Özel 'Asi'stan

By theokuryazar

2.3M 74.7K 6.8K

Hırslı bir iş adamı. Ve onun asi küçük 'asi'stanı. Hazel ve Yiğit'in hikayesi. Asi mi asi ama bir o kadar da... More

Tanıtım
|1|•Belalı Kahve
|2|•İş Yemeği
|3|•Resmiyet
|4|•Geleneksel Anneler Eziyeti
|5|•Buluşma
|6|•Ağır Sözler
|7|•Yeni Bir Başlangıç
|8|•Yeni Asistan
|9|•Hayal Kırıklığı
|10|•Yeni Ortak
|11|•Karışık Durumlar
|12|•Belirsizlikler
|13|•Hastalık
|14|•Yeniden
|15|•Sevgilim Ol
|17|•Acı
|18|•Gitmek
|19|•Anılar
|20|• Bulunmak Ya Da Bulunmamak
|21|•Unutamamak
|22|• Kayboluş
|23|•Benimle Gel
|24|• Gerçekler
|25|• Sevmek
|26|• Korku
|27|•Kaçış
Çok Önemli Bir Duyuru
Özlem Dolu Bir Not
|28|• Dönüş
|29|• İhtimal
|30|•Savaş
|31|•Acının Ayak İzleri
|32|•Yiten Bir Sabahın Ardında
|33|•Vicdan
|34|• İyileşmek
|35|• Sevilmemelerin Meşru Müdafaası
FİNAL

|16|•Sahte Sevgililik

64.1K 2.1K 193
By theokuryazar

"Anlamadım?" gerçekten de anlamamıştım dostlarım. Murat şaka yapıyor olmalıydı.
"Sevgilim olacaksın." dedi tekrar üzerine basarak. Ellerimi avuçlarından çekip ondan uzaklaştım.
"Az önce dediklerimi duymadın mı? Ben Yiğit'i sev..." sözümü kesti.
"Gerçekten sevgilim olmayacaksın Hazel." dedi büyük bir kahkaha attığında. "Yiğit'in yanında sevgilim olacaksın. Rol yapacağız yani." taşlar köşeli jetonumda yerli yerine oturduğunda kafama vurma isteği ağır basıyordu. Yanlış anlamıştım ve gerçekten tam bir aptaldım.

Murat gözlerimin içine bakıyordu. Bense ne cevap vermem gerektiğini bilmiyordum. Yapmalı mıydım? Yiğit için ne ifade ettiğimi böyle öğrenebilecek miydim? Aklım bir ip yumağına
dönmüştü.

"Hazel?" dedi Murat bir cevap beklediğini ima ederek. Sanırım başka yolum yoktu. Belirsizlik içinde daha da çırpınmak istemiyordum. Yiğit'in benim hakkımdaki düşüncelerini öğrenebilirsem aklımdaki soru işaretlerine bir cevap bulur ve yolumu ona göre şekillendirirdim.
"Tamam." dedim Murat'a. "Kabul. Yapalım şu işi."
Murat memnuniyetle gülümsedi. Yanıma gelip kolunu belime doladı. Yapay bir kızgınlıkla eline vurup kahkaha attım.
"Yiğit burada değil patron."
Murat alınmış gibi rol keserek kolunu belimden çekti.
"Şakaya da gelemiyorsun." söylediğine gülmekle yetindim. Bu işin başıma bela açmaması için dua etmekten ve dikkatli olmaktan başka çarem yoktu.
Evet sevgili dostlarım, bakalım Yiğit Bey ne tepki verecekti?

***
Yaklaşık bir saat sonra evin kapısına ulaştığımda derin bir nefes aldım. Bugünü atlatmış olduğuma şükrederek az da olsa yara aldığımı aklıma getirememeye çalıştım. Çünkü olanları tekrar düşündüğümde modum düşecekti ve annem selektörlerini yakarak üzerime gelecekti. Bu yüzden sıcak bir gülümsemeyi yüzüme kondurup kapıyı çaldım. Bir kaç dakika sonra kapıyı annem açtı. İçeriden gelen sesleri işittiğimde yüzümdeki gülümseme otomatik olarak sönmüştü, dostlarım.
"İçeride komşuların olduğunu söyleme anne." annem gözlerini devirdi.
"Duyacaklar şimdi. Sus da geç içeri." fısıltıyla konuşmasına göz devirme sırası bendeydi. İçeri girmek istemiyordum. Çünkü ortam tam bir Survivor Konseyi gibiydi. Siz içeri adımınızı atar atmaz evlilik konusu açılıyor ve tüm laflarınız ağzınıza tıkılıyordu.
Ve bilin bakalım kim odasına gitmek için salonun, tam da komşuların oturduğu odanın ortasından geçmek zorundaydı?
Cevap veriyorum: Bendeniz, bedbaht Hazel Abacı.
Ne kadar da abarttın Hazel, dedidiğinizi duyar gibiyim. Ama birazdan göreceksiniz dostlarım, her şey tam da abarttığım gibi.

Ayağımdaki topuklu ayakkabıları sinirle çıkarıp vestiyere tıkıştırdım. Annemin kısık sesli söylenmelerini duysam da umursamadım. Normalde misafir ağırlamayı çok severdim. Hatta biri gelecek diye binbir türlü hazırlık yapardım. Ama gelin görün ki komşularımız her şeye muhalefet olan türden insanlardı. Ve zannımca beni evlendirene kadar yıldırma politikalarına devam edeceklerdi.

Annem önde ben arkada salona girmek üzereyken aniden arkasına döndü.
İçeride dönen dedikoduların sesiyle yüzümü buruşturdum.
"Şu asık suratını düzelt. Millet yanlış anlayacak." Annemin söylediklerine sadece omuz silktim. 'Ben bunun hesabını sonra sorarım.' dercesine başını salladığında yüzüme zar zor sahte bir gülümseme kondurdum.

Ve iki adım daha attıktan sonra cehennemin ortasına düştüm, dostlarım. Hakkınızı bu gariban kula helal edin. Sizinle tanışmak çok güzeldi. Kendinize iyi bakın.

'Yine başladın ajitasyona."

İç sesim de lafa girdiğinde koalisyonu tamamlamıştık.

"Aaa Hazel kızım, nerelerdesin? Yüzünü gören cennetlik." mahallemizin bakkalı aynı zamanda dedikoduların bir numaralı ismi Safiye Teyze ilk adımı attığında zoraki gülümseyerek ona baktım.
"Nasılsın Safiye Teyze?" diye sordum hanım hanımcık görünmek için çabalarken.
Sinsi sırıtışı yüzündeki yerini aldığında başladığımızı anlamıştım.
"İyim Hazel kızım. Seni sormalı, ne var ne yok?"
Allah'ım sen aklıma mukayyet ol. Sen bana güç ver. Çok çok amin.
"Ne olsun Safiye Teyze. İş güç. Sizi sormalı?" dedim annemin oturduğu koltuğun ucuna tünediğimde.
"İyiz iyiz biz de, sağol."
"Eee?" dedi Safiye Teyzenin yerini alan Fatma Teyze. Kendisi mahallenin laf taşıyan bir numaralı ismiydi. Ve nedense ben en çok ondan korkuyordum.
"Efendim?" diye sordum. Çünkü neyden bahsettiği hakkında bir fikrim yoktu.
"Duyduğuma göre istifa etmişsin?" Anneme 'sen mi söyledin?' gibisinden baktığımda bakışlarını yukarı dikip reddetti.
"İstifa ettim, Fatma Teyze ama şimdi daha iyi bir yerde çalışıyorum." diye cevap verdim kısaca.
Fatma Teyze elindeki kahve fincanından bir yudum aldı.
"Niye istifa ettin ki?" diye sordu burnunu daha da sokarak. Sinirlendiğimi belli etmemek için ekstra çaba sarf ediyordum.
"İş yerimle bir anlaşmazlık çıktı." diye cevap verdim.
"Neyse neyse, ne zaman evleniyorsun?" diye lafa atladı birden Mediha Teyze. Kendisi, annemin beni evermek için çaba sarf ettiği Mert'in annesi oluyordu ve bu soruyu ondan duymak beni hiç şaşırmamıştı. Mert efendi, ağırbaşlı bir adamdı ama ben onu ağabeyim gibi görüyordum. Üstelik sevdiği başka biri vardı ve zannımca Mediha Teyzenin bundan daha haberi yoktu. Birkaç kez onu evin yakınlarındaki çay bahçesinde bir kızla görmüştüm ve Mert'in çoktan abayı başkasına yaktığını anlamıştım.
"Daha erken Mediha Teyzeciğim. Henüz öyle bir düşüncem de yok." komşuların hepsi birden sekronize bir biçimde başlarını sallayıp ayıplar gibi ses çıkardılar. Bakışlarımı anneme diktiğimde omuzlarını silkip kahvesinden bir yudum aldı. Hayır yani nasıl bir anne kızından yana olmaz?
"Ne erkeni yavrum?" dedi Safiye Teyze lafa tekrar atlayarak. "Yaşın geldi de geçiyor." komşuların hepsi aynı anda tekrar onaylar bir biçimde başlarını salladıklarında gözlerimi devirdim. Sabır eşiğim artık tükeniyordu.
Anneme gizliden 'bir şey desene.' der gibi baktığımda 'ben bilmem.' diyerek omuzlarını silkti.
"Daha otuzuma bile gelmedim. Ne geçmesi Safiye Teyzeciğim?"
"Ah ah!" dedi Fatma Teyze dertli bir şekilde avuçlarını birbirine vurdu.
"Bizim zamanımızda böyle miydi? Biz bu yaşlarda evlenmesek bize evde kalmış derlerdi." hepsi birden bakışlarını yere dikip onu onayladılar ve mahsun mahsun yere baktılar.
Sanki erkenden ölmüşüm de, 'nasıl da gitti gencecik yaşında yavrum?' der gibi bir halleri vardı şu an- ki biraz daha burada kalırsam gerçekten de gencecik yaşımda gidecektim.

Çantamın içindeki telefonumun zil sesi odayı doldurduğunda şükrederek telefonu hızlıca çantamdan çıkardım. İmdadıma yetişen her kimse onu alnından öpeceğimi bir kenara not edip ekrandaki isme baktım.

Murat arıyordu. Bana dikkatle bakan komşulara üzgün bir şekilde bakarak-külliyen yalan- özür diledim ve odama çıktım.

Kendimi odadan içeri attığımda sevinç çığlıkları atmamak için zor tutarak çalan telefonu açtım.

"Allah senden razı olsun Murat." dedim telefonu açar açmaz.
"Neler oluyor Hazel?" diye sordu şaşkın bir ses tonuyla.
"İmdadıma yetiştin. Yarın anlatırım." dedim. Aradığına göre önemli bir konu olmalıydı.
"Sen neden aradın? Önemli bir durum mu var?" Murat konuşmadan önce derin bir nefes aldı.
"Az önce Lale aradı, Yiğit'in asistanı." elimdeki çantayı yatağımın ucuna indirip oturdum.
"Eee?"
"Yarın bir yemek düzenliyorlarmış. Yiğit ortak olduğu tüm şirketleri çağırmış. Bizi de davet ettiler." Bunun için aramasına şaşırmıştım açıkçası. Yarın söyleyebilirdi.
"Bunun için mi aradın?" dedim gülerek. Murat'ın söylenmeleri kulaklarımı doldurduğunda susmam gerektiğini anlamıştım.
"Yarın senin için büyük bir fırsat." dedi.
"Sevgililik rolü yaparak Yiğit'in hareketlerini ölçeceğiz.".
Bir müddet sustum. Yarın yapabileceğimden emin değildim. Yiğit'i gördüğüm anda elim ayağım birbirine dolanıyordu.
"Yarın işe gelme ve güzelce hazırlan. Seni akşam üzeri evden alacağım." Murat cevap vermemem üzerine konuşmaya devam etti.
"Sakin ol Hazel. Bunu yapabilirsin yoksa Yiğit'in ne hissettiğini öğrenmeyiz."
Göremeyeceğini bilsem de başımı salladım.
"Tamam patron. Yarın görüşürüz."
Murat birkaç şey daha söyledikten sonra telefonu kapattı. Yarını düşündüğüm için dediklerini anlayamamıştım. Yarın yeni bir yola çıkıyordum ve bu yolun sonunun iyi olmasını ummaktan başka çarem yoktu.

Üzerimi hızlıca değiştirip yatağa girdim. Güneş batmak üzereydi. Saat uyumak için oldukça erkendi ama eğer uyumazsam düşünmekten aklımı kaçıracağımı biliyordum.

Uyumak için gözlerimi yumdum. Yarının iyi geçmesi için dua etmeye çoktan başlamıştım.
***
Ertesi gün 19:25

Giydiğim kırmızı uzun elbisenin üzerimde nasıl durduğuna baktım aynadan.
Ellerimin titreyişi fark edilmeyecek gibi değildi.
Ne yaparsam yapayım, ne kadar düşünürsem düşüneyim kendimi hazır olduğuma ikna edemiyordum. Bunu yapabileceğime inanmıyordum.

Açık kapım tıklatıldığında bakışlarımı o yöne çevirdim. Annem büyülenmiş bir şekilde bana bakıyordu. Yaslandığı kapının pervazından ayrılarak yanıma geldi.

"Çok güzel görünüyorsun kızım." dedi birbirine doladığım parmaklarımı avuçlarının arasına alıp sardı. Gülümsedim. Daha çok gülümsemeye çalışmıştım. Titreyen ellerim içimdeki heyecanın dışa vurumuydu. Annem ellerimi serbest bırakıp kısa saçlarımı okşadı.
"Üstesinden geleceksin Hazel." Annem bu iş yemeğinin benim için çok önemli olduğunu sanıyordu. Nitekim de öyleydi. Ama sahte sevgililik olayından bihaberdi. Ona elbetteki anlatmamıştım. Yiğit'i sevdiğimi bile ona daha söyleyememiştim. Nasıl tepki göstereceğini bilmiyor ve endişeleniyordum.
"İnşallah annem."
Dışarıdan korna sesi geldiğinde annem yatağımın üzerindeki portföy çantayı alarak bana verdi.
"Çok geç kalma." dedi ve yanağımdan öptü. Başımı sallayarak onu onaylamakla yetindim.
Uzun elbisemin eteklerini toplayarak aşağı indim. Vestiyere ulaştığımda önceden hazırlamış olduğum siyah stilettolarımı ayağıma geçirdim.
Annemle vedalaştıktan sonra dışarı çıktım.
Murat arabasına yaslanmış beni bekliyordu.
Gözleri beni bulduğunda ıslık çalmaya başladı. Gözlerimi devirip ona doğru ilerledim.
"Bu ne güzellik asistan hanım?" dedi baştan aşağı beni süzerek. Yanaklarımın kızarmamış olmasını umarak Murat'ın koluna sert olmayacak bir şekilde vurdum.
"O kadar da abartma patron." Murat, yolcu kapısını açıp binmem için yol verdiğinde arabaya bindim.
"Umarım Yiğit'ten dayak yemeden biter bu gece." dediklerine kahkaha attığımda o da çoktan arabaya binmişti. Bu gece gerçekten çok sürprizli olacaktı.

Yaklaşık yarım saat sonra çok şık bir restoranın önünde durduk. Heyecandan kalbimin atış sesleri kulağımda yankılanmaya başlamıştı bile. Onu göreceğim için daha da stresliydim.
Murat arabadan indiğinde, onu bekleyemeden kendim inmiştim. Bana kaşlarını çatarak baktığında 'ne var' dercesine başımı salladım.

Yanımıza gelen valeye anahtarı teslim edip koluna girmem için işaret etti. Dediğine uyarak koluna girdim.
"Arabanın kapısını ben açmalıydım." dedi kulağıma eğilip fısıldayarak. Mahçup bir şekilde başımı salladım.

Elim ayağım titriyor, adımlarımı şaşırıyordum. Murat kolumda olmasa muhtemelen çoktan yeri boylamıştım.

İçerisi kalabalıktı. Şık elbiseler giyen kadınların yanında yakışıklı adamlar duruyordu. İçeride hafif bir klasik müzik çalıyor ve garsonlar oradan oraya koşuşturuyordu. Kendimi bir an için çok yabancı hissettim. Buraya ait olmadığım gerçeği aklımda yanıp sönerken evde olmayı diledim. Bu tür ortamlar bana hep kasıntı ve gergin gelirdi.

Gözüm iki üç masa ileride ayakta duran ve yanındaki adamla sohbet eden Yiğit'i buldu. Ellerimin titreyişi daha da arttığında Murat farkına varmış olacak ki kolumu serbest bıraktı.
Kolunu belime sarıp beni kendisine çektiğinde çatık kaşlarla ona baktım. O ise bakışlarımı umursamayıp tam karşıya bakıyordu.
"Gülümse." dedi Murat dişlerinin arasından. Aynı zamanda gülümsüyor ve başıyla yanından geçtiğimiz kişilere selam veriyordu.
"Yiğit bize bakıyor Hazel. Gülümse." dediğini yaparak zar zor gülümsemedim ve bakışlarımı ondan çekip etrafa bakındım. Üzerimizde birçok göz olmasına rağmen ben sadece Yiğit'e odaklanmıştım.
Murat beni biraz daha kendine yaklaştırdığında aramızdaki mesafe yok denecek kadar azalmıştı.
"Başlıyoruz." dedi Murat ve Yiğit'in yanına doğru ilerlemeye başladık. Bakışlarım onu bulduğunda çatık kaşlarla bize baktığını gördüm.
Ne kadar itiraf etmek istemesem de gerçekten de başlamıştık. Ve ben bu günü sağ atlatabileceğimden hiç emin değildim.

***
Selam dostlar!
Nasılsınız bakalım. Keyifler yerindedir inşallah.

Evet bölümü dün atmam gerekiyordu ama çok sevgili telefonum bir aksaklık çıkarınca bugüne nasip oldu. Bu yüzden sizden özür diliyorum. Bugün geç atmamın sebebi ise bölüme birkaç şey daha eklememden dolayı oldu.

Öncelikle aramıza katılan yeni dostlarımız var. Hepinize hoş geldiniz demek istiyorum. Özel Asistan ailesine hoş geldiniz. Sizi aramızda görmekten mutluluk duydum.

Hazel'in tercihini nasıl buldunuz? Sizce iyi mi oldu kötü mü?
Yiğit ne yapacak dersiniz?
Murat'ın amacı ne?
Bölüm hakkındaki görüş ve düşüncelerinizi, tahminlerinizi bu pasajın altına bırakabilirsiniz.

Son olarak oy ve yorumlarınızı bekliyor ve bölümü okuduğunuz için teşekkür ediyorum.

Hepinizi çok seviyorum. Kendinize iyi bakın, sağlıcakla kalın. 💕🌸

Son olarak Hazel'in davette giydiği elbise. Multimedyaya başka bir fotoğraf eklediğim için bunu buraya bırakıyorum.

Continue Reading

You'll Also Like

2.6M 89.9K 41
Tek gece de mi? Tek gece de mi olmuştu bu? "Ya birşey söylesene!" "Ne diyeceğimi bilemiyorum." O gecenin ardından yaklaşık 2 ay geçmişti. Baş dönmes...
377K 3K 23
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.
9.3K 407 24
"borcunu ne zaman vereceksin?" eski arkadaşları yüzünden borç bataklığına gömülmüş 19 yaşındaki genç ne yapmalıydı? tabiki onun da herkes gibi tek is...
1.8M 51.8K 45
Kendini hayallerine adamış Hare ve kendini sadece işlerini adamış Savaş'ın uzun soluklu aşkı.