1.BÖLÜM ▲ ATEŞ

116K 2.7K 679
                                    

Merhaba arkadaşlar .Öncelikle size çok teşekkür ederiz.Hikayenin sadece tanıtım bölümüyle 193 okuyucuya ulaşmasını beklemiyorduk.Hatta hikayeyi yayınlamadan önce acaba okunur mu okunmaz mı diye düşünüyorduk hep çünkü hikayenin konusu çokta normal değil ama beklentilerimizin üstünde okundu bu yüzden tekrar tekrar teşekkür ederiz.Sonraki bölümlerde hikayenin ana hatları şekillenmeye başlayacak zaten.O yüzden lütfen sadece bir bölümle yargılamayın ve devamını okuyup öyle karar verin.

Keyifli okumalar

Bölüm Parçası: The Pretty Reckless – Miss Nothing

Sağa dön,sola,düz koşmaya devam et ve sonra tekrar sola dön.

Tüm düşünceler bunlardan ibaretti. Nereye koşacağımı bilmeden ilerliyordum. Amacım bir yere varmak değildi, bir şeylerden kaçmaktı. Karanlık sokaklarda hızla koşmaya devam ederken yorulduğumu hissetmiştim ama duramazdım.

İnsanlar karanlıktan kaçardı ama ben karanlığa koşardım. Bu hep böyleydi.

Hala koşmaya devam ederken arkama kısa bir bakış attım, peşime taktığım serseriler görünürde yoktu. Tek gördüğüm yıkık dökük binalar, boyasız, yapımı yarım kalmış inşaatlar ve dar sokağı aydınlatmaktan çok korkutucu yapan sokak lambasıydı.

Korkutucuydu, evet. Ama korkuyor muydum? Hayır.

Neredeyse yarım saattir aralıksız koşuyordum ama bu alışık olduğum bir durumdu. Uzun bacaklarım sayesinde hiç zorlanmadığım için deli gibi eğleniyordum. Peşime taktığım üç serseriyi atlatmama çok az kalmıştı. Seslerini artık duyamıyordum ama yine de durmadım. Yarısı yıkılmış duvara hızla tırmandım ve hiç durmadan tepesinden aşağı atlarken sağ dizimin üstüne düştüm. Son hızla ayağa kalkıp dar sokağa girerken onları atlattığımın farkındaydım.

Köşede duran ve yanmakla yanmamak arasında kalmış sokak lambasının bulunduğu sokağın, üzerinde yazılar yazan duvarına ellerimi yasladım ve başımı yere eğerek öylece durdum. Nefes nefese kalmıştım ve sessiz sokakta duyulan tek ses benim düzensiz nefeslerimdi. Soluklarım düzene girmeye çalışırken göğsüm hızla inip kalkıyordu.Başımı yavaşça duvara yasladım ve yüksek sesle keyif dolu bir kahkaha attım.

Evet o üç piçin elinden kaçmıştım. Yaşıtım olan kızlar evde televizyon izler,ailesiyle tartışır yada sevgilileriyle mesajlaşırdı.Ben ne mi yapıyordum? Her pisliği içinde barındıran serserilere bulaşıyor sonra rahatlıkla ellerinden kurtuluyordum. Bu işte tek başımaydım ve tek başıma olmam rağmen hiçbiri beni yakalayamıyordu.

Onların başkalarından çaldığı parayı ben onlardan çalıyor sonra onlar peşime takıldığında koşarken bir kenara fırlatıyordum.

Bir amacım var mıydı? Hayır.

Paraya ihtiyacım var mıydı? Hayır.

Eğleniyor muydum? Fazlasıyla.

Çünkü hedef buydu...Eğlenmek. Kız dövdüğümde oluyordu -ki bu bence en eğlencelisiydi. Ciddi anlamda bana bulaşan kızları anlamıyordum, kendileri kaşınıyorlardı ve ben de derslerini veriyordum.

Büyük bir adrenalin patlaması yaşarken tekrar atmaya başladığım kahkahalar karanlık gecede yankılanıyordu. Ellerim duvardan aşağı kaydırdım ve sırtımı duvara yasladım. Kafamı kaldırıp gökyüzüne bakarken kahkahalarım hıçkırıklara ve ardından lanet gözyaşlarına dönüştü.

Ben ağlamazdım. Güçlü bir kızdım ve öyle de kalmalıydım.

Parmak uçlarımla yüzümü yırtarcasına gözyaşlarımı sildikten sonra yüzümü ellerimin arasına alıp yavaşça yere oturdum. Birkaç metre ötemde bulunan çöp kutusuna bakmak için kafamı yan çevirdim. İki siyah kedinin çöpleri karıştırdığını gördüğümde bir süre onları izledim. Her şeyden habersiz mutlu gözüküyorlardı. Eğer bir şeye benzetilebilecek olsam bu siyah kedilere benzetilirdim. Sırf kara olduğu için tiksinilen hayvanlardı. Bense sırf karanlık olduğum için uzak durulan bir kız.

SOĞUKWhere stories live. Discover now