25. Bölüm

1.5K 172 18
                                    

Çalmaya başlayan şarkıyla Merih Venüs'le göz göze geldi. Daha kulübe gireli iki dakika olmamıştı. Fakat bu şarkı bugün iki kardeşe arabada konuştuklarını hatırlatmıştı ışık hızıyla. Birbirlerine baktıkları saniyede sessizce gülmüşlerdi zaten.

Venüs memelerini hafifçe sallamak suretiyle kollarını iki yana açarak kardeşine ağır ağır dans ederek gitti. "Sevda yüklü trenler, boş raylarda ilerler. Sevenleri üzenler, hep o yolda giderler!" Şarkının sözlerini imalı imalı ve eğlenerek söylemeye başlayınca Merih de aynı şekilde kardeşine eşlik etmeye başladı. Şarkı bitene kadar eğlene eğlene dans ettiler. En son Venüs "Bugün konuştuklarımızı unutma," diye fısıldadı Merih'in kulağına. Geri çekilip göz kırptı. Merih de başını salladı sinsi sinsi sırıtırken.

Yarım saat sonra dokuz kişilik dev bir grup olarak iki kokteyl masasının etrafını sarmışlardı. Merih'in gözü sürekli ama sürekli kapıdaydı. Ali'nin son dakika bir ticari krizi çıkmıştı ve o yüzden bir buçuk saat önce gecikeceğini söylemişti. Merih'in çok tadı kaçmıştı bu bilgiyle ama yapacak da bir şey yoktu yani. Adamın işi buydu ve kriz vardı.

Sürekli çaresizce kapıya bakışı, Dilara tarafından tamamen yanlış anlaşılmıştı. Sinsi bir gülümsemeyle saçlarını savurarak Merih'e yaklaştı Dilara. Onun yanında durup içkisinden bir yudum aldı. Merih şaşkınlığını gizlemeye çalışarak dibine kadar giren Dilara'ya baktı. Venüs masanın öbür ucunda olsa da, gözleri kardeşi ve Dilara'nın üzerindeydi. Herhangi bir terslikte oraya doğru uçup Dilara'yı yolacaktı.

"Tarık'la aynı yerde olmak zor geliyor değil mi? Gerçekten bu kadar kolay ayrılmanız çok üzücü oldu Merih. Halbuki ne ümitlerle başlamıştın bu ilişkiye, değil mi?"

Merih bir kapıya bir Dilara'ya baktı. "Ay yok!" diye bağırdı. "Sen yanlış anladın. Ben gitmek için bakmıyorum," dedi saf saf. Dilara'nın kötü niyetli tavrını görmezden gelmeye çalışıyordu.

Dilara yapmacık bir üzüntüyle dudaklarını büzdü. "Rahat ol şekerim. Ben demem kimseye bir şey. Bak hem Tarık, Tufan'la falan konuşuyor, hiç takılıyor gibi durmuyor. Bence atlatmıştır o, sen de takılma bu kadar."

Merih, Dilara'nın o büzdüğü dudaklarına bir tane elinin tersiyle patlatmamak için kendini zor tuttuğunu fark etti. İki yanında yumruk yapmıştı ellerini. Derin bir nefes alıp sırtını dikleştirerek gülümsedi. "Sana ne diyeceğim biliyor musun Dilara?" dedi. Sonra tüm masaya doğru döndü. "Aslında tüm masaya diyeceğim, sadece sana değil!" diye bağırdı müziği bastıracak şekilde. Bütün kafalar bir anda kendisine döndü. Venüs şaşkınca ve gergince başını iki yana salladı. "N'apıyorsun?" diye dudaklarını oynattı. Merih ona 'rahat ol' dercesine bir bakış attı.

"Size şunu söylemem gerekir ki arkadaşlar, birkaç haftadır ortalık biraz karışıktı. Ama sizin haberiniz yoktu." Merih tek tek herkesle göz teması kurarak lafa girdi. Tarık biraz şokta gibiydi. Venüs de endişeli görünüyordu. Ama diğerleri merakla bakıyordu.

"Siz benim Tarık'la çıktığımı sanıyordunuz ya, aslında biz Tarık'la beraber değildik tüm o süreçlerde."

Herkes bir anda şaşkınlık nidaları eşliğinde Merih ve Tarık'a bakmaya başladı. Dilara'nın yüzündeki şaşı ifade gerçekten görülmeye değerdi.

Merih gülerek kendinden emin bir şekilde anlatmaya devam etti. "Aslında Tarık'la beraber olan Venüs'tü. Şu an sizin yanlış anlamanız korkusuna birbirlerinin yanında bile duramıyorlar zavallımlar."

"Nasıl ya?" dedi Tufan herkesin duygularına tercüman olarak. Sonra İrem, Akın hepsi durumu sorgulamaya başladı. "Tarık'ın bundan haberi var mıydı?" dedi Tufan yanında dehşet içinde durmakta olan Tarık'a bakarak. Tarık'ın yüz ifadesi haberi olmadığını gösterir nitelikteydi ama onlar konuşarak bir kazaya sebebiyet vermeden Merih hemen lafına devam etti.

İKİLİ DELİLİKWhere stories live. Discover now