𝑶𝒕𝒉𝒆𝒓 𝑯𝒂𝒍𝒇 |𝑱𝒊𝒎�...

Af Armysmiler

137K 12.2K 14K

"Bu böyle devam edemez. Seni o insanlardan kurtarmam gerek." Bir eliyle göz yaşlarını silerken şaşkın bakışl... Mere

𝑻𝑨𝑵𝑰𝑻𝑰𝑴
①⓪
①①
①②
①③
①④
①⑤
①⑥
①⑦
①⑧
①⑨
②⓪
②①
②③
②④
②⑤
②⑥
②⑦
②⑧
②⑨
③⓪
③①
③②
③③
③④
③⑤
③⑥
③⑦
③⑧
③⑨
④⓪
④①
④②
④③
④④
④⑤
④⑥
④⑦
④⑧
④⑨
⑤⓪
⑤①
⑤②
⑤③
⑤④
⑤⑤
⑤⑥
⑤⑦
⑤⑧
⑤⑨
⑥⓪
𝑭𝒊𝒏𝒂𝒍
The real me

②②

2.1K 186 81
Af Armysmiler

Keyifli okumalar
💜


Jimin'in anlatımından...

"Birini takip etmem gerekiyor bana yardım eder misin?"

Arkadaşım Jooheon'un telefonun diğer ucundan şaşkınlık dolu sesler çıkardığını duydum.

"Birini takip etmek mi? Sen işi iyice polisiye olayına bağladın kardeşim."

Alaycı bir ifade ile konuşmasının üzerine göremeyeceğini bilsemde gözlerimi devirdim.

"Dalga geçme. Önemli bir mesele."

"Tamam, kimi takip edeceğiz?"

Sorduğu sorunun ardından yüzüme bir gülümseme geldi. Bakışlarımı etrafta gezdirip yanımdan kimsenin geçmediğine emin oldum. Kampüste olduğum için daha dikkatli olmalıydım.

"Ha Eun diye bir kız. Bizim okuldan. Lena'nın ikizinin sevgilisi."

"Nedense artık Lena ismini duyduğuma hiç şaşırmıyorum."

Bakışlarımı yeniden etrafta gezdirdim ama bu kez amacım farklıydı. Belki buradadır diye bakınıyordum ama Lena'dan iz yoktu. Belkide okula gelmemişti çünkü dün gece onun için biraz ağır geçmişti. Benim içinde.

"Durumun Lena ile bir alakası yok. Kardeşinden nefret ediyorum ve kız arkadaşı ile ilgili şok edici bir şeyler bulabilirsem harika olacak."

"iyide bu çok düşük bir ihtimal. Kız ne yapıyor olabilir ki?"

Lena ve Ga Yoon'un kantinde söylediği şeyler aklıma geldi. Bu kızla ilgili bir şeyler bulmalıydım ve bulacağım konusunda inancım tamdı.

"Kızı tanımıyorsun. Fazla erkek seviyormuş."

Elimden geldiğince yumuşatarak açıklamada bulunduğumda Jooheon'a bir aydınlanma geldi.

"Ha! öyle desene." Derken güldüğünü duyabiliyordum. "Kızın bu gece evden çıkacağı ne malüm?"

"Çıkmayabilir. Evinin önünde bekleyip göreceğiz. Eğer bugün olmazsa başka bir zaman olur."

Jooheon sıkıntıyla bir nefes verdi. Bu takip durumundan çok hoşlanmadığı kesindi ama bana yardım edeceğini biliyordum.

"Taehyung denen bu çocuk senin kardeşini feci bir şekilde dövdürdü ve sen ondan bu şekilde mi intikam alacaksın?"

"Öyle deme." Dedim ve adımlarımı biraz yavaşlattım. "Ruhsal acılar bazen fiziksel acılardan daha çok can yakar."

Bu dediğim şeyin ardından yüzümü buruşturmam bir oldu. Birde Jooheon telefonun diğer ucundan yüksek bir kahkaha patlatmıştı.

"Sana aşık olmak hiç yaramadı kardeşim haberin olsun."

Sesindeki alay dolu ifadeyi fark edince kaşlarımı çattım. "Aşık değilim ben."

Değildim değil mi?

"Hı hı tabi, uykusunda Lena diye sayıklayan da benim."

Bir dakika.

"Ne!"

Sesim biraz fazla yüksek çıkmış olacak ki yanımdan geçen insanlar dönüp garip bir şekilde bana baktı. Onlara ters bir bakış fırlatıp dikkatimi yeniden arkadaşıma verdim.

Jooheon ise sinsi bir şekilde gülüyordu. "Evet, içip sızdığın zamanlarda çok yapıyorsun."

"Uydurma." Dedim sanki kabullenmek istemiyor gibi. Gerçekten kabullenmek istemiyordum. Bu delirdiğimin bir işareti olmalıydı.

Lena beni delirtiyordu. Aslında yanımda olamaması beni delirten şeydi.

"Uydurmuyorum gidip ikizine sor."

"Her neyse kapat konuyu."

Jooheon bu halime yeniden güldü. Bende içimden kendime sövmekle meşgüldüm. Acilen içkiyi azaltmam gerekiyordu. Yada tamamen hayatımdan çıkarmam.

"Okuldan çıktıktan sonra sana atacağım konuma gelirsin."

Jooheon beni onayladığında ona veda ederek telefonu kapattım ve adımlarımı hızlandırıp kantinin olduğu binaya doğru ilerlemeye koyuldum. Jooheon'un dediği şey çok canımı sıkmıştı. Kendimi bu derece kaybettiğime inanamıyordum.

Bu ilk defa başıma gelen bir durumdu ve bazen gerçekten nasıl davranmam gerektiğini kestiremiyordum. Çoğu zaman farkında olmadan hem kendimi hemde Lena'yı üzüyordum ve bu durumun nereye kadar süreceği hakkında en ufak bir fikrim yoktu.

Bazen her şeyi eski haline getirip bu okuldan da ondan da uzaklaşmak istiyordum ama en sonunda kendimi yine burada buluyordum. Uzaklaşınca unuturum diye umut etsemde öyle olmayacağı kesindi.

Zihnim düşüncelerimle deli gibi dolu iken kantine girdim ve gözlerimle hızla etrafı tarafım. Sonunda Lena'yı bir masada yalnız otururken görünce rahat bir nefes vermiştim. Genelde hep yanında biri oluyordu ve bu çok sinir bozuzuydu.

Yanına doğru ilerleyip bir sandalye çektim ve tam karşısına oturdum.

"Günaydın."

Beni görünce önce bir afalladı ama ardından kendini toparlayıp gülümsemeye çalıştı. Bana -daha doğrusu ikizime- yaptığı itiraftan sonra planım ondan biraz olsun uzaklaşmaktı ama yapamamıştım.

"Günaydın."

Aklım birden dün geceye gitti. Dün ona söylediğim şeyler yüzünden pişmanlık duyuyordum. Sarhoştu evet ama hatırlıyor olabilirdi. En son bana kızarak yanımdan uzaklaşmıştı.

"Nasılsın?" Diye sorup bir süre güzel yüzünü inceledim. Pek iyi görünmüyordu.

"Dün gece çok içmişim. Sabah çok zor uyandım."

Dudaklarımı birbirine bastırıp suratını incelemeye devam ettim. Başı ağırıyor olacak ki eli alnının üzerinde duruyordu.

"Ağrı kesici içtin mi?"

Gülümsedi. "Evet."

Ardından aramızda bir süre sessizlik oldu. Ona dün geceye dair ne hatırladığını sormak istiyordum ama yeterince cesaretim yoktu.

"Dün gece çok saçmaladım mı?" Benim yerime kendisi konuyu açınca vücuduma bir rahatlama geldi.

"Hiçbir şey hatırlamıyor musun?"

Bunu dememin ardından gözleri hafif bir şekilde irileşmişti. Tatlı göründüğü için gülümsedim.

"Sadece oyun oynadığımız zamanı hatırlıyordum."

Rahatça bir nefes vermiştim. Dün gece resmen ona bir şeyler sakladığımı itiraf etmiştim ve hatırlayacak diye ödüm kopmuştu. Ona tüm bunları söylerken aklım neredeydi onu bile bilmiyordum.

Sanırım tenine dokunmak aklımı tamamen durdurmuştu. Ona dokunduğum anları düşündükçe kalbim çarpıyordu. Çok fazla kişiye dokunmuş olsamda ilk defa heyecanlanmıştım ve ilk defa içimde samimi hisler canlanmıştı.

"Bir şey daha hatırlıyorum sanki."

Bunu demesinin ardından donup kaldım. Umarım düşündüğüm şeyi hatırlamazdı.

"Ne peki?" Sakin davranmaya çalışıyordum ama içimde hiçte sakin değildim.

"Biz oyun oynarken senin yanında gördüğüm..." lafına devam edemeyip sustu. Ben ise bundan bahsedince yeniden rahatladım.

"Yanımda gördüğün ne?" Yüzüme bir sırıtış geldi. Beni kıskandığını biliyordum. Tabii ki itiraf etmiyordu ve etmeyecekti de ama her şey ortadaydı.

Ayrıca benimde ondan yana kalır bir tarafım yoktu. Dans ettiği çocuk aklıma geldikçe çıldırıyordum. Birde o saçma göğüs dekoltesi. Giymese ne olurdu ki yani.

Lena bir cevap vermeyince güldüm. "Yanımda gördüğün kız diyecektin herhalde."

Bakışlarını benden kaçırdı. Çok fazla utangaç bir insan değildi ama bazen böyle tepkiler veriyordu ve onu bu şekilde izlemek hoşuma gidiyordu.

"Yanıma gelip benimle yukarı çıkmak istediğini söyledi. Bende yanımdan gönderdim." Diye açıklamada bulunduğumda bakışları yeniden beni buldu ve dudakları şaşkınlıkla aralandı.

Surat ifadesine gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. "Anladım. Ayrıca bana açıklama yapmak zorunda değilsin."

Bakışlarını yeniden benden çevirmişti. "Zorunda olduğum için değil istediğim için yaptım."

Bunun ardından bir şey demeyerek sessiz kalmayı tercih etti. Bende hala yüzünü incelemekle mesguldüm. Bazen ona bu kadar yoğun baktığımı fark ediyor mu acaba diye düşünüyordum. Fark etmemesi imkansızdı.

"Ayrıca dün geceki küçük dans şovun çok güzeldi."

"Ne?"

Lena şaşkınlıkla bana bakarken dudaklarımı ısırdım. O dansı bilerek yaptığını çok iyi biliyordum. O an gerçekten kalbime ineceğimi düşünmüştüm.

Hem heyecandan hemde sinirden.

"Nasıl bir danstı?" Diye sordu korku dolu bir sesle. Sanırım alacağı cevaptan baya bir korkuyordu.

"Çok masumdu."

Dalga geçercesine konuşmamın üzerine anlamaz bir şekilde bana bakmaya başladı.

"Dalga mı geçiyorsun?" Tek kaşını kaldırarak konuşmasının ardından kendimi tutamayıp güldüm.

"Yoo!" Rahatça arkama yaslandım. "Gerçekten masumdu."

Madem hatırlamıyordu o zaman hatırlatıpta onu daha fazla utandırmanın bir anlamı yoktu. Lena bana şüpheyle bakıyordu ama daha fazla üstelemedi.

Ardından aramıza yine bir sessizlik çöktü. Onunla konuşmak istiyordum ama dürüst olmak gerekirse ne diyeceğim hakkında pek fikrim yoktu.

"Jimmy."

Lena sonunda konuştuğunda derin bir nefes alıp tüm dikkatimi ona verdim. "Efendim."

Bir şeyler söylemek istiyordu ama sanki kendinden çok emin değil gibiydi. Gözlerini yumarak tekrar açtıktan sonra bakışlarını bana çevirmeyi başardı.

"Seni özledim."

Bunu söylemesinin ardından yutkundum. Sanki göğüs kafesimi biri zorluyordu.

"Yani, seninle vakit geçirmeyi özledim." Dedikten sonra derin bir nefes aldı. "Sana o itirafı hiç yapmamalıydım. Arkadaşlığımıza zarar verdim."

Nefes almak benim için her saniye daha da zor bir hal alıyordu. Jimmy olmadığım için onu reddetmiştim ve Lena bu yüzden kendini suçlu hissediyordu. Tüm gerçeklerden habersiz bir şekilde kendini hırpalıyordu ve ben ona bunu yaptığım için kendimden nefret ediyordum.

"Arkadaşlığımız zarar görmedi. Böyle düşünmekten vaz geç."

Onunla arkadaş olmak isteyen kimdi ki? Arkadaşlık kelimesinden nefret etmeye başlamıştım. Gerçek hislerimi söyleyememek beni deli ediyordu.

Buna daha ne kadar katlanacaktım merak ediyordum?

"Ne dersen de her şey ortada. Eskisi gibi olmamız zor."

Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı bunu bende biliyordum. Özelliklede Lena tüm gerçekleri öğrendiğinde. Her şey bitecekti.

"Ben yine de denemek istiyorum." Dedim ve yaslandığım yerden doğruldum. Denemek istiyordum çünkü ondan tamamen uzaklaşmam imkansızdı.

Lena bana bakarak buruk bir şekilde gülümsedi. "Tamam dene. Bende deneyeceğim."

Kendimi gülümsemeye zorladım. Her şey alt üst olmuştu ama en azından o hala yanımdaydı. Ne zamana kadar yanımda kalırdı bilmiyordum ama elimden geldiğince bu süreyi uzatacaktım.

"O zaman denemeye bana özel ders vererek başlayabilirsin." Dediğimde bana inanamıyormuş gibi bakarak güldü.

"Sen hala orada mısın?"

"Evet, ne zaman başlayalım?"

Elimden geldiğince onunla birlikte zaman yaratmaya çalışıyordum çünkü onunla baş başa kalmak hoşuma gidiyordu. Yalnızca o zamanlar gerçekten kendime gelmiş gibi hissediyordum.

"Sen ne zaman istersen ama vizeler başlıyor." Bakışları düşünceli bir hal almıştı.

"Haftada bir iki saatini bana ayırsan ölmezsin değil mi?"

Gülümseyerek konuşmamın üzerine o da tebessüm etmişti. Bakışlarım istemsizce dudaklarına kaydı.

"Pekala yarın okul çıkışında olur mu?"

Şu Ha Eun konusuna kafa yormam gerekiyordu ama o konu biraz daha bekleyebilirdi.

"Olur."

Lena yeniden gülümsedi. Bende rahat bir nefes vererek elimi çeneme koydum ve onu izlemeye koyuldum. Bakışlarım yavaşça suratının her santiminde gezerken ona yeniden dokunmak istediğimi fark etmiştim. Acaba aramızda hiçbir engel olmadan gönül rahatlığı ile onu sevebilecek miydim?







Fortsæt med at læse

You'll Also Like

126K 10.2K 25
burada aklı başında olan bile delirirdi. -its about misaki- #627
4.6K 451 20
Yüzüne yerleştirdiği amansız bir gülüş birilerinin kalbini delip geçebilirdi. Gözlerindeki o ifade birilerinin mezarı olabilirdi. Bir de gamzeleri va...
144K 13K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
26.9K 1.4K 23
"𝐺𝑜̈𝑟𝑚𝑒𝑘𝑡𝑒𝑛 𝑠𝑜𝑛𝑟𝑎 𝑔𝑜̈𝑟𝑢̈𝑙𝑚𝑒𝑘, 𝑎𝑠̧𝑘𝚤𝑛 𝑖𝑘𝑖𝑛𝑐𝑖 𝑘𝑎𝑑𝑒𝑚𝑒𝑠𝑖𝑦𝑖." ⁱᵈᵒˡ-ᵗᵃᵉⁿⁿⁱᵉ İdol kurgu #1 Scenery #1 Taennie#2🏆...