10. Bölüm

1.1K 174 6
                                    

Merih yaptığının dünyanın en kaba davranışı olmasını falan umursamadan önüne dönerek, resmen kabuğuna çekilen kaplumbağa gibi omuzlarını düşürüp sırtını kamburlaştırarak kana kana votkasından içiyordu. Sol tarafına da iyice saçlarını çekerek kendini aklı sıra görünmez kıldı. Zira az önceki yakalanmalarından sonra bir daha Aslı'nın yüzüne bakabileceğini sanmıyordu. Acaba görmüş müydü her şeyi? Ali ona arkası dönük durduğu için el ele, göz göze olduklarını görmemiş olduğunu umuyordu.

Merih cephesinde bunlar olurken de Ali ayaklanmış Aslı'ya doğru birkaç adım atarak onun önüne gelmişti. "Sen nasıl... ne ara geldin?" diye sordu Aslı'ya.

Aslı tamamını göremediği samimi sahnenin tedirginliğini yaşıyordu hala. Gece sürpriz bir şekilde Fethiye'ye gelmiş ama resmen kapı önünde kalmıştı. Ali'yi aramış, ondan bir yanıt alamayınca da onun arkadaşlarından birini aramak durumunda kalmıştı. Bu şekilde Ananas'a geldiğini öğrenmişti. Tabii ona Tarık'la gittiği bilgisi verilmişti. Siyam ikizlerinden kimse söz etmemişti.

"Kapıda kaldım!" Aslı'nın ilk sözleri bunlar oldu. Ve ses tonundan çokça tripli olduğu anlaşılıyordu. "Asıl konuya geçmeden evvel artık bu kısmı da bir çözüme ulaştırmamız gerektiğini düşünüyorum. Bence bir yedek anahtarı hak ediyorum artık? Hı? Ne dersin? Tabii bu konu Tarık ne zaman kendine ev bakmaya başlayacak şeklinde uzayabilir ama şu an bu gürültüde o kısımlara girmeyeceğim. Asıl konuya gelirsek, sana sürpriz yapmak için iş çıkışı apar topar buraya geliyorum, kapıda kalıyorum, seni arıyorum ve beni meşgule veriyorsun??? Ben senin toplantıda ya da önemli bir görüşmede olduğunu sanırken Ferit'ten burada olduğunu öğreniyorum. Sen burada bir gece kulübünde koparken bana, nişanlına telefonda bir beş dakika ayıramıyor musun gerçekten? Yani neye yanacağıma şaşırdım. Kapıda kalmama mı yanayım, sürprizimin mahvolmasına mı, beni sallamamana mı, yoksa burada seni başka kadınlarla otururken bulmama mı?"

Aslı'nın tiradının bittiği cümle, Ali'nin düşünmeden lafa girmesi için çok uygun bir yerdi. "Başka kadınlarla oturmuyorum, Venüs o! Çocukluğumdan beri tanıdığım biri, üstelik nişanımıza da geldi, sen de tanıştın, gördün kaç kere." Onca laf arasında ilk önce Venüs sandığı Merih'i savunmaya başlamıştı. Kendisini falan geçmişti ama Venüs'e hakaret edilmesine izin veremezdi.

Gerçekten iki dakika sonra falan gelse kıyamet kopabilirdi gerçi.

"Bana—neden—haber—vermiyorsun?" dedi Aslı durumu anlamaz bir ses tonuyla tane tane. Ali gürültüden rahatsız olarak Aslı'yı elinden yakaladığı gibi barın kapısına doğru sürüklemeye başladı. Bu şekilde bu tartışmayı yapamazdı.

Kapının önünde sakin bir noktaya çıktıklarında, duvarın kenarına geçtiler. Ali mümkün olduğunca her şeyi toparlayarak anlatmaya başladı. "Bak Aslı, sürpriz yapma fikrin çok güzel ama keşke önceden en azından mesajını verseydin de bunları hiç yaşamasaydık. Buraya gelme planı dün akşam ancak kabul ettiğim bir şey. Tarık başımın etini yedi. Yoksa gece kulüplerinin insanı değilim, biliyorsun."

Evet Aslı bunu biliyordu. Çünkü kendisi bu tip yerlere gelmeyi severdi ve ne zaman Ali'ye gidelim dese bin bir laf cambazlığıyla saf dışı bırakılırdı.

"Tarık bir süredir Merih'le beraber, Venüs'ü davet etmişler. Tarık da 'onun kardeşi gelecek, sen de gel lütfen yalnız kalmasın kız' dedi. Ne diyebilirdim?"

"Beni her seferinde reddetmeyi başardığın gibi onu da reddedebilirdin. Venüs pek tek başına sıkılacak gibi bir kız değil gibiydi nişanda gördüğüm kadarıyla, azıcık kafayı bulunca elbet eğlenecek birilerini bulurdu."

Ali, Aslı'nın öne sürdüğü bu fikri düşünmek bile istemedi. Direkt hiç duymamış gibi davranarak "En başta söylediğin şey içinse pat diye bir şey yapamam. Bu evi babam aldı. Tarık hep ben giderim dese de, iş ciddiye bindiğinde ben ondan gitmesini isteyemem. Eğer gitmek istemezse gerekirse biz evlenince başka bir eve çıkarız. Bu konuda ona baskı yapamam. Çünkü bu benim evim değil aile evi, anlıyor musun?" dedi.

İKİLİ DELİLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin