Mahkumiyet (+18)

By siredtohopeless

4.2M 95.5K 59.2K

❗️Kitap ağır cinsellik ve vahşet içerir❗️ ... "Söz verebilir misin, Liya?" "Sana söz veriyorum, seni sevmekte... More

1. Bölüm : TUTSAK
2. Bölüm : KURTARICI
3. Bölüm : KAÇIŞ
4. Bölüm : MEKAN
5. Bölüm : KIRIK
6. Bölüm : BANA AİTSİN
7. Bölüm : KORKU
8. Bölüm : KARIŞIKLIK
9. Bölüm : SİYAH ŞEHVET
10. Bölüm : TEHDİT
11. Bölüm : DURDURULMAZ
12. Bölüm : YANLIŞ
13. Bölüm : HİSLER
14. Bölüm : ADALET
15. Bölüm : İTİRAF
16. Bölüm : GEÇMİŞTE KALAN
18. Bölüm : KATİL
19. Bölüm : HATA
20. Bölüm : ÇARESİZ
21. Bölüm : KAYIP
22. Bölüm : KÖRDÜĞÜM
23. Bölüm : ONSUZ
24. Bölüm : YENİDEN
25. Bölüm : YARALAR
26. Bölüm : TAKAS
27. Bölüm : ÖZÜR
28. Bölüm : ALEV
29. Bölüm : BEKLENİLMEYEN
30. Bölüm : İHANET
31. Bölüm : DELİK
32. Bölüm : ÇÖKÜŞ
33. Bölüm : ACI
34. Bölüm : GEÇ
35. Bölüm : ZAMANIN SORUSU
36. Bölüm : ÖZGÜRLÜK
37. Bölüm : EKSİK
38. Bölüm : TESLİM
39. Bölüm : KÜVET
40. Bölüm : DEĞİŞİM
41. Bölüm : İKİ BEDEN BİR RUH
42. Bölüm : LANET
43. Bölüm : MAZİNİN BIRAKTIĞI YARA İZİ
44. Bölüm : ALKAN
45. Bölüm : YENİ
46. Bölüm : OYUN
47. Bölüm : ÇOCUK
48. Bölüm : BİTİK
49. Bölüm : RÜVEYDA
50. Bölüm : YÜK
51. Bölüm : KÜÇÜK
52. Bölüm : ANLAYIŞ
53. Bölüm : MASKELİ BALO
54. Bölüm : ÖLÜM TANRISI
55. Bölüm : KİR
56. Bölüm : ŞİKAYET
57. Bölüm : HİSSETMEK
58. Bölüm : BURUK SEVİNÇLER
59. Bölüm : DİŞİ ASLAN
60. Bölüm : GÜCÜN DÖNÜŞÜ
61. Bölüm : SEVDALI RUHLARIN TENLERLE DANSI
62. Bölüm : KARŞI KARŞIYA
63. Bölüm : UNUTULAN GERÇEK
64. Bölüm : DUYGULAR
65. Bölüm : KOYU FANTAZİLER
66. Bölüm : CİVAN
67. Bölüm : İTALYA
68. Bölüm : ANNE
69. Bölüm : DEĞER
70. Bölüm : KARDEŞ
71. Bölüm : EV
29. OCAK 1994
72. Bölüm : YENİ HİSLER
73. Bölüm : SANAT ESERİ
74. Bölüm : YAKIŞ
75. Bölüm : BİLİNMEMEZLİK
76. Bölüm : DÖNÜM NOKTASI
77. Bölüm : DÜŞMAN
78. Bölüm : TEHLİKE
79. Bölüm : KÖTÜ İNSANLAR
80. Bölüm : UZAK
81. Bölüm : ZARAR
82. Bölüm : İKİ YÜZLÜ
21. TEMMUZ 1999
83. Bölüm : SARSILMA
84. Bölüm : YAKLAŞAN SON
85. Bölüm : KAZANIŞ VE MAĞLUBIYET
86. Bölüm : YAŞAM
87. Bölüm : ODAK
88. Bölüm : DÜZEN
89. Bölüm : İMKANSIZ
90. Bölüm : GELİŞME
91. Bölüm : KAYBOLAN BENLIK
92. Bölüm : BARIŞ
93. Bölüm : UMUT
94. Bölüm : HAZIRLIK
95. Bölüm : YARDIM
96. Bölüm : MİNİK
97. Bölüm : DENİZ
98. Bölüm : İHBAR
99. Bölüm : 16. EKİM
100. Bölüm : FINAL
Yeni Kurgu: SESSİZ

17. Bölüm : KISKANÇLIK

56.4K 1.5K 1.2K
By siredtohopeless

Kıskançlık

Arabadan inip onun arkasından ilerlerken içimi rahatsız eden onca duyguyu yok ettim.
Korkmamalıydım. Ve ona bunu kanıtlamalıydım. Ben kendimi bir psikopata ezdiremezdim? Kişiliğime göre değildi. Bir hiç yüzünden bana zarar veremezdi.
Evin kapısını açmış girmemi bekliyordu. Kendimden emin adımlarla eve girdim ayakkablarımı çıkardım. Montumu da vestiyere astım ve merdivenlere doğru ilerledim.

„Bi adım atma."

Sesi ile yerimde durmuş, elim yumruk olmuştu. Bu adam kendisini ne sanıyordu? Beni onun evcil hayvanı falan mı sanıyordu? Bedenimi ona çevirdim ve gözlerimi kısıp alaycı bir şekilde ona baktım. „Niye seni dinleyim ki? Bana emirler vermekten vazgeç artık."

Kaşlarını kaldırdı ve ağzından küçümseyici bir ses çıktı. Kahretsin, onu böyle görmek istemiyordum. Tıpkı ilk günlerde ki Alihan gibiydi. „Sana yüz verdim diye mi bu cesurum ayakları? Pişman ederim seni."

Adım adım üzerime yürüyordu. Beynim geri adımlamama dair komutlar verirken kişiliğim buna izin vermedi. Kollarımı göğüsümde birleştirdim ve sinirle ona baktım. Tam karşımda durdu ve benden cevap bekliyormuş gibi yüzüme bakmaya devam etti.

„Senden korkmuyorum." dedim tebessüm ederek. Çenemi dikleştirdim ve meydan okur gibi kararmış ela gözlerine baktım. "Boş kelimelerin beni korkutmuyor."

Sert yüz hatları gevşemiş gülmeye başladı. Sonra başını iki yana salladı ve alt dudağını yaladı. „Şimdi anlıyorum ne kadar aptal olduğunu." Elleri havalandı ve yüzümü avuçladı. Tiksinmişim gibi yüzümü buruşturdum ve yüzümü geri çekmeye çalıştım ancak elleri buna izin vermedi. Daha sert kavradı. „Kıyamam, benden tiksiniyor musun?"

Yakınlığı ile bacaklarım titredi. Sinir küpü olmuştum şuan. Lanet olsun! Ona karşı neden bu kadar savunmasızdım?

„İğreniyorum senden."

Ağzımdan çıkan iki kelimecik alaycı yüz ifadesini anında öfkeli bir adama bıraktı.
Sanki canı yanmış gibi gözlerini kırpıştırdı ve sertçe ellerini yüzümden çekti. Gözlerimi kaçırdım.

Beni omuzlarımdan tutup gözlerimizi birleştirdi. Sinirden bu adamı şuracıkta öldürebilirdim! „Söylediklerine dikkat et Liya!" Bakışları resmen beni öldürüyordu. Ama bu biraz bile umrumda değildi.

Bu adam nasıl da değişmişti böyle? Daha dün hatta bugün arabada o kadar iyi davranmıştı ki, şimdi bu neyin nesiydi anlamıyordum.
Şimdi böyle olması içimde bir kırılmaya mani olmuştu.

„Sen kötüsün." dedim kinayeli bir ses ile. „Bugün arabada ki Alihan ve şimdi ki Alihan ile dağlar kadar fark var! Nasıl da değiştin bir anda böyle? Leyla'ya nasıl o kadar iğrenç konuştun nasıl acımasızca canını yaktın? Sabah beni öpen adam şimdi bana eziyet çektiriyor. Noldu iyilik yapan Alihan'a? Naptın ona?"

Sesim istemsiz kısık ve kırgın çıkmıştı. Bu dediğim sözler üzerinde etki bırakmış olmalı ki omuzlarımı tutan elleri gevşemiş, gözlerinde çözemediğim pişmanlık belirmişti. O belirti sadece bir kaç saniye sürdü. Hafifçe yutkundu ve dudaklarını dili ile ıslattı.

„Ben buyum." diye açıklama yaptı kısaca.

Hayır. Bu o değildi ve kendisi de çok iyi biliyordu!

„İyi birisi değilim, olamam da. Ben hep insanlara eziyet çektiren biri olacağım. Bunu değiştiremem, kimse değiştiremez." Ela gözleri kederi andırıyordu. Kendisi bile böyle olmak istemiyordu.

Çocuk mu kandırıyordu bu adam?

„İyi bir adam ol, Alihan." Fısıltı halinde söylediğim cümlemin ardından gözleri dudaklarımı buldu. Kafasını olumsuz halde salladı ve bir adım daha attı bana doğru.

Ne miydik? Yakın!

„Eğer iyi biri olursam..." Gözlerini kırpıştırdı ve ardından boğazını temizledi. „Sende benim yüzümden ölen o masum insanlardan biri olucaksın."

Kan akışım durmuş, aynı şekilde zaman da durmuş sırf o ve ben birbirimize bakıyorduk. Duygularını içinde yaşayan o adam bana içini döküyordu sanki. Gözleri onu ele veriyordu.

Kafasını Leyla'nın sözlerine takmıştı. Kim takmazdı ki zaten?

„Ve ben ölmeni istemiyorum, Liya..."

Fısıltı halinde gelen erkeksi sesi içimde bir şeylerin uçmasına sebep oluyordu. Kendimi ona kaptıramazdım!

„Bir an elimden kayıp gideceksin diye ödüm kopuyor lan. Neden böyle hissediyorum? Napıyorsun sen bana?"

„Alihan..." diye döküldü ismi dudaklarımdan. Ses tonum kısık ve yalvarırcasına çıkmıştı. Susmak zorundaydı! Yoksa ben gerçekten şuracıkta düşüp bayılırdım.

„Senden uzak kalamıyorum küçük. Olmuyor. Ve seni her üzdüğümde kendimden nefret ediyorum. Aynı şimdi ki gibi."

Ellerini üzerimden çektim ve ondan uzaklaşıp bakışlarımı başka bir noktaya çevirdim.
„Yapma!" diye çıkıverdi ağzımdan.
Gerçekten bana karşı boş değildi. Benden hoşlanıyordu, belki daha fazlası! Ama canımı yakmasına engel olamıyordu aynı şekilde. Sonra da pişman oluyordu.

„Neyi yapmayayım?"

Yutkunup gözlerimi gözlerine diktim ve cesaretimi toparlayıp konuştum. „Beni sevmen sana acıdan başka bir şey vermez. Beni bekleme. Çünkü duygularına karşılık vermeyeceğim Alihan."

Alt dudağını dişleyip çekici bir şekilde sırıtmaya başladı. Çoğu kadın bu hareketi görse üstüne atlayıp onu sömürürdü galiba.

Neyse ki ben kendime hakim olabiliyordum.

„Bundan bu kadar eminsin yani?"

Islak görünen dudaklarını birbirine bastırıp yüzüme yaklaştı. Öpeceğini sandım fakat o sadece yaklaşmış, ayartıcı ses tonu ve bakışları ile beni yola getirmeye çalışıyordu.

„Evet eminim. Sevilecek bir yanın yok. Hep zorbalık yapıyorsun."

Kararan gözlerinde ki geçen hisleri anlamak zordu. Bu dediğime sinirlenmişti.
Kahretsin. Bunu dememeliydim.

„Doğru." dedi ve kırılmış gibi benden çekildi. Kafasını olumlu anlamda salladı ve güldü.
„Hayatı boyunca ailesi tarafından sevilmeyen bir piçi temiz kalpli bir hatun napsın?"
Haline gülüp yanımdan geçti ve koltuğa oturdu. Cebinde ki telefonunu kavradı parmakları ve bana olan ilgisini tamamen kesti.

Sanırım onu kırmıştım. Ve bu beni şaşırtıyordu. Dağ gibi bir adam, benim dediklerime mi boyun bükecekti?

Saçmalık.

Geçmişini az çok bilsem de bu dediğim karşısında pişman olmuştum.

Çok salağım.

Yada değilim!

Hak etmişti! Bana onca pisliği yapıp üzülen yine oydu!

Boğazımı temizledim ve çaprazında ki koltuğa oturdum. Oturmamla birlikte telefonunu koltuğun üzerine bıraktı ve derin bir nefes alıp verdi. „İyi tamam." diye döküldü dudaklarımdan. „Öyle demek istemedim."

Bakışları beni buldu ve kayıtsızca uzun süre baktıktan sonra tebessüm etti. Bu... Bu başkaydı. Bu tebessüm şefkat andırıyordu.
Hayranlıkla bakıyordu bana.

„Nasıl bu kadar iyi olabiliyorsun?"

Fısıltı halinde gelen sesi kulaklarımda çınlıyordu. „Çok temizsin ve ben seni kirletmek istemiyorum." İtirafları karşısında yutkunurken bir yandan parmaklarım ile oynuyordum. „Kahretsin. Seni kirletiyorum." dedi kendisine bela okuyarak. Gözlerimi kısmış yüzüne bakıyordum. „O kadar temiz, o kadar iyisin ki... İnsan sadece hayran kalıyor. Evet benim kadar aşağılık ve kötü birisi bile hayran kalıyor. Nasıl yapıyorsun bunu? Nasıl dikkatimi bu kadar dağıtıyorsun ya?"

Peki ya o nasıl bu kadar dengesiz olabiliyordu? Daha az önce canımı yakmak için kuduran herif şimdi bana hayran kalmıştı. „Az önce canımı yakmak istiyordun. Ona ne oldu?"

Muzipçe güldü ve beklemediğim anda eli ensemi kavrayıp sıcak dudakları alnıma değdi. Alnımı öpmüştü.

„İstesem de canını yakamıyorum." Nefesi saç diplerime karışıyordu. Kaşlarımı havalandırdım alay edercesine. Sözleri ile canımı yakmayı çok iyi biliyordu ama.

„Sıkıldım artık. Beni sözlerinle yeteri kadar incitiyorsun. Bu bile senden gitmem için yeterli bir sebep. Sence de değil mi?"

„Değil!" diye çıkıştı sertçe. Şaşırmışcasına güzel yüzüne bakıyordum. Psikopat herif!
„Değil lan. Ne olursa olsun gitmene izin vermeyeceğim. Sen bana mahkumsun unuttun mu? Mahkumsun! Bırakmayacağım seni."

Tanrım, bir insan nasıl bu kadar bencil olabilirdi ki? Beni yaralaması umurunda bile değildi, tek umursadığı kendi istekleriydi.
İsteği ben'dim. Beni istiyordu. Ve beni istediği için ve gidemeyeceğimi bildiği için de bana istediği gibi davranıyordu.

En azından o öyle sanıyordu.

Ruhu duymadan ona ihanet etmiştim çünki...

„Bencilsin Alihan." Daha fazla yanında kalmaya tahammülüm yoktu. Hızlı adımlarla merdivenlere yürüdüm ve odama çıktım. Kapıyı çarptım ve cesaretli olup kilidini çevirdim.

Bu adam beni deli ediyordu!

Kahretsin, neden hep böyle oluyordu? Bir iyi bir kötü olmayı bırakmalıydı. Bir tanesi olabilirdi sadece. Ve ben iyi olmasını o kadar çok istiyordum ki. Bu beni seveceği anlamına gelse bile... O iyi olmak zorundaydı. Bu pislikten kurtulmak zorundaydı. Belki o zaman onunla daha yakından ilgilenebilirdim? Belki o zaman ona bir şans verebilirdim.

Tanrım!

Neler düşünüyordum böyle?

Terlediğimi hissedip bavulumdan siyah iç çamaşırı ve eşofmanlı pijama takımı çıkardım. Odamda ebeveyn banyosu olmadığı için tekrar lanetler okudum. Kilidi çevirip yavaş adımlarla merdivenleri indim. Umarım salonda değildir!
Aşağı indiğimde salon boştu ama mutfaktan tıkırtılar geldiğinden orada olduğunu anladım. Hızlı adımlarla alt katta ki banyoya girdim ve kapıyı kilitledim. Üstümdekilerden kurtulup duşa kabinin içine girdim.

Sıcak suyu ayarlayıp bedenime sızmasına izin verdim. Saçlarımı köpükledim vücudum gibi. Uzun ve rahatlatıcı bir duşun ardından duşa kabinden çıktım ve havluyu bedenime sardım. Islak saçlarımın ıslaklığını diğer havlu ile aldım ve saçlarımı kuruması için açık bıraktım. Bedenimde ki havlu ile bedenimi kuruladıktan sonra seçtiğim pijamaları giydim. Havluları ve kiyafetlerimi alıp kirli sepetine koydum ve banyodan çıktım.

Salondaydı.

Gözleri beni buldu ve uzun süre baktı. Dalgın bir hali vardı. Canı sıkkın gibi duruyordu.

Banane ki?

Tam merdivenleri çıkacakken gür sesi beni durdurdu. Sallamayıp yukarı çıkmak istedim ancak onun sesinde sezdiğim bir his vardı.

„Beni değiştiriyorsun, biliyor musun?"

Arkam ona dönüktü. Yüzüne bakmıyordum. Ancak istedim. Pişmanlığını görmek istiyordum. Artık değişsin istiyordum. Bunu neden istiyordum bilmiyorum ama artık dayanamıyordum onun kötü hallerine.

„Hissiz, kimseyi sikine takmayan Alihan'ı öldürüyorsun. Bunu nasıl yapıyorsun? Çünkü
ben gittikçe sana alışıyorum, küçük."

Alt dudağımı ağzımın içine aldım ve dişledim. Bu dediklerinden ne anlamalıydım?
Omuzumun üzerinde ona çevirdim kafamı. Sağ elinde ki içki kadehi ile arkasına yaslanmış şekilde oturmuş bana bakıyordu derin derin.

„Hissiz Alihan ölene kadar devam edeceğim o zaman. Çünki bana ve çevreme zarar vermene dayanamıyorum artık!"

Sesim acı çeker gibi çıktı. O bu sözlerimden sonra bakışlarını eğmiş kadehini ağzına götürmüştü. Daha fazla kalmayıp merdivenleri çıktım ve odama girdim. Bi kaç gözyaşı terk etti gözlerimi. Nedense?

Yatağıma girip yorganı üzerime örttüm ve sessizce ağladım. Bana ne oluyordu?

Ne ara onu bu kadar umursar oldum ki?

• • •

Saatler ilerliyordu. Gece yarısı olmuştu hatta ve genç adam salonda içkisini yudumlayarak çağırdığı kişinin gelmesini bekliyordu. Düşünceleri kafasını deliyordu sanki ve yukarı da kız onun ayarlarını da erkeklik hormonlarını da bozuyordu.

Kapıya vurulması ile oturduğu yerden kalktı ve yavaş adımlarla kapıya ilerledi ve açtı. Karşısında gördüğü kişi ile alt dudağını dişledi ve aşağıdan yukarıya kadar süzdü onu.

Çıplak ve uzun bacakları giydiği kısa deri siyah etek yüzünden meydandaydı. Üzerinde ki kırmızı askılı bluz vardı. Kumaşı danteldi ve derin bir göğüs dekoltesi vardı.

Siyah saçlarını düzlemiş yukarıdan at kuyruğu yapmıştı. Hafif bir göz makyajı vardı.

Onu süzen Alihan arsızca sırıttı. Kübra'nın güzel ve oldukça seksi olduğu sır değildi. Dolgun kalçaları ve göğüsleri her erkeği çıldırtacak kadar çekiciydi. Boyu bir kadın için idealdı. Ne uzun ne de kısaydı.

Kübra kendini beğenmiş bir şekilde ayağında ki çizme topukluları ile içeri girdi ve salonda bakındı. „Ne için çağırdın beni?"

Kübra adı gibi biliyordu Alihan'ın onu neden çağırdığını ama onun ağzından duyup egosunu kabartmasını istiyordu. Oldukça şımarık ve sinsi bir kadındı.

„Seni ne için çağırabilirim?" dedi ve işaret parmağını göğüs çatalına bastırdı. „Elbette seks için."

„Bana mekanda sergilediğin tavır çok iğrençti. O kız için beni azarladın." Kübra ellerini Alihan'ın siyah gömleğinin yakalarına koydu. „Üstelik o kız yatağına girmemişken bile? Kaba davrandın."

Alihan sinirlendi ancak bunu belli etmedi.

„Yatakta telafisini yaparım." dedi adam ve kızın bacağını tutup beline yasladı. Eli bacağından daha yukarılara çıkıp kalçasına geldiğinde avuçladı ve avuçladığı an fark etti ki kızın altında iç çamaşırı yoktu.

( Burada +18 sahneler vardır. Okumak istemeyenlere bittiğinde işaret koyacağım.)

Kübra şımarıkca güldü ve Alihan beklemeden işaret parmağının kalçalarının arasında ki
çizgiye götürdü ve aşağıya inerek kadınlığına dokundu. Orta parmağını da işin içine kattı ve kızın tepesini ovaladı. Kübra ihtiyaç ile inledi.

Sonra kız zıplayarak bacaklarını Alihan'ın beline doladı kollarını da boynuna. Hiç beklemeden dilini Ali'nin ağzına iterek onu ıslakça öpmeye başladı. Adam bunu bekliyormuş gibi acele ile karşılık verdi ve kızın dudaklarını vakumladı. İki parmağı kadınlığını okşarken diğer eli kalçasını avuçlamış sıkıyordu.

Ali kızı odasına taşıdı ve arkasından kapıyı kapattı. Kızı sertçe yatağa bıraktı ve üzerine eğilip boynunu görmemiş gibi emdi. Kübra ise kalçalarını hareket ettirerek habire Alihan'ın erkekliğine sürtünüyordu.

Genç adamın aklı bambaşka yerdeydi. Kübra'yı neden mi çağırmıştı? Evet sevişmek için çünki genç bir adam için uzun süre bir ilişkiye girmemişti ve bu alışan bedeni için pek de sağlılıklı değildi. Kübra yatakta muhteşemdi ve ne zaman ilişkiye girdiklerinde Alihan memnuniyetle boşalabiliyordu.

Ama Alihan'ın aklında sadece bir kadına yer vardı.

Liya'ya...

Kübra'yı sevişmek için çağırdı ama onunla sevişirken Liya ile sevişiyormuş gibi hayal edecekti. Ve bunu planladığı gibi şimdi de icraat'a döküyordu.

Elini Liya diye hayal ettiği kadının kadınlığına bastırdı ve sürttü. İkisinin de ağzından güçlü bir inilti çıktığında kız hiç beklemeden yatakta oturur hale geldi ve Ali'yi kemerinden tutup kendisine çekti. Kemerini çözdü ve attı. Ardından hızlı hareketlerle pantolonunun düğmesini ve fermuarını açarak aşağıya indirdi.

Genç adam pantolonunu bacaklarından sıyırdı ve odanın bi köşesine attı. Genç kız adamın siyah gömleğini hiç düşünmeden iki yandan tutarak ortadan yırttığında acele ile bedeninden çıkarıp attı. Alihan'ı belinden tutarak kendisine çekti ve karnına büyük öpücükler kondurdu. Dilini de sürttükten sonra parmaklarını adam'ın boxerinin lastiğine taktı.

Alihan kafasını arkaya attı ve aldığı yoğun zevkten ağzını araladı ve sesli soluklar alıp verdi. Elini Liya diye hayal ettiği kadının kafasına götürdü ve at kuyruğu yaptığı saç tutamlarını kavradı.

Kadın adamın üzerinde ki siyah boxeri aşağıya sıyırdı ve iri aletinin özgürlüğe kavuşmasına izin verdi. Ali bedeninde kalan son bez parçasını da bacaklarından sıyırarak çıplak kaldı.

Kadın şeytani bir yüz ifadesi ile dudaklarını adamın kasıklarına bastırdı sertçe ve elini orasına doğru götürüp erkekliğine sürttü.

„Siktir." Ali dudaklarını birbirine bastırdı ve kafasını havaya dikerek gözlerini yumdu. „Çok iyi..."

„Hayatında yaşamadığın zevki tattıracağım sana..." diye fısıldadı Liya diye hayal edilen Kübra.

Alihan ciddi anlamda yapacağı şeyi bekliyordu. Az sonra erkekliğinin ucunda hissettiği sıcaklıkla bedeni kasıldı. Şimdiye kadar hiç bir kadına izin vermediği şeyi Liya diye düşündüğü kadına izin vermişti...

Kadın gözlerini adama dikti ve sessizce inlediğini duyduğunda ağzını hızlandırdı.

Alihan şimdiye seviştiği kadınların hiç birisine dudaklarının orasında olmasına izin vermedi. Ancak Liya diye hayal ettiği kadının ağzını aletinde hissetmesi onu yoğun bir şehvet ateşinin içine attı.

Ancak aletini saran ağız Liya'ya değil Kübra'ya aitti ve Ali bunu şuan ki hayal gücü ile düşünemedi. Bunu sonradan anladığında belki çok öfkelenecekti ama ilerde bunu Liya'nın ona yapacağına adı gibi emindi.

„Liya..." diye inledi ağzının içinden ve ağzının aralıklı durduğu yüzünden kuruyan boğazını yutkunarak ıslattı. Dudaklarını da aynı şekilde yalayarak eski haline getirdi ve Liya'nın içine girmeden boşalmak istemediği için kızın saçından tutarak kafasını arkaya attı.

Liya diye hayal edilen Kübra, dudaklarında kalan Alihan'ın tadını yalarak içine çekti ve Ali'yi ensesinden tutup kendine çekti. Alihan hiç beklemeden dilini kızın dudaklarına sürterek kendi tadını duyumsadı.

„Harikasın..." diye fısıldadı şehvetten yarım aralık duran gözleri ile Alihan.

Kızın dantelli bluzunu üzerinden hızla sıyırdı ve çıplak kalan dolgun göğüslerini hızla avuçladı. Kızı yatağa itti ve ağırlığını vermeden üzerine yatarak göğüsünün birini ağzına alıp ucunu emdi. Diğerine de aynı ilgiyi gösterdikten sonra kızın deri eteğini de bacaklarından sıyırarak çırılçıplak kalmasını sağladı.

Hiç beklemeden parmağını Liya diye hayal ettiği kızın kadınlığına götürüp içine soktu. Rahatça içine girebilmek için ıslanması gerekiyordu. Orta parmağı ile içinde hızlı ve sert git geller yaptı uzun süre ve kızın inlemeleri onun kulaklarını dolduruyordu.

Liya diye hayal ettiği kızı inletmekten ise daha fazla zevk duydu.

Kızın ıslandığını anlayınca parmağını içinden kurtardı ve yalayıp Liya'nın ağzına verdi. Liya yerine konulan Kübra ise ağzında ki parmağı emdi.

Alihan hiç beklemeden kızın içine girdi. İkisi de inlerken adam hızını arttırdı. Çıldırmış gibi davranıyordu.

Biliyordu, başka bir kadınla Liya diye sevişmesi hastalıklıydı ama hormonlarına laf geçiremiyordu.

Veya kalbine...

Kübra Ali'yi yatağa itti ve üzerine çıktı. Belini öne doğru ittirirken vücudu arkaya yaslıydı ve ellerini arkaya atıp Ali'nin bacaklarına tutundu. Dişlerini sıkarak adamın üzerinde hızla hareket etti genç kız.

Alihan hırladı zevk ile Liya sandığı kızın göğüsüne sertçe vurup ardından avuçladı.

Kübra alışkındı oysa Ali'nin vurmalarına. Biliyordu ki o şiddetli sevişirdi ve kızın hoşuna giden şey tam olarak buydu.

Bi kaç dakikanın ardından ise adam acele ile kızı tuttu ve altına aldı. Boşalabilmek için içinden çıktı ve kendi eli ile aletine git geller yaparak sesli bir şekilde inleyerek dolu dolu gelmeye başladı. Liya diye hayal edilen Kübra'nın karnı ve göğüsleri ise Ali'nin sıvısı ile doluydu.

O an anladı ki genç adam, bu tüm seks hayatında yaşadığı en iyi orgazm'dı...

( Buradan devam edebilirsiniz. )

• • •

Gece boyu gözüme gram uyku girmemişti. Yatakta bi sağa bi sola dönüyordum. Ama bi türlü uyuyamadım. İstedim, ama yapamıyordum. Sinirle yatağımda oturur hale gelip yorganı üzerimden attım. Pencereden içeriye sızan sokak lambası odayı çok az bile olsa aydınlatmıştı.

Alihan'ın odası, odamın yanıydı. Ve ben kadın sesleri işitiyordum. Yaklaşık yarım saattir sürdü bu. Belki de hayal görüyordum? Belki Alihan çoktan uyumuştu ve ben uyuyamadığım için iyice delirmiştim.

Sıkıntı ile yataktan kalktım ve odamdan yavaş adımlarla çıktım. Karanlık koridorda sessizce yürüdüm. Merdivene ulaşmam için Alihan'ın kapısının önünden geçmek zorundaydım.

Yavaşca odasının yanından geçecekken içeriden bir kadın çığlığı duyuldu. Ancak bu oldukça sessiz gelmişti. Odanın kapısı kapalı olduğu için kapının arkasına durdum.
Ne oluyordu içeride?

„Ahh. Çok iyisin, işte bu..."

Yutkundum ve gözlerimi yumdum.
İçimde engel olamadığım bir sinir yer buldu. Anladığım kadarı ile Alihan yine birisi ile sevişiyordu. Ve bu birisi olan kadın Kübra'ydı.
Kübra şımarıkça gülüyordu ve habire Alihan'ı övüyor ve sessizce inliyordu. Ali de ona eşlik ediyordu.

Gürültülü nefes alış verişlerini çok iyi duyuyordum. O kadınla tutkuluca sevişiyordu! Dişlerimi sıktım anın verdiği sinir ile.

Allahım, ben ne yapıyordum?

Beni neden ilgilendiriyordu bu kadar? Kahretsin, onu neden kıskanmıştım? O kadınla yatması beni sinirlendirmişti.

Neden?

Daha fazla kalamayıp aşağı indim hızlı adımlarla ve mutfağa girip ışığı yaktım. Tezgahın kenarına geçirdim elimi ve tırnaklarım ile çizdim.

Neden böyle hissediyordum? Neden?
Bu yanlıştı! Böyle hissetmemem gerekiyordu. O bana zarar veriyordu. O beni incitiyordu. O insanlara zarar veriyordu. O öldürüyordu. O beni zorla alıkoyuyordu. O beni zorluyordu!
Onu kıskanmamalıydım!

Gözlerim doldu sinir ile. Dişlerimi sıktım ve gözümden akan yaşı sildim. Böyle hissetmemeliydim allahım... Bir bardak çıkarıp su doldurdum ve içtim.

Ona çok kızgındım. Bana beni sevdiğini ima ediyordu ama başka kadınlarla rahatça sevişebiliyordu? Hiç mi kötü hissetmiyordu? Kahretsin, beni neden bu kadar ilgilendiriyordu?!

Yaklaşık yirmi dakika ardından mutfaktan ayrıldığımda merdivenlerden ayak sesleri geldiğinde bakışlarımı kaldırıp gelen kişiye baktım. Kübra, saçları ıslak bir şekilde merdivenlerden inmiş bakışları beni bulmuştu. Beni aşağıdan yukarı kadar süzmüş yüzünde küçümseyici bir gülümseme olmuştu.

„Ya seni rahatsız etmemişizdir umarım?" dedi sahte bir endişe ile.

Gülümsedim. „Yok canım herşey yolunda."

O da aynı şekilde gülümsedi. „Ee iyi o zaman. Bu arada... Denedin mi bilmiyorum ama..." Alt dudağını ısırarak şımarıkça güldü. „Alihan'ın tadı müthiş."

Alihan'ın tadı... Anlamamak için salak olmak gerekiyordu galiba. Ciddi anlamda midem bulandı ve kusmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.

„Kübra." dedim uyaran bir ses tonu ile. „Bana her seferinde Ali ile nasıl seviştiğinizi söylerek hangi amaca ulaşıyorsun merak ediyorum?"

Kollarını birbirine sardı ve bana bi adım attı. „Bak canım, ben bir şeylerin farkına vardım."

„Bu beni ilgilendirmiyor." dedim ve yanından geçip gidecekken sesi beni durdurdu.

„Sanırım ilgilendirir çünkü daha demin onu yatakta tatmin ederken senin adını inledi."

Duraksadım. Gözlerimi şaşkınca ona diktim ama o sadece gülümsüyordu. Bi an inanmak zor gelmişti çünki bu yaptığı oldukça hastalıklıydı! Ne demek benim adımı inledi? Bu ne demek oluyordu?

„Ne?"

„Diyorum ki..." Dudaklarını yaladı. „Ali'ye sakso çekerken senin adını inledi. Şaşkına vermedim çünkü farkındaydım senden hoşlandığının."

Bu fazlası ile acayip ve hastalıklıydı! Ciddi ciddi Kübra ona sakso çekerken beni mi hayal ediyordu? Bu herif ne kadar düşecekti daha benim gözümde? Ne kadar soğutacaktı kendisinden? Ne kadar iğrençleşecekti ya?

„Bu iğrenç." dedim sertçe.

Kübra güldü. „Tatlım, bakire olduğunu biliyorum o yüzden de iğrenç bulduğuna saygı duyuyorum. Ama bilmediğin bir şey var." Yine ne öğrenecektim? „Alihan'ın sevişme konusunda kuralları var. Ve bu kurallarından birisi; Hiç bir kadının ağzını o bölgesinde istememesi." İlginç, fazlası ile iğrenç olan bir adam neden bunu karalamıştı? „Bu gece bunu istedi ve neden acaba? Beni sen olarak hayal etti."

Neden ben? Neden başkası değil? İçimde ki sinirim fokurduyordu... Herşeyin bir sınırı vardı ve Alihan bu sınırı çoktan geçti!

„Alihan'a karşı hislerin olduğunu inkar edemezsin Liya." dedi kendinden emin bir şekilde konuşarak. „Ona karşı boş değilsin ve bunu kabullenmek istemiyorsun ve ben nedenini de çok iyi biliyorum."

Ne hissi? Ben öyle bi adama karşı ne hissedebilirdim? Evet, sadece sinir ve iğrenti!
Ayrıca o her hareketi ile kendinden soğutuyordu ve bu yaptığı sınırı oldukça aşmıştı.

„Öyle mi?" diye sordum alayla. „Neymiş nedeni?"

„Neden Alihan." dedi yüzündeki gülümseme ile. „İkimiz de biliyoruz o iyi şeyler yapmıyor. Seri katili olduğu için ondan uzak duruyorsun. Çünki seni rahatsız eden bu." dedi. „Bak ben Alihan'ı yıllardır tanıyorum. Ben onu biliyorum." Saçını arkaya attı. „Kötüleri öldürüyor ve bu yüzden ondan uzak duruyorsun."

„Evet." dedim kendimden emincesine. „O hiç iyi şeyler yapmıyor ve soğukkanlılıkla insan öldürmesi beni ondan soğutuyor. Bu normal değil mi sence de?"

„Ama o seni seviyor."

Sertçe yutkundum ve kafamı eğdim. Sevmek... Alihan sevmeyi bilmiyordu ki. „Alihan sana değer vermese bu evde olmazdın. Alihan sana değer vermese seks yaparken seni düşünmezdi. Alihan sana değer vermese seninle ilgilenmezdi. Ama veriyor." Sinsice gülmeye başladı. „Ve sen, o benimle seviştiği için bir hayli sinirlisin. Ona karşı boş olsan bu seni ilgilendirmezdi öyle değil mi?"

Susması gerekiyordu yoksa gerçekten kabullenecektim ve bunu istemiyordum. Öyle birisini sevmek istemiyordum. Onu sevmek bela demekti, zorluktan çıkamamak demekti. İstemiyordum onu sevmek, hiç hemde...

„Sen olayı oldukça yanlış anlamışsın güzelim. Sen onun yatağına giriyorsun." Sinir bozucu bir şekilde sırıttım. „Aklına veya içine girmiyorsun. Ne yazık ki karıştırmış olmalısın..."

„Ona karşı olan hislerini görmezden gelmen seni daha da zayıf gösteriyor. Yazık, gerçeklerden kaçmak korkakların işidir." Yumruğumu sıktım. „Kabullendiğin an devam konuşalım. İyi geceler." dedi ve sinir bozucu bi şekilde gülerek evden çıktı.

Kaçıyor muydum cidden? Kaçtığımı bilsem kendimi kesinlikle sorgulardım... Ama Alihan gibi birisini sevmek cidden zordu ve ben artık zorluklardan bıkmıştım.

Neyse ki sinirliydim ve Alihan'ın ağzına sıçmak için güzel bir şanstı!

Yeri titreten adımlarla merdivenleri hızlıca çıktım ve kapalı olan kapısını bir hışımla açıp sert adımlarla odaya daldım. Arkası dönük üstünü giyiyordu ve üzerinde sadece boxeri vardı ama bu benim zerre umrumda değildi. Kapının sertçe açılması üzerine omzunun üzerinden bana baktı. Omzunu ittirerek onu kendime çevirdim ve ikinci kez düşünmeden elimi sertçe yanağına indirdim. Yüzü şiddetle yan tarafa döndü. Onu öldürecek derece de kötü bakıyordum.

Şaşkınlıkla bana baktı ve ağzını açıp konuşacağı an ben konuştum. „Sen daha ne iğrençleşeceksin ya?" Onu ittim. „Söylesene, ne kadar düşeceksin daha Ali?" Bağırıyordum, umrumda değildi.

„Ne oluyor lan?" dedi sertçe.

„Ne mi oldu?" Sinirden resmen elim titriyordu ve kızardığıma emindim. Gözlerimi irileştirmiş dişlerimin arasından konuşuyordum. „O kadınla nasıl beni hayal ederek sevişirsin? Ya kendine saygın yok bana da mı saygın yok senin?"

Sıkıntılı bir nefes verdi ve yutkundu. „Bak-"

„Ne bak? Bunun bir bahanesi yok Ali! Nasıl kendini suçsuz göstermeyi düşünüyorsun? Anlat!"

Öfke ile bana döndü. „Nasıl mı?" Sinir olmuş bir şekilde güldü. „Beni sana değer verdiğim halde görmezden geliyorsun! Bana yüz vermiyorsun! Benden nefret ediyorsun!" O da bağırıyordu. „Ben seni her zerrene kadar isterken nasıl bekleyeyim? Nasıl sakin kalayım? Söyle bana!"

Şokla bakıyordum ona. Ağzım açık kalmıştı. „Sen delirmişsin! İğrenç herifin tekisin! Benim seni sevmemi bekliyorsun ama yaptıkların hep daha da soğutuyor kendinden! Haklısın, seni asla istemiyorum!"

Yüzü sarsılır gibi oldu. Yutkundu ve yüzündeki hayal kırıklığı anında yerle bir oldu. Beni omuzlarımdan tutup duvara yasladı. Neye uğradığımı şaşırarak ona bakıyordum ama o elini duvara vurdu. İrkildim.

„İsteyeceksin. Anlıyor musun? Ben sonsuza kadar beklemem Liya! Beklemem! Her şeyinle istiyorum seni, her şeyinle!"

„Sen manyaksın!" diye bağırdım. „Siktir git önümden." Nefes nefese kalmıştım sinirden. En sonunda beni küfür ettirmişti ya, helal olsun!

„Sende bana karşı boş değilsin! Ve bunu kendine itiraf edemiyorsun çünki korkağın tekisin! Ama biliyor musun?" Kulağıma doğru yaklaştı ve nefesini üfleyerek konuştu. „Liya Arsalan olduğun günler geride kalıcak, Liya Karalı olacağın günler elbette gelecektir!"

Liya Karalı.

Liya Karalı.

Liya Karalı.

Liya Karalı.

Onun soyismi ile tamamladığı adımı vurgulayarak söylediği için kafamın içinde onlarca kez yankılandı. Nefes nefese olan halim yavaş yavaş sakinleşmiş ve dudaklarımı birbirine bastırarak sertçe yutkundum. Çıldıracaktım! Bu adam delirmişti!

Beni sertçe bıraktı ve arkasını dönerek yatağın üzerindeki eşofmanı giydi. Siyah tişörtünü de geçirdi kafasından ve burnundan verdiği sesli soluklardan hala sinirli olduğunu duyabiliyordum.

Ağzından çıkanları acaba kendisi de duyuyor muydu? Daha birkaç dakika önce yatakta başka bir kadın ile sevişmişti. Şimdi de karşıma geçip benden hoşlandığını ima ediyordu. Kendimi tutamayıp alay ile güldüğümde Alihan'ın kaşları derinden çatıldı.

„Öyle mi? Benden hoşlanırken başka kadınlarla sevişebiliyorsun ama?"

Sesimi düz tutmaya çalıştım ama başaramadım! İster istemez sesim sinirli çıkmıştı. Bana döndü ve siniri hemen hemen yerle bir oldu. Kaşları bu sefer havalandı ve yüzünde çözemediğim bir sırıtma olmuştu.

„Sen kıskandın?"

Gözlerimi çok kez kırpıştırdım ve kaşlarımı çattım.

„Beni kıskandın!"

Ardından gülmeye başladı ve gülmesi yavaşca kahkahaya dönüştü. Bi elini kaldırdı ve "Yes!" şeklinde elini yumruk yaptı ve aşağıya çekti. Ben büyülenmiş gibi onu izlerken o sevinçle gülüyordu. Gülmesinin sebebi iğrençti fakat gülüşü güzeldi ve ben birkez daha nefret ettim ondan.

Fark ettiğim bir şey daha vardı. Gözleri ilk kez ışıldıyordu. O nefret ve öfke dolu gözleri şuan sevinçliydi ve ben bunu gördüğüme inanamıyordum.

Ben mi yapmıştım bunu?

„Başka kadınlarla yatıyorum evet çünki alışmış bedenim için uzun süre ilişkiye girmemem benim için oldukça sağlıksız. Ve bir erkeğin en sevdiği aktivitelerden birisi seks yapmaktır. Bunu az çok biliyorsundur."

Onun en sevdiği aktivitesi olduğu belliydi...

„Hatta!" dedi ve sinsice sırıttı. „Bugün seni hayal ederek seviştiğimde boşalma rekoru kırdım..."

Ağzımı araladım şaşkınlıkla ve yumruklarımı sıktım. O gülen ağzının ortasına çarpmak ne güzel olurdu şimdi!

Onun ise benim bakışlarımı biraz bile iplememesini biliyordum. Gözlerime o kadar dikkatli ve derin bakıyordu ki, onun gözlerinden geçen hisleri az çok görmüştüm.
„İğrençsin Alihan. Hakkında düşündüğüm tek şey bu. Beni severken başkalarına dokunuyorsun. Hiç inandırıcı değilsin ve fazlasıyla midesizsin."

„Sen bu kadar çok istiyorsun yani sana aşık olmamı? Bu kadar çok istiyorsun yani sana dokunmamı? Biliyor musun, seve seve yaparım bunu küçük..."

Alayla güler gibi bir nefes çıktı ağzımdan ve kafamı iki yana salladım. „Aksine seni adam etmeye çalışıyorum ve ettikten sonra senden uzaklaşmak istiyorum, seni bir daha asla görmeme dileğiyle."

Kaşlarını çattı ve dudaklarını bir yana büzüp bana bakarak bir şeyler düşünmeye başladı. Sonra ağzı kapalı bir şekilde dilini üst dişlerinden geçirmiş, gülmeye başlamıştı. "O zaman şansına küs bebeğim çünki seni asla bırakmayacağım. Bak bakalım ben demeden bir adım öne atabiliyor musun? Bir de gelmiş uzaklaşmak istiyorum diyorsun. Hadi bakalım."

Ah ah, aptal Alihan. Seni arkandan vurdum ama ruhun bile duymadı. Ve bunu yaptığım için kendimle gurur duymuyordum ama Alihan bunu hak etmişti. Bana yaptığı kötülükleri karşılıksız bırakmak karakterime tersti.

„Bu işler zorla olmaz Alihan! Beni her ne kadar zorladığında ben senden uzaklaşıyorum gör şunu."

Tam ağzını açıp bir şey diyecekken susmasını sağlayan şey telefonunun zil sesiydi. Açmasını bekledim ama o bana söylemek istediğini dile döktü. „Artık benden uzaklaşmana izin vermeyeceğim ama küçük." Masada duran telefonuna uzandı ve açtı. Çok kez 'Evet?' diyerek bi yanıt bekliyordu karşı taraftan ama belli ki ona her kim aradıysa yanıt vermiyordu.
Alihan telefonunu kulağından çekti ve ekrana baktı. Tam kapatacaktı ki telefonundan bir ses konuştu.

„İyi ki doğdun Emre. İyi ki doğdun, iyi ki doğdun. Mutlu yıllar sana."

Telefonu hoparlörde değildi ama ben karşısında durduğum için telefonundan gelen sesleri duyabiliyordum.

Bu Tetikçi'nin ürkütücü ses tonuydu... Kahretsin, böyle bir adamdan nasıl yardım dilenmiştim?

Aptalın tekiydim!

Alihan'ın işittiği ses ile çatık kaşları düz bir çizgi aldı ve aralı kalmış dudaklarını birbirine bastırmıştı.

„Ya kusura bakmazsın değil mi? Bak saat on iki'ye yarım saat var daha. Yani kutlamasam içimde kalırdı tabii. Nasıl gidiyor bu güzel gün?"

Cümlelerini kavradığım da sertçe yutkundum ve gözlerimi çok kez kırpıştırdım. Alihan tepkisiz kalmış, ama her an patlayacakmış gibi duruyordu. Kendisi bile bunu hiç beklememişti.

Dünya çok kötüydü. İçinde ki insanlar çok kötüydü. Biz insanlar, çok kötüydük. Nasıl? Aklım almıyordu! Neden insanlar kötüydü?
Bu Tetikçi şerefsizi ne tür bir pislikti? Kardeşini öldürmüş bide doğum gününde Alihan'ı arayıp onu çileden çıkarmak istiyordu.

Düşüncelerimden koptum ve gözlerimiz Alihan ile buluştu. Gözlerini okuyabiliyordum.
Öfke, nefret, hırs ve adlandıramadığım birçok duygu geçiyordu ela gözlerinden.

„Ulan... Pislik herif, eceline mi susadın?!"
Yüksek sesle konuşmuştu ve sesinde ki nefreti iliklerime kadar hissettim. Bana arkasını döndü ve odanın diğer ucuna, yani balkonun karşısına yürüdü. „Kesinlikle eceline susadın! Ölümün tarihe yazılacak, sana öyle acı dolu ve iğrenç bir ölüm vereceğim ki asırlar boyu senin gibi bir itin ölümü konuşalacak. Yapacağım bunu. Benden çok kork tamam mı?"

Savurduğu tehditler kesinlikle boş tehdit değildi. Bunu yapacağını tahmin edebiliyordum. Neden bilmiyorum ama ona karşı empati kurmaya çalışırken buldum kendimi. Bir düşündüm;

Hiç kardeşim olmadı ama mesela birisi en sevdiğimi öldürse mesela annemi, babamı... Veya yıllarca yanımda olan dostumu, Yiğit'i... Ben normal kalabilecek miydim ki? Bende nefret ve öfke ile dolacaktım. Sevdiğimi öldüren kişinin cezasını elbet kendi ellerimle vermek isterdim. Ve bu konuda Alihan'ı yargılayamıyordum.

Benden uzaklaşmıştı ve Tetikçi'nin yanıtlarını duyamıyordum. Bi süre sonra Alihan hastalıklı bir şekilde güldü ve konuştu. "Zavallı herif. Asıl her şey şimdi başlıyor. Şimdi başlıyorum, beş yıldır planladığım o kanlı planı icraata dökeceğim. Kendi ayaklarınla bana gelip seni gebertmem için yalvaracaksın."

Alihan tekrar bana döndü ve üstüme yürümeye başladı. Bana bişey yapacak sandım ama öyle olmadı. Omzundan tutup beni kenara itti ve dolabının kapağını açıp içinden siyah kot montunu çıkardı. „Peki ya kardeşimin doğum gününde senin oğlunun öldüğü gün olsa ne güzel olur? Bu kardeşime güzel bir hediye olacaktır. Uzay zaten babasının ne denli bir piç olduğunu öğrendi, yaşaması için hiç bir sebep yok ortada."

Çeketini üstüne giymiş sonra bakışları beni bulmuştu. Yutkundum ve bakışlarımı kaçırdım.
„Sana sonsuz bir acı yaşatacağım. Sevdiğin herkesi gözünün önünde teker teker öldüreceğim, sevdiğin veya sevmediğin tanıdığın herkesi öldüreceğim ve bunları sen izlerken. Sonra da seni tabii ki. Ama hemen ölmeyeceksin. Acılar içinde, kıvrana kıvrana. Söz veriyorum. Karalı söz'ü... Şimdi müsaaden ile, işlemem gereken bir cinayet var. Oyun asıl şimdi başladı, Hamza Tetikçi."

Telefonu bir hışımla kapattı ve sinir ile yatağa attı. Ardından gözlerimiz buluştu.
İstemiyordum, onun bir cinayet işleyip bana yaklaşmasını istemiyordum. Bana bir adım yaklaştı ve elini kaldırdı. Bana dokunmak istedi ama eli havada kaldı. Yutkundum.

„Sende yanımda geleceksin. Ben bir cinayet işlerken izleyeceksin." Ekledi. „Yine..."


Bölüm sonu

Bu bölüm bolca sövdük mü Alihan'a, ne?

Yıldız'ın içini boş bırakmayın lütfen.

Continue Reading

You'll Also Like

22.7K 1.1K 20
Fırtına gibi bir kadın. Rüzgar gibi bir adam. Kadın, cinayet kadar gürültülü. Adam, ölüm kadar sessiz. Peki fırtına gibi esen gözünü intikam bürümüş...
326K 13K 68
(Tamamlandı) 26 yıl önce karışan hayatlar. Ailesinin göz bebeği Naz ve ailesini kabul etmeyen Almiranın hikayesi. Arslanların prenses kızı Naz aslı...
110M 4.4M 157
''Birlikte belanın içine batabileceğimiz kadar battık. Ve şimdi, seni bırakmayacağım... Benimle misin?'' --- Zeynep, kendini yeni okuluna başladığı...
80.6K 151 25
Bir kadın bunu yazabilir mi? Evet yazar , hemde erkeklerden daha iyi yazar. Konuya gelince , hikayen sıradışı, çok dehşet ve aşırı tahrik ediciydi. İ...