6. Bölüm

15.4K 1.2K 25
                                    

           Yağmur  bana  ne  kadar  hasar  verebilirse  o kadar  hasar  vermişti . Yani  üstüm  başım  , aç bi ilaç  sokak  kedilerinin  yağmur altında  kalmış  oldukları  zaman  tüylerinde  meydana  gelen  virane  görüntü  gibiydi  . Saçlarımın  kötülüğünü  anlatacak  görsel  bir  meta  bulamıyordum bile . Hal  böyle  iken  günün  öğleden  önce ki  vakitlerine  tekabül  eden  vakitlerinde   istemsizce de  olsa  baktığım , bakıştığım  kişi  yağmurun  şiddetine  ve  tahribat  gücüne  aldırmadan  elinde  şemsiyesi  ile  yanıma  gelmiş  şemsiyesini   benimle  paylaşmıştı . Paylaşmıştı  diyorum  bana  getirmişti  desem  ve  hatta  öyle  düşünsem ......   Böyle  düşünmenin  belki  tam  sırasıydı  ama bunun  şimdi  bana  ne  yararı  vardı ?

      Kafamda ki  düşüncelerin  beni  daha  fazla  etkilemesine  izin  vermeden  yanımda  duran  adamın  bana

      "  Hadi  "  demesine  kulak  verdim . Kulak  verdim  vermesine  ama  cevap  vermedim . O da  benim  cevap  vermemi  beklemiyormuş  gibi  konuşmasına  devam  etti

     "  Hadi  seni  gideceğin  yere  götüreyim "

    Daha  fazla  sessiz  ve  cevapsız  kalırsam  karşımda ki  kişi  benim  aptal  olduğumu  düşünmeye  başlayacaktı . Kısık  çıkan  sesimle  çekingen  bir  şekilde  konuştum  çünkü göğsümü  gere  gere  konuşabilecek  görüntüye  sahip  değildim .

     "   Buna  hiç  gerek  yok  . Ben  kendim  giderim . Birazdan  otobüs  gelir " dedim .  Bunu  söylerken de  başımı  hafifçe  yana  çevirmiş  ona  bakıyordum . O  ise  başını  şemsiyeden  biraz  çıkartıp  şiddetini  hiç  eksiltmeyen  yağmura  baktı  , sonra  kafasını  şemsiyenin  korunaklı  bölgesine  çekerek  bakışlarını  bana  çevirdi . Yüzünde  çarpık  , bir  o  kadar da  çekici  bir  gülümseme  ile

     "  Ne  kadar  süredir  otobüs  bekliyorsun ? " dedi

  Bende  önce  kolumda ki  saate  bakıp , kafamda  burada  beklediğim  süreyi  hesaplayıp  yüzüne  bakarak

    " Yaklaşık  yirmi  dakikadır "

    Yüzünde ki  gülümsemesine  umutsuz  bir  ifade  ekleyerek

  "  Sanırım  bu  yağmurda  bir  yirmi  dakika  daha  beklemeyi  göze  alamazsın "

   Ben de  yağmurun  durmasından  ve  otobüsün  gelmesinden  umudunu  kesmiş  , sıkıntılı  bir  şekilde  nefesimi  dışarı  vererek

      "  Ben  göze  alırımda  " dedim  sonra  bakışlarımla  ayaklarımı   işaret  ederek

       "  Sanırım  ayakkabılarım  göze  alamaz "

    Konuştuğumuz  süre   boyuncada  yerde  biriken  sulardan  alabileceği  kadarını da  almış  ve  tam  anlamı  ile  kuru  bir  yeri  kalmamıştı  benim  sevgili  ayakkabılarımın .

       "  O  zaman  hadi  bir  an  önce  seni  gideceğin  yere  bırakayım "

    İnsanı  rahatsız  etmeyen  ama  hayır  cevabını da  kabul  edemeyecekmiş  gibi  görünün  garip  bir  ısrar  tarzı  vardı .

     Daha  fazla  ısrarını  cevapsız  bırakmayıp  başımı  öne  eğerek

     "  Tamam  , peki  " dedim

Gümüş Kaşık (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin