4. Bölüm

17.7K 1.2K 62
                                    

     Üniversiteye  başladığımdan  beri  üç tane de  muhtelif  yaşlarda  öğrenciye  özel  ders  vermekteyim  .  Annem  her  ne  kadar  bunu  yapmama  gerek  olmadığını  söylese de  ben  biliyorum ki  büyük  şehirde  yaşamak  ve  hele ki  üniversitede  öğrenci  okutmak  çok  zor .  Özel  ders  olayını  hem  ekonomik  olarak  ufakta  olsa anneme  değil  ama  kendime  katkıda  bulunmak  için  hem  de  ileri de  iyi  bir  orkestra da  yer  edinemezsem  müzik  öğretmeni  olarak  sürdürme  ihtimalim  olan  geleceğime  ön hazırlık  olarak  yapıyorum .  Kendime  yaptığım  ekonomik  katkı  dolaylı  olarak  annemi de  rahatlatıyor . Kazandığım  para  sayesin de  ondan   daha  az  para tırtıklıyorum . Bu da  beni  psikolojik  olarak  rahatlatıyor  kendimi  anneme  daha  az  yük  olmuş  hissediyorum . Yine de  yükün  büyük  kısmı  canım  annemin  üstünde

      
         Her  zaman ki  gibi  güne  yine  erken  başlamış  ,  iki  yatak  odalı  şirin  evimizin  bana   ait  olan  yatak  odasın  da  yeni  bir  bahar  gününe  uyanmıştım .  Gözlerimi  açmamla  pusu da  bekleyen  sabah  güneşi  coşkulu  ışığı  ile  önce  gözlerimi  sonra  beynimi  uyandırdı   . Yatakta  yatıp  oyalanmayı  sevmediğim  için güneşin  bana  gönderdiği  kalk  ikazını  dinleyip  yataktan  kalktım . Odamın  kapısını  açıp  küçük  evin  küçük  banyosuna  doğru  ilerlerken  mutfaktan da  annemin  kahvaltıyı  hazırladığının  belirtisi  olan  çatal , bıçak , kaşık  sesleri  geliyordu . Kısa  bir  an  bu  sesleri  dinleyip  kendi  kendime  gülümsedim . Bir  ev  ancak  mutfaktan  sesler  geliyorsa  gerçek  anlam da  evdir . Mutfaktan  gelen  ses  ve  kokular  insanın  yalnız  olmadığının  hayatını  paylaştığı  birilerinin  olduğunun  ve  bu sebepten  dolayı  çok  şanslı  sayılması  gerektiğinin  göstergesidir .  İçimi  huzurla  kaplayan  bu  düşünceyle  banyoya  doğru  ilerledim . Ellerimi  yüzümü  bol  soğuk  suyla  iyice  yıkayarak  kendimi  yeni  güne  taptaze  bir  şekilde  hazırlayarak  banyodan  çıktım .

      Tekrar  odama  girip  yatağımın  karşısında  bulunan  ve  odamı  gözle  görülür  bir  şekilde  daraltan  kıyafet  dolabımın  karşısına  geçtim . Ne  giyeceğime  dair  çok  fazla  düşünmeme  gerek  yoktu .  Genel  olarak  tercihlerim  soğuk  günler de  kalın  jean  pantolon  ve  üzerine  kazak , sıcak  günler de  ise  ince  jean  pantolon  ve  üzerine  ona  uygun  tişört  yada  gömlek . Bahar  ayı  olması  sebebiyle  tişört  mü ?  gömlek mi ? Diye  üç  saniye  düşündükten  sonra  Nil  yeşili  kalın  keten  kumaştan  gömleğimi  giymeye  karar  verdim . Kıyafet  dolabımın  çaprazında  bulunan  ve  kendi  başına  tamamen özgür  olan  yerden  başlayıp  benim  boyumu  biraz  aşan  eski  usül  gümüşe  öykünen  ahşap  varaklı  aynamın  önünde  durup  son  kontrollerimi  yaptım . Aynanın  benden  biraz  uzun  olması  aynanın  kısalığından  değil  benim  boyumun  ülke  ortalamasından     biraz  daha uzun  olmasından  dolayıydı .

    
        Oldum  olası  ayna  karşısında  oyalanmayı  sevmişimdir .  Yine  ayna  karşısında  oyalanıyor  bir  yandan da  kendimi  inceliyordum .  Çıkık  elmacık  kemiklerim , uzun  kirpikli  iri  kahverengi  gözlerim , bal  rengine  çalan  omuzlarımdan  aşağıya  dökülen  gür  kumral  saçlarım  ve  zayıf  denilecek  kadar  ince  vücudumla  fena  sayılmazdım . Annem  bu  düşündüklerimi  sakın  duymasın  ona  göre  ben  dünya  güzeliyim . Ee  tabii  öyle  düşünecek  annem  sonuçta .  Ben  bu  düşüncelerle  hem  kendimi  inceleyip hem de  günlük  makyajımı  yaparken  içerden  annemin ;

Gümüş Kaşık (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin