32. BÖLÜM ▲ TARAF

29.6K 1.1K 311
                                    

Bölüm Parçası: Mourning Ritual - Bad Moon Rising

Elimdeki not titrerken güçlü bir şekilde yutkundum. Yüzüm birden bir solmuş gibi hissediyordum. Cesaretimi toplayıp Serin'e baktım.

 "Sorun ne? Ne yazıyor?" diyip başını uzattı ve not kağıdını tepemden okumaya başladı. 

"Kırmızılar beyaza el koyduklarında, siyahtan bir parça isterler." 

Bunu okuduktan sonra ikimizde bakışlarımızı birbirimize çevirdik. 

"Düşmanlar" diye fısıldadık gözlerimiz nefret ve kinle kısılırken.

 Serin iki elini sinirle saçlarına geçirdi ve kafasını geri eğerek mavi ateş saçan gözleriyle gökyüzüne baktı.Küçücük bir kızdan ne istemişti bu pislikler? Karanlık tarafı ele geçirmek istedikleri için neden o masumu kaçırmışlardı. Sinir kat sayım hızla artarken, Serin kafasında planlar yapıyor gibiydi ama aynı zamanda öfkesi kontrol dışına çıkmış gibi gözüküyordu. 

"Sakın Samet'e söyleme Elis duydun mu beni? Doğru dürüst bir plan yapmadan Samet bunu bilmesin." 

Kafamı onaylarcasına salladım."Peki ne yapmayı planlıyorsun?" 

Serin dudaklarını birbirine bastırarak bana baktı, içinden her türlü canilik geçiyor gibiydi.

 "Karanlık taraftan belli başlı kişileri seçeceğim ve Samet'i de alıp oraya gideceğim. O zaman görecekler kan kırmızısı neymiş." 

Gözlerim irileşirken önüme gelen saçımı geri attım. "O zaman beni eve bırak Lider ben de babamı oyalayayım, bir gelişme olduğunu çakmasın."

 Oyalanmaya fırsat vermeden beni eve bıraktı ve kendisi hızla çekip gitti. Eve girdiğimde yüzümün halini gören babam tek kaşını kaldırarak bana baktı.

 "Selinle ilgili kötü bir haber mi var yoksa?" 

Başımı iki yana salladım. "Hayır hiçbir gelişme yok maalesef. "

 Kafasıyla onayladı ve tekrar içeri gidip oturarak televizyondaki aksiyon filmini izlemeye devam etti. O sırada ben kafamda planlarla yukarı çıktığımda, yavaşça bir üst kata daha çıktım. Oraya Serin'den önce tek başıma gidecektim. Nasıl olsa benim Elis olduğumu bilmiyorlardı, gidip bir kahvelerini içmemin mahsuru olmazdı sanırım. Annem ve babamın yatak odasına girdiğimde etrafı düzenlenmiş olarak buldum. Az önce böyle değildi. Babam dağınıklığından utanıp temizlemiş olmalıydı. İşlemeli mobilyanın çekmecelerini karıştırıp babamın Kırmızı yer altı tarafını açtığı anahtarı ararken, ses çıkarmamaya çalışıyordum. 

Bir elimle saçlarımı arkaya atıp diğer elimle çekmeceyi karıştırırken aramam hüsranla sonuçlanıyordu. Derin bir nefes aldım ve dolaba yönelip babamın pantolonlarının cebine baktım. Yine yok, yine yok! Kapının diğer tarafından yankılanan ayak seslerini duyduğumda hızla babamın tarafını bırakıp dolapta annemin tarafına geçip kıyafetlerini karıştırıyormuş gibi yapmaya başladım. Babam yavaşça kapıyı açıp kafasını uzattığında yüzümü görmesin diye tekrar dolaba döndüm. 

 "Ne arıyorsun? " 

"Annemin iç çamaşırları," dedim hemen. "Burçin Hanımlardan biraz daha kalmak istiyor da." 

Babam çarpık bir şekilde gülümseyip yan taraftaki çekmeceyi işaret etti. "Annenin iç çamaşırları burada evlat. Servet değerindeler."

 Hakikatten dediği gibi servet değerinde olan iç çamaşırlarından birkaç tane alıp annemin çantasına attım. 

SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin