Mahkumiyet (+18)

siredtohopeless tarafından

4.3M 97.3K 59.8K

❗️Kitap ağır cinsellik ve vahşet içerir❗️ ... "Söz verebilir misin, Liya?" "Sana söz veriyorum, seni sevmekte... Daha Fazla

1. Bölüm : TUTSAK
2. Bölüm : KURTARICI
3. Bölüm : KAÇIŞ
4. Bölüm : MEKAN
5. Bölüm : KIRIK
6. Bölüm : BANA AİTSİN
7. Bölüm : KORKU
8. Bölüm : KARIŞIKLIK
9. Bölüm : SİYAH ŞEHVET
10. Bölüm : TEHDİT
11. Bölüm : DURDURULMAZ
12. Bölüm : YANLIŞ
14. Bölüm : ADALET
15. Bölüm : İTİRAF
16. Bölüm : GEÇMİŞTE KALAN
17. Bölüm : KISKANÇLIK
18. Bölüm : KATİL
19. Bölüm : HATA
20. Bölüm : ÇARESİZ
21. Bölüm : KAYIP
22. Bölüm : KÖRDÜĞÜM
23. Bölüm : ONSUZ
24. Bölüm : YENİDEN
25. Bölüm : YARALAR
26. Bölüm : TAKAS
27. Bölüm : ÖZÜR
28. Bölüm : ALEV
29. Bölüm : BEKLENİLMEYEN
30. Bölüm : İHANET
31. Bölüm : DELİK
32. Bölüm : ÇÖKÜŞ
33. Bölüm : ACI
34. Bölüm : GEÇ
35. Bölüm : ZAMANIN SORUSU
36. Bölüm : ÖZGÜRLÜK
37. Bölüm : EKSİK
38. Bölüm : TESLİM
39. Bölüm : KÜVET
40. Bölüm : DEĞİŞİM
41. Bölüm : İKİ BEDEN BİR RUH
42. Bölüm : LANET
43. Bölüm : MAZİNİN BIRAKTIĞI YARA İZİ
44. Bölüm : ALKAN
45. Bölüm : YENİ
46. Bölüm : OYUN
47. Bölüm : ÇOCUK
48. Bölüm : BİTİK
49. Bölüm : RÜVEYDA
50. Bölüm : YÜK
51. Bölüm : KÜÇÜK
52. Bölüm : ANLAYIŞ
53. Bölüm : MASKELİ BALO
54. Bölüm : ÖLÜM TANRISI
55. Bölüm : KİR
56. Bölüm : ŞİKAYET
57. Bölüm : HİSSETMEK
58. Bölüm : BURUK SEVİNÇLER
59. Bölüm : DİŞİ ASLAN
60. Bölüm : GÜCÜN DÖNÜŞÜ
61. Bölüm : SEVDALI RUHLARIN TENLERLE DANSI
62. Bölüm : KARŞI KARŞIYA
63. Bölüm : UNUTULAN GERÇEK
64. Bölüm : DUYGULAR
65. Bölüm : KOYU FANTAZİLER
66. Bölüm : CİVAN
67. Bölüm : İTALYA
68. Bölüm : ANNE
69. Bölüm : DEĞER
70. Bölüm : KARDEŞ
71. Bölüm : EV
29. OCAK 1994
72. Bölüm : YENİ HİSLER
73. Bölüm : SANAT ESERİ
74. Bölüm : YAKIŞ
75. Bölüm : BİLİNMEMEZLİK
76. Bölüm : DÖNÜM NOKTASI
77. Bölüm : DÜŞMAN
78. Bölüm : TEHLİKE
79. Bölüm : KÖTÜ İNSANLAR
80. Bölüm : UZAK
81. Bölüm : ZARAR
82. Bölüm : İKİ YÜZLÜ
21. TEMMUZ 1999
83. Bölüm : SARSILMA
84. Bölüm : YAKLAŞAN SON
85. Bölüm : KAZANIŞ VE MAĞLUBIYET
86. Bölüm : YAŞAM
87. Bölüm : ODAK
88. Bölüm : DÜZEN
89. Bölüm : İMKANSIZ
90. Bölüm : GELİŞME
91. Bölüm : KAYBOLAN BENLIK
92. Bölüm : BARIŞ
93. Bölüm : UMUT
94. Bölüm : HAZIRLIK
95. Bölüm : YARDIM
96. Bölüm : MİNİK
97. Bölüm : DENİZ
98. Bölüm : İHBAR
99. Bölüm : 16. EKİM
100. Bölüm : FINAL
Yeni Kurgu: SESSİZ

13. Bölüm : HİSLER

67.8K 1.4K 665
siredtohopeless tarafından

Hisler

Bahçede gece yarısı elinde ki içkisi ile oturmuş gökyüzüne bakıyordu genç adam. İçkisini yudumlarken ayaklarını koltuğa uzatmış ela gözlerini karanlık gökyüzüne dikmişti. Düşünceleri kafasını delip geçiyordu adeta. Yukarıda ki uyuyan, masum ve güzel kızı düşününce yüzünde bir tebessüm oluşuyordu.
Genç adam bunu fark ettiğinde kafasını iki yana salladı kendine gelmek ister gibi.

Bu o değildi. Böyle bir adam değildi. Sıradan bir kız onun hayatını ve duygularını değiştiremezdi.

Biten içki şişesini balkonda ki cam sehpaya sertçe koymuş ağır bir şekilde ayağa kalmıştı. Telefondan saatin dört'e doğru geldiğini gördü. En iyisi odasına çekilip yatıp uyumaktı diye düşündü.

Bahçeden çıkıp karanlık evin içinde merdivenlere yönelip basamak basamak çıktı.
Odasına yöneleceği sıra da genç kızın kapısının aralıklı olduğunu gördü.

Kafasını sağa yatırdı ve kısa bir an düşündü.

Girse neler olucaktı?

Alkol almıştı ve aklı yeri yerinde olsa bile yersiz şeyler yapacağını biliyordu. Ama kendisine hakim olamadı.

Yavaşca odaya girdi ve kapıyı kapattı. Büyük ve sessiz adımlar ile yatağın başına gitti. Yatağın boş olan tarafına çöktü ağırlığını vermeden. Abajur yandığı için genç adam karşısında ki saf güzelliği net bir şekilde görebiliyordu. Yan şekilde yattı ve dirseğini yastığa yaslayıp avucunu başına yasladı ve kıza baktı uzun süre.

Neydi onda ki bu özellik?

Neydi Liya'yı Alihan'a günden güne daha çok çeken şey?

Güzelliği mi? Hırçın tavrı mı? Ergen halleri mi? Dik başlı olması mı?

Hepsi belki de.

Bunları düşünürken Alihan güler gibi bir nefes verdi. 'Saçmalık, bu ben değilim!' diye düşündü genç adam.

Alihan kadınlarla pek ilgilenmezdi. İsteyen ile tek gecelik birlikte olurdu. Kullanıp atan bir tip kesinlikle değildi ilişkileri sadece tek gecelik sürüyordu.

Onun hikayesi beterdi.

Annesi onu onaltı yaşından terk ettikten sonra ona karşı kinle dolmuştu.

Çünkü eğer annesi onu terk etmeseydi hayatı böyle berbat bir hal almazdı.

Eğer annesi Alihan'ı babası olacak pislik ile bırakmasaydı genç adamın hayatı bu kadar kararmayacaktı. Bu yüzden kadınlarla çok fazla ilgilenmiyordu.

Ta ki...

Ta ki bu gizemli kız onun karşısına çıkana kadar... Alihan gözlerini birkaç kez kırpıştırdı ve Liya'yı izledi.

Genç kız sırt üstü yatmış, yorganı kasıklarına kadar inmiş, askılı bluzunun önü aşağıya kaymıştı. Yüzü ise sağa doğru düşmüş, huzurlu bir şekilde uyuyordu her şeyden habersiz genç kız.

Alihan gözlerini kızın boynundan aşağısına indirdiğinde yutkundu. Askılı bluzu uyurken aşağı kaydığı için kızın göğüsleri ve göğüs çatalı genç adamı oldukça etkilemişti. Askılı siyah bluzundan kızın altındaki aynı renkteki dantelli sütyenini de görmeyi ihmal etmemişti.

Adam boşta kalan elini kaldırdı ve kızın yüzüne götürdü. Parmağının sırtı ile yanağına dokundu. Kızın teni alev alev yanıyordu.
Yanağından boynuna indi ve parmağını boynunun her noktasına götürdü. İşaret parmağının ucu ile köprücük kemiğine gitti.

Kaptırmıştı kendini kızın güzelliğine, çekiciliğine.

Alihan'ın ellerinde sayamacağı kadar şerefsizlerin kanı vardı. Kanlı ellerini yıkadığında kanlar dışa değil içe akıyordu her seferinde ve bu onu daha fazla çekiyordu o karanlığa... Elleri günahkârdı ve o günahkâr elleri kızın tenini pisletiyordu. Bundan nefret etti adam.

Kendisinin iyi birisi olmadığını biliyordu ama durmuyordu. Durmak istemiyordu. Kendi elleri ile kötü insanların nefesini kesmek hoşuna gidiyordu. Onları vahşice öldürmek ona iyi hissettiriyordu. Öldürmekten zevk alıyordu.

Tecavüzcülerin kanından besleniyordu...

Şimdiye kadar masumlara asla zarar vermemişti. Öldürdüğü heriflerin hepsi tecavüzcü veya masumları katleden seri katillerdi.

İyi birisi değildi genç adam ama çok kötü birisi olduğunu da düşünmüyordu.

Liya asla böyle kirli bir adamı hak etmiyordu ama Alihan istediğini her zaman almıştı. Bu da demek oluyordu ki Liya eninde sonunda Alihan'ın yatağına hatta kalbine bile girecekti.

Gözlerini kızın kusursuz yüzüne götürdüğünde onu bir müddet izlemeye başladı.

Kızın öyle saf bir güzelliği vardı ki onu deli etmeye yeterdi.

Liya makyaj yapmamasına rağmen böyle güzel olması adaletsizlikti öbür kadınlara karşı diye düşündü genç adam. Ardından gülümsedi. Bir kadınla ilk kez bu kadar yakın duygularla ilgileniyordu. Ve bundan hiç şikayetçi değildi.

Bakışları kızın yüzünde dalıp gitmişti. Bunca yaşadığından sonra bir şey olmamış gibi bu kıza kaptırabilir miydi kendisini?

Yanağının içini kemirmeye başladı. İğrenç geçmişi geldi gözünün önüne. Babasının onu kötülüklere zorladığı her an ve ruhsal açıdan onu nasıl bitirdiğini tekrar hatırladı... Emrehan'ın, kardeşinin kucağında 'Annemi özledim.' diye ağladığı her an geldi aklına. Gözünün önünde kardeşinin acımasızca öldürüldüğü geldiğinde bu sefer Alihan dudağının içini kemirmeye başladı.

Alihan'ın bu dünyada her şeyden çok daha fazla sevdiği kişi kardeşiydi.

Ve ne mi oldu?

Biricik kardeşi genç adamın kolları arasında canı acıya acıya ölmüştü.

Alihan Karalı, kaybettiklerinden dolayı kafayı yiyecek kadar delirmiş ve kötü birisi olmuştu.

Emrehan, on yedi yaşındaydı. Ölmeyi zerre kadar hak etmemişti. Emre bu dünyanın en masum ve iyi insanlarından birisiydi.

Geçmişi gözlerinin önünde serildiğinde aynı acılarla tekrar tekrar yüzleşmek istemedi ve dalıp gittiği düşüncelerden kurtuldu.

Sahi, ne ara bu kıza bu kadar takmıştı?

İç çekti ve gözlerini kızın güzel vücuduna sabitledi. Ne kadar da güzel bir fiziğe sahipti.

Kızın yumuşak ve dolgun göğüslerine geri döndüğünde yüzüne arsız bir gülümseme yerleşti. Gözleri boynuna tırmandı ve yavaşca yönelip boynuna gömdü burnunu genç kızın.
Mis gibi kokuyordu kızın teni. Çilek kokusu.
Alihan'ın en sevdiği koku...

Alt dudağını dişledi ve edepsizce güldü. Emindi, bu kız ile bir gün ateşli bir şekilde sevişecekti.

Hatta onunla mutlu bile olucaktı...

Emin değildi genç adam. Kızı istiyordu ama bu ilgisinin sadece bedenine olduğunu sanmıyordu. Kızı her şeyiyle istediğinden de emin değildi aynı zamanda. Sadece doğru zamanı bekliyordu anlamak için.

Hayal dünyası oldukça kuvvetliydi. Kızın hakkında böyle mahrem şeyler düşünce sertleştiğini hissetti.

Kızı şimdi uyandırıp onunla sevişmek istiyordu ama Liya'nın ondan nefret ettiğini hesaba katınca bu isteği hemen hemen yerle bir olmuştu. Daha yeni gülümseyen yüz ifadesi huzursuz bir hal aldı. Herkesin ondan nefret etmesi umurunda değilken neden bu kızın ona karşı olan hislerini umursuyordu?

Liya'nın esnek ve yumuşak duran teninde dudaklarını edepsizce gezdirmek istiyordu ve diliyle en zayıf noktalarına dokunmak istiyordu. Onu deli gibi inletmek istiyor ve onu inlerken izlemek istiyordu. Adını kızın dudaklarından tutkuyla ve arzuyla duymak istiyordu. Onu hızlı bir şekilde becerirken gözlerinin içine bakıp yaşadığı zevki izlemek istiyordu.

Genç adam aklına ve sertleşen erkekliğine bi kez daha lanet okudu ve kızın askılı tişörtünü dekoltesinden tutup yukarıya çekti.
İstese şuan kıza sahip olabilirdi o uyurken ona dokunabilirdi. Ama yapmadı.
Birinin isteği olmadan o kişiye dokunmazdı.

En azından bunu bilinçli bir şekilde yapmazdı.

Uyuşturucu çekip Liya'ya isteği dışında dokunduğunda hayatında ilk kez pişman olmuştu Alihan.

O kadar iğrenç bir insan değildi. Evet, iyi şeyler yapmıyordu ve bunu çok iyi biliyordu. Ama bir şey hissetmek istemeyen duygularını kapatmış bir adamdı. Kimse onun acılı, kahredici geçmişini bilmiyordu. Bilmemesi gerekiyordu da. Çünkü orası fazlası ile karanlıktı...

Ancak bu kızı her gördüğünde yeni yeni beslediği duygulara engel olamıyordu.
Aşk neydi bilmiyordu. Alihan çocukken çok çabuk büyümüştü. Bu yüzden soğukkanlı ve oldukça sert bir yapıya sahipti.

Bu kıza isteyerek her kötü davrandığında, sonradan pişman oluyor ama bunu belli etmiyordu.

Ama neden? Neydi Alihan'ın duygularını bu kıza karşı gösteren, belli eden?

Dudağının kenarını dişleri arasına alıp dişledi.
Kız uykusunda huysuzlanmış bir şeyler mırıldanmıştı.

Yorganı alıp üzerini örttü ve kızın yüzüne eğilip dudaklarını yanağına hafifçe bastırdı. Kısa bir öpücüğün ardından adam geri çekildi ve başını yastığa koydu. Alkolun etkisi ve uykusundan gözleri yavaş yavaş gidiyordu. Bir müddet kızı izledikten sonra o da kendisini uykunun güzel kollarına bıraktı.

-

Kirpiklerimi yavaşca birbirinden ayırdığımda sabah olduğunu anlayabilmiştim. Gözlerimi bi müddet kapatıp açtığımda odağıma giren ilk şey bedenimin yanında ki bedendi. Tedirgince başımı sola çevirdiğim de omuzumun hizasında yatan Alihan'ın yüzü ile karşılaştım.
Yan şekilde omzunun üzerine yatmış, bir eli başının yanında öbür eli arkaya doğru sarkmıştı.

Gözlerimi ovaladım ve kurumuş dudaklarımı yaladım.

Ne ara yanıma gelip uyumuştu?

Gergin bir şekilde üzerime bakarken göğüslerimin dolgunluğunun orta da olduğunu anladım. Gözlerimi yumdum sinirle.

Yorgan benim üzerimdeydi ve Alihan'ın üzeri örtük değildi. Kesin uykusunda üşümüş ve bir yerleri tutulmuştu.

Üzerimdeki yorganı onun üzerine örttüm ve dudaklarımı kemirerek ona baktım. Düzenli nefes alıp verişlerinden başka ses yoktu odada. Uyurken nasılda normal bir insana benziyordu?

Keşke gerçekten de öyle biri olsaydı. Belki o zaman ona bir şans verebilirdim. Karakteri güzel dış görünüşünü oldukça kirletiyordu.

Mal gibi onu izlemeyi bırakıp ayaklarımı yatağın dışına sarkıttım ve yavaşca kalktım. Alihan gittiğimi hissetmiş gibi huysuzca uykulu sesler çıkarıp kısa süre sonra kısık ela gözlerini açtı.

Çok kez kırpıştırdı ve uykulu gözleri ardından beni buldu. Kafasını sağa sola yatırarak yavaşca doğruldu.

„Uyanmış uyuyan güzel." diye mırıldandı. Uykulu hali ile açık kahverengi saçları dağılmış ve gözleri kısık bakıyordu.

Şuan hem son derece de tatlı ve çekici gözüküyordu.

Bu adama daha kaç kez yakışıklılığı yüzünden içimden içimden yürüyecektim?

„Sana da günaydın." dedim mesafeli bir ses ile ve ayaklarımı yerde duran çoraplarımdan geçirdim. Bir şey demeden odadan çıktım ve banyoya ilerledim. Yüzümü yıkadım ve saçlarımı tarayarak üstten at kuyruğu yaptım. Odaya döndüğüm de Alihan hala yatağın üzerinde gözlerini bir noktaya dikmiş bakıyordu. Benim gelmem ile bakışları bana dönmüştü.

„Trip mi atıyorsun sen bana?"

Sesi sert çıkmamıştı ama azarlayan bir ses tonuna bürünmüştü. Kaşlarımı çattım.
„Ali sabah sabah ne saçmalıyorsun allah aşkına?" dedim bıkkın bir ifade ile.

Alihan ise dudaklarını dili ile ıslatıp yutkundu.
„Saçmalıyorum? Bana neden soğuk davranıyorsun?"

Yok, bu adam gerçekten psikopat ruh hastasıydı.

Alay dolu bir gülüş çıktı ağzımdan. Sinir bozukluğuna şuan gülüyordum. „Sen ciddi misin ya?" Gülüşüm yavaş yavaş solup, yüzüm sinirli bir ifade almıştı. „Daha bi kaç gün önce sana iyi davrandığım için ortalığı yıkıyordun. Şimdi iyi davranmamı istiyorsun? Sen cidden sorunlusun..."

Ona bi müddet daha kızgın baktığımda bakışlarında ki değişikliği fark ettim.

„Sana yaptıklarımı unutmadım, Liya." dedi ve bakışlarını kaçırıp bi müddet başka yere sabitleyip düşündükten sonra tekrar gözlerimi buldu. „Sana da unutturamam belli ki." Yutkundum. „Yine de benden nefret etmene katlanamıyorum."

Sesi az öncekine rağmen oldukça yumuşak çıkıyordu.

„Duyarak rahatlatacaksa söyleyim..."

Kaşlarımı çatıp kollarımı göğüsümün altına kavuşturdum.

„Hayvan herifin tekiyim ben... Sana yaşattığım kötülüklerin de farkındayım ama bunu bir daha yapmayacağıma dair söz veremem. Dengesiz herifin tekiyim ve eminim bunu fark etmişsindir. Öfkelendiğimde gözüm hiçbir şeyi görmüyor bu da doğru. Ama bilmeni isterim ki... Sana bilinçli bi şekilde zarar vermek istemiyorum, vermem de."

Duyduklarım karşısında nutkum tutulmuş, yapabildiğim tek şey titrekçe nefes alıp vermekti. O ise yataktan kalkıp karşıma dikildi ve işaret parmağının sırtını yanağıma dokundurttu.

Dokunduğu yer ateş aldı ve tenimi yaktı. Bu yakış, güzel bir yakıştı...

„Bana ne yaptın bilmiyorum ama... Senin yanındayken bi boka yaramayan hislerim iyi bir adam olmam gerektiğini fısıldıyor bana."

Gözlerimi onun elalarına diktim ve uzun süre baktım. Daha kaç kere şaşırtacaktı bu adam beni? Daha kaç kez iyi yanlarını gösterip sonra yine tekrar soğutacaktı beni kendinden?

Sırtım duvarla buluştuğunda bu ana geri döndüm. Alihan kollarının arasına hapis etmişti beni ve gözleri dudaklarımdan ayrılmıyordu. Sertçe yutkundum ve derin bir nefes alıp gözlerimi gözlerine kenetledim.

Allahım, lütfen gözlerim gözlerinde kalsın! Lütfen gözlerim dudaklarına inmesin!

İçimdeki istek dürtüleri beni zorlarken gözlerim dudaklarına indi ve Alihan o an gözlerime baktı. Elini kaldırıp yanağıma koyduğunda ağzımdan sesli bir soluk döküldü. "Alihan,"

"Liya," diye fısıldadı. Gözlerimin içine bakmaya devam ederken derin derin soluklanıyordum. "Liya, sana dokunmak bana bu kadar iyi hissettirmemeli..."

Nefesi yüzüme vuruyor ve eli tenimi okşuyordu fakat ben bunlardan şikayetçi olmak yerine, böyle hissettiğim için şikayetçiydim!

Bu gerçekten cinsel bir çekim miydi? Yoksa sadece etkileniyor muydum? Allahım, hiçbiri olmasın! Ben daha önce hiç böyle hissetmemiştim ki?

"Derler ki, iki insan aynı anda birbirine bakıp göz teması kurarsa ya aşk," diye fısıldadı ve gözlerimin en derinlerine bakmaya devam etti. "Nefret," Dudaklarını yaladı ve dudaklarıma baktıktan sonra gözleri derin bir arzuyla gözlerime baktı. "Ve cinsel çekim gibi hisler beslerler."

Kafamı duvara yasladığımda elini boynuma koydu ve baş parmağı narince adem elmamı okşadı. "Hangisi Liya?" Alt dudağını emdi göğüsü hızla inip kalkarken. "Hangisini hissediyorsun?"

"Alihan," diye fısıldadım. "Uzaklaşmalısın benden!"

"Hangisini hissediyorsun küçük?" Eli biraz daha indiğinde sırtıma ulaştı ordan ise belimi kavrayıp beni kendi bedenine yasladı. Gözlerim kendiliğinden kapandığında hızlıca açıp yumruğumu sıktım.

Belimdeki eli tenimi uyarırken ağlamama az kalmıştı! Ben böyle hissetmemeliydim işte!

"Hiçbirini." dedim.

"Yalan söylüyorsun..."

"Bırak!"

"Aramızdaki tensel çekimin sen de farkındasın," diye fısıldadı katı sesiyle. "Bedenlerimiz birbirine o kadar tepki veriyor ki... Bu ateş ikimizi de yakıp bitirecek, Liya. İstediğin kadar inkar et, cinsel çekimimiz o kadar kuvvetli ki seni geçecektir bir gün."

"Alihan çekil!" dedim ve onu geriye ittim. "Bir his var sana karşı hissettiğim o da nefret! Tamam mı?"

Yalan söylüyordum.

Ondan nefret etmiyordum.

„Sorunu cevaplamak gerekirse... Benim iyi niyetimdendir o." dedim kısık bir ses ile. „Senin gibi kötü birisi ancak benim yanımda belki iyi birisine dönüşebilir. Çünkü ben kötü değilim, hatta sana böyle iyi davrandığım için kendime çok kızıyorum. Ama bende buyum. Seni öldürmem gerekirken, seninle normalce konuşuyorum."

Alihan yan bir şekilde sırıttı ve dudaklarını dişledi.

„İyi davranma o zaman. İçinden geleni yap. Hak ediyorum."

Bir şey dememe izin vermeden odadan çıktı. Arkasından bakakaldım kedi gibi. Onun bu halleri üzerimde neden etki yaratıyordu? Güzelliği ile yeterince etki yaratıyordu ve bu benim canımı sıkıyordu. Ama hislerim laf dinlemiyordu anlaşılan.

Gittiğini fırsat bilip bavuluma yöneldim ve siyah bir pantolon çıkarıp beyaz askılı bir tişört giydim. Üstüne de bordo bir gömlek giyip önünü iliklemedim.

Yine Alihan'a göğüslerimi mi sergileyecektim?

Çünkü bu askılının yakası o kadar derindi ki göğüs çatalım belli oluyordu.

Uflaya puflaya uzun saçlarımı açıp önüme attığımda az çok bu problemi kenara itmiştim. Yakasından da tutup güzelcene yukarı kaldırdım ve yanaklarımda hava biriktirip bıkkınca üfledikten sonra odadan çıktım.

———

Arabadan indiğimde etrafıma baktım. Rüzgar'dan uçuşan saçlarımı kulağımın arkasına attım çünkü yüzüme savrularak oldukça rahatsız ediyorlardı.

Ali cafe gibi bir yere getirmişti beni. Belli ki burada tost ve ekmek arası bir şeyler yapılıyordu.

İçeri girip boş bi masaya geçtik. Karşı karşı sandalyelere oturduk. Saçlarımı düzenleyip arkama attım ve o sıra Alihan'ın delici bakışlarının odağı olduğumu anladım.

„Niye öyle bakıyorsun?"

Çekingen sesim ve bakışlarım onun yüzünde bir gülümsemeye sebep olmuştu.

„Utanırken daha güzelsin. Nasıl bir şeysin sen ya?"

Hayır hayır.

Kesinlikle hayır.

Kızarmak istemiyordum yoksa beni daha da sokacaktı yerin dibine!

Boğazımı temizledim ve kenarda duran menüyü aldım elime. „E-Ee ne yiyeceğiz?" diye kekeledim mal gibi.

Karşımdaki adam ise bıyık altından kıkırdadı ve sandalyesinde doğruldu. „Buranın tostu güzeldir ondan yeriz. Yer misin?"

Kafamı olumlu anlamda salladığım da Alihan garsonu çağırdı ve benim isteğim üzere bana bir, kendisine iki tost söylemişti. Yanına da ayran istemişti. Garson gittikten sonra arkasına yaslandı ve etrafını izledi.

O an onu seyrettiğimi fark ettim. Hızlıca başka bi manzaraya çevirdim mavi gözlerimi. Alihan'ın telefonundan yükselen melodi ile ona bakmamla onun telefonu cebinden çıkardığını gördüm. Açıp kulağına götürdü.

„Çok yaklaştık be koçum. Bana bak ben yarım saate orada olacağım ve napıp edip o şerefsizi kendi ayakları ile bize getireceğiz. Ha bu arada bunlar aramızda bak. Koray öğrenmezse iyidir, yoksa onu da bi yere bağlamak zorunda kalacağım."

Neyden bahsettiğini çözmeye çalıştım. Keşke çalışmasaydım...

Çünkü tabii ki bahsettiği kişi Tetikçiydi. Alihan onun oğlunu rehin almış Tetikçinin kendi ayakları ile oğlunu kurtarmak için kendisine teslim olmasını istiyordu. Ve keyfinden anlaşılıyordu ki, buna çok yaklaşmıştı.

O an bir panik dalgası esir aldı bedenimi. O Tetikçi denen adam bana zaman tanımıştı ve şimdi Alihan'a teslim olursa... Ya Alihan'a herşeyi anlatırsa?

Onun canını yakmak için benim ona ihanet ettiğimi söylerse...

„Liya?"

Sesi ile düşüncelerimden ayrıldım. Sertçe yutkundum ve bakışlarımı ona sabitledim.

„İyi misin sen?"

Alnımı kaşıyıp sandalyemde doğruldum ve kafamı olumlu anlamda salladım. „İyiyim. Sanırım... Sanırım fazla acıktım sadece."

Bir şey demedi ama garip bakışları yüzümü taramadan da geçmedi. Siparişlerimiz gelene kadar sustuk ve Alihan'ın gözleri mekanı tarıyordu.

Ben yemeğimi bekliyordum ve parmaklarımı inceliyordum. Açıkcası oldukça gergindim. Bana bu kadar ilgili davranmaması gerekiyordu yoksa gerçekten ona karşı yumuşayacaktım ve bunu istemiyordum. Ama dün gece öyle anlamlı sözler etmişti ki, o kadar içten konuşmuştu ki ister istemez ona yaşadıklarımı anlatmıştım.

Çünkü biliyordum o da aynı şeyleri yaşamıştı. O da sevdiği birini kaybetmişti ve bu yüzden beni anladığını biliyordum. Yutkundum ve ister istemez gözlerimi kusursuz yüzüne çevirdim. Kafası sağa doğru çevrilmiş dikkatlice bir yeri seyrediyordu.

„Bakın burada kimler varmış..."

Duyduğum ses ile beynimden vurulmuşa döndüm. Hızlıca yanı başıma döndüğümde başımda dikilen adama baktım. İçim onu gördüğünde öyle bir hoş olmuştu ki... Sanki tüm dertlerim çözülmüştü.

„Yiğit..." dedim duygu yüklü bir ses ile.

O Alihan'a ters bakışlar atarken Ali oldukça rahattı ve onu sinir etmek için pişkin pişkin sırıtıyordu. Yiğit yan masadan bir sandalye çekti ve masamızın kenarına oturdu.

„Sana otur diyen oldu mu?" Alihan'ın sesi otoriterdi. „Kalk masamızdan."

„Sana konuş diyen oldu mu?" Yiğit'in sesi ise meydan okuyordu.

„Yiğit..." dedim araya girerek. „Sen-"

Sinir ile bana döndü. „Neler dönüyor burada? En son bu herif seni tehdit etmiyor muydu? Ne bu samimi halleriniz?"

Yutkundum ve başımı olumsuz anlamda salladım. „Açıklayab-"

„Açıkla Liya." dedi. „Lütfen açıkla. Açıkla da, bunca zaman merakla seni aradığımın boşa gitmediğini anlayayım."

„Spoiler alarmı!" diye araya girmesi ile ikimiz de birden ona döndük. „Boşa gitti aslanım." dedi Alihan sahte bir sempati ile.

Yiğit ona son derece öldürücü bir bakış yolladığında ona eşlik ederek birlikte bakışlarımız ile Alihan'ı öldürdük. O ise sırıtışını kaybetti. „Ne?" Omuz silkti. „Yalan mı?"

„İşler değişti. Alihan artık öyle birisi değil, öyle değil mi Ali?" dedim ondan onay bekleyerek. Onay verdi. „Bana değer veriyor o."

„Değer?" Yiğit alayla gülerek Ali'ye döndü. „Kardeş, sen değer ile oyun oynamayı karıştıracak kadar salak mısın?"

Alihan kaşlarını kaldırdı. „Sende benimle böyle konuşmayı cüret edecek kadar aptal mısın?"

Yiğit yüksek ses ile güldü ve Alihan'a lafını çaktı. „Adamlık silah taşımakla olmuyor, birader."

Alihan bu lafı beğenmişcesine ağzını 'O' şeklinde araladı. „Bebiş Yiğit büyümüşte laf sokmayı öğrenmiş, bak bak bak.."

„Büyük Alihan'da küçülüp Yiğit'in cebine girer olmuş." Düşünür gibi yaptı. „Adamların nerde? Beni dövmelerini emredemiyor musun yoksa?"

„Kaşınmak sende hobi oldu herhalde." Gülümsedi. „Ama sıkıntı yok ben kaşımayı çok severim."

Yiğit hiç umursamayıp dikine gitmeye devam etti. „Adamlarıma kaşıtmayı severim demek istedin herhalde? Sen onların arkasına saklanan bir korkaksın."

„Yiğidim." dedi Alihan ve derin derin gözlerine baktı onun. „O maviş maviş bakan gözlerini oyarım." Kaşlarını kaldırarak konuştu. „Çok tatlılar. Bozmayayım?"

„Sakin olur musunuz?" İkisi de bana döndü ve daha fazla birbiriyle uğraşmadılar.

„Bir şey soracağım." dedi Alihan ve ciddiliğini tutamayıp kısa bir an güldü. „Babanın Liya'yı taciz ettiğini anladığında naptın?" Dudaklarını birbirine bastırdı gülmemek için. Yiğit masada duran elini yumruk yapmıştı. „Babacığını evden mi kovdun? Kıyamadın ha?" Daha fazla dayanamayarak gülmeye başladı.

„Liya'ya dokunan ellerini kırdım ve onu patakladım. Baba maba dinlemeden kapıya koydum ve muhtemelen şuan çöpten yemek yiyordur."

Alihan'ın gülmesi duruldu. Ben ağzım açık Yiğit'e bakıyordum ama o kibirle Ali'ye bakıyordu. Benim için babasını mı kovmuştu? O şiddetten asla hoşlanmazdı ama babasını dövmekten beter etmişti.

Ali bunu beğenmişcesine dudağını büzdü. „Vay be." dedi hayranlıkla. „Şimdi hoşuma gittin. Yiğit'i de kaybettik ha? İyi insanların kötü şeyler yapmasına bayılıyorum ya!"

Yiğit bıkkınlıkla gözlerini devirdi ve bana döndü. Önce yüzümü analiz etti ardından ifadesizce konuştu. „Bu herif sana zarar vermiyor değil mi?" Burnunu çekti. „Ha veriyorsa söyle onun da ellerini kırayım."

Alihan alayla gülüyordu ama buna takılmadım.
En yakın arkadaşıma sıcakca gülümsedim ve elimi onun bileğine koydum. „Sen merak etme Yiğit, ben iyiyim."

Bakışlarım Alihan'a değdiğinde kaşları çatılı onun bileğinde olan elime bakıyordu. Çenesi seğirdi. Kıskanmıştı deli herif.

Yiğit bileğini geri çekti. Bana kızgındı... Hemde çok kızgındı ve bunda çok haklıydı. O beni merak ederken ben onu düşünmedim bile. Ona layık bir arkadaş olmadım...

„Ben kalkıyorum. Size doyum olmaz." dedi Yiğit ve ayaklandı. Elini tuttum ve üzgün bir tavırla yutkundum.

„Yiğit... Kızma bana."

Ne kötü ne de iyi bir şekilde bakarak uzaklaştı. Alihan onun arkasından bakmakla yetindi. Yüzünde sinir bozucu bir sırıtma vardı. Bu sırıtması yavaş yavaş soldu... Yerini ölümcül bir ifade aldı yüzünde.

Çok fazla takmadım ama onun bakışları git gide daha da öfkelenirken içimde tabii ki merak baş gösteriyordu. Elimi kaldırarak gözümün önüne gelen saç telimi arkaya attım.

„Benimle dalga geçiyor olmalısın..."

Sesi yüz ifadesine karşılık keyifli çıkmıştı. Bakışlarımı onun baktığı yere baktığımda tek kişili masada oturan orta yaşlarda bir adam ile karşılaştım. Kollarında ve boynunda dövmeleri vardı. Bakışları keskindi ve oldukça ürkütücü gözüküyordu.

Bi yanındaki masada da Yiğit ve sarışın kız oturuyordu. Sarışın kız diye adlandırdığım kız kardeşiydi bu arada. Benimle yaşıttı.

„Siktir."

„Noluyor Ali?"

Bana döndü ve sakince konuştu. „Her yeri dövme olan adam Yiğit'in olduğu masaya masanın altından silah tutuyor. Durum bundan ibaret."

Kalbim tekledi. Yutkunamadım. „N-ne?"

„Yiğit'in yanında ki kıza aç aç bakıyor. Aklından geçen her detayı düşünebiliyorum. Kızı öldürene kadar becermek istiyor." Dehşetle Alihan'a döndüm. „Adamın işi bu."

„Ne demek işi? Durdursana o zaman!"

„Durduracağım." dedi dalgın bir şekilde adama bakmayı sürdürürken. „Hemde ne durdurmak..." Genzini temizledi. „Bu adamı tanımıyor musun? Sayamadığım kadar çok insan öldürdü."

„Senin gibi yani!"

Öfke ile bana döndü. Meydan okurcasına baktım ona. „Ben masumları öldürmüyorum! Bu herif kaç çocuğun katili biliyor musun sen?" Bakışlarını adama çevirdi. „Ve çocuklar benim zayıf noktam. Çocukları çok severim."

„Sen?" dedim şaşkınlık içerisinde. „Kaç insanın kanı var senin elinde? Çocuk seviyormuş! İnanmam."

„Sana burda zaaflarımı mı sayacağım lan?" Elini masaya koydu. „Rahatlatacaksa söylüyorum. Bunun gibilerini öldürürken o kadar zevk alıyorum ki!"

İnsan öldürmekten nasıl zevk alırdı? Ali nasıl bu kadar vurdumduymaz ve duygusuz olabiliyordu ya? Nasıl?

„Bu herifi ne kadar uzun zamandır araştırıyorum haberin var mı? Hedefim ise ona akıl almayacak kadar beter bir ölüm yaşatmak." Tebessüm etti. „Kulağa hoş geliyor."

Sertçe yutkundum ve kollarımı birbine bağladım. „Bunu bilmek istemiyordum!"

„Artık biliyorsun. Ellerimin içi karıncalanıyor." Derin bir nefes çekti içine. „Onu öldürmek için çok sabırsızım." Kaşlarını kaldırdı. „Nasıl? Daha da uzaklaşıyor musun benden?" Alay ediyordu.

„Sus artık." dedim huysuzca. Bilmek istemiyordum onun hakkında hiçbir şeyi. Hiçbir şeyi!

„Planım başlıyor."

Kolunu beline uzattığını gördüm. Silahını çıkarmıştı. Gözlerimi şaşkınlıkla irileştirdim. „Alihan! Napıyorsun?"

„Tüm insanların bu cafeden çıkmasını sağlayacağım." Sandalyesini geriye itti ve düşünmeden silahını havaya kaldırıp iki kere havaya ateş etti. Olduğum yerde sıçradım ve panikle Ali'he baktım.

„Cafeyi boşaltın, hemen!" dedi sertçe tehditkar sesi ile. İnsanlar korkudan çığlık atarken hepsi tek tek çıkmıştı. Yiğit'e döndüm hızla. Alihan'ı öldürecek gibi bakıyordu ve aynı zamanda ona korku ile sarılan kardeşini sakinleştirmeye çalışıyordu.

Eli silahlı olan adam hala oturuyor ve Alihan'ı izliyordu. Cafenin sahibi geldi ve Ali'yi görür görmez ellerini havaya kaldırdı. „Beyefendi napıyorsunuz?"

„Sizinle alakalı değil. Sizde cafeden çıkın." dedi düz bir ses ile.

„Ama-"

„Dişarı çık lan!" diye bağırdığında adam korkudan titreyerek cafeden çıktı. Yiğit, kardeşi Melda'nın elini tutarak onu cafeden dişarı çıkarttı. Ona bir şeyler söyledi hızla ve cafenin içerisine girip kapıyı kilitledi.

Ne yapıyordu?

Yiğit yeri titreten adımlarla Alihan'ın yanına durup öfke ile ona baktı. „Derdin ne senin lan?"

„Öğreneceksin."

Herkes koştururken cafede sadece o adam kalmıştı. Yerinden kalktı ve bir şey demeden sakin adımlarla çıkışa yöneliyordu ki Alihan peşinden gitti. Onu ensesinin yakasından tuttu ve kendisine çevirdi. „Sen gidebilirsin dedim mi?"

Adama söz hakkı tanımadan silah ile boynuna vurup bayılttı onu. Korku ile yutkundum ve alt dudağımı emdim.

„Yardım etmeyi düşünüyor musun Yiğido?" diye sordu Alihan. „İnan bana bu adam melek değil. Taşımama yardım et." Yiğit bıkkınlıkla soludu ve Ali'ye yardım ederek beraber mutfağa doğru taşıdı. Mutfak kocamandı ve Alihan bana bakıp köşede duran sandalyeyi işaret etti. „Ortaya koysana."

Tırsmış bir kedi gibi dediğini yaptım. Alihan ve Yiğit adamı sandalyeye oturttular ve Ali mutfakta bakınarak ip bulmaya çalıştı. Bulduğunda memnuniyetle sırıttı ve adamı sıkıca bağladı. Ellerini sandalye'nin kolluklarına dayadı ve ayaklarını sıkı sıkı bağladı.

Çok profesyonelce bağlamıştı onu. Her gün mü yapıyordu bunu?

„Ali?" diye sordum yavaşca. „Bu adamla ne yapacaksın?"

„Aklımda o kadar çok şey var ki..." Sesinde ki nefreti ta buraya kadar duydum. „Hangisini önce yapacağımı düşünüyorum."

Onu öldürecekti... Bunu düşünmek zor değildi ve ben bu izlemeye mecburdum. Allahım... istemiyordum!

„Neci bu herif?" diye sordu Yiğit.

„Az sonra öğreneceksin." dedi ve cebinden telefonunu çıkardı. Bir numara çevirdi ve açmasını bekledi.

„Yusuf, senden birşey isteyeceğim." Yutkundum ve Yiğit'e baktım. O da bana bakıyordu ve sıkıntılı gözüküyordu. „Necati Demir'in suç dosyasını bana getirmeni istiyorum. Hatta emniyete çok yakın bir cafedeyim. Sana konum atacağım. Eyvallah." Tam kapatacakken gülümsedi. „Ha bide oğlumu da getir. Özledim onu..."

Çatılı duran kaşlarım havalandı. Bi dakika? Ne demişti o? Oğlum mu? Siktir! Hayır... Bu gerçek miydi? Onun çocuğu mu vardı? Olamaz ki...

„Oğlun mu var senin?" diye sordum birden bire. Neden sorduysam?

„Hemde en az babası kadar yakışıklı bir oğlum var."

Boğazıma bir yumruk oturdu. İnanamadım bir an. İnanmak istemiyordum... Boğazımı temizledim ve konuşmadım. Çocuğu yoktu onun. Kimden bahsediyor olabilirdi ki?

Cafenin kapısına vurulduğunda benden önce Yiğit davrandı ve kapıyı açmaya gitti. Ben sıkıntı ile Alihan'a bakarken o mutfakta bakınıyordu.

İçeriye Yiğit ile birlikte giren adama baktım. Alihan'ın yaşlarında, sakallı, esmer ve uzun boylu bir adamdı. Elinde bir dosya vardı. Ama Alihan'ın oğlu yoktu?

„Lan oğlum nerede?"

„Getireceğim az sonra bir sakin." dedi adam katı ses ile. „Dosyayı çaldım desem yeridir. Değerimi bil."

Alihan elinde ki dosyayı aldı. „Eyvallah." Dosyayı açtı ve göz gezdirdi. Gözlerinden geçen öfke parıltıları korkunç gözüktü bi an... „Aylardır aradığım herif şuan karşımda. Nasıl sonlanır düşünüyorsun?"

„Öldüreceksin bildim mi?" dedi polis diye tahmin ettiğim adam.

„Onu en sonuna bırakacağım. Öncesinde acı çekecek." Yutkundu. Bende yutkundum. Bunları izlemek zorunda mıydım cidden?

Polis adam soluklandı. „Polisim ve bu yaptığın için normalde seni hapise atmam gerekirdi."

„Atmayacaksın ama." diye konuştu Alihan umursamaz bir ses ile.

„Atmayacağım. Polisiyenin adaletine değil, senin adaletine hayranım. Yaşatma bu şerefsizi olur mu?"

Ali kibirle sırıttı. „Hakaret sayarım dostum. Öyle bir niyetim yok zaten. Gözün arkada kalmasın. Şimdi oğlumu getir de daha bi keyifleneyim."

Kim bu oğul ya?

„Tamam tamam. Gelirim ben bir yirmi dakikaya." dedi adam ve zaman kaybetmeden cafe'den çıktı. Yiğit kapıyı tekrar arkasından kilitledi ve yanımıza döndü.

„Anlatacak mısın?" diye sordu Yiğit Alihan'a. Bende merak ediyordum. Ali bakışlarını kaldırdı ve dosyayı Yiğit'e uzattı. Düşünmeden aldı ve içine bakıp yazanları okudu. Okurken mimikleri değişip duruyordu. Şaşkınlıktan tut öfkelenmeye kadar...

„Sesli oku." dedi Alihan.

Yiğit sertçe yutkundu. „Çocuk istismarı, tecavüzü ve cinayetleri yüzünden tutuklanmış. Sayamayacağım kadar çok katliam yapmış. Kadın satmış ve tecavüz edip öldürmüş."

Kanım donmuştu.

Nasıl ya? İnsan nasıl bu kadar acımasız ve kötü olurdu? Sandalyede bağlı duran adama baktım. Nefretle, tiksinti ile baktım. Umarım yaptıklarının bin katını yaşardı... Ki yaşayacaktı zaten az sonra.

„Kaç yıl hapis yattığına bak bir de..." Sesinde öfke tenimi delip geçti.

„İ-İki sene..."

İki sene mi yatmıştı? Yüzlerce insanın katili olan bir adam? Bu ülkede, bu dünyada adalet denen bir şey yoktu. Allahın adaleti vardı elbette... Ama Alihan'ın bu işi allahına bırakmayacağını biliyordum. Nefret ediyordum bu adaletsizlikten!

„Adalet bu ülkede değil, bu dünyada değil..." Şeytani bir şekilde sırıttı. Gözlerinden tehlikeli parıltılar geçti. „Adalet benim günahkâr ellerimde."

Napacaktı bu adama? Öldürecekti bunu biliyordum. Ama acı çektirecekti ve bunun çirkin olacağını çok iyi biliyordum... Ellerimle oynamaya başladım.

„Seninleyim."

Yiğit'in sesi ile odağım onu buldu. 'Seninleyim' mi demişti o az önce? Alihan'a hemde?

„Neysin?" O bile şaşırdı.

Kararlılıkla konuştu Yiğit. „Bu işte seninleyim. Öldürme işini sana bırakıyorum. Ama işkencelerinde illa bir katkım olucaktır." Bir adım attı ve Alihan'a yaklaştı. „Kirpiğimi kırpmadan yapacağıma emin olabilirsin..."

Onu tanıyordum. Çocuklar onun zayıf noktasıydı ve onunla geçirdiğim zamanda, ne zaman bir çocuk cinayeti duysa kendinden geçiyordu. Onu bu konuda çok iyi anlıyordum ve bu karşımdaki herifin can çekişe çekişe ölmesini istiyordum.

Ali bunu beğenmişcesine alt dudağını ısırdı. Gülmeye başladı ve kafasını olumlu anlamda salladı. „Cidden kaybetmişiz seni be iyilik meleği. Ama biliyor musun?" Dudaklarını yaladı. „Bu versiyonu daha çok sevdim."

„Kötüye iyi olmanın faydası yoktur Alicancan. Bi an önce başlayalım ne dersin?" dedi soğukkanlılık ile. Alihan memnuniyetle başını salladı. Ortalarında durduğum için ilk önce Yiğit'in dudaklarının Ali'ye bakarak yukarıya doğru kıvrıldığını gördüm. Ardından da Alihan ona eşlik ederek kötü kötü sırıttı.

Allahım, onları güzel bir rüya beni ise kabus bekliyordu...


• Bölüm sonu •

Hadi ama bunu beklediğinizi biliyorummm. Siz bir de bi sonra ki bölümü görün😉😉 Bol bol YiğAl takım işkencesi okuyacağız ahahah

Bidaha ki bölüme yaş sınırı koyacağım çünki oldukça vahşi işkence sahneleri mevcut olacaktır!! Psikopatlar bunu beğendi...

Haa bidee. Kim acaba bu Alihan'ın oğluu? 😍

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

6.4K 221 27
Bana yalan söyle, benimle birlikte yalan söyle, şu kahrolasi bağımlılığıni tatmin et , Şimdi butun içkilerim ve hislerim karışık , özlememen gereken...
12.8K 784 20
Savcı Sevim İpek Karalar & Yüzbaşı Kadir Ateş Akarsu
5.3K 232 23
' Ellerim boynundan ensesindeki saçlarına kaydı. Sanki şuan hem bu dünyadaki en doğru yerdeydim hem de en yanlış yerde. İki duygu o kadar büyüktü ki...
4.3M 97.3K 103
❗️Kitap ağır cinsellik ve vahşet içerir❗️ ... "Söz verebilir misin, Liya?" "Sana söz veriyorum, seni sevmekten asla vazgeçmeyeceğim. Senden vazgeçtiğ...