۵ Hayaller

1.9K 189 138
                                    

Oy ve yorunlarınızı bekliyorum:)

07:00

Alarm çalmadan önce kalkmış ve hemen spor odasına gidip sabah sporumu yapmıştım tam yirmi dakika sürmüştü tam da zamanında bitirip banyoya gidip duşumu almıştım. On dakikalık duşun ardından üzerime özel dikim siyah takım elbisemi giymiş aynalı masamın önüne gelerek takıma  yakışır bir saat seçmiştim. Yarım saatte tüm işlerimi hallettikten sonra telefonumu elime almış ve rutin maillerimi kontrol etmiş gereken yerlere de cevap yazıp yollamıştım.

Bugün yeni yarışmamız Masterchef'in başvuruları başlamıştı ve bu hafta yoğun geçecekti. İş hayatını seviyordum çalışmayı her şeyden çok seviyordum. Kore de, Japonya da ve Çin de restoranlarım vardı. Damak tadım çok iyiydi ve her şeyi yemez, beğenmezdim. Fiziğime dikkat eder günlük sporumu yapardım. Yağlı ve kalorili yemeklerden kaçınırdım ve alkolden nefret ederdim.

Beceriksiz, düzensiz ve tembel insanlardan nefret ederdim. Bir alfaydım ve üstün olduğumun bilinciyle haraket ederdim, genel olarak omegalardan haz etmiyordum. Ailemiz de sadece alfa ve betalar vardı. Tanrı çok ihtiyaç varmış gibi en alt sınıf insanları yaratması bana ve ırkıma bir hakaretti.

Odamdan çıkıp uzun koridoru yürüdüğümde çalışanlarımdan bir kaçı beni görüp selam varmış ve ellerinde ki tepsilerle ordan oraya koşuşturmaya başlamıştı. Merdivenlerden salona indiğimde rahatsız edici kokuyla burnumu kapattım.

"Günaydın yakışıklı oğlum."
Annem elinde ki renkli fenerlerle yanıma yürüdüğünde etrafa baktım herkes evi süslüyordu özellikle de salonun en köşesin de ki gereksiz "buda" heykelini.

"Günaydın annecim yine hangi saçma günü kutluyoruz?"
Annem kaşlarını çattığında yumruk yaptığı eliyle hafifçe omzuma vurmuş ve fenerleri yanımızdan geçen çalışana uzatmıştı.

"Bizim gibi inançlı bir aileden nasıl sen çıktın hiç bilmiyorum nerede yanlış yaptım acaba..."
Koluma girip masaya yürüdüğümüzde masanın onlara göre lezzetli ama bana göre yenmeyecek şeylerle doluydu.

"Bugün tanrı budanın doğum günü güzel yemekler yapıp her yeri süsledim, ve ihtiyacı olanlara da yemek dağıtacağım."
Gözlerimi devirdiğimde kravatamı düzelttim ve yumuşak yanaklarını okşadım.

"Kendini sakın yorayım deme bozuşuruz bayan Kim. Ne gerekiyorsa çalışanlara söyle yapsınlar."
Beni geçiştirmek için başını sallamış ve sandalyeye oturtup yanıma geçmişti.

"Evin diğer üyeleri nerede? Saat sekiz oldu güneş doğdu ama masada değiller."
Sinirle soluduğumda çalışanlardan biri kahvemi getirip önüme koymuştu. Bir kaç yudum aldığımda "kuzenim" pijamalarıyla karşıma geçip oturmuştu.

Gözlerimi ona diktiğimde bilerek feromonlarımı salmış ve öfkemi hissetmesini sağlamıştım, bunu hissetmiş ve bana sinirle bakarak elini yumruk yapmıştı. Gülümsedim ve feromonlarımı geri çekip arkama yaslandım.

"Oğlum sana hep diyorum şu feromonlarını kullanma diye, birbirinize yiyecek gibi bakmayın da önünüzdekileri bitirin!"
Annem sinirle sesini yükselttiğinde Hoseok oturduğu yerden kalkmıştı.

"Özür dilerim teyze ama oğlun iştah falan bırakmıyor insanda."
Kahveden son yudumu da alıp masaya bıraktığımda ağzımı peçeteyle sildim ve ayağa kalktım.

"Eğer hemen hazırlanırsan işe gideceğiz beyefendi lütfedecek misiniz acaba?"
Karşısına geçtiğimde sinirle soludu ve omzumdan ittirip merdivenlerden çıkmaya başladı.

Yaz Yağmuru ۵ NamMin✔️Where stories live. Discover now