Özel 'Asi'stan

By theokuryazar

2.4M 76.8K 7K

Hırslı bir iş adamı. Ve onun asi küçük 'asi'stanı. Hazel ve Yiğit'in hikayesi. Asi mi asi ama bir o kadar da... More

Tanıtım
|1|•Belalı Kahve
|2|•İş Yemeği
|3|•Resmiyet
|4|•Geleneksel Anneler Eziyeti
|6|•Ağır Sözler
|7|•Yeni Bir Başlangıç
|8|•Yeni Asistan
|9|•Hayal Kırıklığı
|10|•Yeni Ortak
|11|•Karışık Durumlar
|12|•Belirsizlikler
|13|•Hastalık
|14|•Yeniden
|15|•Sevgilim Ol
|16|•Sahte Sevgililik
|17|•Acı
|18|•Gitmek
|19|•Anılar
|20|• Bulunmak Ya Da Bulunmamak
|21|•Unutamamak
|22|• Kayboluş
|23|•Benimle Gel
|24|• Gerçekler
|25|• Sevmek
|26|• Korku
|27|•Kaçış
Çok Önemli Bir Duyuru
Özlem Dolu Bir Not
|28|• Dönüş
|29|• İhtimal
|30|•Savaş
|31|•Acının Ayak İzleri
|32|•Yiten Bir Sabahın Ardında
|33|•Vicdan
|34|• İyileşmek
|35|• Sevilmemelerin Meşru Müdafaası
FİNAL

|5|•Buluşma

78.8K 2.8K 206
By theokuryazar

Multimedya manyak patronumuz Yiğit Baturalp 😂
•••
Kolumdaki saate baktım. Akrep öğleden sonra ikiyi gösteriyordu. Yorgunluktan bulanık gören gözlerimi kafenin penceresinden görünen denize diktim.
Verdiğim karar iyi mi kötü mü, emin değildim. Doğru yapıp yapmadığım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Sadece bu işi çözmek istiyordum. Ortada verilen bir emek vardı. Gecesini gündüzüne katan ve deliler gibi çalışan patronumun projeye verdiği değeri biliyordum. Hastalanmış olmasını da bu sebebe bağlıyordum. Her ne kadar gizlemeye çalışsa da gözlerindeki endişeyi fark etmiştim.
Onun lügatında başarısızlık kelimesi yoktu. Kendinden oldukça emin ve yaptığı her işte kendine güveni tamdı.
Bu işin berbat olmasına sebep olan faktörün ben olduğuma emindim. Omar'ın bunu yapmış olacak kadar düşeceğini düşünmesem de gözlerindeki o tehlikeli hırs ve kin bunu yapabileceğini ispatlar nitelikteydi.
"Hazel Hanım?" Duyduğum sesle birlikte düşüncelerim zihnimin en derin kulvarlarına yuvarlandı. Alaycı sesini duyar duymaz tanımıştım.
Gözlerimi, benimki gibi mavi olan gözlerine diktim. İş yemeğindeyken gördüğüm o tehlikeli parıltılar olduğu gibi mavi irislerinde duruyordu.
Ayağa kalkarak elimi uzattım.
"Merhaba." Sesimin kendimden emin çıkması için çabalarken sert olmamaya özen gösteriyordum. Elimi sert denecek bir şekilde sıktı. Yaptığı şeyi sineye çekerek yerime oturdum. Bu işi bir an önce çözüp eve gitmek istiyordum.
Patronumdan eve gitmek için izin aldığım aklıma gelince yalan söylediğim için kötü hissettim.

"Hayırdır, benimle neden görüşmek istediniz?" Omar'ın imalı sözleri sabır eşiğimi zorluyordu. Yine de sakin olmalıydım.
"İş konusunda verdiğiniz kararın gerekçesini öğrenmek istiyorum." dedim sakin bir şekilde.
Arkasına yaslandı ve bacağını diğer bacağının üzerine attı. Elleri karnında birleşirken üstten attığı bakışlarla yerime sinmek istemiştim.
"O konuyu yemekte hallettiğimizi düşünüyordum?" dedi, sert bir ses tonuyla. Oturduğum sandalyede sırtımı dikleştirdim.
"Evet, ben de öyle düşünüyordum." Bakışlarımı gözlerine dikerek devam ettim.
"Bir anlaşmaya varmıştık ve nedense bugün vazgeçtiğinizi öğrendim?" Sorar biçimdeki tarzım hoşuna gitmemiş gibi yerinde kıpırdandı.
"Bir sebebi yok. Maddeler hoşuma gitmedi."
Verdiği cevabın mantıklı hiçbir yanı yoktu bana göre. Bunun bir açıklaması olmalıydı.
"Yine de işi sonlandırmak yerine hoşunuza gitmeyen yerleri bize bildirebilirdiniz." Sesim istemediğim halde meydan okur bir biçimde çıkmıştı. Yerinde dikleşerek benimle aynı bakış seviyesine geldi. Kaşları çatılmıştı. "Emin olun, uzlaşırdık."
"Bu işi sizinle yürütmek istemiyorum. Projenizi beğenmedim, Hazel Hanım." Üstüne basarak söylediği sözler bendeki sabrın yarısını götürmüştü.

"Bakın." dedim derin bir nefes alarak.
"Yaptığımız iş çok ciddi. Burada çocukları kapsayacak bir binadan söz ediyoruz. Eğer antlaşmayı bozmazsanız birçok yetim çocuk yuva sahibi olacak." Sesim yumuşamıştı. İşin farkına varmasını istiyordum. Çünkü bu proje Yiğit Bey için önemli olduğu kadar benim ve birçok kişi için de son derece önemliydi.
"Sizden kişisel hırslarınızı bir kenara bırakmanızı istiyorum." Derin bir nefes aldım. "Gerekirse sizden özür de dilerim." Bunu söylemek benim için zordu. Bütün gururumu ayaklar altına almıştım.
"Proje konusunda bir kez daha düşünmenizi istiyorum. Çünkü bu proje sadece sizin ya da bizim için önemli değil. Pek çok insan da umutla bunu bekliyor." Omar'ın bakışlarında sezdiğim kararsızlıkla doğru yolda olduğumu anlamıştım. Tabi doğru yol ne kadar doğruydu, emin değildim.
"Yemekte olanlar için üzgünüm. Yiğit Bey söylediklerinde ciddi değildi, emin olabilirsiniz." Allah'ım gittikçe düşüyordum.
"Kendi adıma da sizden özür dilerim."
Kendime olan saygımı yitirmek üzereydim. Haklıyken haksız duruma düşmek kelimelerle anlatılmayacak kadar berbattı. Omar ayağa kalktı. Şaşkın bakışlarım eşliğinde gözlerime baktı bir süre. Heyecandan ellerim titrerken dediği şeyle birlikte içim bi nebze de olsa rahatlamıştı.

"Düşüneceğim."
***
Annem kapıyı açtığında bitmiş hissediyordum. Adım atacak dahi halim yoktu. Fiziksel yorgunluktan ziyade zihnim daha yorgundu.
"Ne oldu kızım sana?" Annemin endişeli sesi kulaklarımı doldurduğunda ayakkabılarımı fırlatırcasına attım.
"Yorgunum sadece anne." dedim. Açıklama yapmaya bile gücüm yoktu.
Annemi iyi olduğuma inandırıp odama çıktım ve üstümü bile değiştirmeden kendimi yatağa attım.

Bugün yaşadıklarım ağırdı. Haklı olduğum halde özür dilemiştim. Bütün gururumu yıkacağımı Omar'la buluşmaya karar verdiğimde biliyordum. Ama yıkımın bu kadar ağır olacağını tahmin etmemiştim. Gururum benim için her şeydi. Kolay kolay pes eden biri değildim. Haklı olduğum konularda sonuna kadar savunurdum. Belki de bu yüzdendi bana asi demeleri.
Eve geldiğimden beri hiçbir şey hissetmiyordum. Sanırım gururunu yitirmenin tek iyi yanı hissizleşmekti.
Yaşadıklarım ve yorgunluğum ağır basarken gözlerimi yumdum.
Birkaç dakika içinde uyumuştum bile.
***
3 gün sonra, işyeri.

Şirkette ses seda yoktu. Yiğit Bey dahil kimsenin keyfi yerinde değildi. Antlaşma iptal edildiğinden beri daha da içine kapanmıştı. Odasına ben dahil kimsenin girmesine izin vermiyor ve kendi de çıkmıyordu. O hasta haliyle üç gündür ofisinde sabahlıyordu.
Omar ile konuşmamın işe yaradığı konusundaki tüm umudumu yitirmek üzereydim. Koskoca üç gündür bir cevap yoktu. Sanırım ben kaybolan gururumla ortada kalmıştım, dostlarım.
"Bu dosyaları düzenledin mi, Hazel?" Arzu'nun sesiyle düşüncelerimden ayrıldım. Başımı sallayarak onu onayladım. Arzu uzattığım dosyaları elimden alıp karşımdaki koltuğa oturdu.
"Yiğit Bey, uzun süredir odasından çıkmıyor, Hazel. Hepimiz endişeleniyoruz." Üzgün bir şekilde bakışlarımı masaya eğdim.
"Sen onun özel asistanısın." Gözlerim tekrar Arzu'yu bulduğunda ne demek istediğini anlamaya çalışıyordum.
"Gidip bir baksan? Tüm işler aksıyor." dedi gözlerimin içine istekle bakarken. Bunu binlerce kez denemiştim zaten. Odadan hemen çıkmamı istiyordu.
"Bunu yapmadığımı mı sanıyorsun, Arzu?" Elimi çeneme yaslayarak Yiğit Bey'in odasının kapısına baktım.
"Bana da izin vermiyor." dedim mırıldanarak. Arzu anladığını belirtir şekilde başını salladı.
"Haklısın." dedi sessiz bir biçimde. Dosyaları da alarak masasına ilerledi.

Açılan asansörün sesi kulaklarımı doldurduğunda bakışlarımı o yöne çevirdim. Gördüğüm kişi ile birlikte dudaklarım 'o' şeklini alırken, buna tek şaşıran ben değildim. Bütün iş arkadaşlarım da aynı benim gibiydi.
Omar, yanında yemekte gördüğüm iş arkadaşlarıyla beraber masama doğru ilerlerken kendimi toparlamaya çalıştım.
"Merhaba, Hazel Hanım." dedi kibirli bir ses tonuyla. Derin bir nefes alıp cevap verdim.
"Merhaba, Omar Bey."
***
Omar ve ekibi ile birlikte toplantı salonuna doğru ilerliyorduk. Olay çıkmaması için içimden tüm bildiğim duaları sayarken patronumun ne tepki vereceğini düşünüyordum.
Onları toplantı salonuna bırakıp salondan çıkmak için arkama döndüm.
"Hazel Hanım?" Omar'ın sesi kulaklarımı doldurduğunda bakışlarımı ona çevirdim.
"Toplantıda siz de bulunun." Ben Yiğit Bey'in özel asistanıydım. Tabi ki bulunacaktım. Başımı sallayarak kısaca onayladım. Memnun bir şekilde gülümsediğini görsem de tepki vermedim. Ve bugünün olaysız bitmesini umarak Yiğit Bey'in odasına ilerledim.

Odanın kapısını çaldığımda hırıltılı sesi boşlukta yankılandı.
"Kimseyi istemediğimi söyledim." Sesi sert ve yorgundu. Bunu duyar duymaz anlayabilirdiniz. Onu dinlemeyerek odasına daldım. Bu iş önemliydi, tamam. Ama bu şirketi yöneten ve bizden sorumlu olan da oydu. Böyle bencilce davranmasına katlanamıyordum. Başını, gömdüğü masadan kaldırdı ve memnuniyetsiz bir şekilde yüzüme baktı.
"Hazel Hanım, duyma sorununuz mu var?" dedi öfkeli bir ses tonuyla. Gözlerimi devirmek istesem de tepki vermeden karşısında durdum.
"Toparlanın Yiğit Bey. Dubai'deki iş adamları sizi toplantı salonunda bekliyor." Manyak patronum dediğim şeyle gözlerini kocaman açtı. Bu hali komik gelse de gülmemek için kendimi kastım. Kahverengi gözleri kırmızıya dönmüştü. Göz altlarındaki morluklar belirgindi ve saçları dağınık bir şekilde duruyordu. Gömleğinin düğmelerini açıp kravatını gevşetmişti. Kolları dirseğine kadar sıyrıktı. Bu hali hiç de Yiğit Bey gibi durmuyordu. Tamamen dağılmıştı.
Ayağa kalkıp toparlanmaya çalıştı. Eli ayağı deyim yerindeyse birbirine karışmıştı.
"Neden önceden haber vermiyorsun?" diyerek beni azarlardı. Resmî konuşmamasını göz ardı ederek yanına yaklaştım. Gömleğinin yakalarını düğmelemiş, kollarını aşağı indirip düzeltmeye çalışıyordu. Ellerim kravatını bulduğunda gözleri yüzümü buldu. Kahverengi hareleri yüzümü incelerken ona bakmamaya özen göstererek büyük bir ciddiyetle gevşemiş kravatını düzelttim. Gözlerim gözlerini bulduğunda ondan uzaklaştım.
"Acele edelim, bizi bekliyorlar."
***
Yiğit Bey önde, ben arkasında toplantı salonuna ilerliyorduk. İçten içe korkarken derin bir nefes alıp bu işin iyi biteceğine kendimi inandırdım.
Salona girdiğimizde birkaç iş arkadaşımın daha gelmiş olduğunu gördüğümde rahatladım.
Yiğit Bey gelenleri selamlayarak yerine oturdu. Gözleri Omar ile kesiştiğinde sert bir ifadeyle "Başlayalım." dedi.
"15. maddeyi düzenlemenizi istiyoruz. Yapılan binadaki hisse oranı oldukça düşük." dedi Omar kendinden emin bir ses tonuyla. Arkasını yaslanıp kibirli bakışlarını Yiğit Bey'e yöneltti. Yiğit Bey'in ters bir tepki vermemesini umarak gözlerimi yumdum.
"Hisselerde herhangi bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Yapılan iş paydalara bölündüğünde bu sizin için gayet makul bir sayı." dedi, Yiğit Bey. Ses tonu kendinden emindi. Onun bu halini özlediğimi farkettim.
Ne! Bir dakika! Yanlış düşünmeyin hemen, dostlarım. Onu işinin başında görmeği özledim demek istemiştim.

Omar, yaslandığı koltukta dikleşti.
"Yine de yeterli değil. %15'lik hisse yerine %30'luk söz hakkı istiyoruz."
Yiğit Bey, bir müddet düşündü.
"Makul." dedi kısaca.
Onun dışında birkaç maddeyi daha tartıştıktan sonra ortak bir karara varıp antlaşmayı bozmamaya karar verdiler. Yiğit Bey'in yüzü gülüyordu. Derin bir nefes alarak Allah'a şükrettim. Bu iş çözüldüğü için çok sevinmiştim. Herkes sıra sıra tokalaşırken en sonunda Omar ve Yiğit Bey karşı karşıya kaldı. Omar elini uzattı. Yiğit Bey bir süre duraklasa da uzattığı elini sıktı.
"Anlaştığımıza sevindim." dedi, gülümseyerek. Sahte gülümsemesini uzaktan gören biri bile fark edebilirdi. Yiğit Bey tepki vermedi. "Ben de." dedi kısaca.

Omar odadan çıkıp gidecekken duraksadı ve bize döndü.
"Hah!" dedi alaycı bir ifadeyle. "Bence asistanınıza bir teşekkür borçlusunuz." Yiğit Bey anlamsız bakışlarla ona bakarken, Omar'a yalvarırcasına gözlerimi diktim. Bunu yapamazdı, yapmamalıydı.
"Anlamadım?" dedi, Yiğit Bey. Omar'ın bakışları beni buldu. Başımı iki yana sallarken bacaklarımın titremeye başladığını hissetmiştim.
"Hazel Hanım, benimle buluşup sizin adınıza özür dilememiş olsaydı, bu antlaşma biraz zor imzalanırdı." dedi ve arkasını dönüp gitti.

İşte şimdi faka basmıştım, dostlarım.
***
Bu bölüm baya olaylı bitti, dostlarım. Omar'ı öldürmek isteyenler klubü burdaysa elleri göreyim. Yorumlarda Omar'a sövmek serbest.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Kendinize iyi bakııın. 😋

Continue Reading

You'll Also Like

436K 46.5K 100
Ana karakterin eğlence amaçlı çıktığı yolculukta karşılaştığı üç kişi ve bir ejderle birlikte işler çoktan karışmaya başlamıştı. Ana karakterin bir d...
10.9M 358K 70
Karanlığın Aç Çocukları Serisi, Akılbaz (1.kitap) ve Canbaz (2.kitap) olmak üzere burada yayımlanmaktadır. ____ Parmak uçlarım geniş omuzlarına doku...
112K 10K 25
Size küçük bir sır vereyim mi? uhm, Bay Kang benim sevgilim değil. Choi Beomgyu ♡ Kang Taehyun (Acemiliğimi üstümden attığım ilk hikayem. Oku...
815K 66.6K 67
[texting] L.U.V Şirketi'nin sahibi Jeon Jungkook fazla otoriter bir kişiliğe sahipti. Wvet uygulamasında tanıştığı Kim Taehyung'u görünceye kadar.