"40- Final!"

9.8K 548 166
                                    

Doğan güneşin ışıkları suratıma çarparken, gözümü yavaşça araladım. Allah'ım dün biz çok ayıp şeyler yapmıştık ve ben resmen kendimi kaybetmiştim. Bayağı içimden azgın bir Refika fırlamıştı. Düşüncem yüzünden, yüzüm kızardı ve çarşafı sıyırıp kendime baktım. Ah çıplaktım, hem de çırılçıplak! Lan donum bile üzerimde değil!

Gürkan yanımda kıpraşınca, hemen gözlerimi yumdum. Dün arsız ve utanmazdım. Hatta çok ayıp şeyler söylemiştim ama, şimdi acayip utanıyordum. Hem bu dümbük erken uyanmalı ve bana kahvaltı hazırlayıp yatağa getirmeliydi. Bende ona kızarak, yatakta yemek mi yenir lan, çarpılacağız diyerek onu kovmalıydım!

Çok sinirlenmiştim, ayağımla Gürkan'ı dürttüm. Gürkan mırın kırın edince, dirseğimi çıplak vücuduna geçirdim. Tabi yine aklıma bin türlü sapık düşünce çarptı. Çünkü şu an o çıplak ben daha çıplaktım!

"Gürkan, kalksana ya! Dün biz gerdeğe girdik! Açım ben!"

Gürkan gözlerini açıp, bana inanmayan bakışları atmaya başladı.

"Ne bakıyorsun oğlum, enerji harcadık biz."

"Güneş, lütfen şaka yapıyorum de. Bu kadar odun olamazsın."

"Sensin lan odun! Açım ben, hem senin şu anda diğer kocalar gibi uyanıp bana kahvaltı getirmen gerekiyordu!"

Gürkan hafifçe kalktı ve bana bakmaya başladı.

"Hani sen hastayken sana yemek getirdiğimde, ekmek var lan burada yatakta yemek yenir mi, Allah çarpar diyerek tepsiyi ağzıma fırlatmıştın. Hatırladın mı? Bir daha yatağa yemek getirir miyim?"

Aklıma gelen şeyler gülmeye başladım. Hakikaten yapmıştım. Ama o zamanlar, beni sevmediğini sanıyordum. Sırf annem söyledi diye geldim demişti. Bu da zoruma gitmişti. Her neyse.

Gürkan yine bana tutku dolu bakmaya başlayınca, gözlerimi pörtlettim.

"Aklından bile geçirme!"

Gürkan pis pis sırıttı ve üzerime doğru gelmeye başladı.

"Geçirmem merak etme, uygularım."

Dudakları dudaklarımı bulduğunda, kendimi karşılık verirken yakaladım. Kocam o tamam mı? Öpüşebiliriz. Baktım bu öpüşme derinleşiyor. Gürkan'ın eli bacaklarımı okşamaya başladı. Haliyle içimdeki kıpırtı kendini gösterdi ve ona doğru yaklaştım. Ateşli bir sabah'a Günaydın o halde.

#

"Gürkan, bu ne?"

"Ne ne aşkım?"

"Bu çorap ne?"

"Aa ben de onu arıyordum lan 2 gündür. Neredeydi."

"Hayvansın sen Gürkan! 2 gün evde yoktum ve sen çorabını buzdolabına mı koymuşsun! İğrençsin!"

Gürkan masumca gülümsedi ve yanağıma bir öpücük kondurup kaçtı. Hayır yani, bu çorabın dolapta ne işi vardı yani?!


Akşam yemeğini hazırladıktan sonra, ikimiz de yemeğe gömülmüştük. Yemek biter bitmez film seçmesi için Gürkan'ı salona gönderdim ve bulaşıkları yıkadıktan sonra mısır patlatıp onun yanına gittim. 

"Gel aşkım."

"Geliyorum kocacığım."

Gürkan'ın yanına iyice sokulup beni sarmalasına izin verdim. Bu adamın kokusunda, aşk vardı. Huzur vardı. Sakinlik vardı. Gürkan'a sokulunca, kalbim yine hızla atmaya başladı. Yavaş yavaş başımı boynuna doğru sokuşturmaya başladım. Gürkan'ın nefes alışverişi hızlandı. Sesi boğuklaştı.

Aşkın Son Damlası! [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin