Benim hayatım ondan önce o kadar basitti ki, ama şuan onunlayken sadece karanlık. 🌗
- Liya Arsalan
Kaçış
Dizlerimdeki acıyı göz ardı etmeye çalıştım. Dudaklarımı ısırdım ve koltukta oturmuş Alihan'ın gelmesini bekliyordum. Dizlerim titriyor, gözlerim ise ağlamaktan yanıyordu.
Acınacak haldeydim, bu yaralarıma sebep olan adamın tedavisine ihtiyaç duyuyordum. Ondan hala nefret ediyordum bu ayrı konuydu.
Elinde pansumanlarla geldi ve yanıma oturdu.
Bütün bunlara sebep olup sonradan neden yaralarımı sarıyordu ki?
Bipolar herif işte.
„Dizlerini bacaklarımın üzerine uzat." dedi ve pansumanları hazır etti.
Bunu yapmamı beklemiyordu herhalde dimi? Uzun süre boş boş suratına baktım. Bacağına iki kez vurdu koymamı işaret ederek. "Bön bön ne bakıyorsun kızım? Koysana."
„Bunu yapmamı beklemiyorsun herhalde değil mi?" dedim ciddiyet ile.
Beklemediğim anda iki bacağımı da aldı ve bacağına uzattı. Dizlerimi tam kucağına isabet etti ve batikonu alıp pamuğun üzerine döktü biraz. Gözlerime baktı ve „Acıyabilir." dedi. Umursamadım ve ne yapacağını bekledim. Sıcak elleri çıplak bacaklarıma her temas ettiğinde ürperiyordum adeta. Pamuğu dizlerime değdirdiğinde bacaklarımı refleksle kaldıracaktım ki tuttu. Çok acıyordu.
„Sabır et biraz." dedi azarlar halde ve pansuman yapmaya devam etti. Bittiğinde ise dizlerime yara bandı yapıştırdı. „Tamamdır." dedi. Bacaklarımı onun kucağından çektim.
„Tamam bitti." Pamukları falan alıp mutfağa gitti atmak için. Bende ellerimle tırnaklarıma bakıp onlarla uğraşıyordum. Alihan geri geldi ve başımda dikildi. Boğazımı temizledim ve kalktım. Gözlerine baktım.
„Banyo nerede? Duş almak istiyorum."
Çekingen bi şekilde sordum. Niyeyse?
„Benim odadakine gir." dedi umursamaz bi şekilde. Kaşlarımı çattım.
„Anlamadım? Ev koskocaman neden tam olarak seninkine giriyorum? Ayrıca sen cimri misin? Bana bir oda versen? Ömrüm boyu geçiremem ya bu koltukta."
İç çekti ve kolumdan tutup merdivenlerden çıkardı. Bir odaya girdi ve beni peşinden çekti odaya. Oda sade ve bir kişilikti. Balkonu vardı ve bana göre gayet güzeldi. Ebeveyn banyosu yoktu. Ama odayı beğenmiştim aslında. „Burası mı benim odam?" diye sordum. O ise başını olumlu anlamda salladı.
„Bavulunu getireyim de eşyalarını yerleştir. Banyo ise aşağı da bitane var."
Başımı sallamakla yetindim. O aşağı indi ve kısa süre sonra elinde ki bavulu ile geldi ve bavulu yatağın üzerine koydu.
„Sağol." dedim soğukça.
Bana baktı ve kaşlarını çattı. Sonra neyse çekip bana bi adım daha attı. „Ben şimdi çıkıyorum. Biraz sürebilir işim. Duşunu al yat."
Evde yalnız mı kalacaktım?
„Tatlı dille uyarıyorum. Kaçmaya falan kalkışma, ki zaten kaçamazsın. Zor bir gün geçirdiğin için saygı gösteriyorum ve seni yalnız bırakıyorum. Kaçmaya kalkarsan kalk işe yaramayacak sonunda sen uğraşmış olursun çünkü ben seni her yerde bulurum. Asıl sorun seni bulduğum da olur. Geceni cehenneme çeviririm. Anlatabildim mi?"
„Tamam. Hemen tehdit etmek zorunda değilsin?" dedim bozuk bir ses ile.
„Çok kez işe yarıyor inan bana." dedi ve aşağı indi.
Bi süre sonra kapı kapanma sesi geldi ve iki kez kapıyı üzerinden kilitledi. Biraz bekleyip kaçmanın bi yolunu bulmalıydım. Sonuçlarına katlanmaya razıydım. Hemen arkasından kaçmak iyi bir fikir değildi, uzaklaşması gerekiyordu. O zamana kadar bi duş alırım diye düşündüm. Acele ile bavulumu açıp eşyalarımı aldım ve aşağı inip banyoya girdim. Üstümdekilerini acele ile çıkarıp jakuzinin içine girdim. Suyu açıp sıcak bir duş aldım. Çıktığımda vücudumu havlu ile kuruladım ve iç çamaşırlarımı giydim. Aldığım tişört ve eşofmanı giydim ve üzerime hırkamı giydim. Saçlarımın ıslaklığını havlu ile aldım.
Banyodan çıktım ve dış kapıya gittim. Kilitlemişti biliyorum ama tekrar denemekte fayda vardı. Denedim ama tabii ki kilitliydi. Seslice ofladım ve etrafıma bakındım. Salondan dişarıya çıkılabilen bahçeyi gördüm. Gülümsedim ve bahçenin kapısını açtım. Ya da açtığımı sandım.
Orospu çocuğu her yeri kilitlemişti.
Camı tekmeledikten sonra güçlü bir çığlık attım. "Sikeyim ya!"
Sırtımı duvara yaslayarak kalçamın üzerine düştüm ve sessizce ağlamaya başladım. Hayatım mahvolmuştu. Kimim kimsem yoktu, kaçırılmıştım ve çok kırgındım. Her şeyi içime atmaktan patlama raddesine gelmiştim artık. Yumruğumu yere geçirdiğimde sürekli küfür ediyordum.
"Seni uyarmıştım."
Sağımdan gelen sesle sıçradım ve öylece dikilen Alihan'ı gördüm. Hızlıca ayağa kalktığımda yaşlı gözlerimi ve yanaklarımı silmiştim. Siktir, bu herifin burada ne işi vardı?
Gözlerimi kapatıp sertçe nefes alıp geri verdim. Bakışları resmen beni öldürmüştü. Bana adımlar atmaya başladı. Hep geri geri gittim ta ki sırtım duvarla buluşana kadar. Alihan ise ellerini duvara başımın iki yanına dayadı ve bana yaklaşmaya başladı.
„Yaklaşma bana!" dedim dişlerimin arasından. Nefesi yüzümü yalayıp geçiyordu.
„Seni uyardım değil mi? İnsan gibi sana saygı gösterdim. İnsan gibi dedim kaçma diye. Ama sen insancasını anlamıyorsun bunu çok iyi göstermiş oldun bana." dedi sert bir şekilde.
Yutkundum ve bakışlarımı eğdim. Parmakları çenemi avucuna teslim ederken, parmakları biraz olsun baskı yapıyordu çeneme. „Bile bile koruma da ayarlamadım. Seni denedim binevi! Ve sana güvenmemekte çok haklıydım saf küçük! Şimdi anladın mı neden gidemediğini?"
Ben aptalın tekiydim! O fazla uyanıktı ve ben kendim kazıdığım kuyuya kendim düşmüştüm.
„Ne yapayım şimdi ben seni?" dedi kısık ama bi o kadar da korkutucu bir ses tonu ile.
„Bırak!" dedim dişlerimi sıkarak. Baş parmağı dudaklarıma baskı uyguladı. „Çek o pis elini!" dedim sinir ile. Nefesim hızlanmıştı. Baş parmağı dudaklarımın üzerinde gezmeye başladı.
„Ağzından çıkana dikkat et!" Beni birden bırakması ile birlikte dengemi sağlayamayıp kalçamın üzerine düştüm.
„Sen kimsin de edeceğim?" diye bağırdım ona. „Orospu çocuğu! Senden nefret ediyorum!" diye ekledim.
Evet... Ölmüştüm. Bu adam beni bugün yaşatmayacaktı.
Ne mutlu bana!
Kolumdan sertçe tuttu ve beni kaldırdı bi çırpıda. Beni duvar ve onun arasında sıkıştırdı.
„Orospu çocuğunu göstereceğim şimdi sana!" diye tısladı.
Kurnazca tebessüm etti ve beni kolumdan sürükleyerek merdivenlerden çıkardı. Kendi odasına giriş yaptık ve beni kendi yatağına itti. Yüz üstü bir şekilde düşmüştüm yatağına. Hızlıca doğruldum ve saçlarımı yüzümden çektim. Onun erkeksi kokusu hem odayı doldurmuştu, hem de burnumu.
„Uslu uslu otur biraz. Sıcak oldu burası üzerimi çıkaracağım." dedi ve gözlerimin içine bakarak tişörtünü çıkardı.
„Sen manyak mısın? Ne yapıyorsun?" dedim ve yutkundum. Gözlerim kısa süreliğine vücuduna gitti. Pürüzsüz göğüsüne takıldı gözlerim. Ardından gözlerimi oradan kaçırıp iğrenir bakışlar attım ona.
Sikeyim, ne yapıyordu bu adam?
Eli pantolonunun düğmesine gitti. Gözlerimi çevirdim ve sinirle çenemi sıktım. Resmen karşımda soyunuyordu?
Utanmaz herif!
Bir süre sonra yatağın bi tarafı içine girdi. Yatağa gelmişti. Yavaşca gözlerimi açtım. Üzerime eğildi fakat bedenlerimiz hiçbir şekilde temas etmiyordu, buna dikkat etmişti.
Korkulu gözlerle yüzünü inceledim. Benimle alay edermiş gibi bakıyordu. Aşağıdan yukarıya kadar süzdü beni ve gözlerime baktı sonra.
„Yakından çok tatlı gözüküyorsun." dedi ve ardından pis pis güldü.
Bu kadar tatlı, masum ve eşsiz bir gülüşün, böyle pislik bir adama ait olması haksızlık değil de neydi?
„Düzgün konuş..." dedim dişlerimin arasından.
„Alihan, ne yapıyorsun?"
Beklemediğim anda elimde bir kelepçe hissettim. Tene batacak şekilde sert ayarladığı için ağzımdan bir inilti çıktı. An itibari ile yatağının demirine kelepçelemişti beni. "Sen deli misin? Aç şunu, bırak beni! Bak medeni insanlar gibi konuşabiliriz, yapma bunu!"
Alihan kafasını olumsuz anlamda salladı ve yüz hatları sertleşti. „Ben konuştum sen o dilden anlamadın. Bende bu dilden konuşayım biraz. Ne dersin küçük?"
Yarı çıplakken neredeyse üzerimdeydi ve üstü örtük imalar ediyordu! Bu hayra alamet miydi? Üst kısmı çıplak altında ise gri eşofmanı vardı. Çok rahatlatıcı erkeksi kokuyordu ama bu ondan iğrendiğim gerçeğini değiştirmezdi.
Nefes alışverişlerim hızlandı. Alihan bunu fark etti ve şeytanca baktı. „Sakin ol küçük. Neden heyecanlanıyorsun ki? Beraber yaşıyoruz artık, alışman gerekir." dedi duygusuzca.
"Çöz beni, konuşalım." dedim karşısında neredeyse titreyerek. Bana yapacağından cidden korkuyordum.
Alihan kulağıma yaklaştı ve nefesini üfledi.
„Benden böylesine korkman hoşuma gidiyor, küçük."
„Alihan..." dedim acı çeker gibi. Ama acı çekmiyordum. Sadece korkuyordum. Bu adam bir şey yapıcak, hayatımı mahvedicek diye korkuyordum!
Gözlerime baktı ama bu bakışı çok derindi, çok derin... Bu yaptıkları bayılmama sebep olucaktı! Artık bileklerimde ki acıyı hissetmiyordum bile.
„Gördüm." dedi dişlerinin arasından tükürür gibi. Ardından çene kemikleri belirdi. "Evde, o herif ile nasıl öpüştüğünü gördüm." dedi sesindeki siniri göstermeye özen göstererek.
Sesi ve yüzü o kadar sertti ki bakışlarımı kaçırdım. Kolunu ise kafamın üzerine koydu. Parmakları saçlarımı hafifçe okşuyordu.
Ne oluyordu bu adama?
Sertçe yutkundum ve gözlerimi çok kez kırpıştırdım. Bu an bitsin istiyordum!
„Alihan," dedim boğuk bir ses ile. „Bırak beni!"
Ona yalvardığım için hem ondan hem de kendimden nefret ettim.
„O herifin seni nasıl öptüğüne izin verdiğin gibi, benim de seni öpmeme izin vereceksin." Bu bir rica değildi. Düpedüz emretti. Ela gözleri artık ela değildi. Karaydı.
„N-Ne?" Donmuş kalmıştım. Benden ne istediğinin farkında mıydı? „Sen ne saçmalıyorsun?" dedim kesin bir ses tonu ile.
„Bu isteğimi kişisele bağlama. Hiçbir sebep yok orta da, sadece istiyorum." Gözlerimi yuvalarından çıkacakmış gibi açıp yutkundum.
Yüzümü buruşturdum. „İğrenç karakterini işte daha da gün yüzüne getirdin!" İç geçirdim. „Gerçi, sen bir karaktere bile sahip değilsin!"
Alihan'ın gözlerinde adeta ateş yanıyordu.
„Sevgilin mi o?" diye sordu. „Ne var aranızda sizin?" Başımın üzerindeki eli yastığı sıkıyordu. Bu adama ne oluyordu? Onu neden bu kadar ilgilendiriyordu?
„Sanane bundan? Bu seni neden ilgilendiriyor? Sen beni zorla alıkoyan bir adamdan başka hiç kimse değilsin."
Ağzı kapalı dilini dişlerinin üzerinden geçirdi ve çenesini sıktı. Bu sinirlendiğini gösteriyordu. Tekrar yüzüme yaklaştı. "Öldüreyim mi lan onu?" diye tısladı. Korku tüm bedenimi ele geçirdi.
„Yiğit'i rahat bırak dokunma ona! Derdin benimle. Ayrıca hayatım seni azıcık bile ilgilendirmiyor anladın mı?" dedim sesimin düz çıkmasına özen gösterdim.
„Yanlışın var küçük. Sen benimle olduğun sürece her adımını bileceğim, her nefes alış verişini bileceğim! Her şeyini bilip bazı şeylerine ben karar vereceğim. Neden mi? Sana zerre güvenmiyorum." dedi ve burnunun ucunu çeneme bastırarak kafamı kaldırdı. Burnunu boynuma yaklaştırdı fakat temas yoktu.
„Beni sahiplenmişsin gibi konuşma. Benim özellerim ve dertlerim bir tek beni ilgilendirir. Beni zorla alıkoydun diye hiçbir şeyime karar veremezsin."
Alihan kafasını kaldırdı ve gözlerime baktı. Ağzından alıp verdiği nefesler burnuma çarpıyordu. Nefesi her zaman ki gibi sakızı ve bu sefer biraz alkolü andırıyordu. Artık dudaklarıma doğru çarpan nefesi alt dudağımı ısırmama neden oldu. „Sen nasıl bir pozisyonda olduğumuzu unuttun galiba..." dedi sonra da kafasını vücuduma çevirdi.
İğrenç imaları nefesimi tutmama neden oldu. Kalp atışlarım hızlanmaya başladı. Resmen beni öbür kadınlarla karıştırıyordu! „Ben senin o sabah akşam becerdiğin kadınlardan değilim! Benimle böyle konuşamazsın." dedim sertçe ve iğrenir bi yüz ifadesi ile.
"O günlerde gelir elbet, bu çekiciliğime karşı çıkabileceğini sanmıyorum."
„Senden nefret ediyorum. O kadar iğrenç birisin ki..."
„Öyleyim küçük. Şimdi soruma cevap ver! O herif sevgilin mi?" diye sordu.
Sinir tüm vücudumu ele geçirdi. „Ya öyle yada değil sanane, defol git başımdan!" diye çemkirdim.
"Peki." dedi ve cebinden telefonunu çıkardı. Bir numarayı tuşladı ve üç saniye geçmeden cevaplandı. "Yiğit'in işini bitirin."
Başımı hızlıca iki yana salladım. Gözyaşlarım hemen yükseldiğinde panikle konuştum. "Dur değil! Sevgilim değil! Yapma lütfen. Alihan, lütfen dedim tamam mı?" Yiğit sevdiğim ve güvendiğim tek insandı, onu alamazdı benden!
Birkaç saniye suratıma bakakaldığında alt dudağımı emdi ve çözemediğim karışık duygularla bana bakmaya başladı.
"Bırakın çocuğu." dedikten sonra telefonu kapattı.
Gözlerimi sıktım ve dilimi dudaklarımdan geçirdim. Ağlamayı kestim. Öldürtmemişti onu...
Korku ile gözlerine baktım. Bana acıyor muydu o? Çok garip bakıyordu. Yüzündeki öfke görülmeyecek gibi değildi ama bana değildi sanki öfkesi. Daha sonra sertçe yatağa vurdu ve kendini yan tarafa attı. Beklemediğim anda elimdeki kelepçeyi çıkarıp bir kenara fırlattı.
Yatakta sırtının üzerine yattığını hissetmiştim. Sertçe alıp verdiği nefesleri de duyabiliyordum.
"Kendi pisliğinde geberip git, duydun mu?" diye rest çektim ve koşar adımlarla yataktan kalkıp odasından çıktım. Bana verdiği odaya girdiğimde kapıyı çarptım ve arkasına yaslandım. Derin nefesler alıp verdim.
Sakin olmak zorundaydım. Onun beni bitirmesine izin veremezdim. Ve şimdi de yapacak hiçbir şeyim yoktu. Uyumaktan başka ne yapabilirdim ki?
Ve ben bugün, tam bu an bir yemin etmiştim. Ona yaptığı her şeyi en acı şekilde ödetecektim. Ya şimdi ya sonra, er yada geç her şeyi burnundan fitil fitil getirecektim!
Yerlerde sürünecekti!
Yemin ettim.
Yatağıma yattığımda yaşlı gözlerim buna engel olmadan uyku kocaman kollarını beni yakalamak için açtığında düşmeme izin verdim fakat bu düşündüğümden bile uzun sürdü...
• Bölüm sonu •