Screenshot

By AndromedaMikaelson

1.4M 86.6K 29.9K

çikolatalı süt içerken yazılmış bir snapchat hikayesi. More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1
6.2
6.4
6.5
6.6
6.7
6.8
- Bitiş -
surprise.

6.3

9K 640 546
By AndromedaMikaelson

Ona hangi hakla bunları yazdığını söyleyen birkaç mesaj atmak çok istemiştim, gerçekten aklımda onu yazdığına utandıracak bir sürü cevap vardı.

Aslında hepsini yazmış, daha da yazmaya devam edebilirdim.

Eğer beni çoktan her yerden engellediğini fark etmeseydim.

Attığım tek bir mesaj bile ona ulaşmadı ve başka yerlerden göndermeye çalıştığımda oralardan da güzelce engellendiğimi görmüş oldum.

Evin içinde geçirdiğim ufak çaplı bir sinir krizinin ardından sonra kendimi telefonu duvara fırlatmadan önce durdurabildim. Bu yaptığı düpedüz gerizekalılıktı, başka hiçbir açıklaması yoktu.

Biz ayrıldıktan sonra beynini falan mı aldırmıştı bu çocuk? Marc ile sevgili olduğumu düşünebilmesi bir yana kendinde bunu sorgulayabilecek ve beni tehdit edecek cesareti nereden bulduğunu anlamıyordum.

O geceyi duvarlarımı falan kırmadan atlatabildim, sabah uyandığımda ise içimde Justin'in canını okumak için büyük bir istek vardı.

Gri askılı bir tişört ile siyah pantolonumu giyip okul için hazırlandıktan sonra Mia'nın mamasını yediğinden emin oldum ve evden çıktım.

Okula yürürken tam olarak ne diyeceğimi aklımda toparlamaya çalışıyordum, korktuğum şey karşısına çıktığımda ne söyleyeceğimi şaşırıp konuşamamaktı. Nedense içimden bir ses büyük ihtimal öyle olacak diyordu.

Okula girdiğimde Marc ile Skylar'ı kapının önünde gördüm. "Hey, günaydın," dedi yüzünde hala Justin'den ufacık bir morluk kalan Marc.

"Günaydın," dedim hızlı bir şekilde. "Ufak bir işim var, sonra sizi bulurum."

Skylar'ın arkamdan, "Ne işi?" diye seslendiğini duysam da cevap vermek için durmadım. Onlara ne yapacağımı söylersem bana izin vermeyebilirlerdi.

Hava bu kadar güzelken kesinlikle okulun içinde durmayacağını bildiğimden bahçenin arka kısmına ilerledim ve onu beklediğim gibi oradaki masalardan birinde otururken buldum. Yanında kız arkadaşının da olmasını bekliyordum ama sadece Christian ile birkaç çocuk daha vardı.

Ona doğru yürüdüğümü gördüğünde kaşları çatıldı, bunu beklemediği ortadaydı.

Ne zannediyordu, beni her yerden engelleyerek karşılık vermemi de engelleyebileceğini mi?

Düz bir sesle, "Kalk," dedim yanlarına ulaştığımda. Masadaki herkes bir bana bir Justin'e bakmaya başlamıştı.

Justin kafasını kaldırıp bana baktığında reddedileceğimi zannettim ama bir kez bana söylememe gerek kalmadan ayağa kalktı. Bu kadar basit olması beni şaşırttı.

Ama asıl şaşıran kişi Justin'di. Büyük ihtimalle yanına gelip konuşmam beklediği son şey falandı. Ben bile yanına gidene kadar yapacağımdan emin değildim.

Onunla beraber yürürken sadece masasında oturan arkadaşlarının değil, bizi tanıyan herkesin yani bahçedeki öğrencilerin tamamının bakışlarını üzerimizde hissediyordum.

Arka bahçeden ön bahçeye geçilen kısımda kimsenin olmadığı bir köşeye çektim onu.

"İnsanları gerçek hayattan da engelleyemiyor olmak seni baya üzmüşe benziyor," dedim durduğumuzda. "Ama şunu öğrenmelisin Bieber, bana saçma mesajlar atarak tehdit edip daha sonra engelleyerek bu işten kurtulamazsın."

"Ne yapacaksın?" dedi yüzünde alaycı bir gülüş oluşurken. Sinirlenmiş olmamın onu nasıl keyiflendirdiğini görebiliyordum. "Küçük sevgilini bir kez daha dayak yemekten mi kurtaracaksın?"

Kafede o Marc'a vururken ben dur dediğimde durmasından bahsettiğini anlamam uzun sürmedi. Benim için yaptığından bile emin değildim aslında.

"O benim sevgilim falan değil, kafayı mı yedin sen?" derken onu yumruklamak istiyordum. "Senin gözünde kardeşim gibi dediğim biriyle sevgili olacak kadar adi miyim?"

Birkaç saniye durup bana baktı, o güzel kafasını hiç diğer türlü çalıştırmadığı belli oluyordu. "Değilsin," diyebildi sonunda. "Ama gözüme sevgili gibi göründünüz."

Gözünü sikeyim.

"Senin gözüne neyin nasıl göründüğü umurumda değil, Marc benim en yakın arkadaşım ve bir kez daha ona zarar verirsen canını okurum." Sesimin gerçekten güçlü ve tehdit dolu çıkması beni bile şaşırtmıştı. "Hem diyelim ki Marc benim sevgilim, bu seni neden ilgilendirir ki?"

Sorduğum soruların onu cevapsız bıraktığı ortadaydı. Dişini sıktığında çenesinde hareket eden kası gördüm.

Yüzüne çok uzun bakmamaya çalışıyordum çünkü ne kadar yakışıklı olduğunu hatırlamak canımı yakıyordu.

"Biz sevgiliyken de aranızda bir şeyler olduğu anlamına gelirdi bu," dediğinde ikimizde aslında nedeninin bu olmadığını biliyorduk. "Açıkçası durum pek mantıklı düşünmedim."

"Beni kendinle karıştırma," dedim ona hissettiğim nefreti sesime yansıtırken. Daha fazla yakınında bulunmak istemediğimi fark edince sikeyim onun canını okumayı diye düşünüp gidecektim ama kolumdan sertçe çekmesi bunu engelledi.

"Bu ne anlama geliyor şimdi?" diye sorarken nefesini yüzümde hissetmiştim çünkü aramızda yok denebilecek kadar bir mesafe vardı.

Kolumu kurtarmak için iki defa kendimi çekmeye çalıştım ama ikisinde de başarısız oldum. Canımı acıttığının farkında bile değildi.

"Neden kız arkadaşına odaklanmak yerine hala benimle uğraşmanın peşindesin?" Asla cevabını veremeyeceği sorulardan birini daha sormuştum. "Neden sadece geçip gitmeme izin veremiyorsun?"

Birbirimize bakmaktan başka hiçbir şey yapmadığımız saniyeler bana yıllar gibi geldi. O yüzüme böyle bakarken ondan nefret etmek o kadar zordu ki.

"Çünkü geçip gitmiyorsun," dediğinde neredeyse gülecektim.

"Sakın benimle böyle konuşma," dedim çenemi sıkarak. "O kızın elini tuttuğunda her şeyi anladım ben, şimdi de sırf eğlencesine hayatımı mah-"

Cümlemi yapması gereken son şekilde böldü; beni öperek.

Dudaklarını dudaklarımın üzerinde hissettiğim ilk üç saniye bunu devam ettirmeyi çok istedim ama yaptıklarını hatırlamam beynimin kontrolü ele almasını sağladı.

Bütün gücümle onu ittiğimde beklemediği bir ana denk geldiği için geriye doğru sendeledi. Ona tokat atmayayım diye ellerimi yumruk halinde sıkarken gözlerim dolmuştu.

"Bir daha sakın bunu yapayım deme," derken sesimi yükseltmiştim. "Sakın bir başkasını öptüğün dudaklarınla beni öpmeye çalışma."

"Elsa-"

"Nasıl hissettirdiği konusunda en ufak bir fikrin var mı?" diyerek konuşmasını engelledim. "İçten içe bir ihtimalimiz daha olduğunu, o çok büyük aşkımızın bu şekilde sonlanmayacağına inanıp öyle ya da böyle bir şekilde barışacağımızı düşünürken seni bir başkasının elinden tutmuş halde görmenin nasıl bir şey olduğunu biliyor musun?"

"Seni aklımdan çıkarmaya ihtiyacım vardı, acı çekmenin bana bir yararı olmuyordu." Öyle saçma bir açıklamaydı ki gülmeye mi başlasam yoksa ağlasam mı bilemedim.

Beni aklından çıkarmak onun için bu kadar basitti işte, ben birilerini yara bandı olarak kullanmak yerine oradan kanlar akmasına izin verirken o hemen üzerimi başka şeylerle kapatmaya çalışmıştı.

"Haklısın, acı çekmenin bir yararı olmuyor," dedim. "Bu yüzden bir daha bana sakın yaklaşayım deme. Ve eğer beni başkasıyla falan görüp yine bu yaptıklarını yapmaya kalkışırsan dur ve bana ne yaptığını hatırla, Justin. Daha sonra da üzerimde hiç söz söyleme hakkına sahip olmadığını hatırlayıp hayatına devam et."

Artık beni tutmuyordu bu yüzden gitmek için arkamı dönebildim ama ağzını açıp konuşması beni durdurdu.

"Onunla günler önce ayrıldık," dediğini duydum. "Başka birine aşık olduğum için buna devam edemeyeceğimi söyledim."

Birkaç damla gözyaşının yanaklarıma süzüldüğünü hissettim, bu yüzden dönüp ona bakamadım.

Sadece, "Devam edemeyeceğin şeylere başlamamalısın," dedim ve ilk dersime geç kalmamak için yürümeye başladım.

* * *

"Bak Skylar seni uyarıyorum, bir kez daha jelibonlarımdan çal ve kuzenim olmanı umursamayıp seni kendi saçlarınla boğayım." Jim jelibon paketinden gizli gizli çalan Skylar'a tehditler savururken ben önümdeki test kitabını çözmeye çalışıyordum.

"Ben jelibon falan almadım," dedi Skylar ağzındaki jelibonu çiğnerken. "Hem beni nasıl kendi saçlarımla boğabilirsin ki?"

"Gerçekten anlatmamı mı istiyorsun?"

Onlar kendi aralarında atışırken Marc kolumu dürtüp, "İyi misin?" diye sordu.

"Evet," dedim elimdeki kalemi açıp kapatmayı kesip. "Neden?"

"Yaklaşık on dakikadır aynı soruyu okuduğunu görüyorum da," dediğinde pes ederek test kitabını kapattım.

"Aklımı veremiyorum, biraz uykum var," diyerek geçiştirmeye çalıştım.

Justin'in beni nasıl öptüğünü düşündüğümü söyleyemezdim.

"Belki eve gidip uyumalısın, kimsenin ders işlediği falan yok zaten."

"Hayır," dedim yüzümü buruşturup. "Annem canımı okur. Gidip bir kahve alacağım, o işimi görür. Sende ister misin?"

Kafasını hayır anlamında sallayınca diğer iki salağa sorma gereği duymayarak masadan kalktım ve okulun içine girdim.

Kahve otomatının önünde sıra olmamasını umarak dalgın dalgın yürüyordum ki biriyle çarpışmam beni kendime getirdi.

Benim hatam olduğu açıkça ortadaydı ama ben ağzımı açamadan, "Çok özür dilerim," dediğini duydum karşımdaki kişinin.

Kafamı kaldırıp kim olduğuna baktığımda asıl ben bana çarptığın için teşekkür ederim diye düşündüm.

Etkileyici koyu renk gözleri ve şekilli yüz hatları olan esmer bir çocuk duruyordu tam önümde. Onu kesinlikle daha önce hiç görmediğimden emindim.

"Benim hatamdı kusura bakma," diyebildim afallamış bir şekilde.

Gerçekten kafam karışmış gibi göründüğüm belli olmalıydı çünkü, "Sen iyi misin?" diye sordu bana.

"Evet, iyiyim,"dedim kendimi toparlayıp. Bir gerizekalı gibi davranmayı kestim. "Teşekkür ederim."

Bana ufak bir tebessüm bahşetti ve orada birbirimizin karşısında dikilmenin ne kadar saçma olduğunu fark etmiş gibi yanımdan geçerek yoluna devam etti.

Arkasından birkaç saniye baktım ama yaptığımın baya içler acısı olduğunu fark edince önüme dönüp kahvemi almaya gittim.

"Saçmalama Elsa," diye mırıldandım bu sırada kendi kendime.

vote&yorum unutmayın lütfen

siziii

seviyoruuum

bu ne aq gıcık youtuber kapanışı gibi oldu

beğenin işte kime yazıyom ben bunları


annem arkamda bu kadar uzun ne yazdığımı anlamaya çalışıyo ekranı kısmaktan kör oldum anne beni bi sal

Continue Reading

You'll Also Like

63.1K 1.4K 34
tumblr çevirileri yetişkin içerik var, rahatsız olacaklar sakince kitaptan çıksın
2.3K 1.5K 8
O ise umursamadı.Cebinden bir şey çıkarttı.Çakmak.Sonra isene yaktı."Güzel kızım şimdi benim ateşimde boğulacaksın" O Ateşte öyle bir boğuldum ki...
1.6K 1.3K 9
Wattpad'in ve piyasanın engelsiz yazarı Ali Umut Seçkin, yazarak da stand-up yapabileceğini iddia ediyor ve sizi olduğunuz yerden alıp gösteri salon...
877 91 5
#karanlıkladanskazananı ፝֟֯ 31.aralık.21 ፝֟֯ *Abr: rüya tabir etmek, bir şeyi söylemeden önce düşünmek, işitme testi ࿅ Bu Kitabı Açtığında En Tuha...