21.BÖLÜM ▲ İTİRAF

43.7K 1.3K 148
                                    

Sözler...

Olduklarından daha anlamlı olabiliyor ve ulaşması gerektikleri noktayı çok iyi bilebiliyorlardı. Serin'in cümlesi üzerine ona baktığımda o da mavi bakışlarını hiçbir şey demeden bana çevirmiş ve bana bakmaya devam etmişti.

Sorumun cevabını çok iyi almıştım ama konuyu dağıtmak için ayağa kalkarak kollarımı göğsümde kavuşturdum.  "Neden dışarı çıkıp bir şeyler yapmıyoruz?"

Serin yatakta doğruldu ve tek kaşını kaldırıp bana bakarken bu teklifi hiçbir şey beklemiyormuş gibiydi. "Ne gibi?"

"Bilemem, elit tarafta gezmenin bir zararı olmaz bence." Kafasını salladı ve o da ayağa kalkıp ayna karşısına geçti. Üzerindeki siyah ve gri kareli gömleğin yakalarını düzeltti ve aynadan sert bakışlarla kendisine bir kez daha baktıktan sonra bana yöneldi ve kapıyı açarak ilk önce benim çıkmamı bekledi. Aşağı inip ailesine dışarı çıktığımızı söylediğimizde Burçin Hanım'ın yüzü aydınlanmıştı. Babasıyla bir şeyler konuşan Selin de ellerini çırparak bize öpücük yolladı.

Serinlerin evinden çıkıp Range Rover'ına bindiğimizde nereye gitmek istediğim hakkında bir fikrim yoktu ama Serin sanki kafasında bir plan varmış gibi kararlı bir şekilde arabayı sürerken aynı zamanda gözleri düşüncelerle parlıyordu. Bana odada söylediği cümleler içimi doldurup bana müthiş bir baskı yaparken, onları daha fazla gözardı etmek istemiyordum.

"Ateş suyu nasıl sevebilir?" diye birden sorduğumda ses tonum bu konu hakkında kafa yorduğumu belli edecek tonda çıkmıştı. Serin beklenmedik sorum karşısında kaşlarını kaldırdı ama bana bakmamak konusunda ısrarcıydı.

"Zor yönleri var tabikii," dedi sertçe. Direksiyonu sıkıca kavrayan ellerinden bu konunun onu nasıl gerdiğini anlayabiliyordum. "Ateş, suya her dokunduğunda içindeki o yangının söndüğünü hisseder, gücünü kaybettiğini sanar Elis." İçindeki o yangını söndürdüğümü mü ve gücünü azalttığımı ima ediyordu bilmiyorum. "Öyle mi hisseder?" diye sorduğumda kafasını salladı. "Evet öyle hisseder. Su, ateşin içindeki alevi dindirir ama aynı zamanda gücünden alarak ateşi zayıflatır da." Aşkın insanı zayıflattığı söylenirdi. Acaba kastettiği bu olabilir miydi?

Sessizliğe gömülüp koltuğumda oturmaya devam ederken elit tarafın villa kısımlarını terkedip merkezine gelmiştik, elit tarafın hem üst hem de orta kesimde yer alan insanları burada iç içe bulunuyordu. Serin caddeden geçerken ağaçların aralarına asılmış renkli ışıklandırmalar, balonlar vb. süsler Geleneksel Elit Günü Kutlaması'nın habercisiydi. Sokaklar şimdiden süslenmeye başlanmıştı bile. Serin süslere bakıp göz devirirken ben bu tür olayların elit halkının gözünü ne kadar boyadığını düşünüyordum. İşin eğlence kısmına kendilerini verdikleri için, sevgili elitlerin gerçek yüzlerini göremiyorlardı. Her lüks binaların kapısında asılı koca fenerler de Geleneksel Elit Günü'nün bir simgesiydi.

Renkli caddelerden geçip bir alışveriş merkezinin önünde durduğumuzda buraya neden geldigimizi kestiremiyordum. Serin arabayı otoparka park ettikten sonra kemerini açtı ve arabadan inip benim kapımı açtıktan sonra inmem için nazikçe elini uzattı. Elini kibarca tutup yanına indiğimde kapımı arkamdan kapattım ve adımlarına ayak uydurmaya çalışarak yanında yürürken, otoparktan çıkıp alışveriş merkezinin ilk katına girdik. Otomatik kapılar yana açılır açılmaz çalan opera kulaklarıma gelirken, devasa alışveriş merkezinin orta kismi fenerler ve gümüş güneşlerle süslenmişti. Işıklı mağazaların her biri göz kamaştırırken, ben bakışlarımı ortada sarkan devasa gümüş güneşlerden alamıyordum. Bu sembol bana tanıdık geliyordu.Serin elimi sıkıp bana moral verircesine gülümsedi.

Vitrinlerin önünde yürümeye başlarken birkaç kızın durup şaşkınlıkla bize baktığını görmüştüm. Gözlerinden sanki, "Serin ve Elis mi bunlar?" dercesine bir ifade okunuyordu. Kıza otuz iki diş sırıttıktan sonra Serin'in elini sahiplenircesine daha fazla sıktım ve Serin bu hareketime bıyık altından gülerken hoşuna gittiğini belli etmemeye çalışıyordu. "Elit Günü'nde ne giyeceksin?" diye sorduğumda omuz silkti. "Bilmem. Sence tişörtsüz gelsem nasıl olur?" Sinirle güldüm.

SOĞUKWhere stories live. Discover now