Aşkın Son Damlası! [Tamamland...

By KayipYazarNemo

381K 24.1K 2.1K

#Mizah 1 Sessizliğin Sesi! Adlı hikaye'de bulunan Gürkan ve Güneşin hikayesidir! İki hikaye birbirine bağlant... More

#TANITIM#
"1- Bindik bir alamete!"
"2- Sadece uyuyacağız!"
"3- Manyak mısın sen?"
"4- Sen tam bir adisin!"
"5- Senden nefret ediyorum!"
"6- Geçer mi?"
"7- Zaman!"
"8- Pis Ayyaş!"
"9- Konuşmayacağım!"
"10- Neredeydin Sen? Gerizekalı!"
"11- Eminim!"
"12- Bilmiyorsun!"
"13- 7 Yaşındaydım..."
"14- Ne Münasebet?"
"15- Ne yani, gerçekten istemiyor musun?"
"16- Bu nasıl şaka? Hayvan!"
"17- Sen neler yaşadın böyle?"
"18- Oyun Başlıyor!"
"19- Dokunma bana!"
"20- Sonra birgün..."
"21- Beni özledin mi?"
"22- Bazı kızlar..."
"24- 4 Gün sonra!"
"25- Hazır mısın?"
"26- Zehra yok!"
"27- Bulacağız!"
"28- Yapma!"
"Karakterler"
"Aşk Kırıntısı!"
"29- Ben yaptım!"
"30- Çünkü seni seviyorum!"
"31- Karar..."
"32- Karım değil misin?"
"33- Yaktım seni!"
"34- Mühür!"
"35- Evet!"
"37- Zehra ve Efken - Özel Bölüm"
"38- Şimdi biz, şey mi yapacağız?"
"39- Babacığını özlemedin mi?"
"40- Final!"
"Zehra ve Efken'cilere Duyuru!"
"Zehra ve Efken yayımlandı!"

"23- Kızım nerede?"

7.1K 490 19
By KayipYazarNemo

Aradan geçen bu kadar gün sonra, hala Güneşten haber yoktu. Ben kafayı sıyırmak üzereydim! Yağmur teyzeyi oyalamaktan yalancılık ödülü almam an meselesiydi hatta! Kadın her aradığında, Güneşin telefonu mu bozuk oğlum. Neden açmıyor? Başına bir şey gelmedi değil mi? Kötü kötü rüyalar görüyorum. Diyordu ve ben sürekli uyuyor, banyoda, bir sorunu yok, dersler yoğun yağmur teyze diyerek onu oyalıyordum! Anne kalbi işte hissediyordu herhalde. 

Uykusuz kaçıncı gecemdi? Gelmesini beklediğim kaçıncı gece? Kahretsin neden bunlar olmak zorundaydı ki? Resmen 8 gün olmuştu! Güneşi görmeden 8 dakikayı zor geçiren ben, 8 gün... 192 saat... 11520 dakika'dır onu görmüyordum.. 

Beklemek, beklemek ve beklemek. Ne kadar güzel değil mi? Sadece beklemek. Lanet olsun ki, sadece beklemek!

Kapı çaldığı anda, heycan ve umutla kapıya koştum. Belki de gelmişti. Belki de getirmişlerdi Güneş'imi bana! 1 dakika.. 2 dakika... 5 dakikadır, salak gibi kapıda gördüğüm insanların yüzüne bakıyordum. Ve Yağmur teyzenin gülümsemesi, tam içime oturmuştu. Şimdi ben ne bok yiyecektim?

Yağmur teyzeyi içeri alalı 10 dakika olmuştu ama hiçbir şey söyleyememiştim. Aslında konuya nereden başlayacağımı da bilmiyordum! Bana emanet edilmişti o. Emanetime böyle mi sahip çıkıyorsun derse, hangi yüzle cevap verebilirdim ki? 

Yağmur teyze ona yaptığım kahvenin son yudumunu içtikten sonra, gülümseyerek bana baktı. 

"Güneş nerede? Evde değildi, ben de buradadır sandım ama. Burada da yok galiba." 

Gelen soru karşısında sıkıntı ile nefes verdim. Gerçekten çok zor durumdaydım. Bir mucize gerçekleşsin istiyordum. O mucize beni bulamayacağı için, sakinlikle anlatmalıydım. Yağmur teyzenin hafif göbeği çıkmıştı. Hamileydi ve ben bebeğe bir şey olmasını istemiyordum. 

"Yağmur teyze. Sakin ol lütfen."

Yağmur teyze'nin yüz şekli anında değişirken, gülümsemesi yüzünden silindi. Korku ve telaşla bana bakarken "Gürkan, korkutma beni oğlum. Kızıma bir şey mi oldu?" diye sordu. 

Koca bir yutkunmadan sonra 1 dakikalık bir sessizlik oluştu. Yağmur teyze sabırsızca yerinde kıpırdandı. 

"Sana soruyorum Gürkan. Kızım nerede?"

"Yağmur teyze, lütfen beni sonuna kadar dinle. Bebeğine bir şey olmasın. Güneş... Güneşi, Melih kaçırmış."

Yağmur teyze hemen ayaklandı, haliyle ben de onunla birlikte ayağa kalktım. Bakışları sana inanmıyorum der gibiydi. 

"Bak oğlum, böyle şaka yapılmaz. Hele ki hamile bir kadına. Hadi kızımı çağır bana."

İnanmamakta haklıydı.  Sakin olması için ona doğru bir adım attım. 

"Yağmur teyze, söz veriyorum. Onu bulacağım. Ona hiçbir şey olmayacak."

Yağmur teyze transa girmiş gibi kafasını sağa sola sallamaya başladı. Benimle değil de kendi kendisine konuşuyordu. 

"Kızım. Benim kızım. Nerede? Ne yiyor, ne içiyordur şimdi? Ne haldedir? Başına ne gelmiştir? Yaşıyor mudur? Düzgün uyuyor mudur? Söylemiştim! Serhat'a bin defa söylemiştim! İzin vermeyelim demiştim! Babasının kızı işte! Dinlemedi sözümü. Bir şey olacak. Kızıma bir şey olacak. Ben 4 gün sonra kızımın doğum günü olduğu için geldim ve karşılaştığım şu manzaraya bak! Olmaz olamaz!"

Yağmur teyze hala söylenirken, onu sakinleştirmek adına elinden tutup onu koltuğa oturttum. 

"Yağmur teyze, sakin ol lütfen."

Yağmur teyze sinirle bana baktı! Bağırarak "Ben sana canımı, ilk göz ağrımı, hayatımın parçasını emanet ettim Gürkan! Sen benim emanetime böyle mi sahip çıktın?" dediğinde, verebilecek bir cevap bulamadım. Mahçup bir şekilde başımı öne eğdim. 

"Özür dilerim, Yağmur teyze. Ben... özür dilerim."

Cevap vermedi. Serhat amcayı arayacaktı kesin ve ortalık ayağa kalkacaktı! Ama artık kalksındı! Yeterki Güneşim bulunsun. Ben düşümcelerimle cebelleşirken, Yağmur teyze daha sakin bir ses tonu ile "Kaç gündür yok?" diye sordu. 

"12 gün oldu."

"Polise haber vermedin mi oğlum? Hadi polisi aramadın, bize nasıl haber vermezsin?"

"Polise de haber verdik Yağmur teyze. Sizi telaşlandırmak istemiyordum. Ben başta sandım ki, Güneş bana kızdığı için..."

"Gürkan, o seni seviyor ve senden kaçmaz! Kaçtıkça sana yakınlaşacağını biliyor çünkü!"

"Biliyorum teyze."

Bakışlarım Yağmur teyzeyi bulunca, acı dolu bakıyordu. 

"Sen uyku uyumuyor musun, şu haline bak? Bu şekilde kızımı nasıl bulacaksın? Bu güçsüzlükte!"

Haklıydı. Yine mahçup bir bakıştan başka bir şey yapamadım. 

"Sen bir kaç saat uyu. Ben de karakola gidip haber var mı sorayım."

"Olmaz! Ben de geleceğim."

Yağmur teyze itiraz istemediğini belli edecek bakışlar yollarken, sessizce yerime sinip yatak odama doğru yürüdüm. Uyuyamazdım ki ben! Yine 1 - 2 saat kabuslar göre göre uyur uyanırdım! 


***

Gözlerimi araladığım zaman, Yağmur teyze'yi tepemde dikilirken gördüm. Heyecanla ayağa kalktım. 

"Yağmur teyze, bir şey mi oldu?"

"Dışarı gel, oğlum. Seni bekliyorum."

Merak etmiştim. Hemen dışarı çıktım. Salonda Efken de vardı. Gülümsüyordu. Yoksa Güneş'imden haber mi vardı? Bakışlarım Yağmur teyze ve Efken üzerinde gidip geldikten sonra "Ne oldu, haber var mı?" diye sordum. 

"Bulduk oğlum, yerini buldukta.. Büyük bir problemimiz var."

"Nedir teyze, söylesene?"

Söze giren Efkendi. 

"4 gün sonrasına nikah tarihi alınmış! Melih ve Güneş'in."

Söylenen sözle yerimde çivilenmiş gibi durdum. Şaka yapıyorlardı herhalde. Dalga geçiyor olmalılardı. Ne yani, ben Güneş kaçırıldı zannederken, 12 gündür uykusuzluktan geberip her yerde onu ararken, o herifle evlilik mi düşünüyordu? Üstelik gün bile alınmış ve Güneşin doğum günü seçilmişti! 

###

Yağmur;

Benim kızım! Benim büyüttüğüm, ağrısını sancısını çektiğim. 9 ay karnımda taşıdığım kızım. Şimdi kim bilir ne haldeydi? Serhat'ı telaşlandırırsam, kesinlikle ortalık ayağa kalkardı. Asla bilmemeliydi! Onunla olan evliliğimi hatırlayınca, bu pek mantıklı gelmedi. Ne yapılması gerekiyorsa, ben yapacaktım. 

Ona haber vermeden, onun gücünden faydalanabilirdim. Eğer öğrenirse, Güneş ve Gürkan diye bir şey asla olamazdı! Ve ben kızımın üzülmesine göz yumamazdım! 

Elime telefonu aldığım gibi Hamit'i aradım. 

"Alo Hamit. Beni çok iyi dinle. Ve eğer bu söyleyeceklerim, Serhat'ın kulağına giderse hiç hoş olmaz."

...

Hamitle konuştuktan sonra, hafif çıkan göbeğimin üzerinde elimi gezdirdim. Benim minik yavrum, sen ablan gibi manyak olma e mi?


Güneş;

"Zehra, lütfen ağlama. Kendine gel. Lütfen."

Kahretsin! O herifin üstüne atlayıp onu öldürmemek için kendimi zor tutmuştum! Bu ne biçim bir işti böyle? Melih ne tür bir oyun çeviriyordu böyle? Zehra'nın babası ne alakaydı? Gerçekten kocaman bir karmaşa söz konusuydu. Zehra'yı da, kendimi de kurtaracaktım bu bokluğun içinden! 

Zehra nefesini düzenlemeye çalışırken, bir yandan burnunu sildi. 

"Güneş.. ben... korkuyorum. Bu kadar yıl sonra, karşımda... O.. o beni de öldürecek Güneş!"

"Saçmalama! Böyle bir şeye müsade etmeyeceğim! Hem Allah'ın izni ile de hiçbir şey olmayacak! Göreceksin, önce buradan kurtulacağız. Sonra o şerefsizlerden!"

****

Zehra biraz da olsa kendisini toparlamıştı. Zehra'nın babası nasıl oluyordu da meydana çıkıyordu anlamamıştım. Anlamak için yeniden Melih'i kullanmam gerekecekti. Ona yakınlık gösterdiğim için kendimden ayrıca nefret ediyordum! 

Yavaşça aşağı indim. Salonun boş olması dikkatimi çekmişti. Halbuki salonda bile daima bir koruma bulunuyordu. Çatık kaşlarla mutfağa ilerledim. Orada da kimse yoktu. Kahretsin, telefonum da yoktu ki! Bizi kurtaracak birilerine ulaşayım! 

Tam yukarı yeniden çıkacaktım ki, kapıdan gelen kalabalık ses ve Melih'in neşeli sesi ile duraksadım. Arkama dönüp baktığımda, içeriye çeşit çeşit gelinlik getirdiklerini gördüm. Kaşlarımı çatarak baktığım sırada, Melih ve bir kadın yanıma gülümseyerek geldi. En fazla 38 yaşlarında olan kadın elini uzatıp "Merhaba, ben Sanem Avcı" dedi. Önce uzattığı eline baktım ve hafifçe sıktım. 

Soru sorar şekilde Melih'e bakarken, Sanem hanım lafa girdi. 

"Demek gelin bu? O halde hemen provalara başlayalım!"

Pardon neye başlayacağız neye? Biri bana rüya görüyorsun desin. Bu olmuş olamazdı, değil mi? 


Continue Reading

You'll Also Like

872K 34.2K 40
"Burada olmamalısın. Karının ve doğacak bebeğinin yanında olmalısın." sesim o kadar ruhsuz çıkmıştı ki, kendi sesim bana bir o kadar yabancı gelmişti...
1.3M 64.6K 37
Elindeki yüzüğe baktı genç kız. Mahallede her zaman dalga geçtiği, adını insandan bozma koyduğu, yıllarca aşağıladığı adam ile nişanlıydı artık. Bol...
8K 744 22
Şu anda duramazdı koşması gerekiyordu, eğer peşindeki adamlara yakalanmak istemiyorsa şu anda duramazdı. Koşmaktan nefes alacak hali bile kalmamıştı...
184K 9.2K 45
Annesinden yediği dayaklar yüzünden gözyaşlarını kaybeden bir çocuk/Genç #1 Sevgi #1 Love #1 romantizm #1 Biseksüel #1 Lgbt #1 Gay #2 Eşcinsel