan rahatça çıkartacağız."

"İyi fikirmiş de uyku ilacını nereden bulacağız?" Biraz düşündüm ve bu evde bir ailenin yaşadığını hesaba kattım. Uyku ilacı yani illaki vardır.

"Gökçe bu evin yardımcısı nerede?"

"Dışarıda servis yapıyor. Ne oldu ki?"

"Yardımcıları ilaç var mı yok mu biliyordur. Ona soralım. Caner Bey istedi deriz."

"Mantıklı. Ben hemen çağırayım." Gökçe tezgahın arkasından çıkıp kapının önünde durdu ve yardımcıyı el hareketi ile çağırdı.

Kısa boylu yardımcı kadın yanımıza geldiğinde sordum. "Bize uyku ilacı verebilir misin? Caner Bey giderken yanına almak istiyormuş." Kadın gülümsedi. "Tabi. Hemen getireyim." dedi ve mutfaktan çıktı. Kolay olmuştu.

Gökçe ve Furkan'a beşlik çakıp zaferle güldüm. Emre beşlik çakacak durumda değildi. "Emre yeter bırak şu kurabiyeleri. Önemli bir operasyonun içindeyiz ve sen hâlâ mideni düşünüyorsun." dedim tabağı önünden çekip.

Ağzı dolu "Ya ama aç ayı oynamaz. Karnım doyarsa enerji toplarım ve size daha faydalı olurum." dedi ama zor anladık.

"Emre. Bir sorun var ama." Mal mal yüzüme baktı. "Sen doymazsın kanka." Gökçe ve Furkan güldüler. "Güzel tespit sevgilim. Ayılar bile doydu. Bir bu Emre doyamadı."

Burun kıvırıp tabağı önüne geri çekti. "Aman! Sizin işiniz gücünüz yok mu benim yemeğime karışıyorsunuz? Hani operasyon vardı? Odaklanın azıcık. Olmaz böyle."

"Biz gayet odaklıyız kanka merak etme." Bu sırada yardımcı kadın geldi ve ilacı uzattı. "Buyurun." Gülümsedim. "Teşekkür ederiz."

"Rica ederim." dedi ve servisine devam etmek için yeniden bahçeye çıktı. Hemen Gökçe'ye döndüm. "Şimdi birkaç tepsi hazırlayalım kanka. Yirmi bardak limonata koyalım. İçlerine de ilacı atar garsonlara veririz."

Hemen beraber tezgahın arkasına geçtik. "Limonatalar dolapta Buse." Kafamı sallayıp dolabı açtım. Dolabın yarısı limonataydı zaten. Birkaç sürahi çıkardım. Gökçe de bu sırada tepsilere bardakları dizmişti.

Sürahileri alıp limonataları bardaklara doldurduk. Sonra sinsice gülüp ilaçları içlerine attık. Kendimi dedektiflik filminde hissetim.

Furkan garsonları tezgahın önüne çağırdı ve düz bir tonla "Bu limonatalar dışarıdaki korumalara dağıtılacak. Bizzat Caner Bey'in emri." dedi.

Garsonlar tepsileri alıp tek tek dışarı çıktılar. Sanırım başarmıştık. Limonataları içtiklerinde birkaç dakika içinde uykuya dalacaklardı.

Furkan beni omzunun altına aldı ve bahçeye bakarak konuştu. "Biliyor musun sen çok zeki bir kızsın?" Güldüm. "Biliyorum sanırım."

"Ve bu zeki kız benim sevgilim ya işte en güzeli de o." Yanağını okşadım. "Ne o? Beni şımartmaya mı karar verdin? Yeni kendini affetirme yöntemin bu heralde. "

"Evet sanırım." Birbirimize bakıp daha çok güldük ve bu sırada bir el arkamızdan bizi ayırdı. Tezgahın arkasındaki Emre'ydi tabiki. "Ne yapıyorsun Emre?"

Elindeki kurabiyesini bırakıp gözlerini belerte belerte baktı ikimize de. "Sap var burada sap! Azıcık saygı duyun! Hayır aşkınızı burnuma sokmanıza lüzum yok. Gidin bahçede yaşayın aşkınızı!"

Şaşkın şaşkın Emre'ye baktık. "Sen cid..." Beni susturdu. "Evet ciddiyim! Hadi gidin artık!"

Furkan elimden tuttu ve dışarı çıktık. "Kafayı yedi çocuk Gökçe ile ne yapsın?" Furkan'ın yorumuna gülüp ekledim. "Evet. Gökçe de kıskançlık krizlerinde debeleniyor. Yakında halleriz bunları biz."

"Aynen." Yumruk tokuşturduk.

Korumaların hepsine limonata dağıtılmıştı. Hepsi de içiyorlardı ve birazdan uyuyacaklardı. Gruba mesaj attık.

Buse: korumalar birazdan uykuya dalacaklar

Sevgilim: evet sizde durumlar nasıl?

Selin: misafirler iyi şimdilik

Selin: yukarı çıkmak isteyen olmadı

Ediz: evet bende birazdan yağmur ve canerin yanına gideceğim

Gökçe: mutfakta da her şey okey

Gökçe: garsonlar dediklerimizi bir bir yapıyorlar

Sevgilim: her şey süper o zaman

Ediz: evet ama dikkatli olmaya devam edin

Selin: aynen

Sevgilim: evet gözleriniz açık olsun

Sevgilim: bize bildirin her şeyi

Gökçe: tamamdır

Telefonlarımızı kapattık. Umarım bir sorun çıkmaz.

Patlamış Mısır | TextingWhere stories live. Discover now