Geniş bir antreden geçtikten sonra daha geniş olan salona doğru evin güzel sahibesi tarafından yönlendirildim .
Salonun ortasında durmuş hemen arkamdan gelen ev sahibesinin bana yer göstermesini beklerken o tam karşımda durup gecikmiş olan tanışma ritüelini gerçekleştirmek için ilk adımı attı .
Zarif , ince , uzun , yüzük parmağında ben zenginim diye adeta çığlık çığlığa bağıran , tek taş , pırlanta olduğundan hiç kuşkum olmayan elini bana doğru uzatıp
" Ben Gülfem , öncelikle hoş geldin "
" Hoş buldum ben de Şebnem "
" Biliyorum senin ismin keman için özel ders verecek birisini ararken kulisler de ilk fısıldanan isimdi "
Duyduklarımdan dolayı mahçup olmuş , alçak gönüllülüğü elden bırakmayarak
" Öyle mi ? Hiç bilmiyordum " Diyebilmiştim .
" Evet , evet öyle . Bende madem çocuklara ders aldırmayı düşünüyorum en iyisi olsun o zaman deyip senden ders almak için aracı bile koydum "
Görünüşünde ki zenginliğin ve bu zenginliğin ona sunacağı üstten bakma davranışına sahip olabileceğini düşündüğüm kadın , konuşurken o kadar naif ve o kadar samimiydi ki , parasıyla karşısında kini ezmesi beklenen , tipik , görgüsüz zenginlere hiç benzemiyordu . Bu sebeplerden dolayı kadına karşı içimde bir yakınlık oluştu .
" Evet o aracı arkadaşım Ceyhun . Ha sahi siz Ceyhun ' u nereden tanıyorsunuz ? Onun söylediğine göre siz buraya yeni taşınmışsınız "
Yüzünde gözlerine kadar ulaşan bir gülümseme oluştu .
" Tamamen tesadüf . Ceyhun dediğin arkadaşının halası , buraya gelirken farketmişsindir , bahçeleri birbirine komşu olan evleri , işte bizim evin sol tarafında ki evde oturan komşumuz . Bizim müzik öğretmeni aradığımızı biliyordu ve yeğenine söylemiş , o da sana ve işte buradayız "
" Anladım " dedim
Zarif bir el hareketiyle bana , arkamda kalan koltuklardan birini göstererek
" Ayakta kaldınız , oturmaz mısınız . Sohbetimizi oturarak sürdürelim isterseniz "
Hayata ki en sıkıntı verici şeyin aşırı kibarlık olduğunu söylerler hep ama Gülfem hanımın her hareketinden akan asil kibarlık , karşısında ki kişiye sıkıntı vermek yerine bilakis kendisini değerli hissetmesini sağlıyordu . Yani ben öyle hissetmiştim .
Bir kaç küçük adımla arkamdaki tekli koltuğa oturdum . O da benim oturduğum yerin yanında ki küçük, sehpa ile masa karışımı olan ben ona sehmasa diyeyim , sehmasanın yanındaki tekli koltuğa oturdu . İkimizde yayılmamış koltuklarımızın ucuna yerleşmiş. , birbirimize bakar konumda bir diğerimizin konuşmasını bekliyorduk .
Konuya ilgi gösterdiğim anlaşılsın diye
" Anladığım kadarıyla iki çocuğunuz var "
" Evet , iki çocuğum var ve ikisinin de ders almasını istiyorum "
" Kaç yaşlarındalar ? "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüş Kaşık (TAMAMLANDI)
RomanceHayat herkese adil davranmaz . Bazıları hayatlarını yaşayabilmek için çalışmak zorundayken Bazıları ise ağzında gümüş kaşıkla doğacak kadar şanslıdır . Herkes eşittir bu hayatta ama bazıları daha eşit . Birbirleriyle karşıl...