26- Kahvaltı

27.2K 2K 1.4K
                                    

Bir önceki bölüm sonuna yazdığım şeyden sonra gelen yorumları okurken "devir kötü kolla götü" sözünün ne kadar doğru olduğunu anladım. Hainler.

"Kendim yürüyebiliyorum Saltan, çek elini."

"Ellerimi çektiğim anda muhtemelen dengeni kaybedip yere düşeceksin Çakır." Arkamda belimi iki yanından kavramış, koca dairede gittiğimiz yere beni yönlendirirken sesi anlayışlı çıkıyordu.

"Sarhoş muamelesi yapma bana, değilim sarhoş marhoş." Arkamdan kısıkça gülme sesi gelince kaşlarımı çattım. "Duymadın mı sen beni?"

"Duydum." Derken iki tarafa uzanan koridorların sağına doğru yönlendirdi belime baskı yaparak.

İşaret parmağımı havaya kaldırarak "Neymiş?" Diye sordum. Verdiği cevap tatmin etmemişti.

"Değilmişsin."

"Ne değilmişim?"

"Sarhoş marhoş."

Hah şöyle der gibi başımı sallarken "Aferin." Diyip parmağımı indirdim. "Hem bıraksan da düşmem ben." Boş hava yapıyordum şu an, bıraksa yeri boylayacağımı biliyordum çünkü başım çok fazla dönüyordu,

"Olsun ben yinede bırakmayayım." O da biliyordu.

En sonunda bir kapının önünde durduğumuzda kapıyı yanımdan uzanarak açtı ve beni ilerletip odaya soktu.

Odaya girer girmez büyüklüğünün dışında hissedilen ilk şey ferahlıktı. Tam karşısı dışarıyı kusursuz bir şekilde göstermesi için camla kaplanmıştı. Geniş yatak, ayakta duran bir ayna ve yerdeki halı dışında odada hiçbir şey yoktu.

Affan gibi hissettiren bir odaydı...

Odada giysi dolabı namına bir şey yoktu ama sağ ve sol tarafta gördüğüm iki kapıdan birisinin giyinme odasını olduğunu anlamak zor değildi.

"Beğendin mi?" Yanağıma değen fısıltısıyla kendime gelirken yutkundum.

"Güzel ortam kurmuşsun, eşyaları falan iyi oturtmuşsun."

Tam arkamda duran bedeninin sıcaklığını hissederken çenesini omzuma yasladı. "Hmm oturtmuş muyum?"

"Dedik ya bir kere, ne tekrar ettiriyorsun." Sesimin hafif agresif çıkması tamamen yakınlığından kaynaklıydı. Alışkın değildim böyle şeylere.

Az öteye gitse kızmayacaktım ama az öteye gitse kızıcak gibiydimde.

"Sana yaklaştığımda..." Açıkta kalan tenime dayadı burnunu ve derin bir nefes çekti. "Daha bir agresif oluyorsun."

Yaptığı hareket kaskatı kesilmemi sağlarken göz kapaklarım titredi. "Elini çek." Söylediğimin aksine belimi kavrayan elleri baskısını arttırdı ve kendini biraz daha bana yasladı.

Elleri soğuktu ama dokunduğu yerler alev alıyordu...

"Ve hep asıl söylemek istediğin şeylerin aksini söylüyorsun." Derken kokladığı yeri öptü yumuşak bir şekilde. "Neyse..." dedikten hemen sonra arkamdaki varlığı uzaklaştı.

Artık sıcak değildi, soğuktu.

Önüme geçtiğinde devam etti. "Artık uyuman gerek gerçekten gözlerin kapanmak üzere." Gözlerimi sıkıcı yumup açtığımda çöken ağırlıkla gerçekten uyumam gerektiğini anladım.

Bu halime gülüp kapılardan sağ tarafta kalanı açtı ve içeri yönlendirdi. Geniş banyonun içinde kolumdan kibar bir şekilde çekip lavabonun önüne getirdi. Alkolün ağırlaştırdığı vücudum kendini her an bir köşeye bırakacak gibiydi, beni yönlendirmesine izin verdim sadece, halim yoktu.

ZİKO (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin