30. Bölüm

1.4K 170 6
                                    

Ali papyonunu düzeltirken az ötesindeki kardeşi hala ama hala saçıyla uğraşıyordu. Berber en çok onun saçıyla uğraşmıştı, gereğinden çok daha fazla uzun sürmüştü. Hatta Ali kızlarla bu kadar uğraşıldığından şüpheliydi. Beyefendi üç santim saçından bir türlü ayrılamamıştı.

"Tarık içime fenalık geldi artık! Adamın yaptığını da bozuyorsun. Çek şu elini saçlarından."

Tarık üfleyip püflemek dışında abisine bir tepki vermedi. İsteksizce ellerini saçlarından çekti. Bu kez de damatlığına sardı.

"Siz prensesler burada süslenmeyi bitiremezken aşağıda sizinkiler fotoğraf çekimine başlamış bile," dedi Asaf Bey bir kahkaha patlatırken. Viskisinden bir yudum alıp cama iyice yaslanarak plajda fotoğrafçıya poz vermekte olan Merih ve Venüs'ü izlemeye başladı.

Önce Ali, hemen arkasında Tarık babalarının yanına koşturup camdan aşağı baktılar. Kızlar türlü türlü şebeklikler, arka fondaki müziği bile bastıran çığlıklı gülüşmelerle fotoğrafçıya çılgın pozlar veriyorlardı. Gelinliklerinin buruşmasını, kirlenmesini bile önemsemiyor gibiydiler. Zıplayıp atlayıp birbirlerine sarılıp öperek fotoğraf çektiriyorlardı.

"Vallahi günü sizden iyi değerlendiriyorlar." Asaf Bey viskisinin son yudumunu da alınca bardağı kenara bıraktı.

"Ben iniyorum ya! Bensiz bu kadar eğlenemezler!" Tarık sinirle ceketini aldığı gibi sırtına geçirdi. Ali kapıyı açan kardeşinin peşinden koşturarak "Ben de geri kalacak değilim," diye bağırdı babasına. Asaf Bey de oğullarının ardından bir kez daha kahkaha patlattı.

Düğünü sahil kenarında bir mekânda yapmaya ortak bir hevesle karar vermişlerdi. Ali Aslı'yla beraber gezerken buraya da gelmiş ve çok beğenmişti. Fazla büyük bir alan sayılmazdı ama atmosferi muhteşemdi. Aslı küçük olduğunu ve dekorasyonun özensiz olduğunu bahane ederek burayı istememişti. Ali; Merih, Venüs ve Tarık'a fotoğraflarını gösterdiğinde üçü de tıpkı Ali gibi mekânı aşırı beğenmişlerdi. Ali, Aslı'nın sandalyeleri ucuz bulduğunu hatırladığı anda Merih "Sandalyelerin arkasındaki fiyonklar çok güzel değil mi?! Onları pembe ve lila yapabilirler mi?" deyince, bir süre huşu içinde ona bakakalmıştı Ali. Her seferinde Merih'e neden âşık olduğunu bir kez daha hatırlamıştı adeta.

Mekânın nikâh kısmı için kumların üstüne sandalyeler diziyorlardı ve gelinle damat arkalarını denize vererek süslü bir platformda, çiçeklerle bezeli bir kemerin altında ayakta evleniyorlardı. Sonra düğün kısmı için ayrı bir alan vardı sahilin hemen yanında. Oralara yuvarlak masalar kuruluyordu. Bir de ortada kocaman bir pist vardı. Mekânın üstü açık olsa da, tepelerde süsleyebildikleri ayaklı lambalar, ağaçlar, sahne tepesi gibi her yeri, Merih'in o çok sevdiği ışıklarla ve çiçeklerle süslüyorlardı. Hesaplı hareket ederek çok şık görüntüler yaratılıyordu yani. Ki onların yemek işi bile bedavaya geldiği için düğün hayal ettiklerinden de ucuza çıkmıştı.

Ali en başta demişti hepsine "Ben çok laf ettim ama Hillside cidden isteyen varsa aranızda bir şekilde onu da halletmeye çalışırız," demişti açık açık. Venüs herkesten önce "Ben oraya yüklü bir para vereceğime muhteşem bir balayını yüz kere tercih ederim," demişti. Diğerleri de Venüs'e katılmıştı. Sonra Merih "Siz balayına nereye gideceksiniz?" diye sormuştu. Venüs "Yani net karar vermedik ama bir iki alternatif var," demişti. Merih ciddi ciddi "Tamam siz karar verince bize söyleyin ki biz oraya gitmeyelim," deyip Ali'ye dönerek sırıtmıştı. Bu şamata haliyle Ali'yi her zamanki gibi eğlendirmişti.

Sonra düğün yerlerine bakmaya devam ederken aynı anda hepsi burada karar kılınca hiçbir sıkıntıları kalmamıştı. Başta Kasım falan derken, bu kadar rahat karar almaların sonucu olarak düğünü 4 Ekim'e yetiştirebilmişlerdi. Ev konusu bir acayip olmuştu. Kısa vadede ev alabilecek kadar birikimleri olmadığı için geçici bir çözüm bulmaları gerekmişti. Kızlar 'bir süre aynı evde idare ederiz biz' demişlerdi ama Ali de, Tarık da bunu kesinlikle istememişlerdi. Çünkü artık farklı görünüşleri olsa bile standartta Merih'le Venüs hala aynıydı. Beyler sarhoşken, kızların üstünde pijama falan varken çok büyük felaketlere sebebiyet verebilirlerdi. Ali gidip Venüs'ün poposuna elini yapıştırmak istemiyordu kesinlikle. O yüzden ayrı ev konusunda çok katıydı. Maddi anlamda en iyi kazanan taraf olmasının verdiği özgüvenle Merih'e aynı sitede başka bir eve çıkmayı teklif etmişti. Sonra durumumuz biraz daha düzelince ev alırız demişti. Merih seve seve kabul etmişti bu teklifi. Onun için Ali'yle olduktan sonra nerede yaşadığı önemli değildi.

İKİLİ DELİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin