𝑶𝒕𝒉𝒆𝒓 𝑯𝒂𝒍𝒇 |𝑱𝒊𝒎�...

By Armysmiler

137K 12.2K 14K

"Bu böyle devam edemez. Seni o insanlardan kurtarmam gerek." Bir eliyle göz yaşlarını silerken şaşkın bakışl... More

𝑻𝑨𝑵𝑰𝑻𝑰𝑴
①⓪
①①
①②
①③
①④
①⑤
①⑥
①⑦
①⑧
①⑨
②⓪
②①
②②
②③
②④
②⑤
②⑥
②⑦
②⑧
②⑨
③⓪
③①
③②
③③
③④
③⑤
③⑥
③⑦
③⑧
③⑨
④⓪
④①
④②
④③
④④
④⑤
④⑥
④⑦
④⑧
④⑨
⑤⓪
⑤①
⑤②
⑤③
⑤④
⑤⑤
⑤⑥
⑤⑦
⑤⑧
⑤⑨
⑥⓪
𝑭𝒊𝒏𝒂𝒍
The real me

2.4K 237 102
By Armysmiler

Canlarım bebeklerim bakın benim derslerim çoktan başladı fakat buna rağmen her akşam oturup bölüm yazıyorum. Azıcık daha aktif olursanız çok mutlu olurum. Azıcık yani çok değil.

Yorum yapmaktan kaçınmayın yani çünkü yorumlar benim için oylardan daha değerli.

Böyle olunca kendim yazıyormuşum kendim okuyormuşum gibi oluyor. Kötü mü yada sıkıcı mı yazıyorum acaba diye düşünüyorum.

Umarım dikkate alınır hepinize

keyifli okumalar
💜

Jinsoul ile ingiliz tiyatrosu dersimizden çıkmış okulun kampüsünde yürüyorduk. Aklım sürekli Jimmy'de olduğu için dersi doğru düzgün dinleyememiştim. Şu an okulun dilinde Jimmy vardı. insanlar sürekli ne kadar çok değiştiği hakkında konuşup duruyorlardı.

Gerçekten anlam veremiyordum. Sırf saçlarını ve kıyafet tarzını birazcık değiştirdi diye çocuğa düşmeye başlamışlardı. insanlar neden bu kadar iğrençlerdi ki?

Onların aksine bende daha çok Jimmy'nin değişen tavırlarına takılmıştım. Daha çok konuşuyordu, mimikleri bile değişmişti ve bu bana garip geliyordu.

"Dikkat et düşeceksin."

Jinsoul hızlı bir şekilde koluma girdiğinde olduğum yerde durdum ve donuk bakışlarımı yerde duran büyük taşa çevirdim.

"Aklın nerede senin?"

"Soruyor musun?"

Sıkıntılı bir nefes verip yürümeye koyulduğunda bende kendimi toparlamaya çalışarak onun peşinden hareketlendim. Jimmy dengemi alt üst etmişti. Bakışlarım bahçede geziniyor her yerde onu arıyordum fakat ne yazık ki onu dünden beri görmemiştim.

Bir süre sonra Jinsoul ile kantine girip gördüğümüz boş bir masaya oturduk. Jimmy burada da görünmüyordu.

"Jimmy konusu kafanı kurcalıyor biliyorum ama kendini biraz toparla. Önünü bile görmüyorsun."

Çantamı yanda duran sandalyenin üzerine bırakıp arkama yaslandım. Bakışlarım istemsizce kantinde bir kere daha dolaşmıştı. Sanırım bugün bunu sürekli yapacaktım.

"Elimde değil." Diyerek Jinsoul'e döndüm. "Bir insan iki haftada değişebilir mi?"

Elinde tuttuğu su şişesinin kapağını atarak küçük bir yudum aldı."Dış görünüşünde sorun yok ama kişiliğinin bu kadar evrime uğraması garip."

Dudaklarını büzmüş yüzü düşünür gibi bir hal almıştı. "Gerçi ben daha Jimmy ile konuşmadım." Diyerek lafına devam etti. "Belkide sen abartıyorsun."

Bunu söylemesinin ardından başımı hızla iki yana salladım. Abartmıyordum. "Hayır, davranışları tamamen değişmiş, mimikleri bile farklı. Çok kendinden emin bakıyor. Benimle göz göze gelince bile utanırdı."

Jinsoul kaşlarını yukarı kaldırdı. "Belliki dayak yedikten sonra hırs yapmış. Gruruna yedirememiş olabilir. Yada belkide hep böyle biriydide hepimizi kandırıyordu."

Alayla konuşmasının üzerine gülerek gözlerimi devirdim. "Yok artık."

Ardından Jinsoul aklına bir şey gelmiş gibi gözlerini irileştirip parmağını şıklattı ve masada öne doğru eğildi. "Ya bunun bir ikizi varsa."

Heyecanla konuşmasının ardından sesli bir şekilde güldüm. "Saçmalama olsaydı bilirdik."

"Belki başka bir yerde falan yaşıyordur ve bizim haberimiz yoktur olamaz mı?"

Böyle bir şeyin söz konusu olacağını hiç sanmıyordum. Hem bence Jinsoul bunları söylerken pekte ciddi değil gibi duruyordu.

"Kaç kere evine gittim. Annesi ve babasıyla tanıştım. Evlerinin her yerinde aile fotoğrafları var. Jimmy tek çocuk."

Jinsoul gülümseyerek omuzlarını silkti. "Biraz saçmaydı farkındayım." Derken gülmüştü. "Neyse, demek ki değişesi gelmiş insanlar değişir."

Başımı olumlu anlamda salladım. Orası zaten kesindi fakat yine de Jimmy'nin bu ani değişimi beni çok korkutuyordu.

"Bir şey daha var."

Jinsoul bu söylediğimin ardından gözlerini devirdi. "Gönder hadi."

One doğru eğildiğimde o da eğilmisti. Etrafımızı son bir kez kontrol ettikten sonra kısık bir sesle konuştum.

"Bana bundan sonra olacaklardan seni uzak tutacağım gibisinden bir şey söyledi."

Jinsoul'ün kaşları duyduğu şeyin ardından hafif çatıldı ve vücudunu dikleştirip arkasına doğru yaslandı. "Bu ne demek şimdi?"

"Sanırım ona zorbalık yapanlardan intikam falan alacak."

Doğru mu anlamıştım bilmiyordum ama aklıma başka bir şey gelmiyordu. Bundan sonra olacaklar derken neyden bahsediyor olabilirdi ki?

"Amerikadaki okullarda öğrenciler katliam yapıyor ya onun gibi bir şey yapmasın."

Jinsoul yüzünü korkuyormuş gibi bir ifadeye soktuğunda gözlerimi devirmeden edemedim. "Yok artık."

Böyle bir şey olması için Jimmy'nin cidden psikopat olması gerekiyordu.

"Ben hala algılayamıyorum ya, doğru düzgün konuşmayan bir insan nasıl bu hale geldi."

Yanaklarımı şişirip ardından derin bir nefes verdim. Dünden beri bunu düşünüyordum ve artık başıma ağrılar girmeye başlamıştı. Ben derste bile bu kadar düşünmüyordum.

"Kızlar."

Ga Yoon'un sesini duyduğumuzda başımı arkaya doğru çevirdim. Heyecanlı bir şekilde yanımıza geldi ve benim yanımdaki sandalyeye oturdu.

"Benim gördüğümü sizde gördünüz mü?"

Jinsoul ne var der gibi gözünü kırpıp başını hafif iki yana salladı. Bende meraklı bakışlarımı Ga Yoon'a çevirdim.

"Jimmy, bambaşka bir insan olmuş."

Söylediği şeyin ardından yüzümü buruşturdum. Ga Yoon'da yüzsüz bir şekilde Jimmy'e düşenler arasındaydı sanırım. Sinirleniyordum.

"Hayır, anlamıyorum sanki çocuk önceden çirkindi. Biraz tarz değişikliği yapınca mı değere bindi yani?"

insanlara anlam veremiyordum. Zaten ona neden zorbalık yaptıklarınada bir türlü anlam verememiştim. Bana göre o mükemmel ve kusursuzdu. Ne şekilde olursa olsun öyleydi. O nasıl olmayı tercih ediyorsa ben onu öyle kabul ederdim.

"Mesele sadece dış görünüş değil ki." Dedi Ga Yoon. "Tavırlarıda çok değişmış sınıftaki kızlar anlattılar bugün bir kaç kişiyi terslemiş baya."

"Kimi terslemiş, ne olmuşki?" Merakla konuşarak araya girdim. Yine bir zorbalık durumu olmuş olmalıydı.

"Bir kız bununla konuşmaya çalışmış Jimmy'de terslemiş. Sonra bir erkekte ezik gibisinden bir şey söylemiş galiba onunda ağzının payını vermiş."

Jinsoul ile şok olmuş bir şekilde ona bakıyorduk. "Vay be." Dedi Jinsoul arkasına yaslanırken. "Jimmy'e bak sen."

Gerçekten çok şaşkındım. Şu zamana kadar ona yapılanlara sesini çıkarmamıştı ama görünüşe göre artık öyle olmayacaktı. Açıkçası kendimi iyi hissediyordu m sessiz kalmayıp cevap vermesi çok daha iyi bir şeydi.

Ayrıca o kızada oh olsundu.

"Kısacası tüm okul bunları konuşuyor."

Bu okulun tüm derdi ve amacı konuşmaktı zaten. Yaptıkları tek şey buydu resmen. Milleti konuşup dedikodu yapmak.

"Jimmy'e ne olduğunu bilmiyorum ama iyiki olmuş. Çok ateşli bir şeye dönüşmüş."

Ga Yoon'un birden söylediği şeyle kaşlarımı çatıp ona döndüm. "Sana ne oluyor acaba?" Diye sorduğumda şaşkınlıkla bana bakıyordu.

"Bir şey olduğu yok." diye cevap verince gözlerimi devirdim.

Resmen çocuğa yavşıyordu daha geçenlerde şu ezikle konuşmayın diyen o değil miydi?

"Yüzsüzlük yapma. iki gün önce çocuktan nefret ediyordun."

"Ay aman! Yemedik Jimmy'ni merak etme."

Sinirle soluyup çantamı elime aldım ve oturduğum yerden kalktım. Jinsoul'ün şaşkın bakışları beni bulmuş ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi.

"Kütüphaneye gidip biraz çalışacağım derste görüşürüz."

Bir şey demesine izin vermeden yanlarından hızlı bir şekilde uzaklaştım. Tabii ki çalışmayacaktım tek amacım Ga Yoon'un olmadığı bir yere gitmekti. Sırf aile dostumuzun kızı diye ona katlanmak zorunda olduğuma inanamıyordum. Umarım bir gün elimden bir kaza çıkmazdı.

*

Son derstende çıktıktan sonra Jimmy'e mesaj atıp okulun çıkışında buluşmak istediğimi söylemiştim. Eğer kabul ederse onunla bir yerlere gidip biraz vakit geçirmek istiyordum. Konuşmamız gereken çok fazla şey vardı. En başta şu garip değişme durumu ile ilgili konuşmak istiyordum daha sonra da iki hafta önce kafede yarım kalan konuşmamız hakkında.

Acaba ona açılmaktan vaz mı geçmeliydim?

Bunu gerçekten çok istiyordum ama beni yanlış anlama ihtimali vardı. Yaşadığı değişimden sonra ondan hoşlanmaya başladığımı düşünür müydü?

Emin değildim ama böyle düşünürse yıkılırdım. Kendimi ona açıklamam, çok uzun zamandır ondan hoşlandığımı söylemem gerekiyordu fakat sanırım bir süre daha beklemek en iyisiydi.

Çözmemiz gereken başka bir mesele vardı çünkü.

Ellerimi kot ceketimin cebine koydum. Rüzgar hafif serin bir şekilde esip siyah uzun saçlarımı uçuruyordu. Karşı tarafta Jimmy'i kapıdan çıkarken gördüğümde ise yüzüme istemsizce bir gülümseme yerleşti.

Ellerini pantolonun cebine atmış bana doğru ilerliyordu. Kendime çeki düzen vererek saçlarımı düzelttim ve vücudumu hafif dikleştirdim.

"Selam." Diyerek onu karşıladığımda düz bir ifadeyle başını salladı.

"Selam." Sesi biraz donuk çıkıyordu ve ben endişeleniyordum.

"iyi misin?" Diye sorduğumda ise başını olumlu anlamda sallamakla yetindi.

Bence iyi değildi ama şimdiden onu sık boğaz etmek istemiyordum. Bir süre aramıza garip bir sessizlik girdi ardından buna dayanamayarak konuşmaya başladım.

"Han nehrine gidelim mi? Biraz yürürüz."

Beklentiyle ona bakıyordum umarım kabul ederdi çünkü gerçekten hem onunla konuşmak hemde vakit geçirmek istiyordum.

"Yorulmadın mı?" Diye sorduğu sırada anlamaz bir şekilde ona bakmıştım.

"Neden yorulayım ki?"

"Saatlerce ders dinliyoruz. Ben yoruluyorum mesela."

Bu söylediğinin ardından kollarımı göğsümde birleştirip gözlerimi kıstım. "iyide sen ders dinlemeyi çok seversin."

Jimmy bunun ardından gülümsemeye çalıştı ve bakışlarını benden çekip etrafta gezdirdi. "Şu sıralar havamda değilim biliyorsun."

Başımı anladım anlamında sallayarak onu onayladım. "Neyse hadi gel gidelim seni kırmak istemiyorum."

Jimmy bunu söyledikten sonra yürümeye başladığında kendimi biraz mahçup hissetmiştim. "Ben biraz bencil bir insanım sanırım."

Yürümeye ara verip şaşkın bakışlarla bana döndü. Hala kaldırımdaydık ama aramızda mesafe vardı. "Anlamadım."

"Yani, Taehyung'un yaptığı şeyden sonra hala seni benimle bir yerlere gelmeye zorluyorum. Aptallık ediyorum üzgünüm."

Jimmy'nin derin bir nefes
verdiğini duydum. Çok garip bir şekilde onun benim yüzümden dayak yediği aklımdan çıkmıştı. Onunla vakit geçirme istediğimi aptal gibi her şeyin önüne koyuyordum.

"Kardeşin bir daha böyle bir şey yapamaz çünkü korkuyor."

"Nereden biliyorsun?" Diye sordum.Jimmy bana doğru yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattı.

"Bugün kantinde karşı masasında oturuyordum. Suratıma bile bakamadı ve ilk başta beni görünce tedirgin oldu. Muhtemelen onu şikayet edeceğimden korkuyor."

Başımı sallayıp onu onyaladım. Taehyung edişeliydi ve bunu bende görebiliyordum. Üstelik gelip Jimmy'den af dilemesi gerekiyordu tabi ne kadar etkili olurdu emin değildim.

"Şikayet edecek misin peki?" Diye sordum. "iki hafta geçti."

Başını olumsuz anlamda salladığında yüzüme bir şaşkınlık gelmişti. "Bu konuyu kapatalım olur mu?"

Kapatmak istemiyordum ama o konuşmak istemiyorsa yapabileceğim bir şey yoktu. Üstelik biraz daha üzerinde durursam zorla Taehyung'u şikayet ettirecektim.

"Gidelim o zaman."

Gülümsedim ve arkamı dönerek yürümeye başladım. Bir kaç saniye yürüdükten sonra Jimmy'nin yanımda yürümediğini fark edip durdum. Arkama döndüğümde yüzüme kocaman bir şaşkınlık ifadesi geldi.

Jimmy'de diğer tarafa doğru yürüyordu ve hiç umurunda gibi durmuyordu.

"Nereye gidiyorsun?" Aramızda oluşan uzun masafeden dolayı sesimi yüksek çıkarmak zorunda kalmıştım. Jimmy ona seslenmemin ardından bana doğru döndü.

"Asıl sen nereye gidiyorsun?"

Elimle arka tarafımı işaret ettim.

"Otobüs durağına olabilir mi acaba?"

Soru sorar gibi konuşmamın üzerine Jimmy çok mükemmel bir şekilde güldü ve ardından elinde tuttuğu bir şeyi havaya kaldırıp salladı. Araba anahtarı olduğunu görünce gözlerim irileşmişti.

"inanmıyorum." Diyerek ona doğru hızla yürümeye başladım.

"Araba mı aldın?"

Jimmy yeniden yürümeye başladı. Bende hiç beklemeden onu takip etmeye koyuldum. Geçen sene ehliyet almıştı ve uzun süredir bir araba istediğini biliyordum.

"Babam ikna oldu." Diyerek açıklama yaptı. Ardından anahtarın düğmesine basıp tam önünde durduğumuz siyah arabanın kapılarını açtı.

"Vay! çok havalı." Diyerek heyecanla konuştum. Bunun ardından Jimmy bir kahkaha patlatmıştı.

"Lena." Derken hala gülüyordu. "Uzay mekiği değil bu, alt tarafı düğmeye basarak araba kapısı açtım."

Onu güldürmüş olmanın verdiği mutlulukla yüzüme bir gülümseme geldi. Ardından omuzlarımı silkip arabaya doğru ilerledim.

"Her zaman bir arabam olsun istemişimdir. Çok iyi bir baban var."

Jimmy kapıyı açtığında bende açtım ve kendimi arabanın içine attım. Benim hemen ardımdan o da arabaya binmişti.

"Aslında o öyle değil." Derken kemerini taktı ve aynaları kontrol etti. Bende kemerimi takarak arkama yaslandım ve meraklı bakışlarımı ona çevirdim.

"Babam bana zaman ayıramıyor ve her istediğimi yaparak vicdanını rahatlatıyor. Oyuncak gibi yani, önüme çok istediğim bir oyuncağı koyuyor ve tek başıma onunla oynamamı bekliyor. Beni oyalasın diye."

Tüm bu söylediklerinden sonra sesli bir şekilde yutkundum. Annesinin ve babasının cerrah olduklarını biliyordum. Gerçekten çok yoğun çalışıyorlardı ve Jimmy için üzülüyordum. Ailesinin hayattaki tüm amacı yalnızca meslekleri olmuştu. Benim babamda savcıydı ve o da yoğun çalışıyordu ama Taehyung'a da bana da her zaman vakti vardı.

Bende bir şey biliyormuş gibi çocuğa harika bir babası olduğunu söylemiştim.

"Üzgünüm." Dediğimde bakışlarını çok kısa bir sürekliğine bana döndü.

"Sürekli üzgün olduğunu söylüyorsun." Derken sesinde alay dolu bir ton vardı. Bunun bende farkındaydım istemsizce ağzımdan çıkıyordu.

"Ben biraz hödük bir insanım bazen düşünmeden konuşuyorum." Dediğimde Jimmy az önceki gibi yeniden kahkaha attı.

"Nasıl bir insansın?"

"Hödük." Dedim yeniden ve o bir kere daha güldü. Bugün çok gülmüştü ve bu beni mutlu ediyordu. üstelikte bana gülüyordu onu güldürüyordum yani.

"Babamın iyi bir insan olduğunu söyledin Lena. Küfür etmedin abartma."

Sesinde hala alaylı bir ton vardı. Gülümsedim ve başımı sallayarak onu onayladım. Nedense dudaklarımı bir türlü düz bir şekle sokamıyordum onunlayken sürekli gülümseyesim geliyordu. Üstelik benimle eskisine göre çok daha fazla konuşuyordu ve bu da harika bir şeydi.

Dakikalar süren yolculuğumuzun ardından Han nehrine ulaşmıştık. Jimmy arabayı uygun bir yere park ettiğinde kemerimi çözerek indim. O da benim hemen ardımdan arabadan indi ve birlikte nehrin hemen yanında yürümeye başladık.

"Günün nasıl geçti?"

Aniden sessizliği bozmamın üzerine bakışları kısa bir süreliğine beni buldu. Okulda neler olduğunu birde onun ağzından dinlemek istiyordum çünkü ona zorbalık yapmaya devam ediyorlardı.

"Yani, bir kaç şey duydum." Diyerek açıklama yaptım.

"Önemli değil ben hallettim." Derken konuyu kestirip atmaya çalışıyordu. O konuşmak istemiyordu bu yüzden daha fazla üzerine gitmedim.

"Sevindim." Derken aramıza yine bir sessizlik girdi. Önceden kendini savunamayan biriydi fakat şu an hallettiğini söylüyordu. Buna seviniyordum fakat yine de bir gariplik vardı.

"Dondurma yemek ister misin?"

Sanırım Jimmy'de bu sessizliğe dayanamamıştı. Gülümsedim ve başımı olumlu anlamda salladım.

"Olur, ben ısmarlarım."

Adımlarımı hızlandırarak dondurmacıya doğru ilerlerken Jimmy'nin arkamdan güldüğünü duyabiliyordum. Sorunsuz bir şekilde yürüyorduk fakat aniden karşıma çıkan tanıdık yüzlerle şaşkın bir şekilde olduğum yerde durdum.

"Bak sen burada kimler varmış."

iki hafta önce Jimmy'nin üzerine boya boşaltan çocuk şu an yanında duran iki arkadaşıyla birlikte karşımızda dikiliyordu. Yutkunup Jimmy'e doğru döndüm. Kaşlarını çatmış önümüzdeki bedenleri izliyordu. içime dolan tedirginlikle ona doğru yaklaştım ve kolundan tuttum. Bu sefer ikimizinde başı büyük beladaydı.

Jinsoul ve Jungkook ikilisi içinde ayrı sahneler olacak

Continue Reading

You'll Also Like

68.6K 6.6K 32
Bir köşede oturup olanları düşünüyorum.İçimde herkese bi kırgınlık var.En çok da kendime kırgınım ve bunu asla telafi edemiyorum
91.3K 6.1K 37
"Işık saçıyorsun." Gözlerimin en derinine baktığından emindim, o ise nefesimin kesildiğinin farkındaydı. "Bir odaya girdiğinde, tüm gözler sana dönüy...
26.9K 1.4K 23
"𝐺𝑜̈𝑟𝑚𝑒𝑘𝑡𝑒𝑛 𝑠𝑜𝑛𝑟𝑎 𝑔𝑜̈𝑟𝑢̈𝑙𝑚𝑒𝑘, 𝑎𝑠̧𝑘𝚤𝑛 𝑖𝑘𝑖𝑛𝑐𝑖 𝑘𝑎𝑑𝑒𝑚𝑒𝑠𝑖𝑦𝑖." ⁱᵈᵒˡ-ᵗᵃᵉⁿⁿⁱᵉ İdol kurgu #1 Scenery #1 Taennie#2🏆...
173K 17.8K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.