27. Bölüm

1.2K 124 75
                                    

Yağmur

Onu sürprizim ile şaşırttım. Benim gibi bir sevgilisi olduğu için çok şanslı. Egomu da ondan aldım tabiki.

El ele sokaklarda yürüyorduk. Bana ağabeyi ile küçüklük anılarını anlatıyordu. Anlatırken gözlerinin içi gülüyordu resmen. Çocukluğunun içinde olmak istedim.

Bir anda telefonu çalınca durduk. Cebinden çıkarıp yanıtladı. Kimin aradığını göremedim ancak Ediz ismini söyleyince anladım.

"Neredesin sen Caner?! Söyle hemen!"

Caner bir şeyler söyledi ve Ediz daha da sinirlendi. "Caner yapma bak! Neredesin?! Söyle geleyim!"

İleri geri yürüyüp saçlarını karıştırdı. "Caner oradasın değil mi?! Sakın hiçbir şey yapma! Ben hemen geliyorum!"

"Ne oluyor Ediz?" dedim sonunda. Eli ile durmamı işaret etti. Birkaç kelime daha söyledi ve telefonu kapatıp telaşla bana döndü. "Yağmur sen eve git lütfen güzelim. Her şey harikaydı. Bu yürüyüşün telafisini yapacağım."

"Ne olduğunu söyler misin Ediz?" Gözlerine baktım. O söylemeden gitmeyeceğimi biliyordu. "Kahretsin Caner intihar etmeye kalkışıyor şu anda!"

"Ne?!"

"Benim gitmem lazım bu yüzden güzelim. Lütfen zorlama hadi git evine."

"Olmaz bende geleceğim."

"Yağmur..." Sözünü kestim. "Bende geleceğim dedim!"

"Tamam çabuk ol o zaman." Elimden tuttu ve koşmaya başladık. Ama koşarak gidemezdik tabiki.

Ediz bir bakkalın önünde motorsiklet gördü ve hemen kaskını alıp taktı. Arkadan benim için de çıkardı. "Tak çabuk gidiyoruz." Bende hemen taktım ve arkasına oturdum.

Bu sırada motorun sahibi dışarı çıktı ve bizi görünce bağırdı. Ediz gaza bastı. "Özür dilerim ağabey! Ben sana getireceğim motorunu merak etme!"

Nereye gittiğimizi bilmiyordum. Ediz bizi ormanlık yollara sokmuştu. Bir dakika! Yoksa! Düşündüğüm yerdi sanırım. Caner kendi ağabeyini ittiği uçuruma gitmişti sanırım.

Ediz hızlandı ve boşluk bir alana çıktık. Uzakta Caner'in figürünü gördük. Uçurumun en ucunda duruyordu. Ediz hemen yanına sürdü.

Kasklarımızı çıkarıp yere attık. Ediz bana geri durmamı işaret edip Caner'e yaklaştı. "Caner yapma!" Caner arkasına bakıp Ediz'i ve beni gördü. Tekrar önüne dönüp bağırdı. "Gidin buradan! Ağabeyim yerine ben düşmeliydim bu uçurumdan! Şimdi olması gereken olacak! Gidin buradan!"

"Caner saçmalama! Geri çekil oradan hemen! Her ne olursa olsun kendi canına kıymana göz göre göre izin veremem! Buraya gel hadi lütfen." Ediz elini uzattı fakat Caner pek geri çekilmeye niyetli değildi.

Allahım ne olur ikisine de bir şey olmasın.

Sonunda dayanamadım ve bağırdım. "Caner yapma! Ağabeyin kendi hayatından vazgeçtiğini görürse çok üzülür! Ona bu üzüntüyü yaşatma Caner!" Bir an durdu ve kafasını kaldırdı. "Onu ve Ediz'in ağabeyini ben öldürdüm Yağmur! Ben bir katilim ve katiller yaşamayı haketmezler! Hadi gidin şimdi buradan!"

Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladı ve Caner bir adım daha attı. Ediz ona biraz daha yaklaştı. "Yapma Caner! Tut elimi! Lütfen kardeşim!"

"Özür dilerim kardeşim! Sen her zaman herkese olduğu gibi benim iyiliğimi düşündün! Ama ben sana layık bir kardeş değilim! Beni affedin! Hoşçakalın!" dedi ve Caner atladı.

Atlaması ile Ediz ona koşup yere yattı ve benden çığlıklar yükseldi. "Hayırr!"

Ediz Caner'i elinden tutmuştu. Bende hemen yanlarına gittim. Ağabeyleri gibi ölemezlerdi. Buna izin vermem.

"Bırak beni Ediz! Bırak da geberip gideyim!" Caner Ediz'in elini bırakmak için çabalarken Ediz de Caner'i yukarı çekmeye çalışıyordu.

"Yağmur geri çekil!" Ediz bana çekilmemi söyledi ama onu dinlemedim ve yaklaşıp Caner'in kolundan tuttum.

"Yağmur çekil dedim!"

"Hayır Ediz! Üç deyince var gücümüz ile çekeceğiz onu! Tamam mı?" Mecburen kafasını salladı. "Bir, iki üç!" Tüm gücümüzü kullandık ve Caner'i yukarı çektik.

Ediz hemen onu ileri götürüp sarıldı. "Kardeşim! İyi misin?" Caner ağlıyordu. "Kahretsin! Niye bırakmadınız beni?! Bırakın ağabey!"

Ediz onu omuzlarından tutup kendine bakmaya zorladı. "Bana bak oğlum! Biz on yaşındayken birbirimize ne söz verdik?" Caner'in bakışları yumuşadı ve Ediz devam etti. "Her şeyi beraber yapacağız demedik mi?! Ölüme bile beraber gideceğiz demedik mi Caner?! Sen nereye gittiğini zannediyorsun lan?!"

"Ama biz..." Ediz hemen sözünü kesti. "Biz ne olursa olsun kardeşiz Caner! Evet sen çok fazla hata yaptın ve bu iki kişiyi kaybetmemize sebep oldu! Ama kaderimizde varmış be oğlum!" Ediz kolunu açıp eski bir yara izi gösterdi. "Bak biz bunu beraber yaptık! Kan kardeşiyiz dedik! Can kardeşiyiz dedik! Yani sen bensiz hiçbir yere gitmiyorsun!"

Caner'in yüzündeki hüznün arasında bir ışık parladı. Ediz'in sözleri yıllardır duymak istediği sözlerdi. Çok hata yaptı ama bedelini de misliyle ödedi.

"Gel buraya!" Ediz ona sıkıca sarılıp sırtına vurdu. Caner "Kardeşim!" dediği anda ikisi de sanki her şeyi unutup çocukluklarına dönmüş gibiydiler.

Bana sadece seyretmek ve bundan bir ders çıkarmak düştü.

Birbirlerinden ayrıldıklarında Caner bana yaklaştı ve çekinerek konuşmaya başladı. "Yağmur ben senden de özür dilerim. Seni kandırdığım ve huzurunu bozduğum için." Güldüm. Bunu anlaması bile bir başarıydı.

"Dert etme Caner. Bunlar gelip geçici şeyler. Sen iyi ol yeter." Güldü ama sonra aklına bir şey gelmiş gibi yere baktı. "Tabi anne ve babamla ne kadar iyi olabilirsem? Üstelik evlenmek üzereyim! Kahretsin Ediz bıraksaydın da atlasaydım be oğlum!"

"Saçmalama Caner! Ona bir çözüm buluruz." Kahkaha attım. "Olmadı damadı kaçırırız." İkisi de bana ciddi ciddi bakmaya başladılar.

"Hayır. Siz ciddi misiniz?"

İkisi de gülüp beşlik çaktılar. "Çok ciddiyiz."

"Ya Caner'in babası salak mı? Her yere koruma diker. Nasıl çıkartalım biz o kadar korumanın içinde Caner'i? Hem çıkarıp ne yapacağız? Saklasak bulurlar."

"Yurt dışına kaçarım." Gözlerimi kocaman açtım. "Yok artık!"

"Bizim kasadan biraz para alırım ve kendime yeni bir hayat kurarım." Ediz ile birbirimize baktık. Elini Caner'in omzuna koydu. "Emin misin kardeşim?"

"Eminim. Sadece beni kaçırmanız gerek. Tek başıma o kadar korumayı atlatamam."

"Tamam madem kendine yeni bir hayat kurmak istiyorsun sana yardım edeceğiz." Ediz'e bakıp onay bekledim. "Evet kardeşim. Senin için güzel bir operasyon kuracağız. Sen bize bırak."

"Sağolun. İyi ki varsınız." Ediz bana göz kırptı. "Önemli değil kardeşim. Hadi gidelim buradan. Ben daha adamcağızın motorunu vereceğim."

"Motoru kimden aldınız ki?"

"Bakkalın önünde duruyordu. Bindik, bastık gaza, geldik." Kahkaha attı. "Şehir magandası mı oldunuz?"

"Ya tabi ne demezsin?"

Patlamış Mısır | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin