12|varla yok arası, ölümden beter

3.2K 481 456
                                    

keyifli okumalar <3

selam arkadaslar, uyuyamayip bolum yaziyorum.. kapak degistim bakip yorumlasaniza guzel degilse baska bir tane yapacagim

-

Ruhsal yıkıntıların esasında bir zihin kandırmacası olduğunu düşünürüm. Etrafına sarılan çepeçevre bir etten duvardan kaçıp gitmeye meyilli olan, sınırları her daim aşmada üstüne olmayan ruhumuz, belki de kendi yarattığımızdan çok başkasıdır.

Bunun bir yerde en büyük yanılgı olduğunu inkar etme çabalarım her şeyden çok yetersiz kalsa da biliyordum işte.

Ruhun yarası, zihnin en büyük kanayışlarıdır.

Tam şu an zihnimin kanayışını durduramıyordum, ruhum bile sızlıyordu. Ne yapıp edip ruhumu bile acıtmıştı.

"Tam şurası," dedim ellerim göğsümde bir yere tutunurken. "Tam şurası Jimin, öyle çok acıyor ki, canım çıkacak orta yerinden. Öyle bir acı işte."

Birilerini böyle acıtacaksa en iyisi hiçbir zaman aşktan anlamamaktı, diye düşünüyordum artık.

Yalnız aşılan yollar, tek başına dinlenen şarkılar, kimsesiz kutlamalar, kuyruğundan hasar almış uçurtmalar.. Benim aşktan beklentim bunlar değildi. Keza bir beklentim de yoktu fakat siz ne kadar ılımlı yaklaşırsanız o kadar incitiyorlardı sizi.

Belki de ilk kez aşık olmaktan nefret etmiştim, ilk kez bir sızının canımı da alıp götürmesini istemiştim.

"Taehyung'u anlamıyorum. Derdi ne gerçekten çok merak ediyorum. Önümde olsa bir güzel pataklarım şimdi." dedi yanıbaşıma oturup bileğime iğrenç sıvımsı bir şey sürerken.

"Neden beni bu kadar üzüyor?" diye sordum dünden beri yakamı bırakmayan Tanrı cezası sorulardan birini sorarken. "Ona aşığım ben, günlerdir ondan başka bir şey düşünemiyorum. Her yaptığı, her söylediği öylesine etkisi altına alıyor ki beni artık kendim hakkında bir şey bilemez olmuşum."

"Özür dilerim Jeongguk, keşke elimden gelen bir şey olsa da mutlu edebilsem seni. Vazgeçmeyeceğini biliyorum, umursama desem yine aynı. Ama kendini iyi hissedecek şeyler yapmaya odaklan, olur mu?"

Onu onaylayıp sımsıkı sarıldım küçük bedenine. Dünden sonra çok daha iyi anlamıştım ki koşulsuz şartsız yanımda olabilecek tek kişi Jimin'di.

Yugyeom dün aramalarıma cevap vermemişti. Sadece gecenin bir yarısı bir mesaj atmış ve bugün bana her şeyi anlatacağını söylemişti.

Öğleden sonrasını da çoktan geçip gitmişti saat, ne o aramıştı ne de Taehyung'dan bir haber almıştım.  Dün eşyalarımı eve bırakıp yeniden çıkıp gitmişti. Varlığı dert yokluğu yaraydı resmen, baş edemiyordum artık.

"Yıldızlarım bile küs bana, günlerdir uğradığım yok. Her şey, herkes sırt çeviriyor bana, görüyorsun değil mi?"

"Onları ne için böyle duvarlara doluşturduğunu bilmiyorum fakat Taehyung ile alakalı olduğuna eminim. Siz kötü oldukça yapıştırmıyorsun hiçbir şey ve sen ne zaman mutlu olsan kendini burada buluyorsun Jeongguk. Bunun farkında olup da artık bir çıkartma bile asmadığını görmek inan çok üzüyor beni."

"Her biri bir anı," dedim gözlerim çıkartmaların üzerinde gezerken. "Hepsi olmasa da çoğunu hatırlıyorum. Öyle ki bazıları öylesine unutulmaz ki tarih attıklarım bile var." dedim büyük bir hevesle beni belki de bu hayatta en çok mutlu eden şeylerden söz ederken. Burukça bir gülüş dudaklarımın en orta yerine kondu ve iç çektim derince.

reformic pains // taekookWhere stories live. Discover now