Aşkın Son Damlası! [Tamamland...

By KayipYazarNemo

381K 24.1K 2.1K

#Mizah 1 Sessizliğin Sesi! Adlı hikaye'de bulunan Gürkan ve Güneşin hikayesidir! İki hikaye birbirine bağlant... More

#TANITIM#
"1- Bindik bir alamete!"
"2- Sadece uyuyacağız!"
"3- Manyak mısın sen?"
"4- Sen tam bir adisin!"
"5- Senden nefret ediyorum!"
"6- Geçer mi?"
"7- Zaman!"
"8- Pis Ayyaş!"
"9- Konuşmayacağım!"
"10- Neredeydin Sen? Gerizekalı!"
"11- Eminim!"
"12- Bilmiyorsun!"
"13- 7 Yaşındaydım..."
"14- Ne Münasebet?"
"15- Ne yani, gerçekten istemiyor musun?"
"16- Bu nasıl şaka? Hayvan!"
"17- Sen neler yaşadın böyle?"
"18- Oyun Başlıyor!"
"19- Dokunma bana!"
"20- Sonra birgün..."
"21- Beni özledin mi?"
"23- Kızım nerede?"
"24- 4 Gün sonra!"
"25- Hazır mısın?"
"26- Zehra yok!"
"27- Bulacağız!"
"28- Yapma!"
"Karakterler"
"Aşk Kırıntısı!"
"29- Ben yaptım!"
"30- Çünkü seni seviyorum!"
"31- Karar..."
"32- Karım değil misin?"
"33- Yaktım seni!"
"34- Mühür!"
"35- Evet!"
"37- Zehra ve Efken - Özel Bölüm"
"38- Şimdi biz, şey mi yapacağız?"
"39- Babacığını özlemedin mi?"
"40- Final!"
"Zehra ve Efken'cilere Duyuru!"
"Zehra ve Efken yayımlandı!"

"22- Bazı kızlar..."

7.3K 519 23
By KayipYazarNemo

Çok fazla sinirliyim arkadaşlar, çünkü 756 satır yazdıktan sonra kaydettim ve sayfadan çıktım. Akşam geri girdiğimde ise, bölüm bile yoktu! Halbuki neler neler yazmıştım! Bölüm de yazmayacak ve sinirden hikayeyi kaldıracaktım. Neyse ki beni durduran bir tehdit etkenim vardı :)) Parmaklarımı yeniden klavyeye değdirdim ve yazmaya başladım. Bu bölüm Zehra ile alakalı. Okuyucular merak ediyordu, işte Zehramızın hayatından minnak alıntılar :) Keyifli okumalar, sizi seviyorum. Vote ve yorum unutmayın :) 


Bazı kızlar, doğuştan şanslıdır. Bazıları ise, doğuştan şanssız. Bazıları baba sevgisinin tadını doruğuna, iliğine kadar hisseder ve yaşar. Bazıları ise, o sevgiye hasrettir. Bazı kızlar, ağladıkları zaman baba kollarına sığınabilir ve başlarını babalarının omuzuna yaslayarak ağlayabilir. Bazı kızlar ise, sadece korku ile yerlerine sinerek, ses çıkarmamaya özen gösterir ve öyle ağlar. Hayat bazılarına 1-0 ileride başlarken, bazılarına -100'den başlatır. 

Ne şanslı kızlar vardır mesela, her şeyde babalarına sığınırlar. Bazı kızlar için ise, bu mümkün değildir. Sığınacak bir liman olarak, babalarını seçemezler bazı kızlar. Sevgi yerine, korku doludur o yürekler. Nefret doludur. Kin doludur. Halbuki bir baba, kızının başını okşasa ve 'Seni seviyorum, canım kızım.' dese.. Bu ne büyük nimettir o kızlar için. Fakat yapmaz bunu bazı babalar, yaparsam otoritem sarsılır düşüncesi ile devam eder hayatına. 

Ben 7 yaşındaydım... Annem gözlerimin önünde öldürüldüğü zaman, sadece 7 yaşında küçük bir kız çocuğuydum. Babam bıçağı onun boynuna dayayıp, gözlerimin içine bakarken onu öldürdüğünde, ufacıktım. Öyle de başladı işkenceler. Küvet korkum başladı. Gördüğümde bile, geri geri kaçarım. Gözlerimi her kapattığımda, o anılar canlanırdı gözlerimin önünde ve ben kabus dolu bir hayat yaşardım. 

7 yaşıma kadar babamı severek büyüdüm, fakat hiç sevgi görmedim. Benim için babam, dünyadaki en mükemmel insandı. Her ne kadar başımı okşayıp beni sevdiğini söylememiş ve göstermemiş olsa da, severdim. Sonra bir korku ile başladı, kin ve nefretle devam etti. Hayat işte, belli olmuyordu. 

Birgün yine çok içmişti, eve gelip kapıyı kırarcasına çaldı. İşte dedim, başlıyor eziyet. Kendi kendime 'Keşke bu gece de o fahişelerden biriyle kalsaydı.' diye düşündüm. Benim annemi öldürdükten sonra, başka kadınlarla gününü gün etmesi, çok adiceydi. Çok şerefsizce!

Korku ile kapıyı açtığımda, çatık kaşlarla bana bakmaya başladı baba sıfatındaki adam. Geri adım attım ve kenara çekildim. Üzerime doğru yürüdükten sonra 'Kimseye bir şey söylemedin, değil mi?' diyerek beni tehdit etti. Ağlamaya başladım ve kafamı hızla iki yana salladım. Gözyaşlarım ardı ardına akarken 'Ağlama, zırıltılarını duymak istemiyorum.' dedi. Ağlamama bile iznim yoktu benim. Bir baba, nasıl kendi evladını ölümle tehdit edebilir ki? Bu bir insan bile olamazdı! Ve maalesef ki, birilerinin babası olarak yaşıyordu. 

Bazen diyordum ki, keşke ablam burada olsaydı. En azından sığınacak bir yerim olurdu. Sonra vazgeçiyorum ve iyiki gitmiş diyorum. Gitmese, belki de ona yapacaktı bunları ve ben her şeyden habersiz yine babasını seven o masum kız olarak kalacaktım! 

12 yaşına gelmiştim, annem öleli ve ablam gideli 5 yıl olmuştu. Benim sessizliğimin üzerinden 5 yıl geçmişti, vicdan azabımla daha çok kavrulmaya başlamamın üstünden 5 yıl geçmişti. Büyüdükçe, onu polise ihbar etme ve isteğim daha çok kabarıyordu! 

Uyurken, pencerenin tıklatılma sesine uyandım. Korku ile kalbim atmaya başlarken 'Acaba kim?' diye düşünmeye başladım. Öyle hafif bir uykum olmuştu ki, bu durumlardan. En ufak bir sese uyanır hale gelmiştim. Kafama battaniyemi çektim, belki yabancı biriydi. Belki beni öldürmeye veya tecavüz etmeye gelmişlerdi. Daha çok tıklamaya başladı. İçimdeki sese uyup usulca pencerenin yanına gittim. Perdeyi yavaşa kaldırdığımda, gördüğüm yüzle ağlamaya başladım. Gelmişti! Ablam gelmişti! Kocaman olmuştu ablam! 21 yaşında kocaman bir genç kız!

Sessiz olmaya özen göstererek, baba sıfatindaki kişinin odasına baktım. Neyse ki bugün de gelmemişti. Koşarak kapıyı açtım ve ablam kollarını bana doladı. Daha çok ağlamaya başladım. O da benimle ağlamaya başladı. Biraz sakinleşince kendisini geri çekti. 'Geldim' dedi ve devam etti. 'Seni almaya geldim.' Söylediği şeyle yutkundum, ya beni bulursa korkusu dolup taştı içimde. Ablamı aramış bulamamış olsa da, beni bulabilirdi. 

'O nerede evde mi?'

'Hayır, gidelim abla. O gelmeden gidelim. Lütfen'

'Gel, enişten bizi arabada bekliyor.'

Enişte mi? Evlenmiş miydi. Merakla 'Evlendin mi?' diye sorunca, gülümsedi. 'Evet, gidelim. Anlatırım sonra. Artık birlikteyiz.' cevabını verdikten sonra, koşarak çıktık. Yanıma bir eşya bile almadım. O evden kurtuluşumdu! Miladımdı benim! 

Eve gelir gelmez, ablamın benim için hazırladığı odaya yerleştirildim. Belki de bunca yıldan sonra, huzurlu bir uyku uyuyacaktım. Korkmadan. 1 hafta geçmişti, ablamla karşılıklı oturduk ve konuşmaya başladık. 

'Annem hala o adamın yanında mı?'

Gelen soru karşısında afalladım. Ne cevap verecektim? Yutkundum ve ağlamaya başladım. Ablam beni sakinleştirmek için hemen sarıldı, ve sırtımı sıvazlamaya başladı. Kelimeler dilimden döküldükten sonra, ablamın sırtımda olan eli de durdu ve öylece kaldı.

'Sen gittikten sonra, annemizi öldürdü. Gözlerimin önünde ve benim gözlerimin içine bakarak yaptı abla!'

Aradan 1 ay geçmişti, ablam hiç yorum yapmamıştı. Benle ilgilenmişti hep. Birgün ablam geldi, yanında polislerle. Görünce şaşırdım. Ablam ve Polis bana doğru yürürken, korkuyordum. Elimi tuttu ve gülümsedi 'Zehra, bu abiye olup biteni anlatacaksın. Tamam mı?' diye sordu. Hızlıca başımı sağa sola salladım. 

'Olmaz, beni de öldürür. Kimseye anlatma dedi abla.' 

Ablam omuzumdan tuttu beni 'Burada seni de bulamaz, beni de. Bulsa dahi, dokunamaz. Bana güveniyor musun?' dedi. 

'Evet abla! Sana güveniyorum.'

'O zaman beni üzme. Ve anlat.'

Derin bir nefesi ciğerlerime doldurduktan sonra, her şeyi anlattım. 7 yaşımda yaşadığım o olayı anlattım. Bana yaptıklarını anlattım. Korkularımı anlattım, acılarımı anlattım ve anlattıkça ağladım. Gelen polis öfke ile tutuyordu kalemi. Yazdıkça daha çok öfkelendi. Ağzından çıkan 'Böyle bir baba olabilir mi? Şerefsiz herif!' mırıltısını duymuştum. 


17. yaş günümdü, çok büyük ve güzel bir sürpriz ile doğum günüm kutlandı. Eniştem beni çok seviyordu. Ve her şey ile o ilgilenmişti. Yani ablam öyle söylemişti. Okul arkadaşlarım, hediyeler, hepsi çok güzeldi. Eniştem beni öyle bir koruyordu ki, yanıma erkek sinek bile yaklaştırmıyordu! Beni koltuğunun altına alarak 'Sen çok cici bir kızsın.' diyordu. Aytekin eniştem! Nereden bilecektim ki, o gün ki mutluluğum, son mutluluğum olacaktı o evde. Nasıl bilecektim ki, beni sevme sebebinin başka olduğunu. Halbuki masum düşünürdüm ben. Demek ki olmayan baba sevgisi buymuş derdim kendi kendime. 

Gece bitince, yeniden bana verilen odaya gittim. Kapıyı kilitleme ihtiyacı bile hissetmezdim. Öylece uyuyordum.. Taa ki, bir elin bacağımı okşadığını hissedip gözlerimi araladığımda, Aytekin eniştemin kulaklarıma dolan o sözlerine kadar. 

'Benim minik sevgilim, büyüdükçe güzelleşiyorsun.'

Kalçamın tam altında hissettiğim eli ittiğim sırada, Aytekin eniştemi üzerimde buldum. Eliyle ağzımı kapattı. Az önce, bacağımı okşayan o pis el. Şuan da bağırmamam için ağzımı kapatıyordu. Bu yaşadığım korku, babamın korkusunu dahi geçmişti! Kalbim deli gibi hızla atmaya başladı. Tiksinmeye başlamıştım. Üzerimden çekilmesi için debelenip durdum ama bu fayda etmedi. Gözyaşlarım akarken, onun pis eline damlıyordu. 

Tıpkı şizofrenler gibi 'Şşşş, ses çıkarma.' dedi. Başımı olumlu anlamda salladım. Elini bir çekse bağıracaktım. Bir eliyle saçlarımı okşayarak, yüzümü de incelemeye başladı. 

'Seni deli gibi istiyorum, keşke seni ablandan önce tanısaydım.'

Bu adam ne söylediğini bilmiyordu bence, yoksa bu şekilde konuşmazdı. Üzerimden çekilsin istiyordum ben! Bana dokunsun istemiyordum! Elini usulca çektiği zaman 'Çekil üzerimden' diye bağırdım ve hızla kapattı ağzımı yeniden. Daha çok debelendim. 

'Şşş, minik sevgilim. Yaramazlık yapma. Yoksa zevk alamazsın.'

Ne saçmaladığını anlamamıştım. Ne zevki, ne minik sevgilisi! Ben bir bokun içinden kaçarken, başka bir bokun içine düşmüştüm ve ablam uyanmasa, belki de o gece ırzıma girilecekti. 

'Aytekin, nerdesin?'

Eniştem hızla üzerimde doğruldu. Kaşları çatık bana bakarken 'Sakın ablana bir şey söyleme, yoksa bu onun için iyi olmaz. İzlediğin annenin ölümünü, ablanda da yaşarsın!' dedi. İşte bu kelime yetmişti, yeniden susmam için. Ben hep susmaya mahkum kalacaktım! Ama ne yapıp ne edip buradan kurtulmalıydım. Elini çekip beni öpmeye yeltendi ve son anda döndüğüm için dudaklarım yerine, yanağıma denk geldi. Öylece çıkıp gitti sonra. Koşarak kapımı kilitlemiş, ve orada kaldığım 2 sene boyunca da, kilitsiz uyumamıştım. Kabus dolu gecelerim, yeniden başlamıştı.. 


Üniversitenin ilk günleriydi, artık daha çok büyümüştüm. Bu olaylar yüzünden 1 sene sınıf tekrarı yapmıştım ve 19 yaşımda üniversiteye başlamıştım. Yine eniştemin zorla kapımı açmaya çalıştığı bir geceyi uykusuz geçirmiştim. Dalgınca yürürken birisine tosladım ve popo üstü düştüm. Aynı şekilde karşımda bir adam popo üstü düşmüştü. Hani bazı anlar olur ya, büyülü anlardır. Sanırım büyülü bir andı ve yüzünü gördüğüm anda bile kalbim hızlanmıştı. Ne yapıyordum Allah aşkına ben? Adamı resmen kesiyordum. Ayağa kalkıp popomu silkeledikten sonra 'Özür dilerim, istemeden oldu.' dedim ve devam etmek için 2 adım attım ki 'Yürümeyi bilmiyorsan, dışarıya çıkma. Sakarlık abidesi.' dedi. Hiç cevap vermeden usulca yanından gittim. Sonra yine bir kaza ile karşılaştık ve yine... Sürekli sakarlık abidesi demesi bile tuhafıma gitmiyordu artık. Bir gün adını söylemişti ve ben onun yanından usulca çekip gitmiştim, eli havada kaldığı için sinirle gelip beni omuzumdan tutup döndürmüştü ve ben 'Bana dokunma' diye bağırdığım için, çoğu öğrenci bize bakmıştı. Halbuki bana dokunmamasını eniştem yüzünden istemiyordum. Artık bir erkeğin dokunması bile tiksinç geliyordu. 

Sonra Güneş girdi hayatıma, mucize gibi bir şeydi. Ailesini tanıdım, onu tanıdım. Tanıştığım ilk anda, imdat ister gibi onun yanına taşındım. O kadar iyi kalpli biriydi ki, kabul etmişti. Ve ben uğursuzluğu üstüme çeken biri olarak, onunda hayatına sıçmıştım! Şuan benim yüzümden kaçırılmıştı. O aşağıdaydı ve benim karşımda hapse girmemek için kaçmış ve aranan baba sıfatındaki kişi duruyordu. Şimdi ne olacaktı? Ne yapacaktım? 



Continue Reading

You'll Also Like

3.8K 596 28
Acı çeken bir adam... Ona benzeyen bir kadın... Kaderin onları karşılaştırdığı yer... Adam o gün hep yapmak istediği şeyi bir başkasının yaptığını gö...
396K 24.2K 55
Madem başkasına aittin neden baktı ki gözlerin benim gözlerime? Neden izin verdin ki sana bağlanmama? Açil gözlerini kaçırdı karşısındaki adama bakam...
448K 4.8K 30
"Bu saatten sonra yer mekan fark etmez yüzbaşım." Yetişkin içerik !
225K 21.9K 29
"Her kırık kalbin bir hikayesi vardır."