"28- Yapma!"

7.4K 512 67
                                    

Bu bölüm tamamen Zehra'cılar için :)


"Baba bile demeye utanıyorum! Sen nasıl bir şerefsizsin böyle! Ben.. ben nasıl senin kızın oldum?"

Baba denilecek varlık bana doğru pis pis yürürken "Ananı siktim, sen oldun." Cevabını verdi.

O karmaşanın arasında kolumdan tutulup çekildiğimde, bir an için biri bizi kurtarıyor sandım. Daha sonra babamın ellerinde çırpınmaya başladım. Sonra burnuma kapatılan pamuk ve bilinçsiz bir şekilde karanlığa sürüklenmem.

Gözümü açınca ise, bu odadaydım. Oda pis değil, aksine çok güzeldi. Ve tıpkı otel odasına benziyordu. Düzenli ve temiz olması da ayrı bir konu.

Güneş ne durumdaydı acaba? O karmaşa neyin nesiydi? Kesinlikle Gürkan gelmişti, Güneş'i kurtarmaya. En azından Güneş kurtulmuştu. Bu bile bir nebze teselli veriyordu bana. Şimdi ise, ölümle tanışacaktım.

Babam beni affetmeyecekti, biliyorum. Mutlaka öldürecekti beni. Oysa ben aşık olmak istiyordum. Bu düşünce de aklıma direkt olarak Efken geldi. Önceleri Güneş ile aralarında bir şey varmış gibi zannetsem de, bunun öyle olmadığını görmüştüm.

Ne zaman onu görsem, heyecanlanıyordum. Karnıma kramp giriyor gibi hissediyordum. Sanki içimde organlarım oynuyor gibi ruh değişimine giriyordum. Aşık olmak böyle bir şey miydi? Görmediğim zamanlarda özlemek, onu görmek istemek ama bu düşünce için bile kendime kızmak. Bunlar hep aşk ile mi alakalıydı?

Babam kötü kötü sırıtırken, kafasından ne hinlik geçtiğini çözemiyordum. Aslında bakarsanız, ona Baba demeye bile utanıyordum. Kim böylesine bir hayatta doğmak ister ki? Fakat isyan, yapacağım son şey bile olmamalı! Çünkü ben eminim, her şeyde bir hayır vardır.

###

"Biliyor musun, ne olacak?"

Ellerim ve kollarım bağlı olduğu için yerimde kıpırdandım. Ama nafile bir çabaydı. Bıkkınca "Ne olacak?" dedim.

"Hani seni isteyen bir enişten var ya?"

Gözlerim irice açıldı. Korku dolu bakışlarımı gören Baba denen şahıs, yine pislikçe gülmeye başladı. Oturduğu sandalyede bacak üstüne bacak attı ve elindeki sigarasını yaktı.

"Seni ona teslim edeceğim. Babanı satmak neymiş, iki kardeşte göreceksiniz!"

"Ablama dokunma!"

Sinirle söylediğim şeye karşı kahkaha attı. Ardından yine o bakışlar. Bana işkence ederken ki bakışları beni buldu.

"Ablanı değil, kendini düşün bence. Çünkü sana yapacağımı hayal bile edemeyeceksin!"

Bu iğrenç şeye dayanamıyordum. Bir an önce beni öldürmeliydi. Çünkü ben, beni kurtaracak kimsenin olmadığını çok iyi biliyordum. En üzüldüğüm şey, Anne'min mezarını 1 kere bile görememek. Ne çok isterdim onun mezarına gitmeyi, onun mezarında ağlamayı. Saatlerce onunla o toprağın yanında sohbet etmeyi. Ama olsundu. Şimdi öleceğime göre, orada kavuşacaktım ona. Umarım görürdüm onu. Çünkü çok özlemiştim.

En çok korktuğum şey, Annemi unutmaktı. Yüzünü hayal meyal hatırlıyorum hala. Ve unutmamak için bana kalan son resmini saklıyordum. Ne zorluklarla saklamıştım oysa onu... Babam görmesin de yırtıp atmasın diye.

Gözyaşlarım yanaklarımı ıslatmıştı. Boş bakışlarımı, gözlerini bana diken herife çevirdim. Artık onu baba olarak adlandırmak istemiyordum. Bu dünyada baba sıfatını hak edenlere haksızlıktı çünkü.

Aşkın Son Damlası! [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin