-35-

310 50 9
                                    

Multimedia Alya'nın teyzesi Gülşen.

Keyifli okumalar...

Tüm bu düşüncelerimden sonra kapıyı çalacaktımki teyzem benden önce davranıp kapıyı açmıştı.Biraz tedirgin görünüyordu.Hemen söze girdi.

"İkinizin de telefonlarının neden kapalı olduğunu öğrenebilir miyim?"dedi sorgular bir tavırla.

"Şarjım bitmiş."dedim.Ve Sude'de bana katılarak;

"Evet benim de."dedi.

Fakat teyzemde birşeyler vardı.Buna emindim.Bu sefer söze ben girdim ve;

"Teyze birşey mi oldu?Yüzün solgun ve tedirgin gibisin."dedim merakla.

"Alya baban hastanede.Ve durumu hiçte iyi değil.Telefonlarınız da kapalıydı.Haber veremedim.Şimdi hastaneye geçiyorum.Siz de gelin."dedi teyzem.

Babam hastaneye mi kaldırılmıştı?Durumu iyi değil demekte ne demekti?Çok mu hasta?Yoksa ölecek mi?

"Alya iyi misin?"dedi teyzem kolumu tutarak.

"İ...İyiyim.Gidelim."dedim titreyen sesimle.

Biran önce hastaneye gidip herşeyi öğrenmeliydim.Allah kahretsin!Tüm şanssızlıklar neden hep beni buluyordu?

Yaşadıklarım beni yeterince üzüyordu zaten.Eğer en değerli varlığıma da -babama-birşey olursa yaşayamazdım.

*****

Yaklaşık bir saat sonra babamın getirildiği devlet hastanesine gelmiştik.İçeriye girdik ve görevli kadından babamın bulunduğu oda numarasını istedik.

2.kata çıktığımızda odalara bakındım ve babamın odasını buldum.

İçeriye girdiğimizde babam yatakta uyuyordu.Annem ise babamın başında ağlıyordu.

"Anne sakın ağlama.Herşey düzelecek."dedim anneme sarılarak.

"İnşallah meleğim."dedi annem bana daha sıkı sarılarak.

Bana sarılışı güven veriyordu.

"Anne,babamın tam olarak hastalığı ne?"dedim.Gözlerim dolmuştu.

"Kızım bilmiyoruz.Bir anda fenalaşınca hastaneye getirdik.Doktorlar hastanede kalması gerektiğini söylediler.Birkaç incelemeden sonra kesin birşey söyleyecekler "dedi annem.

Bu beni biraz olsun rahatlatmıştı.Fakat ileride ne olacağını da bilemezdim.Yani tedirginliğim hala devam ediyordu.

Ama ben inanıyordum.Babama hiçbirşey olmayacaktı.

Mert'in ağzından...

Başımı duvardan kaldırdığımda polis memurunun yemek getirdiğini gördüm.Karnım acıkmıştı.Fakat bir o kadar da iştahsızdım.

"Afiyet olsun."dedi polis memuru.Ve yemeği bırakıp gitti.

Verilen yemekleri yedikten sonra polise seslendim.Tabakları alıp gitti.

Yaklaşık yarım saat sonra nezaretin kapısı yine açılmıştı.Bu sefer gelenler anne ve babamdı.Yanlarında da komiser vardı.

"Oğlum sonunda çıkıyorsun buradan.Kurtarıyoruz seni canım benim. "dedi ve boynuma sarıldı.Ben de ona sarıldım.

"Geçmiş olsun oğlum."dedi babam.

"Sağol."dedim sadece.

"Hadi gidelim buradan.Dışarıda basın da yok.Yakalanmadan gitsek iyi olur."dedi annem.

Bense başımı "tamam"anlamında salladım.Ve nezaretten çıktık.

Annem bana arabaya binmemi işaret ettiğinde ona dönüp;

"Benim ufak bir işim var.Siz gidin."dedim.Onlar da üstelemeden gittiler.Evet ufak bir işim vardı.Ve bu Alya'ydı.Onu bulmalıydım.Ona ulaşmalıydım.

Bu zamana kadar her kız peşimden koşmuştu.Ki hala peşimi bırakmayanlar var.Onları anında elde edebilirdim.Ama Alya öyle değildi.Normalde kızlar benim peşimde koşarken şimdi ben Alya'nın peşindeydim.Ve bu inanılır gibi değildi.O bana aklımı kaybettirdi resmen.Kalbimin ilk kez mutlulukla çarpmasına sebep oldu.

Telefonda numarayı tuşladıktan sonra açmasını bekledim.Ahh kahretsin kapalıydı.Acaba şarjı falan mı bitmişti?

En iyisi Sude'yi aramaktı.

Böyle işin ben...Sude'nin de telefonu kapalıydı.Nasıl ulaşacaktım şimdi ona?Evine mi gitseydim?Yok lan.Evde annesi babası falan vardır şimdi.

En iyisi şimdilik beklemekti.Sonra yine arayacaktım.Şimdi yapmak istediğim tek şey eve gidip uyumaktı.

Gülşen'in ağzından...

Alya odaya girdiğinde Sude ve ben girmemiştik.Ailece kalmaları daha doğru olurdu diye düşünmüştüm.

Tam o sırada kapı açıldı ve Nevin'in geldiğini gördüm.Canım kardeşim benim.Ne kadar da çökmüştü.O bunları yaşamayı haketmiyordu.

"Abla biraz konuşalım mı?"dedi bana dönerek.

"Tabii canım.Sude hadi sen Alya'nın yanına geç."dedim.Ve Nevin'e dönerek;

"Alya eninde sonunda öğrenecek Nevin.Saklamak ne kadar doğru olur?"dedim

"Biliyorum.Hastalık ilerledikçe o da babasının halinden anlayacaktır.Ama şimdi değil.Üzülmesini istemiyorum."dedi titrek sesiyle.

Haklıydı da.O bir anneydi.Ve çocuğunun üzülmesini istemiyordu.

"Tamam canım şimdi sen içeri gir Alya şüphelenmesin."dedim omzuna elimi koyarak.Bu destek olduğumun bir belirtisiydi.

Alya'ya eniştemin asıl rahatsızlığından bahsetmemiştik.Çünkü üzülmesinden korkuyorduk.Eniştemin rahatsızlığı kalp hastası olmasıydı.Tabiki de normalin üstü bir seviyedeydi.Birkaç kere kriz geçirmişti.Fakat hepsini atlatmıştı.

Kalbi artık dayanamayacak raddedeydi ve bunu körükleyen ise son geçirdiği kalp kriziydi.Hastaneye kaldırıldığında müşade altına alındı.Ve eniştemin ameliyat olması gerekiyordu.Önemli olan şey ise ameliyatın nasıl geçeceğiydi.

Öncelikle bu bölümün hiç ama hiç içime sinmediğini söylemek istiyorum.Nedeniyse şu,okullar yeni açıldı ama derslerim fazla yoğun.Bundan dolayı kendimi hikayeme odaklayamadım.Hepinizden özür diliyoruuuum

BİR ÇİFT MUTLULUKOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz