Her birimiz sahne de ki yerlerimize teker teker yerleşirken , bir taraftan da kulağımıza salondan gelen uğultular , dinleyicilerin de yerlerini almış olduğunu gösteriyordu .
Keman çaldığım için sahnenin seyirciye yakın olan kısmında oturmak durumundaydım . Bu durum zaten var olan heyecanımın daha da alevlenmesine sebep oluyordu . Orkestra da ki arkadaşlarımla göz temasın da bulunarak birbirimize cesaret ve güç aşılıyorduk . Bastığım yerin neresi olduğunun bilincinden uzaklaşarak heyecanın beni esir almasına izin verdim ve sonunda yerime oturabildim .
Gözlerimle salonu taradım ama önümde oturduklarını bildiğim izleyicilerin hiç birinin yüzünü göremedim . Sahne aydınlık konukların oturduğu yerse karanlık olduğu için onlar bizi net olarak görüyor olsalar da biz onları göremiyorduk . Benim yüzünü görmek istediğim tek insan Gönen olduğu , onu da kuliste gördüğüm için onun orada olduğunu biliyor olmak bana yetmeliydi şu durumda , bende buna razı oldum çaresizce .
Yalçın hoca sahneye çıkıp arkası bize önü seyircilere dönük şekilde salonu selamladı . Onun bu saygılı girişi üzerine bizler de oturduğumuz yerden kalkıp seyirciler ile birlikte hocamızı ayakta alkışladık . Biz yerlerimize oturup açılış parçamız için hazırlık yaparken Yalçın hoca yönünü bize döndü . Onun bu dönüşü salondaki seyircilerden gelen uğultunun bıçakla kesilmiş gibi net bir şekilde kesilmesine sebep oldu .
Bütün bunlar olurken içimde bir korku baş gösterdi ya çalamazsam ya herşeyi bir an da unutursam hatta herşeyi unutmuş gibi hissediyordum şu an . Sonra annemin sınavlardan önce bana verdiği destek konuşmaları geldi aklıma . O ne derdi hep
" Kızım sen şimdi aklında hiç bir şey yokmuş gibi hissediyorsun ya bu çok doğal . Herkes böyle hisseder ama eminim ki soruları görünce her şeyi hatırlayacaksın "
Sınava girip çıktığımda annemin haklı olduğu ortaya çıkıyordu hep ama bu durumun kadının daha önce söyledikleriyle ne alakası vardı şimdi ? Herhalde şöyle bir bağlantı kurdum kafamda . Yalçın hoca başlamamız için işaretini verince bende unuttuğumu zannettiğim müziğimi hatırlayacaktım .
Salondan çıt çıkmazken beklenen an geldi ve hocamız elleriyle ihtişamlı bir hareket yaparak başlamamız için işaret verdi . İşte o an herkes gibi bende enstrumanımı çalmaya başladım . Nihal Sultan yine haklı çıkmıştı soruları görünce herşey aklıma gelmişti . Yani hocanın hareketi beynimi , parmaklarımı benden üstün bir gücün etkisiyle harekete geçirmiş iç güdüsel olarak keman çalmamı sağlamıştı . Aslında bu güç içimden , müzik aşkımdan kaynaklanıyordu .
Çaldığımız notalar ilerledikçe müzik benim üstümde değil ben müziğin üstünde hakimiyet kurmaya başladım . Üzerimde ki heyecanı tamamen atmış kemanımın üstünde tam bir egemenlik kurmuştum .
Parçaların birini bitirip bir diğerine geçerken artık çaldığımız müziğin iyice keyfine de varmaya başlamıştık . Benim solo çalacağım parça son çalacağımız eserden bir önceydi . Müziğimizin kesildiği her seferin de dinleyenler tarafından beğenildiğimizi gösteren alkışlamalarının seslerini duyuyorduk .
Hızla konserin sonuna yaklaşırken sonunda benim sıram gelmişti . Heyecanın vücudumu tekrar etkisi altına almasına izin vermeden yerimden zarifçe kalkıp birkaç adım atarak sahnenin önüne seyircilerin biraz daha yakınına geldim . Derin bir şekilde aldığım nefesimi , beni izleyen seyircilere fark ettirmemek için kemanımı boynuma yerleştirirken yaptım . Gözlerimi kapatıp parmaklarımı kemanımın telleri üzerine yerleştirdim ve yayı o teller üzerinde kaydırmaya başladım . Notaları doğru ve güzel bir şekilde çıkardığımdan emin olduktan sonra çaldığım esere duygularımı da katmaya başladım .
Chopin ' in Nocturne No : 20 adlı bestesiydi aylarca üstünde çalıştığım ve şu an da sahnede çaldığım eser . Hem çaldığım müziğin duygusal yapısından hemde çaldığım eser de hata yapmıyor olmuş olmanın vermiş olduğu duygu yoğunluğuyla kendimi sahne de değil de odam da sadece Gönen için çalıyormuşum gibi hissettim . Bu hisler de bana daha fazla güven duygusu yükleyip kemanı daha bir tutkuyla çalmama sebep oluyordu .
Çaldığım parça bitip gözlerimi usulca açtığımda aynı zamanda müzikten başka sesler de kulağıma gelmeye başladı . Bu sesler dinleyicilerden ve orkestra arkadaşlarımdan yükselen alkış sesleriydi . Duyduğum sesler şu an da nerede olduğumun bilincine varmamı sağladı . Odamda değildim ve beni sadece Gönen dinlemiyordu . Gönen ile birlikte pek çok kişide dinlemişti çaldığım müziği ve beğendiklerini göstermek için istekle alkışlıyorlardı . Farkına vardığım bu durum karşısında samimiyetle gülümseyip hafifçe eğilerek dinleyicilere selam verdim . Yerime otururken hissettiğim duygu işini yapmış olmanın vermiş olduğu rahatlama değil beğenilmiş , takdir edilmiş olmanın gururu ve tatminiydi .
Son parçamızı da çalıp konserimizi bitirdiğimiz de salon alkış sesleriyle inliyordu . Dinleyiciler son parçayı yeniden çalmamız için alkışlarıyla ısrar ediyorlar bir yandan da
" Bir daha "
" Bir daha "
" Bir daha " diye tempo tutuyorlardı .
Yalçın hoca gelen ısrarlara daha fazla dayanamayıp yerlerimize yerleşmemizi işaret ederek son eseri yeniden çalacağımızın komutunu verdi . Tekrar ve bu sefer daha bir coşkuyla çaldığımız hareketli parçanın sonunda alkış kıyameti altında konserimizi sona erdirdik .
Biz sahneden kulise geçerken seyirciler de salonun terk etmeye başlamıştı . Tüm orkestra arkadaşlarımızla kuliste toplanmış kendi aramızda mutlu ve gururlu bir şekilde sohbet ederken Yalçın hoca ağzı kulakların da yanımıza geldi . Onun gelmesiyle hepimiz konuşmamızı yarıda kesip ortam da sessizliğin oluşmasını sağladık . Hocamız
" Sizlerle gurur duyuyorum çocuklar muhteşem bir gece yaşattınız herkese . Hepinizi ayrı ayrı tebrik ediyorum ve alınlarınızdan iftiharla öpüyorum " deyince bu sefer alkış kıyamet kuliste koptu . Hoca yanımızdan ayrılınca heyecanını kaybetmemiş olan bizler kah konuşarak kah şakalaşarak eşyalarımızı toplamaya başladık .
" Şebnem " diye adım seslenilince başımı kulisin girişine doğru çevirdim .
Seslenen annemdi ve yanında da Gönen ' im vardı . Sevinçle onlara doğru koşup ilk önce anneme sarılıp yanağından öptüm sonra da Gönen ' in koluna uzanıp sevgiyle okşayarak selamladım . Ona da sarılıp öpmek isterdim ama yanımda annem vardı . Yakışık olmazdı . Annem bir şey söylemezdi belki ama böyle davranmak şu an daha doğru gelmişti . Her neyse ! Heyecanla
" Beğendiniz mi ? " diye sordum . Annem
" Beğenmek de ne demek resmen bayıldık . Ben ayrıca seninle gurur duydum . Çaldığın parçayı evde senden kaç kere dinledim ama sahne de bambaşka çaldın "
Bunun sebebini çok iyi biliyordum . Gönen di eseri önce ki çaldıklarımdan daha güzel çalmamın sebebi . Onun varlığı beni daha güzel daha yetenekli yapıyordu yani o bana çok çok iyi geliyordu . Bunları anneme söylemedim ama Gönen ' e aşkla bakıp gülümsedim . Benim Gönen ' e bakışımı gören annem de sanırım neden sahne de daha iyi olduğumun cevabını bulmuş oldu .
Annem bana tekrar sarılıp öptükten sonra
" Burası çok kalabalık ben sizi dışarı da bekleyeyim sen de bu süre de toparlanırsın " dedikten sonra Gönen ' e gülümseyerek selam verip yanımızdan uzaklaştı .
Annemin kalabalıktan rahatsız olmadığını çok iyi biliyordum . Çok iyi bildiğim başka bir şey daha vardı o da bizi baş başa bırakmak istemesiydi . O giderken arkasından sevgiyle bakıp içimden ' Anlayışlı annem ' diye geçirdim .
Gönen ' e dönüp
" Nasıl buldun bizi gerçekten ? Doğruyu söyle "
Gülümseyerek bana daha da yaklaştı ve iki elini de omuzlarıma uzatıp koyduktan sonra yavaşça okşayarak kollarıma doğru indirdi .
" Sana tabii ki yalan söyleyemem "
Bana daha da sokulup başını kulağıma yaklaştırıp
" Hatta tüm dürüstlüğümle söyleyebilirim ki seni sahne de keman çalarken her gördüğüm de oraya çok yakıştığını ve yüceleştiğini düşünüyorum . Sana her seferin de yeniden aşık oluyorum . Bu defa ise dünyaya sana aşık olmaya geldiğimi ve ne olursa olsun seni sevmekten asla vazgeçemeyeceğimi düşünmeye başladım "
Söyledikleri o kadar güzel ve içimde oluşturduğu hisler o kadar tarif edilemezdi ki ben de tarif etmedim zaten bunun yerine yüzümü yüzüne çevirip sevgi ve minnetle dudaklarından öptüm . Öpüşmemiz uzun sürmüş olacak ki yanımızdan geçenlerin kıkırtıları ve alkışlamaları ile birbirimizden ayrılmak zorunda kaldık . Bakışlarımı yere indirip alt dudağımı dişlerken , bir yandan da ayağımın tekini yerde bir ileri bir geri sürüklüyordum . Etrafımızın bu kadar dikkatini çekmiş olmak utandırmıştı beni . Karşılıklı durmuş sessizce kulisin boşalmasını bekledik . İlk konuşma Gönen 'den geldi
" Neden bu kadar sessizleştin ? "
Aslında cevabını biliyordu . Yüzüne baktığım da gördüğüm muzip gülümsemeden bildiğini çok daha iyi anladım . Başını suratıma doğru eğip gözlerimin içine bakmaya çalışırken
" Utandın mı yoksa ? "
Sadece kafamı aşağı yukarı sallayarak sorduğu sorunun cevabını verdim . Gönen kahkaha attıktan sonra elini çeneme koyup ona bakabilmem için yukarı kaldırdı .
" Bence diğerleri utanmalı burada birbirini seven iki insan sevgisini gösteriyor neden rahatsız ediyorlar ki ? "
Kahkaha atma sırası bendeydi
" Bu söylediklerin de artık yüzsüzlüğe giriyor "
" Öyle mi ? "
" Evet öyle "
" O zaman ben senin yanında böyle davranıp yüzsüz yaftası yapıştırılmaya razıyım "
Gülmem yüzüm de yavaşça kaybolurken
" Gönen sana çok teşekkür ederim " dedim
" Ne için ? "
" Biraz önce söylediğin sözler için ve ne olursa olsun benden , bizden vazgeçmediğin için "
O da ciddileşmiş beni kendine çekip başımın üstünden saçlarımı öptükten sonra
" Şu an yanımda ve hayatımda olduğun için ben teşekkür ederim . "
Beni kendinden uzaklaştırıp , gözleriyle kulisi taradıktan sonra
" Artık toparlansan da çıksak . Annen dışarda bizi bekliyor . Hem kimse de kalmadı burada "
Ben de etrafıma baktığım da kimsenin olmadığını gördüm .
" Aaa evet herkes gitmiş " dedikten sonra kemanımı kutusuna koyup Gönen ' in bana uzattığı elini tutup bulunduğumuz yerden çıktık .
Binanın içinde ki kalabalık dışına taşınmıştı adeta . İnsan kalabalığı içinden annemi ararken o bizi buldu ve yanımıza geldi .
" Çocuklar ben eve gidiyorum ."
Bana hitaben
" Sen de çok geç kalma "
Annem yine anlayışını göstermiş gecenin kapanışını Gönen ile yapmam için izin vermişti .
" Tamam anne ama nasıl döneceksin ? "
" Nasıl geldiysem öyle yani taksiyle . Unutma çok geç kalma "
" Kalmam " dedim ve herkes birbirine iyi akşamlar diledikten sonra onun kalabalığın içinde kaybolmasını izledim .
Gönen ' e dönüp
" İstersen sana kahve ısmarlayabilirim "
Bakışlarını yukarı kaldırıp düşünüyormuş gibi yaptıktan sonra
" Ya da ben sana kahve ısmarlayabilirim "
Kahkaha attıktan sonra onun koluna girip buradayken kullandığı arabaya doğru ilerliyorduk ki gür bir sesin
" Gönen ! " diye seslendiğini duyduk ve ikimiz de sesin geldiği yöne doğru döndük .
Bize ne çok yakın ne de çok uzak diyemeyeceğim bir mesafe de duran Gönen ' in babası Gürkan Beyi görmüş olmak benim için gecenin sürprizi olmuştu .
NOT : Biliyorum bölümler arası uzuyor ama malum ramazan ve yaz ayları geldiği için yazmaya çok fazla fırsat bulamıyorum . Fırsat bulduğum da yazıyorum zaten hepinizden peşin peşin özür diliyorum ve sizden anlayış bekliyorum . Keyifli okumalar . Hoşçakalın .