30.BÖLÜM▲ BIÇAK

27.7K 1.1K 116
                                    


Merhaba Seksi Serseriler! Kapak için bize yardımcı olan @tambicasper adlı okuyucumuza çok teşekkür ediyor, sevgilerimizi en içten şekilde sunuyoruz. Seni çok seviyoruz :D

Bölüm şarkısı: Fall Out Boy- Irrestible

Keyifli okumalar...



Aradan geçen zamanın ardından, kazanılan para kasaya koyulmuş, kafalar biraz daha karışmıştı. Serin, Red denen o adama kafayı fena halde takmış gibiydi ve ben de Serin'den farksız sayılmazdım. Bana karşı davranışındaki o tuhaf noktaları es geçmem imkansızdı.

Bu olayları Sera'ya anlattığımda gülmekle yetindi. "Kesin senin kadar güzel kızı orada görmemiştir, ondandır bu dibinin düşmesi."

İçten bir şekilde güldüm ve omuz silktim, bu işi çözmek için yeterince zamanımız vardı. Ne de olsa poker masasındaki performansım "kırmızı güneşler" tarafından çok tutulmuştu. Sera ile dedikodumuz bittiğinde odadan çıktık ve o merdivenlerden normal inerken ben bale yaparak inmeye başladım ve yere atladığımda "Günaydın!" diye şakıdım.

O sırada yerde içkisini yudumlayarak para sayan Doruk'u gördüm.

"8900, 9000, 9100..."

"İyi sömürdünüz bu Elitleri," dedim yere koyduğu içkisinden bir yudum alıp koltuğa oturduğumda. Burak güldü ve beni onayladı.

Etrafıma kuşkuyla bakınıp "Serin nerede?" diye sorduğumda Erez kaşlarıyla yukarıyı işaret etti.

"Uyuyor galiba."

Telefonumu cebimden çıkarıp saate şaşkınlıkla baktım. "Bu kadar uyumaz ki..."

İçimdeki endişe kırıntılarını yok saymaya çalışarak Serin'in odasının kapısını tıklattığımda, içeriden sanki aceleyle hareet etmenin bir sonucu olarak devrilen bir eşya sesi duyuldu ama Serin hemen kapıyı açtı.

Gri eşofmanı ve çıplak göğsüyle karşımda dikilirken bir elini kapıya yaslamıştı ve içeriyi görmem engelleniyordu. Bakışları pasparlak ve göz altları son zamanlarda olduğu gibi kızarıktı. Bir eliyle alnına düşen sarı saç tutamını geriye attı ve başını yana yaslayarak bana baktı.

"Günaydın, yeni mi kalktın?" dedim şüpheyle gözlerimi kısarak ve kollarımı göğsümde birleştirdim.

Başını sadece iki yana salladı ve dudağını ısırarak kapıdan çekildi ve beni içeri aldı. İçeri rahatça girdikten sonra gözüme tekli koltuğun önündeki masa takılınca olduğum yerde kaldım.

Masanın üzerindeki beyaz toz ve kağıtlar her şeyi ortaya sermiyor muydu zaten? Dudaklarımı birbirine bastırdım ve bir zamanlar bana tattırdığı o beyaz toza tekrar istek duyan bedenimi sakinleştirmeye çalışıp başımı masadan Serin'e doğru çevirdim.

"Çok güzel," dedim zorla nefes alarak.

Çenesi sinirden gerilmiş bir şekilde bana bakıyordu.

"Bırakmanın kolay olmadığını anlıyorum ama yine de bu haltları burada yemek zorunda mısın?"

Serin sinirle güldü ve bana doğru bir adım atarak çıplak göğsünü bana yaklaştırdı. Başım tam olarak omuz çizgisine geliyordu. Yüzünü görebilmem için başımı kaldırmam gerekiyordu ama zahmet etmedim.

"Bu haltları Karanlık Taraf'ta yemeyeceksem başka nerede yiyebilirim benim Cesur kızım, hiç düşündün mü?"

Yutkundum ve bir adım geri giderek sinirle elimi yumruk yaptım.

SOĞUKWhere stories live. Discover now