Renjun Hayaletler ve uzaylılar hakkında söylenenleri dinledin ve başını salladın ve onlar hakkında kendi düşüncelerinizi paylaştın. Bir kez olsun onunla dalga geçmedin. Gülümsemeni ve gözlerindeki ışıltıyı görünce cümlenin ortasında durmak zorunda kaldı. Onu hazırlıksız yakaladı. "Ben, sana aşığım." dedi rastgele gözlerini genişletirdi, ani itirafına şaşırdın. Sonunda: "Ben de sana aşığım" dedin. Renjun'un dudaklarına tatlı bir öpücük koymasına neden olmak, asla doyamayacağı bir duyguydu.
Jeno Şimdiye kadar saatlerdir spor salonundaydı, neredeyse hiç ara vermeden çalışıyordu. Bir gösteri yaklaşıyordu ve onun için gerçekten güzel görünmek istiyordu, bu yüzden kendi sınırlarının ötesinde çalışıyordu. Yaptığı şeye o kadar odaklandığına göre, odaya girdiğini hiç fark etmedi, nazik adımlarının ona yaklaştığını fark etmedi. Kollarını gövdesinin etrafına sararak, terle kaplı olmasına rağmen başını sırtına yasladın. "Lütfen ara ver." derdin. Jeno ağırlıkları bırakıp dondu. İlk başta ne hissettiğinden pek emin değildi ama omuzuna bir öpücük koyduğunu hissettiğinde anladı.
Haechan Daha yeni uyanmıştın, önceki gece makyajını silmeye üşendiğinden dolayı, yüzünün her yerine bulaşmış ve saçların farklı yerlerde dolaşmış ve düğümlenmişti. Haechan seninle dalga geçmek istedi, nasıl göründüğüne alay etmek istedi, ama yapamadı. Kelimeleri söyleyemedi. Elini göğsünün üzerine koyarak sana baktı. Çok güzel görünüyordun, şu anki durumun Haechan'ın favorisi olmalıydı. Sana gülümsedi ve yanağına bir öpücük koymak için eğildi, yumuşak bir şekilde: "Harika görünüyorsun" diye fısıldadı. Nazik tonu olmasaydı alaycı sayılırdı.
Jaemin Jaemin, basit hareketinden senin parlak gülüşünü gördüğünde sana aşık olduğunu fark etti. Tek yaptığı saçının bir kısmını düzeltmekti ve sana hayalindeki evcil hayvanı almış gibi davrandın. Gözlerin neşeyle buruştu ve parladı ve yanakların yandı. Jaemin'in gözleri yanakları yanarken odanın içinde dolaştı. Aniden utanmış hissederek ağırlığını bir yandan diğer yana kaydırdı. Sana dönüp baktığında, kalbindeki duyguya engel olamadı, seni ne kadar sevdiğini anladı. Kolunu etrafına sarıp seni göğsüne çekti ve başının üstünü öptü "Çok harikasın." diye mırıldanırdı. Seninle bu şekilde daha çok gün geçirmek isterken, kafasında seninle bir gelecek planlamaya başladı.
Chenle Hastaydı, ateşi oldukça yüksekti ve boğazı ağrıyordu. Seni aradıktan birkaç dakika sonra onun yanındaydın, annesinin onunla ilgilenmesine yardım ettin ve onu eğlendirdin. Ne zaman konuşsa ve ne zaman alnın elini koysan yüzün endişeye kapılıyordu. Annesi dışında, onun için hiç bu kadar endişeli görünen birini görmemişti. Ona senin kadar bakan biri olmamıştı. İşte o zaman seni sevdiğini, seninle daha çok gün geçirmek istediğini anladı. Yumuşak bir gülümsemeyle seni öpme dürtüsüne direnmesi gerekiyordu. Kafasında zaten harika bir randevu planlıyordu.
Jisung Sabah 5'ti, çoğu insanın sıcak ve rahat yataklarında hızlıca uyuyakaldığı bir zamandı. Senin ve Jisung'un aksine. O acıkmıştı, midesi ağrıyordu ve yurtta olmayan bir yemek için can atıyordu. Yalnız gitmek istemediğinden, uyanık olup olmadığından emin olmasa da sana mesaj attı. Ki öyle değildin ama yalan söyledin. Bir markette atıştırmalıklar almaya gitmeye böyle başladınız. Jisung ona yalan söylediğini hissetti, göğsünde ve kafasında o sinir bozucu ve ürpertici hissi hissetti. Sabah 5'de uyandın ve onunla atıştırmak için soğuğa çıktın. Jisung, sana derin duygularını nasıl gösterebileceğiyle dolu zihniyle seni göğsüne doğru çekti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
