49- Biten Acılar

16.5K 1.4K 738
                                    

Nasılsınız yavrular?

Yine arayı çok açtık. Tüm isyanlarınızda haklısınız, o yüzden susuyorum ama geç bölüm atmasam valla iyi insanım aslında. Ben sizin kanınızım, benden vazgeçmeyin.<3

Bölüme geçmeden şunu da söyliyim. Bir önceki bölüm size yüzeysel gelmiş olabilir, öyleydi de zaten çünkü Ziko'nun duyguları tamamen tükenmiş ve çok yorulmuştu. Bu bölümle birlikte tamamlanacak her şey, okurken anlayacaksınız zaten.

Yatağın üstüne bırakılan pantolonu sargılı elimle kavradım ve ani bir hareketle eğilip bacağımdan geçirmiştim ki, eklemlerime saplanan keskin ağrı yüzünden acıyla tısladım.

"Amına koyayım."

"Ziko, abi bi sakin ol Allah aşkına ya. Kaçmıyor ya Affan bir yere."

Güngör'e ters bir bakış attım.

"Sana ne lan." Pantolonu bacaklarımdan yukarı çektim.

"Abi ya." Diye mıyıklıyan kardeşime döndüm. Üzgün üzgün bana dikmişti gözlerini.

Fermuarımı çekerken "He abisi?" Dedim.

"Güngör haklı, dinlenmen gerekiyor. Duymadın mı doktoru? Vücudun çok bitkinmiş, dinlenip takviye alman gerekiyormuş. En azından bir tane serum taksınlar sonra gidersin Affan'ın yanına. Olmaz mı?"

"Bir serum ne kadar sürede biter?"

Beklemediği tepkimle yüzü aydınlandı.

"Şey, 15-20 dakika sürer herhalde."

Temiz kokan tişörtü hızlıca kafamdan geçirip anlık durakladım.

Çok fazla.

"Olmazmış."

Yüzüne gelen aydınlık, geldiği hızda kayboldu.

Odanın içindeki aynanın önüne geçip yansımamı süzdüm... zaten açık olan ten rengim iyice açılmış, ruh gibi gözüküyordum. Dudaklarımdaki çatlaklığı yalayarak gidermeye çalıştım ama çökmüş gözlerime ve altındaki morluklara yapacak bir şeyim yoktu.

Çok yakışıklı bir insan zaten değildim, bir de üstüne bu bitik halimle... Kötü gözüküyordum.

Özgür'e döndüm.

"Özgür, bak abisi bana, senin şu boyalar yanında mı?"

"Ne boyası?" Anlamayarak kaşlarını kaldırdı.

Çekindiğimi çaktırmamaya çalışarak "Yav yok mu senin şu, hani yüzünü karaladığın zımbırtılar. Kendine yapıyorsun ya?" Diye sordum.

"Makyaj?"

"Ne zıkkımsa."

"Yanımda da neden ki?"

Umursamaz görünmeye çalışarak gözlerimin altını gösterdim. "Şu gözlerime bir el atsana o zaman, morlukları falan yok et."

Benden böyle bir şey asla beklemediği için gözleri şokla açıldı. "Makyaj mı yapayım sana?"

"Artık her neyse, yüzümü bakılcak bir hale sokta ne yapıyorsan yap." Anlık gözlerimi kaçırdım. "Affan böyle görmesin şimdi."

"Çüş."

Ben bile bu isteğime yabancı olduğum için kenarda pezevenk gibi gülen Güngör'e bir şey diyemedim.

Ciddi bir tavırla "Hadi kızım, hızlı ol." Dediğimde hala üzerinde olan şaşkınlıkla bir şey demeden kalkıp çantasını aldı ve önüme geldi. Önce krem gibi bir şeyi parmak uçlarıyla göz çevreme özenle sürdü. Sonra çantadan sulu boya fırçasına benzeyen bir fırça çıkardı ve çıkardığı diğer başka bir şeye bulayıp bana döndü ve dikkatlice göz altıma dokundurdu.

ZİKO (bxb)Where stories live. Discover now