20.Bölüm

12.1K 822 16
                                    

       İstanbul ' u  gerçek  anlamda  sevdiğimi  söyleyemem  ama  , bu şehre ayak bastığım da ki  hissettiğim  duygular  sevgiden  daha  farklı  olarak  alışkanlığın  getirmiş  olduğu  özlemdi  zannımca . İnsan  neyi  , niçin  özlerdi ? İşte  bu  sorular da   beni  başta ki  kurduğum  cümleye  götürüyordu . Sanırım  yavaş  yavaş  alışıp , alışarak  özlüyor  , özlediğim  şeyi de  seviyordum . İstanbul ' a bir şekilde alışmış , özlemiştim bunun sonunda da sevecektim galiba ....

Evet ! Roma dan dönmüştüm . İnsan başka bir ülkeden kendi ülkesine geldiğinde havalimanına indiği andan itibaren kendini evinde zannediyor . Kendi ülkesinin kırık döküklüğü el aleminkinin sırça görüntüsünden bin kat daha güzel görünüyor gözüne .

Bir haftalık İtalya maceramız Roma dan başka Floransa da da verdiğimiz konserden sonra sona ermişti . Benim için ise İtalya Gönen ' in beni öptüğü Aşk çeşmesinin önünde bitmişti . Herkes Floransa için heyecanlanırken ben kalbimi ve ruhumu öpücükle birlikte Roma da , belki de Gönen de bırakmıştım . O yüzden Roma da geçirdiğim zamanları neredeyse dakikası dakikasına hafızam da muhafaza ederken , Floransa kafamda bir hayalden ibaretti .

Gönen beni o gün geç vakit kaldığım otele bırakmış ve ertesi günde Türkiye ye dönmüştü . Öpücük ve otele bırakılmam arasında beraber geçirdiğimiz süre boyunca çok fazla konuşmamıştık ama elele uzun süre gezmiş , birbirimizin varlığını ve sıcaklığını hissetmekten de geri kalmamıştık . Konuşursam aramızda ki büyü bozulur diye düşündüm herhalde , şimdi düşününce neden konuşmadığımı daha doğrusu konuşamadığımı bilemiyorum ve aramızda ki büyünün bozulmasından korktuğum varsayımına sığınıyorum . Gönen ' in konuşmama sebebi ise kişiliği olsa gerek onunla tanıştığım zamandan beri çok fazla konuşkan olmadığının farkındayım doğal yapısı konuşkan olmayan biri yaşadığımız olağanüstü durumda kendi yapısının aksine davranacak değil ya . Zaten herşey de kelimelere dökülmek zorunda değil .

Annemin beni kapıdan evin içine alış şekli ve hasretle kucaklaması olmasa sanki buradan hiç ayrılmamışım gibi hissedecektim . Bazen insan yaşadığı düzenin dışına çıkıp tekrar aynı düzene girdiğinde bu düzenden hiç ayrılmamış gibi oluyor . Bende eve geldiğimde tam da bu bahsettiğim duyguyu yaşıyordum ki annemin coşkulu sevgi gösterisi olmasaydı . Bu sevgi gösterisine bende tüm kalbimle karşılık verdim çünkü gerçekten annemi çok özlemiştim . İkimiz çok nadiren birbirimizden bu kadar uzun süre ayrı kalırdık .

Eve geldiğim de vakit öğleden sonra olmuş olsada Nihal hatun bana kahvaltı masası hazırlamıştı hem de en sevdiğim kahvaltılıklarla yani yumurtalı ekmek namı diğer French tost ve onun en yakın dostlarıyla . Kahvaltı sabah öğünü olsada biz Türkler de her öğünü kurtarırdı . Bizden kime sorarsanız sorun günün hangi öğünün de olurlarsa olsunlar kahvaltılıklara asla hayır demezler . Bende bir Türk olduğum için tabii ki de bu kuralın dışında olamazdım . Valizimi odama gelişi güzel koyduktan sonra hemen masada ki yerimi almış , yalnızca bir haftacık ayrı kalmış olsakta demlikte demlenmiş çayı büyük bir iştahla içmeye başlamıştım Çünkü bu bir hafta boyunca İtalya da sadece sallama poşet çaylar vardı ve ben onlara çay demek bile istemiyordum . Çayımı içerken yumurtalı ekmekleri de birer ikişer götürüyordum . O kadar hızlı yiyordum ki bazı lokmaları tam olarak çiğnemiyordum bile . Çiğnemediğim bu lokmaları çay yardımı ile yutuyordum yutarkende zorlanıyordum . Annem durumumun vehametini görmüş olacak ki müdahale etti

Gümüş Kaşık (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin