Bölüm 34: Veliahtlar

6.4K 299 19
                                    

HELLOOO BEN GELDİM !

On beş gün de bölüm atmamazlık yapmazsın Emine ! Ha pu bana fjsljfdsjfds

Neyse geç olsun güç olmasın dime fkşdkfks

Up uzun ve ponçirik bir bölümle geldim, uzatmadan sizi bölüme aliyim :)

İyi Okumalar !

-3 AY SONRA-

Bir adam ne zaman tamamlanmış hissederdi kendisini ? Aşık olduğunda mı ? Evlendiğinde mi ? Baba olduğunda mı ?

Sanırım hepsi, dedi Ali Asaf içinden. Yanında yatan kadının, yastığa dağılmış kızıl saçlarına bakarken hala bir rüyada gibi hissediyordu kendisini. Üç aydır, her gün sabah uyandığında, kahvaltıda, hastanede, gece uyurken...Her anında gördüğü yüz aynıydı. Kaybolduğu ormanlar, yandığı kızıl saçlar...Her anındaydı. Dört yıldır hayal ettiği her şey yanı başındaydı. O kadar mutluydu ki, rüya olmasından köpek gibi korkuyordu. Yeniden nefessiz kalmaktan köpek gibi korkuyordu. Hazan'sız kalmaktan köpek gibi korkuyordu.

"Asaf..." karısının uyku mahmuru sesini duyduğunda irkildi Ali Asaf. "Günaydın, güzelim..." Ali Asaf, yüzünde aydınlık bir tebessümle kadına baktığında Hazan gülen gözlerle adama baktı. "Günaydın, sevgilim..." Ali Asaf, karısının alnına derin bir öpücük kondurduğunda derin bir nefes çekmeyi ihmal etmedi. "Düşüncelisin..." Hazan'ın sesiyle alnından dudaklarını çekip çok sevdiği gözlere baktı. "Hala, gerçek mi diye emin olamıyorum..." Hazan, kaşlarını çatarak adamın yüzüne baktı. "Asaf...Bunu konuşmuştuk." Ali Asaf, sıkıntılı bir şekilde kafasını salladı. "Biliyorum...Ama Hayal, ben yıllarca hemen hemen her gün aynı rüyaları gördüm. Her şeyi geç, senin beni affettiğine bile inanamıyorum." Hazan, anlayışlı bir gülümsemeyle adama baktı, yüzünü ellerinin arasına aldı. "Sen demiştin sevgilim, hiçbir rüya bu kadar güzel olamaz diye..." Ali Asaf, kafasını sallayarak yüzündeki ellerin üzerine koydu ellerini. "Sana deli gibi aşığım cesur yürek..." Hazan, inci gibi dişlerini sergilercesine bir gülüş kondurdu dudaklarına. Evlendiklerinden beri Ali Asaf, durup durup aşkını dile getiriyordu. Sanki söyleyemediği her anın acısını çıkarır gibiydi. "Sana deli gibi aşığım, mavi dev..." Ali Asaf, kadının dudaklarını dudaklarıyla esir aldığında ilk günkü gibi heyecanla dolan içine hayretler etmeden yapamıyordu. Üç aydır her gün, bu kadını öpüyordu ama her seferinde içinde volkanlar patlıyordu. Aslında içten içe biliyordu, ömrü boyunca o volkanlar patlayacaktı yüreğinde.

"Uyanmadınız mı ?" Alparslan Tuna, şiddetle kapıyı açıp odaya girdiğinde Hazan hızla itti adamı. Ali Asaf, her sabah alıştığı olaya homurdanmakla yetindi. "Uyandık annecim..." yataktan kalkıp oğlunun yanına giden kadına homurdansa da, hayranlık ve sevgiyle onlara bakmaktan alıkoyamadı kendisini. Alparslan Tuna, çoktan annesinin boynuna sarılıp derin derin koklamaya başlamıştı annesini. Hayatının en güzel, en önemli iki parçasıydı onlar. Biri candı, diğeri canandı. "Oğlum, sen bana düşman mısın ?" Hazan, kaşlarını çatarak adama döndü. "Asaf !" Ali Asaf, karısına çocuk gibi omuz silkti. Yerinden kalkarak oğlunu kucağına aldı, önce yanağına koca bir öpücük bıraktı kokusunu içine çekti. Dört yılın hasreti hiç bitmeyecekti, her sabah bunu anlıyordu Ali Asaf. Hem oğlunu, hem de Hazan'ı yanındayken bile özlüyordu. "Oğlum, hani girmeden önce kapıyı çalacaktın ?" Alparslan Tuna, omuz silkerek babasının boynuna kollarını doladı. "Baba, ne yapayım ? Annemi hemen koklamam gerekiyor...Unutuyorum." Ali Asaf, yüzünde oluşan gülüşle oğluna bakıp kafasını iki yana salladı. "Sende haklısın oğlum..." Hazan, karşısındaki manzaraya içi giderek baktı. Yıllardır hayalini kurduğu sahnelerin içinde olmak, nefesini kesiyordu. Adamın yanına yaklaşıp, önce oğlunun sonrada kocasının yanağına derin bir öpücük kondurdu. "Hadi bakalım, hazırlanın annemler kahvaltıya bekliyor." Alparslan Tuna, heyecanla babasının kucağından inip odasına koşarken Ali Asaf, kadına yaklaşmıştı adım adım. Hazan, anlam veremeyerek ona baktığında Ali Asaf'ın yüzünde çapkın bir gülüş oluşmuştu. "Asaf, neden öyle bakıyorsun ?" Ali Asaf, kadını kollarının arasına alıp yüzüne gelen saçları geriye itti. "Duş alırsın şimdi sen..." Hazan, anlamayarak onaylarcasına kafasını salladı. "Bende alacağım, suya zam gelmiş diyorlar. Masrafa gerek yok sevgilim..." Hazan, dediğini anlayarak hızla kafasını iki yana salladı. "Hayır, Asaf ! Bak annemler bekliyor..." Ali Asaf, kadına sırıtmaya devam ederken, beklemediği anda onu kucağına almıştı bile. Hazan, dudaklarından çıkan ufak çığlıkla kollarını adamın boynuna doladı. "Ya Asaf ! Dünyanın en doyumsuz ve arsız adamısın !" Ali Asaf, karısının sözlerine ufak bir kahkaha attı. "Hayır sevgilim, karısına meftun bir adamım ben sadece..."

HAZAN VAKTİWhere stories live. Discover now