Aşka Tutkun Çocuk | Tutkun Se...

By buzsel

1.8M 93.6K 36.7K

Bu kitap sizi okyanusların en derinlerine, soluksuzca okuyacağınız bir dünyaya götürecek... Dikkat edin boğul... More

|Tanıtım|
A.T.Ç | Karakter🔥
A.T.Ç | 1.Bölüm
A.T.Ç | 2.Bölüm
A.T.Ç | 4.Bölüm
A.T.Ç | 5.Bölüm
A.T.Ç | 6.Bölüm
A.T.Ç | 7.Bölüm
A.T.Ç | 8.Bölüm
A.T.Ç | 9.Bölüm
A.T.Ç | 10.Bölüm
A.T.Ç | 11.Bölüm
A.T.Ç | 12.Bölüm
A.T.Ç | 13.Bölüm
A.T.Ç | 14.Bölüm
A.T.Ç | 15.Bölüm
A.T.Ç | 16.Bölüm
A.T.Ç | 17.Bölüm
A.T.Ç | 18.Bölüm
A.T.Ç | 19.Bölüm
A.T.Ç | 20.Bölüm
A.T.Ç | 21.Bölüm
A.T.Ç | 22.Bölüm
A.T.Ç | 23.Bölüm
A.T.Ç | 24.Bölüm
A.T.Ç | 25.Bölüm
A.T.Ç | 26.Bölüm
A.T.Ç | 27.Bölüm
A.T.Ç | 28.Bölüm
A.T.Ç | 29.Bölüm
A.T.Ç | 30.Bölüm
A.T.Ç | 31.Bölüm
A.T.Ç | 32.Bölüm
A.T.Ç | 33.Bölüm
A.T.Ç | 34.Bölüm
A.T.Ç | 35.Bölüm
A.T.Ç | 36.Bölüm
A.T.Ç | 37. Bölüm
A.T.Ç | 38.Bölüm
A.T.Ç | 39.Bölüm
A.T.Ç | 40.Bölüm
A.T.Ç | 41.Bölüm
A.T.Ç | 42.Bölüm
A.T.Ç | 43.Bölüm
A.T.Ç | 44.Bölüm
Neden bölümler artık geç geliyor?
A.T.Ç | 45.Bölüm
A.T.Ç | 46.Bölüm
A.T.Ç | 47.Bölüm
Sıkıntı BÜYÜK!! | Açıklama
Sizce A.T.A tekrardan dönsün mü?
A.T.Ç | 48.Bölüm - Yılbaşı / Part 1
A.T.Ç | 49.Bölüm - Yılbaşı / Part 2
Bölüm ve Whatsapp grubu açıklaması
whatsapp alım sıkıntısı / alım kapandı
A.T.Ç | 50.Bölüm - Bekarlığa Veda🌿
Bir Küçük Bölüm Meselesi
A.T.Ç | 51.Bölüm
A.T.Ç | 52.Bölüm | Part 1
ÖZÜR DİLERİM | Sezon Finali Kararı ❤
A.T.Ç | 52.Bölüm | Part 2 - Sezon Finali
A.T.Ç | 53.Bölüm
A.T.Ç | 54.Bölüm
A.T.Ç | 55.Bölüm
A.T.Ç | 56.Bölüm
Toplanın bir şey konuşmamız gerek
A.T.Ç | 57.Bölüm
A.T.Ç | 58.Bölüm
A.T.Ç | 59.Bölüm
A.T.Ç | 60.Bölüm
A.T.Ç | 61.Bölüm
A.T.Ç | 62.Bölüm
A.T.Ç | 63.Bölüm
A.T.Ç | 64.Bölüm
A.T.Ç | 65.Bölüm - Part 1
A.T.Ç | 65.Bölüm - Part 2
A.T.Ç | 66.Bölüm Part 1

A.T.Ç | 3.Bölüm

30.4K 1.3K 287
By buzsel

Çilekli sütlerimmmm  ben geldim😁

Multimedya: bölümden bir kare😓

Umarım bölümü beğenirsiniz

*İyi okumalar*

Defne'den

Önümüze çıkan şeyler bazen sen istemeden hayatına dahil olurdu.

İlk seviyor gibi davranır sonrada kalbini söküp atardı. Öyle inanırdın ki ona ondan başka her şeyin yalan olduğunu sanırdın.
Öyle sarıp sarmalardı ki sadece onun koruyabileceğini inanırdın.

Ben de inanmıştım.

Bana aşık olduğunu benden başka kimsenin olmadığına inanmıştım.

Ama yanılmışım...

Annem hep "kalbinin sesini dinle o doğru yolu gösterecektir" derken artık buna inanamıyordum. Çünkü o sesi her dinlediğim de canım biraz daha yanıyordu.
Taşıdığım bu kalp ağır geliyordu.

Keşke hiç tanımasaydım demek istiyordum ama onu bile beceremiyordum.

Ne onla oluyordu ne de onsuz...

O aşkla bakan gözler bunu nasıl yapar diye düşünürken bir cevap bile bulamıyordum.

Beni hiç mi sevmemişti?

O dokunuşlar, o şefkatli bakışları hepsi yalan mıydı?

Yine kafamda takılı sorularla nefes almaya devam ederken içime derin bir nefes çektim.

"Sizce de şu Ezel denilen kız biraz garip değil mi?"

Aren gece gece tırnaklarını törpülerken dediği şeylerle düşüncelerden sıyrıldım.
Ömür yediği çikolatayı yutup "bilmem bence çok tatlı bir kız yüzünden ponçiklik akıyor" dediğin de bu benzetmesi güldürmüştü. Aren yeşil gözlerini bana dikip "iki günde bu kızla yakın olman hoşuma gitmedi. Tanımıyoruz bile" dedikleriyle göz devirdim.

"Abartma Aren o Ekin'nin kardeşi yabancı sayılmaz"

Aren törpüleme işini yarıda kestip bana döndü. "Zaten bu yüzden diyorum ya Ekin'nin sana yaptığı onca şeyden sonra hala-"

"Keser misin?! Bu konuda konuşmak istemiyorum"

Aren sinirle "neyi seni aldattığını mı duymak istemiyorsun? Sen duymak istemiyor olabilirsin ama gerçek bu" dilinden acımasızca dökülen kelimelerle gözlerim doldu.

"Evet aldatıldım ama bari senin gibi ben sevgilimi aldatmadım!"

Aren hızla yataktan fırlayıp öfkeyle bana yaklaştı. "Defne sözlerine dikkat etsen iyi olur! Ben kimseyi aldatmadım!" öfkeden kızaran yüzüne baktım.

Ömür "ne yapıyorsunuz siz böyle? İkiniz de kesin!" diye bağrınca Aren sinirle soluk alıp odadan çıktı. Ben ne yapıyordum böyle? Sevdiğim insanların kalblerini kırmaktan başka ne yapıyordum.

"Ömür ben öyle demek istemedim bir anda ağzımdan kaçtı"

Pişmanlıkla yükselen sesimle Ömür kollarını bana sardı. "Senin bir suçun yok bu ara Aren pek iyi değil" bende ona sıkıca sarıldım.

"Neden böyle oluyor Ömür? Neden canım yanıyor? Sanki hiç sönmeyecek bir alevin içinde yanıyorum"

Saçlarımı okşayıp "geçecek her şeyi unutacaksın, onu unutacaksın"

Sanki her geçen gün nefes almak daha da zorlaşıyordu.

"Ben vazgeçsemde yüreğim vazgeçmiyor, onu unutamıyorum"

Ömür çaresizce susarken beni koruyup kollayan babamı özlemiştim. Onun göğüsünde her şeyi unutuyordum. Belki bunuda unuturdum.

Ömür'ün mavi gözlerine kararsızca bakarken konuştum. "Ben geldiği gece odasına gittim. Bana yaptığını söyledi beni aldatmadığını, ben inanmak istedim ama yapamadım. Gözün içine baka baka onu istemediğimi, aşkımın bittiğini söyledim" dudaklarımdan dökülen kelimelerle hıçkırdım.

"O- onu affetmek istedim ama yapamadım"

"Şşş sakin ol böyle yapma bu sadece senin canını daha fazla yakacak"

Ömür yanaklarımı tutup akan gözyaşlarımı sildi. "O kaybetti. Bak ağlamaya devam edersen Demir amcayı arayıp her şeyi anlatırım. O zaman artık Ekin'i mezarda ziyaret edersin" sesinde alay varken kolunu vurup "sakın zaten abimi zor tutuyorum. Şu iş olmasa şimdiye kadar birbirlerini öldürmüşlerdi." dediğimde Ömür ciddi bir yüz ifadesine büründü.

"Bir de o var değil mi? Umarım bu sefer tatilimiz zehir olmaz. Kerem öfkesine hakim olsa her şey güzel gidiyor ama işte Kerem"

Bu haline güldüm.

"Bence bu sefer başka şeylere öfkelenmekten ona sıra gelmeyecek"

Bugün Ezel'le halleri gelirken sırıttım. Kavga etmeden duramayan bu iki deli işimize çok yarayacaktı.

Ömür "aklında ne var senin?" dediğinde her şeyi bir kenara atıp burada olmamızın amacına odaklandım.

"Sanırım adamı oyalayacak ikiliyi buldum"

Ah bu tatil düşümdüğümden eğlenceli olacaktı...

💡💡💡

Ezel'den

Burnumun ucunda duran, nefes almamı zorlaştıran adama bakarken dediklerini duymamla onu hızla ittim.

"Sen kendini ne sanıyorsun? Hemen odamdan çık!" öfkeyle dolup taşan sesime karşılık kaşları havalandı.

Cevap vermek için gül kurusu dudaklarını yalayıp gülümsedi. "Yoksa beni öpmek istemiyorsun?"

Yavaş yavaş bütün sinir bedenime yayılırken sesli bir kahkaha attım.
"Seni öpmek mi? Gider bir şempanzeyi öperim daha iyi! Şimdi odamdan çık yoksa sapık var diye bağrırım" tehtidimi aldırış etmezken dediklerim onu kızdırmış görünüyordu.

"Bağır bekliyorum"

Bu rahat haraketleri sadece beni gıcık etmek için yaptığını biliyordum.
Yapamayacağımı mı sanıyordu?

"İmdat odam da sapık var!! Yardım-"

Dudaklarımın üstüne koyulan el yüzünden bağrışım kesilmişti. "Manyak mısın kızım sen? Ne bağrıyorsun?!" kaşlarımı çatıp dudaklarımın üstündeki elini ittirdim.

"Manyağım oldu mu? Şimdi çık odamdan!"

Sinirli soluk alıp verdiğimde benden uzaklaşıp "tamam sadece şakaydı şimdi sakin ol"

"Böyle şaka mı olur be?"

Yüzünü buruşturup "kızım benim seninle ne işim olur Allah'a şükür daha o kadar düşmedim" dediğinde yüzümün şekli değişti.

Bu dingil bana kötü bir şey dedi değil mi?

"Allah Allah bir de beğenmiyor sanki fikrini merak eden oldu! Çık odamdan"

Ellerini kaslı kollarına bağlayıp omuz silkti.
"Sen bilirsin oysa ben sana yardım etmeyi düşünüyordum"

Yardım mı?

Meraklı bakışlarım üstünde gezinirken gözlerim kısıldı. "Nasıl bir yardım bu?" ilgili çıkan sesimi engelleyemezken Kerem gülümsedi. "İstersen sana Arel için yardım edebilirim" cevabı şaşırtmıştı.
Düşsem kaldıracağına bile şüpheli baktığım bu adam bana Arel konusunda yardım mı edecekti?

Şüpheyle ona yaklaştığımda yüzünde hiçbir kas oynamıyordu. "Bana neden böyle bir iyilik yapmak istiyorsun? Bundan çıkarın ne?" mavi gözleri sakinliğini korurken gözlerinde sanki kısa bir parıltı geçmişti.

"Yani onu sevdiğini kabul ediyorsun"

Kahresin! Gerçekten aptalım!

Sessizce gözlerimi deniz manzaralı pencereme diktiğimde keyifli sesini duydum.

"Sadece kuzenimin mutluluğunu düşünüyorum. Ona iyi gelebilirsin"

Hadi canım buna inanacağımı beklemiyordur umarım!

"Sen beni salak mı sanıyorsun? Sana güveneceğimi sanıyorsan yanılıyorsun!"

Cırlamamla yüzünü buruşturdu. "Bu nasıl bir ses lan kulağımı siktin!" kükremesiyle yerimden zıpladım.

Hayvan!

Sert bir şekilde omzuna vurduğumda ikincisine izin vermeden bileğimden tutup beni kendine çekti. "Bence beni sinirlendirecek şeyler yapma, sen zararlı çıkarsın!" Küçük bedenim onun iri yarı bedeni karşısında daha da küçülürken kafamı dikleştirip ona baktım.

"Sen de bana bağırma!" mavi gözlerim onun mavileriyle buluştuğun da sanki iki farklı renk birbirine karışmıştı.

İki mavi nasıl bu kadar farklı olabilirdi?

Bu uzun bakışmayı bitiren ben olurken ondan uzaklaştım. "Senin yardımını falan istemiyorum" onu daha fazla bakmak istemediğim için bedenimi pencereye döndürdüm. O ise "sen kaybedersin sonuçta Arel'i benden iyi tanıyan yok fikrin değişirse akşam sahilde ol" cevap verme gereği duymadan odadan çıkışını izledim.

Kerem'le anlaşma yapmak şeytanla yapmaktan beterdi. Belki onu tanımıyordum ama o mavi gözlerinde iyi niyet yoktu. Hem bir insan neden tanımadığı birine yardım etmek istesin ki? Çok garip ve dengesizdi. Sarı saçlarımı geriye atıp sıkıntıyla nefes aldım.

Kafam allak bullak olmuştu. Ya gerçekten sadece yardım etmek istiyorsa? Sonuçta o da bir insandı. Aşktan anlıyor olmalı...

'Sanki gerçekten aşktan anlıyorsun'

Kafamda yankılanan sesle içimdeki okyanus ikiye bölündü. Bir tarafım işte aşık olduğun kişi derken diğer tarafım o yanlış kişi diye benimle savaşıyordu.

Aşkın ne olduğunu bilmiyor oluşum onu hissetmiyorum anlamına gelmezdi.
Ona her bakışımda içimde bir mutluluk olması aşk sayılmaz mıydı? Kafamın içinde delice dönen sorularla kendimi yatağa attım.

Bu sorulara cevap bulamazken tek korkum bu savaşa yenilmekti.

Ya gerçekten bu aşk değilse?

O zaman neydi?

💫💫💫

Ömür'den

Gözlerimi açmak istemezken Defne'nin şarkı söyleyen sesiyle inleyip yastığı yüzüme doğru bastırdım.

"Bir sus kızım ya sabah sabah!"

Kendi kendime söylenirken yüzümden yastığın çekilmesiyle Defne'yle göz göze geldim. "Kızım hala ne yatıyorsun planı harekete geçirmeliyiz" hevefesli sesine karşılık gözlerimi devirdim. Yanda duran yastığı yüzüne fırlatıp "kızım bir git ya! Ben uyuyacağım hem ölmek için çok gencim Kerem bunu duyursa bizi keser"

Defne'nin gece yaptığı plan yine aklıma geldiğinde yüzümü buruşturdum.

Cidden ölmek için yer arıyorduk.

Defne yeşil gözleriyle tatlı tatlı bakarken Ekin'nin  bu bakışlara nasıl dayandığını düşündüm. Keşke o şerefsizlik yapmasaydı da hala birlikte olabilselerdi. "Ya Ömür lütfen hem en fazla ne olabilir ki?" kocaman gülümsemesiyle bana bakarken oflayıp pes ettim.

Umarım helvam fıstıklı olurdu...

...

Defne bana kaş göz işareti yapmaya devam ederken stresle nefes aldım. Herkes önündeki tabaklarıyla ilgilenmekle meşguldü. Bakışlarım Cam kenarındaki Kerem'e kaydığında bakışları dışarıdaydı.
Onun baktığı yere baktığımda terasta bizden ayrıca kahvaltı yapan Ekin'lere kaydı. Koray artık ne anlatıyorsa Ezel ve Azra kahkahalarla gülüyordu. Bizim masaya göre oldukça neşelilerdi.

"Abi her şey hazır. Adam'ın kalacağı odayı öğrendim artık gerisi sende" ben söze bile giremeden Teo'nun sesini duydum. Kerem sadece başını salladığında bu anı kullanıp konuşmaya dahil oldum.

"Acaba bu sefer tek yapmasan mı? Sonuçta bu diğerlerine benzemiyor. Karşımızdaki kişi Arap milyoner Affen Alibeyyan"

Kerem soğuk mavileri bana dönerken yüzünde bir mimik bile oynamıyordu. Normalde işlerine karışmazdım ama bu sefer karşımızdaki dünkü velet değildi.
Adamın ismi tüm dünyayı sarmışken buraya gelme amacı sadece kazanacağına emin olduğu ihale içindi ve o ihaleyi kazanırsa hiç iyi şeyler olmayacaktı.
Zaten bizimde buraya gelme amacımız buydu. İhaleye sunacakları teklifi ögrenip ona göre teklif verecek ve ihaleyi alacaktık.
Bunun doğru olmadığını biliyorduk ama bu düzenbaz adam için bu müstehaktı.

Kerem lafı hiç uzatmadan elinde döndürdüğü bıçağı masaya sertçe koydu.
"Ömür kafanda bir şey varsa söyle yoksa sus" dediğinde tedirgin olmuştum. Defne de sanki planından vazgeçmiş gibi bakışlarını benden kaçırırken lanet ettim.

Zaten hep benim üstüme oynayın!

Sinirle "Kerem biz düşündükte sen adamla görüşmeye tek gitme yanına birini alırsan daha iyi olur" Kerem alayla kaşlarını kaldırdı.

"Düşündük?"

Sorusuyla Defne sırıtarak elini kaldırdı.
"Fikir birazcık (!) benden çıkmış olabilir" çekinerek konuştu. Sessizliğini koruyan Arel "sizden biri gidemez bunu unutun hem buna gerek oluğunu düşünmüyorum" sessizliğini bozmuştu.

Kerem, Arel gibi tepki vermezken şimdi planın ikinci adımındaydı. Kaşlarımı çatıp "bir kerede dediğimizi kabul edin. Ben adamı oyalarken Kerem'de ihale için yapılacak teklifi öğrenir. Bunda zor bir şey yok ki" onları ikna etmeye çalışırken Aren yeşil gözlerini bana dikti.

"İsterseniz bende gelebilirim"

Defne'yle aynı anda "olmaz!" nidası dökülürken bu ani çıkışımızla bize garipçe baktı. Teo "olmaz o iti oyalamak sana kalmadı!" sert sesiyle gözlerimi kısıp cevap vereceğim sırada Kerem konuştu.

"Tamam, Ömür benimle gelir"

İşte bu!

Biz Defne ile rahat bir nefes alırken planın diğer tarafı Defne'ye kalmıştı. Neden Kerem'le Ezel'i bir araya getirmeye çalıştığımızı bir anlam veremezsemde bunu çok da umursamadım.

Defne'nin elbet bir nedeni vardır diye düşünürken umarım bu işin sonu tatlı biterdi.

Biterdi değil mi?

💢💢💢

Ezel'den

"Ezel sana da uygun mu?"

Kafam hala Kerem'in dedikleri yüzünden doluyken masada dönen sohbetten bir haberdim. Azra'nın sorusuna "hıı, efendim?" diye cevapladım. Koray alayla "ooo bu leyla olmuş, bizi dinlemiyor bile" dedi. Gözlerimi devirip homurdandım.

"Ne leylası ya? Sadece dalmışım bu bile suç oldu" tepkili sesime karşı yüzü şaşkınlıkla bana baktı. "Tamam sadece şaka yaptım"

Bu ara herkes şaka yapıyor zaten!

Gözlerimin önüne yine Kerem gelirken sinirle ofladım. Acaba gerçekten yardım edecek miydi? Bu sorunun cevabını bilmemek delirtiyordu. Azra'ya sabah olanları anlattığımda tek dediği şey "dikkatli ol bahsettiğimiz kişi Kerem Karahan. O iyilik yapıp denize atmaz, seni o denizde boğar" demişti.

Aynen böyle demişti!

Bunu demesi içimdeki kurtları harekete geçirmiş ve içim içimi yemeye başlamıştı.
Abim dalgınca tabağıyla oynuyordu. Bu sessizliği hoşuma gitmemişti.

"Abi iyi misin? Dalgın görünüyorsun"

Endişeli sesim dışa yansıdığında abim koyu mavileri beni buldu. "Sorun yok sadece gece pek uyuyamadım" bu ara elinden hiç düşürmediği sigaraya bakıp iç geçirdim. Eskiden eline nadiren aldığı sigarayı bu ara elinden hiç düşürmüyordu. Derdini de söylemiyordu. Keşke ne olduğunu bilseydim de ona yardım edebilseydim.
Koray yan masada duran kıza göz kırpıp kızların eridiği gülüşü çakma sarıya yolladı.

Bu çocuk akıllanmıyordu.

Azra, Koray'ın ensesine vurup "bir rahat dur ya zaten senin yüzünden düzgün uyuyamadım. Artık odada ne yapıyorsan?" Azra'nın imalı bakışlarıyla sözünü bitirmişti.

Koray biriyle odada ise abim gece nerde kalmıştı?

"Abi sen dün gece nerde kaldın?"

Soruma ümitle cevap beklerken bir anda masadan kalktı. "Başka odada kaldım. Ben yüzmeye gidiyorum" beni geçiştirmesi sinir bozucuydu. Oflayıp arkama yaslandım.
Koray'da ayaklanıp "neyse ben kaçar küçük bir işim var" bunu o çakma sarıya bakarak söylediğinde gözlerimi devirdim.

"Siktir git Koray"

Benim yerime Azra konuştuğunda ben bu tavrına kahkaha attım. Sonunda masada tek kalmıştık. Azra sandalyesini bana yaklaştırıp "eee ne karar verdin? Akşam Kerem'le buluşacak mısın?" dedi. Kehribar rengi gözleri heyecanla parlıyordu. Benim içim de dolaşan huzursuzluk, sadece içimi karartırken onun kadar heyecanlı olamıyordum. Ensemi ovuşturup dudaklarımı büktüm.

"Bilmiyorum yani iki günlük tanıdığım bir adama güvenecek halim yok ama-" sözüme o devam edip "ama pişman olmaktan korkuyorsun ya gerçekten yardım ederse. Bak sana açıkça söyleyeyim. Kerem'i azda olsa tanırım. Babamla ortaklık yaptıkları için birkaç defa aile yemeklerine dahil olmuştum. Elif teyze yani Kerem'in annesi gerçekten olağanüstü bir kadın. Neşe dolu ve çok pozitif, Kerem'in nasıl o kadından çıktığını anlamıyorum kesin hastanede falan karştı" bunu demesiyle kahkahayı patlattım. Azra'da benimle gülerken ilgiyle dinleme devam ettim. "Tabi sonra kime çektiğini anladım. Demir Karahan... Dış görünüş olarak alakasız olsalar da konuşma tarzlarına kadar babasının kopyası"

Demir Karahan...

Adını duyduğum bu adamı hiç yakından görmemiştim. Türkiye'yi hatta dünyayı sarsan bu adam ülkenin sayılı zenginlerindendi. Çok bir şey bilmesemde çokta masum olmayan işlerle uğraştığını duymuştum ama öyle olsaydı, Böyle güzel bir aile kurabilir miydi? Tabi aile kuran dışı kuş olursa olabilirdi. Elif Karahan'ı çok merak etmiştim.

"Hey dalgın gittin yoksa kayınvalideni mi düşünüyorsun?"

Kayınvalide mi?

"Ne, anlamadım?"

Azra turuncu saçlarını yana atıp "Derin Cevheroğlu'ndan bahsediyorum. Ay o kadında bir ayrı ya, açtığı butiği bir görsen dehşet güzel!" Azra kendi kendine çoşarken o benim aklıma bile gelmemişti.

"Kesin öyledir"

"Bugün ne yapacağız? Geleli iki gün oldu ama gezemedik bile onu bırak suya bile düzgün girmedik deniz kızı" sonunda yaptığı sitemle gülüp ayağa kalktım.
"O zaman bir denizin tadına bakalım ha?" Azra ellerini çarpıp "tamam acaba Defne'leride mi çağırsak ne kadar kalabalık o kadar eğlenceli!" dedi. Heyecanını kırmamak için onu kafamla onayladım. Belki abimle ilgili Defne'nin ağzını arayabilirdim.

Evet bu iyi fikirdi. Bakalım neler dönüyordu.

...

"Siz suya girin ben güneşleneceğim"

Elimde tuttuğum kremi kollarıma sürerken Defne kırmızı bikinisinin üstünü örten pareosunu çıkartıp esmer tenini ortaya çıkarttı. Gerçekten fiziği çok güzeldi. Defne "ya sende gelsene sonra güneşlenirsin" diye sordu. Gülümseyip "yok ben böyle iyiyim sen keyfine bak" ısrar etmeden Azra ve Ömür'ün yayına ilerledi. Aren'de benim gibi güneşlenirken gözlerini kapatmış yatıyordu. Güneş kremimi sürmeye devam ederken "yardım lazım mı?" gelen sesle durdum. İlk gördüğüm şey çıplak ayaklarken kafamı kaldırdığımda kaslı bedenle öylece kaldım. Kerem sırıtarak bana bakıyordu. Güneş sarı saçlarını daha çok açarken beyaz teni gözler önündeydi. Üstünde sadece lâcivert bir şort vardı. Öylece ona bakarken dudaklarımı açıp kapattım.

Bu adam sadece kastan mı oluşuyordu?

Kolu benim kafam kadardı! Uzun boyunu görmemezlikten gelirken gözlerimi kıstım.
"Gerek yok" sert sesimle kremimi sürmeye devam ettiğimde onun varlığını umursamamaya çalışıyordum. "Sen bilirsin" rahatça söylenip yanımdaki şezlonga uzandı. Kolunu kafasının altına aldığında başka bir dilde yazan dövmeyi gördüm. Tabi tek bunla sınırlı değildi. Karın kasının köşesinde ve diğer kolunda bir kaç tane daha dövmesi vardı ama benim dikkatimi çeken yazı olmuştu.

"Çok beğendin sanırım"

Sesiyle bakışlarımı yüzüne çevirdim. Utanmaktan daha çok merakım baskın çıkarken elimle kolunu gösterdim.

"Orada ne yazıyor?"

Mavi gözleri kısa bir süre dövmesinde oyalanıp mavilerime baktı. "Seni ilgilendirmeyen bir şey ufaklık"

Ne? Bir de ufaklık diyordu!

"Sensin be ufaklık benim nerem ufak?"

Bunu dememle vücudumu süzdü. Bunu yapması rahatsız ederken kaşlarımı çattım.
"Haklısın pek de ufaklık sayılmazsın" deyip sırıttı.

Şimdi bu ne demek istemişti?

Öfkeyle solarken daha fazla onun varlığına dayanamadığım için ayaklandım. Beyaz pareomu çıkartıp lâcivert bikinilerimle kalırken ona gözlerimi devirdip kızların yanına ilerledim. Tenime değen soğuk suyla titrerken hızla bir kaç adım geriledim.

Su buz gibiydi!

Azra suyun içinde "su çok güzel girince alışırsın" diye bağırdı. Ömür'de gelmem için el işareti yaparken gözlerim bir anda ortadan kaybolan Defne'yi aradı. Bu kız nereye kaybolmuştu? Üşüdüğüm için daha fazla beklemeden kendimi suya attım.
Yüzmek hayatımda yaptığım en güzel şey olabilirdi. Hem rahatlatıyor hem de düşüncelerden uzaklaştırıyordu. Bedenimi tamamen suya sokarken nefesimi tutup gözlerimi açtım. Biraz dalıp sonra su yüzeyine çıkarken ayağıma dolanan şeyle bir anda paniklemiş ve su yutmaya başlamıştım. Kendimi yukarı doğru çekemeye çalışırken panik yapmam bunu engelliyordu. Belime sarılan ellerle su yüzeyine çıktığımda beklemediğim mavi gözlerle burun buruna geldim. Ben korkuyla ona sarılırken o sırıtıyordu. Ne zaman aktığını anlamadığım gözyaşlarımla onu ittim.

"S-sen ne yaptığını sanıyorsun?!"

Hala tir tir titremem konuşmama engel olurken onunda gülen yüzü solmuştu.
Kafamın içinde geçmiş sahneler tekrardan gözümün önüne geldiğinde onu suyun içinde hırsla itip bağırdım.

"Bunu sakın bir daha yapma!"

Kalbimin hızlı atışı yine o anı hatırlatmıştı.
En sevdiğim yerde, huzur bulduğum yerde ölümün nefesini hissetmiştim. Sevdiğim su beni öldürmeye çalışmış ama ben yine vazgeçmemiştim. Geçmişte kalan acı tekrardan tüm bedenimi korkuyla kaplamıştı. Kerem öylece bana bakmayı sürdürürken sudan çıktım. Azra endişe içinde "ne oldu yüzün bembeyaz" diye sorsada cevap verememiştim. Hala olayın şokundaydım. Yüzüme yapışan ıslak saçlarımı geriye atıp şezlonga ilerledim. Ömürler'de yanıma gelip "Kerem adına özür dilerim Ezel. Arasıra böyle saçmalıklar yapabiliyor" dedi.

Kendisinin özür dilemesi gerekirken kuzenini mi yolluyordu?

Cevap bile vermeye gerek duymadan çantamı topladım. Azra "ne oluyor burada? Birisi anlatabilir mi?" dediğinde Ömür "Ezel küçük bir boğulma tehlikesi geçirmiş olabilir"

"Ne! Ezel iyisin değil mi?"

Ömur sakin sesiyle boğulma tehlikesi desede benim için öyle degildi. Azra'da bunu bildiğinden şuan nasıl hissettiğimi anlayabiliyordu. Azra " Ezel 4-5 Yıl önce boğulma tehlikesi geçirdi. O yüzden bu konuda biraz hassas" evet geçirmiş hatta ölümden dönüş bile denilebilirdi. Belki son anda abim beni kurtarmasa...

Bu olaydan sonra 1 yıl boyunca suya adım atmamıştım ama sonra beni ölümle tanıştıran suya sığınmıştım. Bazen yalnız kalınca neye sığınacağını bilemiyordun.
Kızlar sessiz kalırken gözlerinde pişmanlık vardı.

O pişmanlık onlarda değil o aptalda olmalıydı!

Öfkeme hakim olamayıp üstüne atlamamak için kıyafetlerimi alıp giyinme kabinine ilerledim.

O sırada kalbinden arka arkaya çıkan ikiliye baktım. Defne ağlayarak çıkarken abim öfkeliydi.

Abim mi?

Ne olurdu ya?

💦💦💦

Defne'den

Ekin'le karşılaşmamak için elimden geleni yaparken sanki o inadına bana yaklaşıyordu. Kendimi aptal gibi hissediyorum. Bana bir bakışı bile her şeyi unuttururken ondan nasıl uzak duracaktım?

İnanmak istemiyordum. Kalbimi ona emanet etmişken ezip geçmesini kaldıramıyordum. Beni tek bedeniyle değil ruhuylada aldatmıştı. Zaten canımı da yakan buydu. İçimde alev alev yanan ateş sönmüyordu. O olmadığı sürecede sönmeyecekti. Ya onsuz yanmaya alışacaktım ya da onuda yakacaktım.

Dalgınca kumları götürüp giden dalgalara bakarken gözüm abimle Ezel'in tartışmasına çarptı. Abimin bu kızla derdi neydi bilmiyordum ama onu hep onunla gülerken görüyordum. Aklım Ekin'le tanışmamıza kayarken yüzümde buruk bir tebessüm oluştu...

~Flashback~

2 Yıl önce...

"Defne birazdan arkadaşım gelecek evden toz ol!"

Abimin yüksek sesine karşılık dil çıkartıp "bana ne ya bende kalacağım hem beni neden kovuyorsun? Yoksa eve kız mı atacaksınız?" imalı sesimle yüzüme yastık yemem bir oldu. Abim üstüme yürüdüğünde ona göre kısa boyum yüzünden kafamı kaldırıp yüzüne baktım.
"Çünkü sen küçüksün büyüde öyle gel Bücür"

Bücürmüş!

Yeşil gözlerimi kısıp onu sinir etmek için "iyi madem bende erkek arkadaşımla bulaşayım" beyaz teni anında kızarırken kararan bakışlarını gözlerime dikti.

Opss...

İşte şimdi toz olma vakti.

Hızla odasında çıkıp aşağı merdivenlere ilerlediğimde "Defne!!" diye kükremesiyle korkuyla elim ayağıma dolaşmıştı.
Merdivenlerden hızla inerken önüme çıkan duvarla yeri boyladım. Çarptığım sert duvar yüzünden başım acımıştı. Başımı kaldırdığımda duvar yerine koyu mavi gözlerle karşılaşırken o an o gözlere hapsolduğumu anladım. Ben ona hipnotize olmuş bakarken mavi gözleri kısıldı ve sıcak bir gülümseme yollamıştı. Elini uzatıp "pardon" demesi bile güzel gelmişti.
İnce uzun parmaklarına küçük parmaklarım dediğinde onlara sıkıca tutundum sanki hiç bırakmayacak gibi...

Yerden kalktığımda bakışlarının üstümde olduğunu bildiğim için gözlerimi kaçırdım.
"Merhaba ben, Ekin" sıcak sesini duyduğumda istem dışı bakışlarım beni içine çeken koyu mavilere kaydı. O an anlamıştım.

Benim için doğru insan oydu.

"Defne..."

~~~

"Değilmiş..."

Dudaklarımdan dökülen kelimelerle bakışlarımı kum tanelerine çevirdim. Onların bile ait oldukları bir yerleri vardı.
Ben ise çölde serap arıyormuş gibi ait olduğum yeri arıyordum.

Yazın ortasında bile üşümeyi başaran vücudum artık giyinmemi söylerken adımlarım giyinme kabinine doğru ilerledi.
Ağaçlar yüzünden kamufle olan kabinlerden birine girecekken kolumdan çekilmesiyle kendimi yan kabinde bulmuştum. Tahta kabine girdiğim an gözlerim koyu mavileri buldu.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?!"

Sakin olmaya çalışsam da bunu başarmak imkânsızdı. Ekin beni kabine yaslayıp "sadece beni dinlemeni istiyorum" dedi.

Dinlemek mi?

Öfkem kendini gösterirken sinirle kahkaha attım. "Neyin dinlemesinden bahsediyorsun! Seni o kızla yatakta bastım! Hala neyin dinlemesi!" bağrışım onun sert bakışlarını etkilememiş daha çok tetiklemiş gibi alnını alnıma dayadı.

"Yemin ediyorum o kızı ilk defa o gün gördüm. Seni aldatmadım, aldatmam da"

"Tabi gece kiminle yattığını bile anlamayacak kadar sarhoş olmalıydın!"

Bağrışımla yumruğunu tahta kabine vurdu.
"Sarhoş bile olduğumda sensiz uyuyamıyorken başka bir kadınla yatmam! O şekilde nasıl uyandım bilmiyorum ama bulacağım!" öfkeli sesiyle direndiğim göz yaşlarım yanaklarımdan usulca akarken bakışlarımı yere indirdim.

"Bunun artık bir önemi yok"

Aklıma o halleri her gözümüm önüne gelirken kalbim bu acıya dayanmıyordun. Onunda canı yansın istiyordum.

"Ne demek istiyorsun?"

Yaşlı gözlerimi mavilerine diktim. "Ne dediğimi biliyorsun" onun gözünün içine baka baka 'seni sevmiyorum' nasıl derdim?
Şuanda bile canımı verebileceğim bu adama nasıl aşkım bitti nerdim? Anlamış gibi başını iki yana sallayıp ellerini yanaklarıma koydu. "Hayır onu tekrarlama benden vazgeçmediğini biliyorum"

Vazgeçemem ki zaten...

Akan gözyaşlarımla birlikte hıçkırdım.
Ne olursa olsun onu yakamazdım. Onun canı yansa ben ölürdüm. Son defa kokusu içime çekerken gözlerimi mavilerine diktim.

"Bitti..."

Gözlerinin içine baka baka, aramızda bir türlü bitmeyen kovalamacağı sonunda  bitirirken o gözler yok olmuştu. Artık acıdan kaçamazdım. Aramızdaki her şeyin bittiğini anlamalıydı. Etrafımı çevreleyen kokusundan kurulmak için onu ittim. Hiç tepki vermeden önümden çekilirken akan gözyaşlarımla kabinden çıktım.

Kalbimin ortasına bıraktığı aşkı batıyordu.
Bu acı geçmezken kalbimi söküp atmak istedim.

Hiç mi oluru yoktu?

Bu aşkın acısı hiç geçmez miydi?

💥💥💥

Ezel'den

Abimden ne kadar laf almaya çalışsamda konuşmaya yeminli gibi tek laf etmemişti.
Daha fazla sıkıştırdığımda ise odasına çıkmıştı.

Kesinlikle aralarında bir şey vardı!

"Nasıl bilmezsin kızım sen onların aile dostu değil misin?"

Bu sefer Azra'yı sıkıştırırken bıkınlıkla "kızım sadece birkaç defa yemek yedik hem ben Defne ile konuşmazdım ki ne biliyim aralarında ne var?!"

Of ya acaba Defne'ye sorsam cevaplar mı?

Ama çok kötü görünüyordu. Şimdi konuşmak olmazdı. Sıkıntıyla yatağa çöktüm. Azra "sen oturuyorsun da sahile gitmeyecek misin?" birde o vardı. Abim yüzünde o bile aklımdan çıkmıştı.

"Gitmeyeceğim"

Sesim bunu söylerken bile emin değilken turunçgil "biliyordum, hadi git üstünü giyin" diye gülümsedi. Ben türkçe konuşmuyor muydum? "Gitmeyeceğim diyorum neyini anlamıyorsun?" sesim mızmız bir çocuk gibi çıkarken Azra bilmişlikle konuştu. "Kızım ben senin ciğerini biliyorum. İkimizde gideceğini biliyoruz şimdi kaldır popunu ve üstünü giyin!" annemi aratmayan sesiyle ofladım.

"Sen kendin diyorsun o seni o suda boğar diye. Zaten öküz az daha boğuyordu!" kızgınlıkla çıkan sesimle Azra gülümsedi.

"O zaman sende onu kendi suyunda boğarsın. Belki okyanusla baş edemeyebilirsin ama yinede bunu savaşmadan bilemezsin"

Bana güven veren gülümsemesiyle ona sıkıca sarıldım. "Savaş diyorsun yani" dediğimde kahkaha attı.

"Savaş diyorum!"

...

Esen rüzgar kot ceketimin içine yavaş yavaş sızarken derin bir nefes çektim. Kıyıya vuran dalgaları izlerken burnuma çektiğim havada yosunla karışık bir koku vardı.

Gelmişti.

Derin bir nefes aldığımda aldığım hafifte olsa aldığım içki kokusuyla kaşlarım çatıldı.

İçmiş miydi?

Gözlerim hiç ona bakmadan hırçın denizi izlenmeye devam etti. Oturduğum taşın yanına bir ağırlık hissettiğim de göz ucuyla ona baktım. Yanıma oturmuş o da benim gibi dalgaları izliyordu.

"Geleceğini biliyordum"

Kendinden emin sesi sinir etsede haklıydı, gelmiştim. Ona hiç bakmadan konuştum.
"Bana neden yardım etmek istiyorsun?" bu soruya yanıt almak için ona döndüğümde burun buruna gelmiştik.

Ne ara bu kadar yakınlaşmıştı?

O yüzümü incerken dudakları aralandı. O an gelen içki kokusuyla emin olmuştum ama hiç sarhoş gibi durmuyordu.
"Ben yaşadığın şeyi bilmiyordum yoksa yapmazdım" konu bir anda değişirken özür dileme şekli güldürdü.

"Senin için özür dilemek bu kadar zor mu?"

Bunu gülümseyerek söylerken o bakışlarını benden çekmişti. Soruma cevap alamayacağımı anladığımda homurdanıp önüme döndüm.

Ne uyuz bir çocuktu böyle?

Bir süre denize bakarken sesini duydum.
"Bir nedeni yok" demişti. Buna kimse inanmazdı. "Buna inanmalı mıyım?" bana güven vermeyen gözlerine baktım. Gecenin karanlığı yüzünden gözleri siyahı andırıyordu. "Bilmem inanmalı mısın?" oyun bozan sesiyle gözlerimi devirdim. Sesinde alay varken buraya gelmenin bile aptallık olduğunu anlamıştım.

Oturduğum kayadan kalktım. Sinirle ona baktığımda mavi gözleri üstümdeydi.
"Zaten sana inanıp da gelen bende hata!" bağrışımla hareket etmem bir olurken karanlık önüme görmememle ayağım boşluğa gelmişti. Bir anda kolumda ve belimde hissettiğim ellerle düşmekten kurtulurken kendimi onun bedenine yaslanırken bulmuştum. Yüzünün yakınlığıyla aldığım nefesi geri veremediğimde bakışlarım mavi gözleri kaydı. Ay ışığı tamda oraya yansıyordu.
Gözleri büyük bir okyanusu andırırken içinin ne kadar boş olduğunu fark ettim.

O okyanusta yaşam yoktu.

Her nefes alışımda göğüsüm ona değiyorken bakışlarımı bu boş okyanustan çektim. Kafasını biraz daha bana yaklaştırdığı an aldığım nefeste yok olmuştu. Kulağımın dibinde hissettiğim dudakları oynadığında, gerilen dudaklarıyla gülümsediğini hissettim.

"Gerçekten safsın ama keşke bu saflığın sadece bana özel olsaydı..."

🔥🔥🔥

Bölümün sonu😯

Kerem'in derdi ne sizce? Son sözüyle ne imâ etti?😆

Merak etmeyin hiçbir şey hızlı gitmiyor hatta oyun başlıyor desem yeridir😁

Ekin sizce doğru mu söylüyor?😮

Kızların planı işe yarayacak ?😂

Diğer bölümle bol aksiyonlu, eğlenceli bölümler sizi bekliyor olacak😏

Umarım bölümü beğenmişsinizdir😙

Sizi seven yazarınız😘

Buzsel...♥

Continue Reading

You'll Also Like

412K 25K 16
Mafya ,arkadaşımın abisi, yaş farkı, aşk, erotizm,dram,aksiyon,romantizm...
1.3M 22.7K 31
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
93.9K 9K 35
Bebekliğinden beri kendi elleriyle büyüttüğü çocuğun yaramazlıkları ile uğraşan bir adam.
259K 24K 16
Sertçe yutkundum ve kısık çıkan sesimle "Çok acıyor mu?" diye sordum. "Evet ama senin ölmüş olman daha çok acıtıyordu." dedi. Gözlerimin dolmasına en...