Uzak Dur [bxb]

By sunysunyA

474K 24.7K 5.9K

🏳️‍🌈 -Uzun süreli bir savaş olacak. Hatta bazen kan akıtacağız. Ellerin kirlenecek belki. Ama kazanacaksın... More

bir
2
üç
4
beş
6
yedi
8
dokuz
10
on bir
12
on üç
14
on beş
16
on yedi
18
on dokuz
20
Yirmi bir
22
yirmi üç
24
yirmi beş
ÖLÜ DENİZ.
MELANKOLİ
VERGEEF ME
30
HABERİN YOK ÖLÜYORUM.
DUYURU
32
Otuz üç
34
Otuz beş
Final.

SKYFALL

5.6K 356 172
By sunysunyA

Darwdan..

Kaç saattir yaşıyorsun sevdiklerinin kayıp gittiği bu evrende. Bu kaçıncı yeniliş? Tanrıya senin bunu kaldıracak gücünün olduğunu düşündüren neydi, katlettiğin onca masum ruhun cezası cehennem değil mi? Sahi, kim söyledi ki zaten cehennemin başka bir yerde olduğunu. Cehennem darwın kalbi değil mi? Dünyada, magma dışında ne var böylesine alev almış, böylesine kaynayan lavlar kimin damarlarında akıyor?

Ardında bıraktığı katliama dönüp bakmadı. Hışımla terk ettiği ev kan gölüydü. Belki sura üflenmemişti henüz, lakin tanrı kırbacını şaklatalı bir kaç saat oluyordu. İbre sınırları zorlarken, tek dileği bu defa yanlız kalmamış olmaktı. Fakat kaldığını daha şimdiden biliyor ve kızıyordu kendine.

Aştığını sandığı onca yürek sancısı gelip konmuştu göğsüne. Sert bir gagası vardı ve kanatana değin didikliyordu. Yerinde saymış olmanın verdiği buruk his acıtıyordu. Demek ki dedi, demek ki, ölümlerin acısı hep taze kalıyordu.

Bu yüzdendi onca yükün altında kalıp ezilmesi. Bütün kemikleri batıyordu ruhuna. Özellikle kalbi. O kas parçası taş kesilmiş ruhuna çarpmıştı, görkemli camlardan ruhu, çarpan taş yüzünden paramparça olup etine saplanmıştı. İçi, kıyametti. Dışı, deprem sonrası harabe.

Yanından hızlıca geçen evlerde, geçim telaşı, tutunma çabası, var olabilme kaygısı vardı belki. Belki sıra sıra dizilmiş ağaçlar aralarında tartışıyordu. Belki sevişiyordu kökleri durmadan. Darw ise vatanını kaybetmiş olmanın derdindeydi. Nereye gidiyordu böyle son sürat? Bir defa daha kaldırabilecek miydi aşık olduğu cesedi? Belkide kay kenara derdi bu defa. Nitekim başka bir alternatifi yoktu.

Genç adam, polis kuşatması altında ki evi bir süre uzaktan izledi. Bazen bir avuç topraktır vatan, bazen milyonlarca kare toprak. Bazen bir ordu, bazen tek bir asker. Bazen bir adam, bazen de cesur bir yürek. Küçük cesur adamı nasıl da almışlardı ondan, nasıl kaybetmişti vatanını!

Evine gitti. Yapması gereken asıl şey denizin kabrini bulmaktı. Hak ettiği şekilde defnedilmeliydi. Ya da istediği gibi, denizlere karışarak. Ne var ki gücü tükenmişti.

Arabadan inip tanıdık yapıya yürüdü. Bacakları tutmuyordu, gözlerini yakan yaşlar intihar için çırpınırken titreyen dudaklarını dişleriyle ezdi. Bir cenaze daha kaldırması gerkiyordu. Ne çok kaybı vardı bu adamın..

Kapının önünde ki mermer üç merdiveni aştı aşmasına, zira tökezlemiş olsada yere düşmemişti, yaşlar yüzünden bulanıklaşan gözleri, anahtarı kilide yerleştirmesine engel oluyordu. Bir kaç deneme sonrası usulca yıkıldı kapı önüne. Zifiri karanlık kaplamıştı her yeri. Ellerini yüzüne kapattı. Nefesi daralıyordu. Kalbi kan değil zehir pompalıyordu.

Bir kaç küçük hıçkırık koptu dudaklarından. Bir adam ölmüştü bu gece. Melekler kadar güzel bir adam. Öyle ya, kim bilir belki göz yaşı dökmüşlerdi dünyaya sürgün edilmiş o güzel meleğin acınası katledilişine. Güneş nasıl doğradı bu utançtan sonra, ay hangi yüzle takip ederdi tekrardan çocukları..

Beyni bomboştu. Beyni kıştı. Kıyametti. Nuhun tufanıydı bedenini ele geçiren. Darwın sığınacak bir kayığı dahi yoktu. Keza olsada o denize açılacak yüzü kalmamıştı. Denis.. sen ne yaptın bu adama çocuk, hangi insan hak eder onun yürek yangını, hangi adamın omuzlarında ki melekler ağlar onun için? Karanlığın içinde ki kuşlar ötmeye utanmış, genç bir adamın geri dönüşü olmayan yangınlar içine yürüyüşüne şahitlik ediyordu. Ne büyük acımasızlıktır bu.

Telefonunu çıkarttı. Kapatmışlardı ateşin adamları zorla alıkoyarken. Ve şimdi açıldığında denizden gelmiş cevapsız çağrı, canı yeterince yanmıyormuş gibi, daha karanlık zindanlarla yüzleştirmişti ruhunu.

Ruhu can çekişiyordu. Büzülmüş bir kenara iç çekiyordu. Çıkmak istiyordu artık bu bedenden. Keza adamın düşünceleri de onu destekler nitelikteydi. Darw kendini öldürecekti. Darw kendini öldürecekti. Sanıldığı kadar güçlü değildi. Güç kas demek değildi. Yürek demekti. Genç adamın dağlanmış et parçası artık görevini yerine getirmekten acizdi.

Bir süre baktı bildirime. Neler yaşamış olduğunu, tabutta hiç uyanmamış olduğunu, acı çekmeden, hiç korkmadan cennete gitmiş olduğunu bilmeye ihtiyacı vardı. Lakin deniz uyanmıştı yerin dibinde. İliklerine değin korkmuş, korkudan çığlık çığlığa ağlamıştı.
Ne denirdi ki, dünya adil bir alem değildi. Fakirler çok fakir, zenginler çok zengindi. Güçlüler fazla güçlü geri kalanlar fazla zayıftı. Pompeii daha masum değil miydi yirminci yüzyıldan.

Bomboş baktı karşısına. Bomboş. Kaybetmişti. Yine.
Ne yapacağını, elini kolunu nereye koyacağını şaşırmış, gözlerinden firar eden yaşları umursamaksızın mütemadiyen hüzünlü, düşsel bir oyuncak misali yıkılmış, kalmıştı olduğu yere.
Ne saçmaydı bu ölüm yahu! Kendi dışında herkese uğruyordu, onu pas geçiyordu. Bir çocuk misali ağlamak, beni de al artık demek istiyordu. İçinden kopup gelen yakarış dudaklarında zift gibi bir tat bırakırken göz yaşlarını tutmaya çalışmadan bağırarak ağladı.

Ağlamak, çaresizce ümitsizce beklemek, neler geliyordu çırılçıplak dünyaya gönderilen ruhların başına. Kısacık bir zaman diliminde neler düşlemişti oysa. Öpüştükten sonra denizle, arabasına binmiş onun ofisine sürerken çenesi gülümsemekten ağrımaya başlamıştı. Sevgiye senelerce uzak kalmış, sevilmemş iki zavallıydı onlar. Burunlarının dibinde ki gerçeğe kör olmuşlardı. Lakin fark etmişlerdi işte!

Ateşin yanında çalışmak istemiyor muydu? Sözleşme ücretini öderdi darw. Dünyayı gezerlerdi beraber. Onu büyüdüğü şehirlerde gezdirmek, duştan çıktıktan sonra saçlarını uzun uzun koklamak istyordu. Denizin kaç tokasını çalmıştı şimdiye dek, bunun aşk olduğunun farkında olmadan. Beraber yapacakları milyon şey vardı. Belki çok erkendi. Belki kendisi de hazır değildi lakin, bir bebek evlat edinmek dahi geçmişti kısacık sürede. Kozasını kırıp nihayet bir kelebek olarak yaşamaya başlayacak olan bir tırtıl heyecanı kadar kısa, bir o kadar değerli o zaman dilimi, farkında olmadan yükseklip, yükselip bir anda yere çakılmasına sebep olmuştı. Lakin darwın hayal ettiği her güzel şey eninde sonunda yürek sancısı olarak kalıyordu.

Fransız sigarası severdi genç adam. Ve küba purosu. Ancak sırf deniz içiyor diye onun içtiğinden içmeye başlamıştı. Elini cebine atıp içinde tek bir dal kalmış paketi çıkarttı. Zipposu denizin hediyesiydi. Okşar gibi parmaklarını üzerinde gezdirip ateşledi dalı. Tek bir sigarası vardı. Onu da denizin aşığı olduğu yıldızlara baka baka içti. Eğer gittiyse deniz, yıldızlara gitmişti çünkü.

Ayağa kalkmaya niyetlendi. Bir şeyler düşünmesi gerekiyodu. Denizin yerini öğrenmeli, ona karşı son görevini layıkıyla yerine getirmeliydi. O aile bunun bedelini ödemeliydi. Düşünmek zorundaydı. Fakat artık bedeni iflasın eşiğindeydi. Bu, nakil organın bedene uyum sağlayamayıp, zehirlemesi gibiydi.

Yürümüştü. Yolun nereye gittiğini bilmeden, bu güne, şu ana kadar yürümüştü. Lakin yolun sonu görünüyordu. Yolun sonu uçurumdu. Darw kendini öldürecekti.

Evine doğru gelen iki aracın farları gözlerini kamaştırırken elini gözlerine siper etti. Arabadan inen adamlar kendi adamlarıydı. Bu güne kadar geri planda tuttukları. Denizi korumaya yetmemiş darwın vicdanını kasıp kavuran adamlar.

Göz yaşlarını silme gereği duymadan yerden destek alarak ayaklandı. Öyle yıkılmıştı ki dağ gibi adam, omuzlarından intihar eden güzel hayaller vardı. Yer, gök acırmıydı yüreği sökülene. Acıyordu işte.
Kara bulutlar karanlık gecenin üzerine çökmüş, ay utancından onların ardına sığınmıştı. Bir kaç defa şimşekle aydınlanan gök yüzü sayesinde yüzü sırılsıklam olmuş, tir tir titreyen yaşayan bir ölünün yüzü açığa çıktı. Bir ölüm bunları yapabilir miydi. Yapıyordu işte.

Yedi adam arabalardan inip ona doğru yürümeye tereddüt etmiş öylece dikilirken, darw onlara doğru güçsüz bir adım attı. İlk basamağı indi. İkincisi biraz daha sendeletti. O sıra gök yüzü dayanamadı. Bir yaş bıraktı hasret çektiği toprağa. O yaş, ayaklarının önüne düştü adamın. Lakin dalgındı, fark etmedi. Üçüncü basamağı inemedi. Düştü. Yere çarpışı ile aynı anda nükleer bir bombanın patlayışı misali bir ses çıktı gökyüzünden.

Bayılmamıştı darw. Düşmemiştide. Sudan çıkartılmış bir balık misali sarsıla sarsıla nöbet geçiriyordu. Kırgın olduğu toprağın üzerinde adeta can çekişir gibi dalgalanıyordu bedeni. Az önce yıldızlarla kaplı gökyüzü, kapkara bulutların esaretinde sağnak sağnak ağlamaya başladı. Gözleri sonuna kadar açık, bilincini tamamen yitirmiş genç adamın yanına koştular.

Kollarını, ellerini, dilini zapt etmeye çalışırken diğer yandan ambulansı arıyorlardı. Sarsıntıları kesilmemişti kollarının arasında çırpınan beden bir yana, adamın derinden inleyerek döktüğü göz yaşları can sıkıcıydı. Kiralık katildi bu adamlar. Dolu gözlerle izliyorlardı bu manzarayı. Yağmurdan sırılsıklam olduklarından, kimse kimsenin göz yaşını görmüyordu.

Her an beraberlerdi. Beraber ağlamışlardı. Beraber ağlayana kadar gülmüşlerdi. Sevgilinden önce dostunu kaybetmişti. Bazen ilk bakışta olmazdı aşk. Son anda fark edilir, gerçek bildiğiniz tüm olguları yerinden ederdi. Deniz öyleydi darw için. Geç fark edilmiş, erken yitirilmiş bir kalp ağrısı. Yanlızca sevdiği değildi. Sevildiğiydi deniz. Yabancısı olduğu bu topraklarda, vatanı bildiğiydi deniz. Ve şimdi bayrak yere düşmüş, vatan yitirilmişti. En az cumhuriyet kadar güzel bir rejim son bulmuştu.

Ambulansın sesi kulaklara dolarken, baygın bir adam, meleklerin tanrıya yakarışı sayesinde küçük bir armağan aldı.

Zifiri bir karanlığın içinde yürüdü.. yürüdü.. Bir şehrin tepesindeydi. Muazzam bir manzara ayaklarının dibindeydi. Sonra uzaktan bir beden çarptı gözüne.

-Denis!

Koştu. Ve sımsıkı sarıldı. Sırtını kuşatan o iki kol için yapamayacağı şey yoktu. Kokusunu derin derin soluduğu boyundan ayrılıp gözlerine baktı.

-Sen de bırakma beni.

Öyle canlıydı ki göz bebekleri. Ölü olamazdı bu adam. Ellerinden kaymış olmazdı.

-Bırakmam.

Ağzından kaçan ufak hıçkırığı önemsemeden öptü dudaklarından.

O an iki beden de uzaktı birbirine. Kendi cehennemlerinde yanmaktaydılar. Ancak artık tutunacakları ufacık bir umut ışığı vardı. Keza ikisi de hayattaydı.


***

BÖLÜMÜ BEĞENDİNİZ Mİ

İzninizle, buraya yazmak istediğim bir şeyler var. Lakin biraz can sıkıcı. Affınıza sığınıyorum.
Pride ayını biliyorsunuz. Sevgili Lgbti+ üyelerinin karanlık sokaklarda inadına rengarenk boyandıkları, bağnaz ve gerici siyah zihinlerin baskısı altında kalmak yerine gururla, Yaratıcının onlara uygun bulduğu her bir güzel rengi sırtlayıp yürüdükleri güzel bir ay.

Lakin güzel vatanımın eşsiz şehirlerinde MALESEF, MALESEF bu yürüyüşlerin yapılmasına izin verilmedi. Üyesi değilim Lakin yürekten üzüldüm. Yemin ederim çok üzüldüm.
Çünkü onlar toplumun kabullenemediği parçası.
Lezbiyenleri içten içe arzulayıp onları düşünerek tatmin olan yaratıklar.
gaylere ibne, yumuşak gibi ithamlarda bulunup şiddet uygulayan parazit kitle.
Ve en çok dışlanan transseksüeller; onlar en insafsız en ağır darbeyi alan gökkuşakları.
İş vermeyip, ev vermeyip, söz vermeyip sonra da yapmak zorunda kaldıkları işi utanmadan eleştiren karanlık vicdanlılar..

Onlara ait olan tek günü ellerinden aldılar.

Diliyorum ki, benim ülkemde de dilediğinizce yaşayabildiğiniz güzel günler gelir. Hep beraberiz. Asla bir farkımız yok. Her birinize sonsuz saygı ve sevgilerimle..
Elinizden alınan doğal, temel her 
hak için özür dilerim.

BİR GÜN BU ÜLKEDE, DENK OLDUĞUMUZUN BİLİNCİYLE KUTLANILAN BİR PRİDE AYINDA, SİZİNLE BERABER YÜRÜMEK İSTERİM. 

#aşkkazanır.

Continue Reading

You'll Also Like

16.4K 1.7K 59
En yetenekli insanlar bile felaketten kaçamaz. Dünyanın en iyisi olmayı hayal eden Zhang Ping, babasının yağma ve suça başvurmaması için gönüllü ola...
200K 10.1K 49
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
Verus | bxb By Vapsole

Mystery / Thriller

10.4K 1.2K 11
Her insan şanslı doğmuyordu. Korkunç bir ailede doğmuştum. Yıllarımı, yaşamak istediğim için sokaklarda geçirmek zorunda kalmıştım. Ben insanların ho...
3.3M 165K 18
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.