Bölüm 12 ~ GERÇEKLEŞEN HAYALLER

7.6K 279 70
                                    

Yine bir krize girmişti Ege.O kadar çaresizdi ki.. Sadece...sadece yalvarıyordu.

"Bensu...Bensu...lütfen Bensu nolur Bensu ara Ayça'yı." bir de ağlıyordu. Kelimeleri kesik kesikti. Ayça'yı aradım fakat cevabı 'hayır' oldu. Yani uyuşturucu yok demekti bu.

Ege daha fazla ağlamaya başladı. Kıpkırmızı olmuştu. Beraberinde bende ağlıyordum. Simsiyah bir oradaydık ve odada sadece....sadece onun o zümrüt yeşili gözleri çaresizlikle parlıyordu. Ona sıkıca sarıldım tüm bunların geçeceğini onun iyileşeceğini söyledim.

Tam gözleri kapanıp başı yana kaydı. Aniden gözlerimi açtım. Tam bir kabustu bu. Kalkar kalkmaz ağlamaya başladım. Onu o kadar çok özlüyordum ki. Mesela ne zaman kabus görsem hemen onun odasına girer ona sıkıca sarılırdım. Sonrasında da beraber uyurduk.

O benim için bir ikizden çok abi gibiydi. Abi şefkati gösteriyordu bana. Tamam teknik olarak ondan 15 dk büyüktüm ama bu benim için hiçbirşeydi.

Saate baktığımda 7 olduğunu gördüm ve biraz ilerdeki partkta yürüyüş yapmaya karar verdim. Birşeyler atıştırıp dişlerimi fırçaladıktan sonra annemlere bir not bırakıp evden çıktım ve kulaklıklarımı takıp yürümeye başladım.

Yürüdükçe ağlıyor ağlıyor ve daha çok ağlıyordum. Yaklaşık 1 saat yürüyüp düşündükten sonra bir banka oturdum arkama yaslandım, derin derin nefes alıp verdim.

Sanki ağaçlar üstüme üstüme geliyordu. Bunalmıştım artık bu hayattan. Ege'ye -ikizime- olan suçluluk duygusu intihar etmem için çok iyi bir nedendi aslında fakat annemlere 2. kez evlat acısı çektirmek istemiyordum.

Derken karşımda bir çocuk belirdi. Bu çocuk sanırım bizim okuldaydı. Aslında bizim okulda olmak için fazla yakışıklıydı. Çünkü ne de olsa fen lisesi. Hepsi inek. Tabii arada istisnalar olabiliyor demek ki. Arda, Emre, Ege. Bu da onlar gibi istisnaydı.

Esmer, uzun saçlı ve uzun boylu biriydi. Üzerine yapışan giysisi kaslarını meydana çıkarıyordu ve ah ne güzel kasları vardı öyle. Sen Arda'ya aşıksın Bensu. Tabii ya ben beni kardeşlikten reddeden birine aşığım. HALA !

Bir süre bakıştıktan sonra sessizliği bozdu. İyiki bozdu yoksa ben bu lanet olası utançlığımdan dolayı tek kelime etmeden çocuğa bakacaktım.

"Selam ben Mert." dedi ve elini uzattı.

Bir süre eline baktığımı görünce ekledi.

"Tanışmak istemiyorsun galiba."

Kekelememek için utangaçlığımı olabildiğince bastırarak elimi uzattım.

"Ben de Bensu. Ah şey sadece çok yorgunum kusura bakma." Aferin sana Bensu kekelemedin. Büyük bir adım bu.

"Önemli değil. Şey oturabilir miyim yanına ?"

Lanet olsun ne diyeceğim ben şimdi ? Utangaçlıktan yerin dibine girmiştim ki başımı onaylar bir biçimde öne arkaya salladım. O da gülümseyerek yanıma oturdu ve sağ tarafına yani bana doğru döndü.

Ben de ona doğru dönmek için soluma dönünce burun buruna olduğumuzu farkederek yerimde kıpırdanıp biraz geriye çekildim. O ise bu hareketime de sadece gülümsedi ve başını öne eğdi. Ama cidden dişleri çok güzeldi. Sanırım gülmek Tarkan ve Arda'dan sonra en çok bu çocuğa yakışıyordu.

"Aslında aynı okuldayız. Yani tanıyorum seni ama daha önce hiç resmi bir şekilde tanımamıştık." deyince iyice kızardım.

"Ah evet sima olarak b-ben de tanıyorum ama resmi olarak şuan tanıdım." Ah ben nasıl bir cümle kurdum böyle Allah'ım. Hepsi heyecandan kesinlikle.

KANKA AŞKITempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang