KANKA AŞKI

Galing kay Gece_Mavisii

192K 7.2K 1.1K

Kankasına aşık olan bir kız. Acaba ona söyleme cesareti bulacak mı yoksa ömrünün sonuna kadar içindeki bu pla... Higit pa

Bölüm 1 ~ GİRİŞ
Bölüm 2 ~ O AN
Bölüm 3 ~ BULUŞMA
Bölüm 4 ~ KAZA
Bölüm 5 ~ EMRE
Bölüm 6 ~ ARDA ve SEVGİLİSİ
Bölüm 7 ~ GİZLİ HAYRAN
Bölüm 8 ~ ŞOK
Duyuru
Bölüm 9 ~ ARDA'NIN AĞZINDAN
Bölüm 10 ~ HEYECAN
Bölüm 11 ~ SON 1 GÜN
Bölüm 12 ~ GERÇEKLEŞEN HAYALLER
Bölüm 13 ~ ARDA'NIN AĞZINDAN
Bölüm 14 ~ "YANINDAKİNİN SAHİBİ VAR"
Bölüm 15 ~ OKUL
Bölüm 17 ~ İLK AY
Bölüm 18 ~ Arda'nın Ağzından
Bölüm 19 ~ YILLAR SONRA
DUYURU
Bölüm 20 ~ HATIRLAMAYA BAŞLIYORUM
Bölüm 22 ~ ŞAŞKINLIK
Bölüm 23 ~ "ÖLME..."
BÖLÜM 24 ~ MUTLULUĞA ADIM ADIM
Bölüm 25 ~ DOST KAZIĞI
Bölüm 26 ~ AMELİYAT
GERİ DÖNDÜM!!!
Bölüm 27 - Hastaneden Çıkış
FİNAL
YAZICIDAN OKUYUCUYA

Bölüm 16 ~ İLK HAFTA

4.6K 180 14
Galing kay Gece_Mavisii

"Hayırlı olsun çifte kumrular." diye biri sınıfın ortasından Arda ve benim oturduğumuz yere doğru bağırınca o tarafa doğru döndüm. Bu ses Mert'e aitti.

Bu lafın üzerine utancımdan başımı yere eğmek isterken Arda'nın bana olan sert bakışları dikkatimi çekti. Sanırım bunu yapmamalıyım diye düşünüp başımı eğmekten vazgeçtim.

Mert yanımıza ağzı kulaklarına varacak kadar kocaman bir sırıtışla geldi ve elini omzuma koydu. Bunun üzerine kafamı ona doğru çevirip gülümsedim. Aslında hiç hoşlanmadığım bir hareketti bu.

"Sağol." diye Mert'e soğuk bir cevap veren Arda cidden sinirli gözüküyordu. Belki de Mert'i de sevmemişti. Ah Arda kimi seviyordu ki ?!?!?

"Sağol." yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim. O sırada sınıfın ortasında dikilmiş ve sadece bize odaklanmış Emre'yi gördüm. Göz göze geldiğimizde yüzünde pişmanlık ifadesi vardı.

Ama onu nasıl affedebilirdim ki ?!?! Bana ihanet etmişti. İhanet bu hayatta katlanamayacağım şeylerden biriydi ve o da bana kelimenin tek anlamıyla ihanet etmişti. Onu affetmek belki de hayatımda yapacağım son şeydi.

Bize doğru yaklaşınca yerimden kalkıp şu lanet sınıftan bir an önce çıkmak istedim fakat Arda'nın eli bu hareketime engel oldu. Kolumu sıkıca kavramış ve beni bırakmıyordu. Ona ne yaptığını anlamamışcasına bakınca beni yanına çekti ve yeniden oturmamı sağladı.

"Emre'ye bir şans ver." diye kulağıma fısıldadı. Gözleri yalvarırcasına bana bakıyordu.

Kesin bir ses tonuyla "Hayır Arda. Benden herşeyi iste ama bana ihanet eden birini affetmemi bekleme ! " dedim. Kolumu elinden kurtardım ve bir hışımla ayağa fırladım.

Emre'nin yanından geçerken ona kısa bir bakış attıktan sonra hızla tuvalete koştum. Çünkü birazdan ağlayacaktım ve sınıfın ortasında da ağlayamazdım.

Emre hala nasıl utanmadan benim yüzüme bakabiliyordu ki ?!?! Sadece Cansu için mi benimle yakın olmuştu ?!?!? Bana aşık olduğunu söylemişti. Tamam bana aşık olup olmaması umrumda bile değildi fakat.....ah bu !!!

Kendimi bir tuvalete kapatıp ağlarken Arda'nın sesi kulaklarımı doldurdu ve bir o kadar da kız çığlıkları. Arda tuvalete mi girmişti ?!?! Hem de kızlar tuvaletine.

Bir süre sonra tuvalet kapıları vurulmaya başladı.

"Bensu." aralarda da fısıltı eşliğinde küfürler sayıyordu. "Bensu. Tamam hadi çık şurdan gel. Affetme taman onu ama ağlama Bensu."

Ağlayacağımı nerden biliyordu ?!?! Ah bu çocuk kesinlikle beni çok ama çok iyi tanıyordu.

Gözyaşlarımı peçeteyle silip tuvaletin kapısını açınca Arda'yı tam karşımda buldum. Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Sanırım o da benim şu an olduğum gibi 'Dokunsalar ağlarım' modundaydı.

"Bensu ?"

"Arda ?"

Birden hıçkırıklarıma engel olamadım ve ağlayıverdim. Benim ağladığımı gören Arda bana sımsıkı sarıldı. İşte bu...istediğim şey tam olarak da buydu. Güven veren bir sarılma.

"Ah Bensu. Ağlama sen. " kapattığımı yeni farkettiğim gözlerimi açınca etraftaki kızların pür dikkat bizi izlediklerini gördüm.

"Arda istersen burdan çıkalım." burnumu çektim ve Arda'dan istemeden de olsa ayrılmak zorunda kaldım. Yüzüne bakınca tebessüm ettiğini gördüm ve elele tuvaletten çıktık.

~

"Seni geçiyorum Bensuuuu. Sana söylemiştim. Biraz dikkatli izlesen."

"Hayır asıl ben seni geçiyorum." dedim ve klibi daha da dikkatli izlemeye başladım

Diğer çiftlerim aksine bir yemek veya sinema yerine biz ilk haftamızı bizim evde Xbox oynayarak geçiriyorduk. İki kişilik dans oyunundaydık.

Aslında normalde Arda'dan daha dikkatli bir insanımdır fakat o yanımda olunca dikkatim dağılıyordu doğal olarak. Ve o da oyunda beni geçmeyi bu şekilde başarmış oluyordu.

Dans ederken birden sol tarafıma dönmek yerine yanlışlıkla sağ tarafa dönünce, soluna dönmüş Arda'yla burun buruna geldim.

Kızardım !

Çok yakındık ve müzik hala çalmaya devam ediyordu. Ah iyiki hareketli bir parçaydı. Yoksa şuandaki atmosfer daha farklı bir şekilde olabilirdi.

Sadece ikimize bakıyorduk ve onun hızlı soluklarını dudaklarımda hissediyordum. Eminim ki o da aynı şekilde benimkileri...

Beklediğim bir hamleyi yaptı ve beni öptü. Utana sıkıla karşılık verdim fakat domates gibi kıpkırmızı olduğuma iddiaya girebilirdim.

Ellerimi o kömür karası saçlarına daldırdım. Bu hep yapmak istediğim fakat yapamadığım birşeydi. Anastasia hep böyle yapıyordu ve..ah.. ben de özeniyordum fakat şimdi....

Beni çok ama çok derinden öptü. Sadece bir anlığına o benim için Christian, ben de onun için Anastasia olmuştum.

Bir süre sonra iyice artan soluklarımızı düzene sokmak için benden ayrıldı. İkimiz de nefes nefeseydik. Ellerim omuzlarına düşmüştü. O da belime sarılmıştı.

Yine sessizleşmiştik. Biran aklıma dans oyunu geldi ve sessizliği bozan ben oldum.

"Ben kazandım. " ve yapmacık bir kötü kadın kahkahası ekledim.

O da bu halime derinden gelen bir kahkaha attı.

"İstisnalar kaideyi bozmazlar Bensu Hanım."

Bu defa da onun bu haline ben bir kahkaha attım ve ardından ikimizde kahkaha atarak odadaki kanepelerden birine oturduk. Hala nefeslerimiz düzene girmemişti.

Birden içimdeki Arda'nın dizine yatma isteği yer yüzüne çıktı. Ben de bu isteğime engel olamadan Arda'nın dizine yattım ve bu halime gülümsediğini hisseder gibi oldum.

Hiç konuşmuyor olması açıkçası moralimi bozmamış değildi. Acaba neden konuşmuyordu ki ?!?

"Bensu Mert'ten uzak dur."

"Neden ?" diye sordum.

"Bensu sadece uzak durmanı söyledim. Nedenini kurcalamana gerek yok."

Arda bunları söylerken bir yandan da saçlarımı okşuyordu.

"Nedenini de bilmek istiyorum."

"Bensu uzatma. " diye bana bağırdı ve saçımı okşayan elinin şiddeti artmaya başladı. Saçım da acımaya başlamıştı.

"Ahh napıyorsun Arda ya bırak saçımı." dedim ve dizinden kalktım.

"Sinirini benden çıkarmana gerek yok." diye bağırdım.

"Bensu ben..." sesi pişman gibi çıkmıştı.

"Gerek yok Arda. Bir haftadır bana aynı şeyi söyleyip duruyorsun. Tamam ben sana Mert'ten uzak durmayacağım demiyorum ki sadece nedenini de öğrenmek istiyorum. Ama sen her 'Neden ?' diye sorduğumda bir şekilde canımı acıtıyorsun. Ya fiziksel ya da ruhsal. Ve ikisi de canımı çok yakıyor Arda. Bu arada ilk haftamızın da içine sıçtığın için sağol. Evet küfür ettim Arda. Biliyorum yakışmıyor bana ama sinirliyim. Bana öyle öcü görmüş gibi bakma. Artık kendimi tutamıyorum kusura bakma. " dedim ve onu bu konuşmamla afallamış bir şekilde odada bırakıp gittim.

Dışarısı sıcak olduğundan üzerime birşey alma gereği duymadan yola çıkıp yürümeye başladım.

Bir haftadır bana aynı şeyi söyleyip duruyordu. Belki de günde en az 10 kere. Bence Mert kötü biri değildi. Hatta Aylin'le 4-5 gündür süren düzenli bir ilişkileri de vardı. Yani ondan bana zarar geleceğini düşünmüyordum. Ah, daha neden ondan uzak durmam gerektiğini de bilmiyordum ki.

Telefonumu açıp saate bakınca yaklaşık 2 saattir dışarıda olduğumu farkettim ve hemen istikametimi eve doğru çevirdim.

Eve geldiğimde annemlerin hala evde olmadıklarını farkettim. Arda ile Xbox oynadığımız odaya girince Arda'nın da orda olmadığını farkettim.

Tabii ya sıkışınca hemen kaçsın o.

Ben de odama çıktım ve kapıyı açınca gördüğüm manzara karşısında ağzım açık kaldı. Arda benim yatağımda benim yastığıma sımsıkı sarılmış, mışıl mışıl uyuyordu.

Ah ben bu görüntüyü ölene dek seyredebilirdim. Bu anı ölümsüzleştirmek için başucu lambamı açıp Arda'nın bir fotoğrafını çektim. Onu uyandırmak istemediğimden yavaş yavaş ben de yanına kıvrıldım.

Onu uyurken izlemek eğlenceli olabilirdi. O alnına düşen siyah saçları... Onları düzeltme isteğime karşı koydum ve onu izlemeye devam ettim. Bir süre sonra göz kapaklarımın ağırlaştığını hissettim ve kendimi uykunun kollarına serbest bıraktım.

~

Sabah uyanınca Arda'nın gittiğini görmemle yıkılmam bir oldu. Ah nereye gitmişti ki ?!?!? Elimi yüzümü yıkayıp hemen aşağı indim ve evde de kimsenin olmadığını farkettim. Artık sinirlenmeye başlamıştım.

Büyük bir hışımla bahçeye doğru yürüdüm ve ben hariç herkesin orda olduğunu gördüm. Arda, Yasemin teyze, Buğra amca, Can, annem ve babam. Beni görünce hep bir ağızdan 'Günaydın' dediler. Ben de onlara 'Günaydın' dedikten sonra arkasında Tarkan'ın resmi olan sandalyeme geçip oturdum.

Anlaşılan pek de önemli bir konu yokmuş ortada. Öylesine bir 'Kahve içme' ymiş. Zaten Arda'yla yattığım için de çok utanıyordum Arda'dan. Bu yüzden de biran önce gitsinler istedim ve istediğim de oldu.

~

Eveett biliyorum bayadır bölüm paylaşamadım ama inanın ki hiç ama hiç vaktim olmadı. Anlayışınıza sığınıyorum. Ayrıca bu bölüm kısa oldu hatta kısa değil çok çok kısa oldu ama elimden bu kadarı geldi.

Önümde eğer bu dönem takdir getirirsem beni bekleyen bir Tarkan konserim var. Bu yüzden çok ama çok ders çalışıyorum. Yani vaktim de olmuyor doğal olarak.

Ayrıca bölümler belki haftada 1 kez ya da iki haftada 1 kez gelebilir :(((

Hepinizden anlayış bekliyorum ve en kısa sürede görüşmek üzere. Öpüyorum :***

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

92.3K 7.3K 55
Bilinmeyen Numara: Şu patlamış mısırı azıcık yavaş ye kıskanıyorum Yağmur: Sen beni mısırdan mı kıskanıyorsun gerizekalı? Bilinmeyen Numara: Ama çok...
6.4M 206K 103
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
608K 27.1K 56
053***: Pşşt, bebeğim, 053***: Çaklıtlı keksin, bu dünyada teksin 053***: Kimseye yar etmem, sen yanlızca benimsin ~♡~♡~♡~♡~ İLK KİTABIM OLDUĞU İÇİN...
114K 11.7K 39
053*: Senin kedin mi bu? Doğuhan: Evet, rica etsem atacağım konuma getirebilir misin? Ya da sen at ben geleyim. 053*: İşte o imkansız. Doğuhan: Ne...