Özel 'Asi'stan

By theokuryazar

2.4M 76.8K 7K

Hırslı bir iş adamı. Ve onun asi küçük 'asi'stanı. Hazel ve Yiğit'in hikayesi. Asi mi asi ama bir o kadar da... More

Tanıtım
|1|•Belalı Kahve
|2|•İş Yemeği
|3|•Resmiyet
|4|•Geleneksel Anneler Eziyeti
|5|•Buluşma
|6|•Ağır Sözler
|7|•Yeni Bir Başlangıç
|8|•Yeni Asistan
|9|•Hayal Kırıklığı
|10|•Yeni Ortak
|11|•Karışık Durumlar
|12|•Belirsizlikler
|13|•Hastalık
|14|•Yeniden
|15|•Sevgilim Ol
|16|•Sahte Sevgililik
|17|•Acı
|18|•Gitmek
|19|•Anılar
|20|• Bulunmak Ya Da Bulunmamak
|21|•Unutamamak
|22|• Kayboluş
|23|•Benimle Gel
|24|• Gerçekler
|25|• Sevmek
|26|• Korku
|27|•Kaçış
Çok Önemli Bir Duyuru
Özlem Dolu Bir Not
|28|• Dönüş
|29|• İhtimal
|31|•Acının Ayak İzleri
|32|•Yiten Bir Sabahın Ardında
|33|•Vicdan
|34|• İyileşmek
|35|• Sevilmemelerin Meşru Müdafaası
FİNAL

|30|•Savaş

29.7K 994 9
By theokuryazar

Bölüm Şarkısı: Younha ft. RM- Winter Flower
•••
Hayat kısaydı.

Birini sevmek, birine bağlanmak, onunla vakit geçirmek için oldukça az zamanımız vardı.

Onu doyasıya izlemek, onunla bir şeyler yapmak, onunla yan yana oturmak için bile saatlerin yelkovanlarıyla savaşıyor, daha fazla zaman için adeta çırpınıyorduk.

Peki bunca geçen zamana rağmen ben neden hiçbir şey elde edememiştim?

Neden Yiğit ile sıradan bir ilişkim yoktu?

Neden her işin arkasında bir engel, bir entrika çıkıyordu?

Sorular zihnimi meşgul ederken derin bir nefes aldım. Her şeye rağmen o şu an yanımdaydı ve bunları düşünerek zaman kaybetmek istemiyordum.

Umut sessizce arabayı sürüyordu. Dışarısı karla kaplıydı. Yollar uzun ve engebeliydi. Havanın ayazı, içi sıcak olan arabanın camında buğular bırakarak kayboluyordu.

Yiğit'in belime sarılmış kollarını sıkıca tutarak göğsüne daha da yaslandım.
Ağlamaktan kızaran gözlerim yanıyordu. Sanki göz kapaklarımda iki adet kor taşıyordum.

Yiğit, kollarını sıkmam sonucunda beni kendine daha çok çekti. Elleri arasından kayıp gitmemden korkuyor gibiydi. İtiraf etmem gerekirse ben de korkuyordum. Yaşadığım onca şeyden sonra o hâlâ yanımda değilmiş gibi hissediyor, gerçek olup olmadığını arada bir kontrol edip rahat bir nefes alıyordum.

Çünkü o masanın altından çıktıktan sonra ölmüş olmaktan ve tüm bu şeylerin son anda gördüğüm bir rüya olmasından deli gibi korkuyordum.

Ama buradaydı işte. Kolları belime sarılıydı. Elleri, ellerimi sıkıca tutmuştu. Kalbi, sırtımda atıyordu. Başı saçlarımın arasındaydı ve arada bir dudakları saçlarım arasına küçük öpücükler konduruyordu.

Allah'ım eğer öldüysem ve bu gördüklerim son bir rüyaysa izin ver biraz daha göreyim. Çünkü bunu hak ettiğimi düşünüyorum.

"Hazel?" Usulca seslendi. Saçlarım arasına tekrar bir öpücük kondurduğunda başımı hafif oynattım.

"Hmm?" mırıldandığımda hafifçe güldü.
"Güvendeyiz. Hadi biraz uyu."

Ona güvendim ve kapanmak için savaşan göz kapaklarımı yumdum.

***
"Ne yapmayı düşünüyorsunuz ağabey?"

Sesler birer fısıltı gibi kulaklarımda dolanıyordu. Bedenimin altındaki yumuşak zeminde biraz daha yayıldım. Üzerime örtülen ağır yorganın sıcaklığı beni bunaltmış olsa da umursamadım. Beynim ve gözlerim ağır bir savaş içerisindeydi. Zihnim tüm gücünü kullanarak gözlerimi açmam için beni zorluyordu. Bense açmak istemiyor, belki de açtığımda kötü bir şeyle karşılaşmaktan korkuyordum.

"Bilmiyorum." dedi tanıdık ses. O sesi duyduğumda dudaklarımda peydahlanan hafif tebessüme engel olamadım. Yüzü, kapalı gözlerimin arkasında şekillendi. Kalbim onu hemen tanıyıp kabullendi. Elleri saçlarımda geziniyordu. Başımın altındaki kot pantolonu yeni fark etmiştim. Bunu huzursuzca kıpırdanan dizlerinden anlamıştım.

"Bir yolunu bulacağım." diye devam etti konuşmasına. Ses tonu düşünceli aynı zamanda sertti. Bir yolunu bulacak mıydın gerçekten Yiğit? Ben artık itiraf etmek istemesem de yorulmuştum. Artık rahat bir nefes almak istiyordum.

Saçlarım arasındaki elleri yüzüme ilerledi. Parmak uçları ile yüzüme düşen bir tutam saçı alıp kulağımın arkasına sıkıştırdığını hissettim. Bilmiyordum, belki de hâlâ uykuda ve bunları hayal ediyordum.
Bu ihtimal beni korkuturken düşüncelerimi savmaya çalıştım.

Parmak uçları daha sonra karda bırakılan hafif ayak izleri gibi yanaklarımda gezinmeye başladı. İçim gıdıklansa da istifimi bozmadım. Bu anı zihnime kazımak istiyordum.
Yanaklarımda gezinen parmakların bıraktığı o iç gıdıklayıcı anı sonsuza kadar içimde taşımak istiyordum.

Elini yüzümden çekti bir süre sonra. Bakışlarını yüzümde hissedebiliyordum. Gözlerimi açıp o kahverengi harelerine bakmamak için kendimi zor tutarken dizinin üzerindeki başımı hafifçe kaldırıp yumuşak bir yastığın üzerine bıraktı.

Üzerimdeki yorganı düzeltip yanağıma hafif bir buse kondurduğunu hissettim.

Daha sonra göz kapaklarıma vuran aydınlık karanlığa büründü ve bir kapının açılıp kapanma sesi duyuldu.

Gitme Yiğit, benden o kadar çok gittin ki artık yolları içimde öldürmek istiyorum.

***
Başım zonkluyordu. Sanki tüm gece içmiş ve sızmış gibiydim.

Sanki daha önce içki içtin de konuşuyorsun şimdi.

İç sesim beni yalnız bırakmayıp yerini aldığında gözlerimi devirip yatakta doğrulmaya çalıştım.

Başıma saplanan ağrı acıyla mırıldanmama neden oldu.
Ayaklarımı ağır yorganın altından zorlukla çıkarıp aşağı sarkıttım.
Üzerimde yalnızca uzun, bol ve kalçalarımın iki üç karış altında biten beyaz, düz bir tişört vardı.
Kaşlarımı çatıp ayağa kalkmak için kendimi zorladım.

Soğuk hava çıplak bacaklarıma iğne misali batarken zar zor karşımdaki dolaba ilerledim.
Boy aynasından yansımama baktığımda şoka girmiş bir şekilde kendime baktım.

Saçlarım bir kuş yuvasını andırırcasına birbirine girmişti. Açıkta kalan bacaklarımda sıyrıklar, çizikler ve morluklar vardı. Göz altlarım morun en koyu tonuna ev sahipliği yaparken kuruyan boğazımı ıslatmak adına zorlukla yutkundum.

Çökmüştüm.

Sadece birkaç ay içinde çökmüş ve kendimi artık tanıyamaz hale gelmiştim. Verdiğim kilolar yüzünden yüzüm küçülmüştü. Kollarım ve bacaklarımdaki belirgin kemikleri saymıyordum bile. Yürüyen bir kemik torbası gibiydim ve nasıl hâlâ ayakta durabildiğime şaşıyordum doğrusu.

Sahi kaç gün olmuştu doğru düzgün bir yemek yemeyeli?

Annem beni görünce şok olacaktı?

Annem? Sahi, benim bir annem vardı değil mi? Öylece terk ettiğim, üzdüğüm ve her gün benden haber alabilmek için eli kalbinde telefonun başında bekleyen bir annem vardı.

Kaç gün olmuştu ben onu aramayalı?

Kesinlikle şimdi korkudan etrafta volta atıyor olmalıydı. Hatta belki polise bile başvurmuş olabilirdi.

Aynanın karşısında daha fazla durmaya dayanamayarak kapısı açık olan banyoya ilerledim. Saçlarımı elime düzeltip bileğimdeki tokayla topladım. Yüzümü yıkayıp banyodan çıktığımda odanın kapısı açıldı.

Yiğit elindeki tepsi ile odaya girdiğinde odanın ortasında çivi gibi çakıldım.

Yüzüne ilk defa bu kadar net bakarken, kalbim göğüs kafesimi terk etmek istercesine atıyordu.

Benden bir farkı yoktu. Göz altları benimkilerden belki de daha beter bir koyuluğa sahipti. Sakalları gürleşmiş, küçük kalan yüzünü bir nebze kapatmıştı. Üzerindeki kazağın altından zayıflamış, sıska bedenini seçebiliyordum.

Bir savaş veriyorduk ama gittikçe yok oluyorduk.

Yiğit, yavaş adımlarla yanıma ilerledi. Elindeki tepsiyi, nazikçe yatağın yanındaki komodinin üzerine bıraktı.

Kahverengi gözleri ürkekçe bana bakıyordu.

Bedenimdeki hasar belliydi. Sanki gözleri ruhumdaki hasarı çözmeye çalışıyordu.

Bu ifadeyi gözlerinde ikinci görüşümdü. İlki beni arayıp bulduğu zamanki, ikincisi ise şimdi.

Onu tanıyamıyordum. İlk zamanlarda bana eziyet eden o patronum değildi sanki. O hep böyleydi sanki. Sanki hiç beni kırmamış, hiç yaralanmamıştı. Sanki hep, şu an karşımda dokunsam ağlayacakmış gibi duran, bu adamdı.

Tuhaftı ama ben olayların tuhaflığını sorgulamayı artık bırakmıştım.

Usul adımlarla bana doğru adımladı.

Ayakta, odanın ortasında dikiliyor, her hareketini en ince ayrıntısına kadar inceliyordum.

Önümde durdu. İkimizden de tek bir kelime bile çıkmıyordu. Öylece gözlerine bakıyordum. O ise yüzümün her zerresini aklına kazımak istercesine ayrıntılarımda adımlıyordu.

Saniyeleri deviren bir bakışma geçti aramızda. Gözlerimiz konuşuyor gibiydi.

Bana inci taneleriyle dolmuş gözlerinde sessizce 'özür dilerim' diyor, yaşattıkları, yaşadıklarım için adeta yalvarırcasına af diliyordu.

Elimi kaldırıp yüzüne dokundum. Göz yaşlarının izlediği yolu baş parmağım ile izledim. Yaklaşıp göz yaşlarının izlediği yoldan öptüm.

Alt kirpikleri titreşirken derin bir nefes bıraktı. Ilık nefesi yüzümü yalayıp geçerken alnımı alnına dayadım.

Bir elim hâlâ yüzünde geziniyordu. Diğer elimse ayakta kalabilecek gücü almak istercesine kazağının eteğine sımsıkı tutunmuştu.

"ssh" dedim sessizce. Onu karşımda ağlarken görmek istemiyordum.

Ben artık ağlamayı bırakmıştım. Artık yalnızca ona dayanmak istiyordum.

Büyük elleri belimden tutup beni kendine çekti. Beni sımsıkı göğsüne bastırıken kokusunu içime çektim.

O yanımdayken bile ona muhtaçtım.

"Her şey yolu-" konuştuğunda sözünü kestim. Beni teselli edecekti. Her şey yoluna girecek, diyecekti. Ama biliyordum, asıl her şey şimdi rayından çıkacak ve bizi daha kötü şeyler karşılayacaktı. Ama ben artık yalan duymak istemiyordum.

"Her şey yoluna girmeyecek olsa da ben seninleyim. Ve şu an benim için yeterli." dedim sessizce.

Yiğit, saçlarımın arasına ufak buseler bırakırken kafamı göğsüne daha çok gömdüm.

Ölene kadar burada kalmak istiyordum.

***

Biliyorum çok uzun zaman oldu. Biliyorum çok beklettim. Hepinizden teker teker özür dilerim. Elimde olmayan sebeplerden dolayı uzun zamandır buraya uğrayamadım.

Gerek eğitim hayatım gerekse ailevi sebeplerimden dolayı ne Yiğit'e ne Hazel'e ne de kendime vakit ayırabildim.

Çok kısa bir bölüm oldu ama daha düzenli bir şekilde yazmak için elimden geleni yapacağım, söz veriyorum. En azından tatilim bitene kadar yeni bölümleri yayımlamaya çalışacağım.

Yazmayı o kadar özledim ki. Sizi, burayı çok özledim.

Umarım bölümü beğenirsiniz. Okuduğunuz için şimdiden teşekkür ederim 😊 kendinize iyi bakın 🌸

Continue Reading

You'll Also Like

436K 46.5K 100
Ana karakterin eğlence amaçlı çıktığı yolculukta karşılaştığı üç kişi ve bir ejderle birlikte işler çoktan karışmaya başlamıştı. Ana karakterin bir d...
9M 567K 54
Gözlerinizi açtığınızda yıkılmış bir evde uyanacaksınız. Tek çıkış yolunuz yerin altı olacak. Kendinizi bulduğunuz çıkış noktası her bir yanı kameral...
25.8M 916K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
11.6M 177K 16
17 NUMARA'YI KİTAP SATAN HER YERDE BULABİLİR, SATIN ALABİLİRSİNİZ. BURADA YALNIZCA TANITIM AMAÇLI İLK ON BÖLÜM VE ÖZEL BÖLÜMLER YAYIMDADIR. Gecenin k...