Bölüm 7: Hayal

8.4K 466 55
                                    

Hop ! Ben geldim :))) @lahmacunreiss çok ısrar etti erken geldi :)

İyi Okumalar :)

Ertesi gün Tuna hala uyanmasa da durumu iyiye gidiyor, bu da herkesin rahatlamasını sağlıyordu. Ali Asaf, hastanede ki işinin başına dönmesi için yapılan tekliflerle kafası karışmış bir şekilde odasında volta atıyordu. Tuna iyileştikten sonra gitmekti amacı ama hem kalmak istiyor, hem de her yerde Melis'i gördüğü bu yerden kaçmak istiyordu. Mesleğine aşık bir doktorun, mesleğine küsmesi çok zordu. O da bu hataya düşüp bir kez küsmüştü ama şimdi o neşteri eline aldıktan sonra bırakması imkansızdı. Her yeri Melis'le anılarla dolu olan bu hastanede devam edebilir miydi ?

Kapının çalmasıyla düşüncelerinden sıyrılıp "Gel !" diye seslendi. Açılan kapıdan giren kadını görünce yine nefesi kesildi ama bunu asla kabul etmedi.

Hazan'sa burada olmaması gerektiği halde ayaklarını hep buraya yönelirken buluyordu. Hayır Hazan böyle bir hata yapmayacaksın. Senelerce herkesi reddettin şimdi en yanlış kişiye aşık olamazsın sürekli kendine bunu hatırlatıyor, kafasını duvarlara sürtmek istiyor kendine zorlukla engel oluyordu. Sadece ilgisini çekmişti adam, olay bundan ibaretti. Kendi kendine kuruntu yapmayı acilen bırakmalıydı. Kalbi ve aklı büyük bir çatışma içerisindeyken ne ara kapıya vurdu ve gel komutu aldı bilmiyordu. Derin bir nefes alıp kapıyı açtığında gördüğü adamla nefesini geri veremedi. Haksızlıktı bu, bir adam çok yakışıklı olabilirdi ama bu adam...Bu adam yakışıklı değildi, güzeldi. Hayatında daha önce böyle bir adam görmemişti Hazan. Nasıl oluyor da bir insanın yüzü kalemle çizilmiş gibi kusursuz olabiliyordu ?

"Hazan ?" düşüncelerini kendisine seslenen Ali Asaf, bölmüştü. "İyi misin ?" endişeli gözlerle ona bakan Ali Asaf kendisine gelmesini sağlamıştı. Ne yapıyordu burada ? "İyiyim, Asaf Hocam. Yorgunum biraz kusura bakmayın." Doğru söylüyordu iki gündür hiç uyumamıştı, aslında alışıktı uykusuzluğa ama yoğun stres ve korku kendisini ekstra yormuştu. Aklına gelenle yüzü aydınlanmıştı. Bundandı saçma düşünceleri, kesinlikle yorgunluktandı. Kızdaki değişimlere anlam veremeyen Ali Asaf, kaşlarını çatarak kıza bakıyor anlamaya çalışıyordu.

Bir süre sessizlikle boğuştular. Kızın konuşmayacağını anlayan Ali Asaf günlerdir aklını kurcalayan soruları sormaya karar vermişti. "Bana neden Asaf diyorsun, cesur yürek ?" adamdan gelen soruyla kaşlarını çattı Hazan, ne demek istiyordu adam. "Adın Ali Asaf değil mi ?"

"Evet, işte bende onu diyorum. Herkes ya Ali Asaf yada Ali derken, sen neden tanıştığımızdan beri Asaf diyorsun ?" kaşları daha fazla çatılan kız nerede hata yaptığını anlamadı. "Rahatsız oluyorsan Ali Asaf derim." Genç adam başını hızla sağa sola salladı. Aksine ilginç bir şekilde Asaf ismini tek kullanmayı hiç sevmemesine rağmen kızın dudakları arasından çıkan ismi çok hoşuna gidiyordu. "Hayır...Sadece merak ettim."

"Bilmem sana bence çok yakışıyor. Hiç düşünmedim neden böyle seslendiğimi. Hem istersen bende sana ikinci adımı söyleyeyim, kimse bilmez o yüzden kimsenin yanında söyleme !" gülerek kendisini yalandan tehdit eden kıza bakıp gülmeye başladı Ali Asaf. Hazan ise ismini kütükten sildirecek kadar nefret etmesine rağmen, bu adamın dudakları arasından duymayı neden bu kadar istediğini bilemiyordu. "Tamam cesur yürek, kimseye söylemem..." sabırsızlıkla kıza bakmaya başladı. Ne olabilirdi ki bu kadar gizli ?

"Hayal...Hazan Hayal Tekin." Ne kadar garipti değil mi ? Hem Hazan, hem de Hayal ismini aynı bedende barındırmak. Onu kapının önüne koyan ailesi hem Hazan hem de Hayal olmayı layık görmüştü ona. Hazan ismi evet tam olarak ona uygundu ama Hayal ismi o kadar uzaktı ki ona. Daha doğduğu gün hayalleri elinden alınan bir kadının adını Hayal koymak, ailesinin ona yaptığı ilk ve son şakaydı.

HAZAN VAKTİWhere stories live. Discover now