Bölüm 14: Sevebilir Misin ?

7.2K 394 44
                                    

HALOOO EVRİBADİİİİ :)

EKŞIN DOLU BİR BÖLÜM OLDU, İYİ OKUMALAR DİLERİM :)

Olayın üzerinden bir süre geçmiş, salonda yemek servisi yapılırken Hazan etrafındaki herkesi kendine hayran bırakmaya and içmiş gibiydi. İnsanların sorularına verdiği mesafeli ama samimi cevaplar, güzelliği, mütevazi tavırlarıyla özellikle de genç adamların hayran bakışlarının odağı olmuştu. Salondaki kadınlar bile kıskançlıkları hat safhada olsa da hayranlıklarını gizleyemiyorlardı. Bu durum Ali Asaf'ı sinir etse de yapacağı bir şey olmadığını biliyordu. Niye sinir olduğunu bile bilmiyordu ki. Kendisi diyordu, Hazan herkesin hayran olacağı kadar mükemmeldi. Şimdi hemen kafasından salonda ona bakan bütün adamların kafataslarında yarıklar açma fikrinden kurtulmalıydı. Çalan slow müzikle insanlar dansa kalkmaya başladığında birkaç adamın Hazan'a hareketlendiğini fark etmiş, onlara izin vermeden elini kıza uzatmıştı. Hazan'ın heyecanla parlayan göz bebekleri yüreğindeki ateşlere serin sular sermişti ki birkaç gün önce eli eline değdi diye köşe bucak kaçan adam oyken tekrar kızın elini hissettiğinde yüreğindeki ateşlerin tekrar harlandığının farkında olarak elini çekmek isterken kendisine zar zor hakim oldu. Yanında güzelliğin vücut bulmuş hali kadın doğal bir zarafetle yürürken aklındaki bütün düşüncelerin uçtuğunu hissetti. Pistin ortasına geldiklerinde elleri Hazan'ın belini, gözleri gözlerini bulduğunda bedenini harlı bir ateşin sardığını hissetti. Şimdi tek düşündüğü karşısındaki kadının koyulaşmış yeşil gözlerinde kaybolmamayı nasıl başaracağıydı.

Hazan'sa olaydan sonra hiçbir şey olmamış gibi gelip oturduklarında kafasını dağıtmak için onunla muhabbet etmeye çalışan insanlara karşılık vermeye çalışıp yanında oturan adama hiç bakmasa da gözlerini üstünde hissediyordu. Bu durum bütün vücudunda harlı bir ateşin gezmesine yol açsa da kimsenin bunu fark etmediğine emindi. Hazan daha çocukken hissettiklerini saklamayı öğrenmişti. Biri senin zayıf noktanı öğrenirse bitirirdi seni, hayat ona bunu öğretmişti. Etraftaki hayran bakışların odağı olduğunu biliyordu aptal bir kadın değildi ama ne var ki tek bir adamın bakışları umurundaydı. Çalan müzikle çiftler birer ikişer pistte yerini alırken önüne uzatılan eli gördüğünde kalbinin duracağını hissetti. Adamın sıcacık elini tuttuğunda yüreğinin kanatlanıp uçacağını hissetti. Yanında yürüyen adama aşkla baktığını biliyordu ama buna engel olamıyordu, öyle bir isteği de yoktu zaten. Hayatta duygularının şeffaf olduğu tek an Ali Asaf'a baktığı zamanlardı. Şimdi adamın belinde ellerini, gözlerinde gözlerini hissettiğinde zamanın durmasını o kadar istedi ki. Belki başka bir şeyi bu kadar içten istese olabilirdi ama Hazan, her zaman imkansızı istemeyi severdi. Dakikalar geçerken daha fazla konuşmadan adama bakarsa kalbinin dayanmayacağını hissetti. "Asaf bey, bu gece çok centilmensiniz..." muzip bir sesle işi şakaya vurduğunda Ali Asaf'ın yüzünde oluşan gülümsemeyle emin oldu ki bu gece heyecandan ölmezse daha ölmezdi. "En az sizin güzelliğiniz kadar centilmen olduğum doğrudur, Hayal hanım..." adamın ucu açık cümlesiyle kendisini kahkahalarla gülerken buldu, o kadar heyecanlanmıştı ki Hazan bir anda kahkahası dudaklarından fırlayı vermişti ama adamın bu manzara karşısında aklını yitirmek üzere olabileceğini hesaba katmamıştı. Tıpkı Hazan'ın da bu adama bu kadar tutkun olmayı hesaba katmadığı gibi.

"Baba !" feryat eden sesle bir anda kendilerine gelen Hazan ve Ali Asaf birbirlerine bakmış ve sesin geldiği yere doğru koşmuşlardı. Yerde yatan altmışlı yaşlardaki adamın başında toplanmış olan kalabalıktan yükselen seslerle hemen adamın başına gelmişlerdi. Muhtemelen adamın kızı olan kadın hıçkırarak ağlıyordu etrafındaki insanların dokunmasına izin vermiyordu. Adamın elinin kalbinin üzerinde olduğunu gören Hazan "Ambulans çağırın !" diye bağırmış sonrada Ali Asaf'a dönmüştü. "Al şu kızı Asaf !" Ali Asaf kafasını sallayarak kızı kucakladığı gibi bağırmasına aldırmadan adamın başından çekmişti. Hazan meraklı kalabalığa otoriter sesiyle "Çekilin !" diye bağırdığında insanlar korkarak açılmışlardı. Hazan adamın nabzına bakıp, kravatını çıkardığında nabız alamamasıyla kalp masajına başlamıştı. Ali Asaf'ın yanına geldiğini hissettiğinde konuşmaya başladı. "Nabız yok, kalbini tutuyordu muhtemelen kalp krizi. Asaf bıraktığımda suni teneffüse başla !" kızın dedikleriyle ceketini ve papyonunu hızla çıkartıp adamın diğer tarafına geçti. Onları nefeslerini tutmuş izleyen kalabalıktan bir haberlerdi. Hazan ellerini çektiğinde kalabalıkta onları izleyen Ela, Alp, Tuna ve Esra'yı gördü ve gözlerindeki endişeyle karışık gururlu bakışları. "Esra kıza babasının kan grubunu sorup hastaneyi ara ameliyathaneyle beraber hazırlasınlar !" Hazan'ın otoriter sesini duyduğu anda kıza yöneldi Esra. Alp ve Ela gizleyemedikleri bir gururla kıza bakıyorlardı. Kızın bu genç yaşına rağmen otoriter ne yaptığını bilen halleri bütün salonda hayranlıkla karşılanmıştı. Salondaki herkes nefeslerini tutmuş Ali Asaf ve Hazan arasındaki muhteşem uyumu izliyordu. "Adamın adı ne ?" Hazan'ın kalabalığa yönelik sorduğu sorudan "Bekir !" diye bir cevap geldi. "Bekir amca, kızın çok ağlıyor. Onu üzmek istemediğine eminim geri dön tamam mı ? Hadi Bekir amca !" kalp masajı yaparken adamla konuşmasıyla herkes şaşkınlıkla ona bakıyordu. Ali Asaf ise kadının bu hallerine bayıldığı için içten içe gülümsemek istedi. Hazan kesinlikle sıradışı bir kadındı, insanda akıl bırakmayacak kadar sıradışı bir kadındı.

HAZAN VAKTİWhere stories live. Discover now