5. Bölüm

16.1K 1.1K 36
                                    

          Kantinin  sıcak  ve  samimi  havasın da  eğreti  otu  gibi  duran  zengin  çocukları  kendileri  farkında  olmasa da  biz  çok  iyi  farkındaydık ki  onlar  bizim  kantinin  parçası  değildi . Uyumlu  giyilmiş  bir  kıyafette  cırtlak  renkli  çorap  gibi  uyumu  bozuyorlardı .

       İnsanın   ister  istemez  bu  uyumsuzluğa  gözü  kayıyordu . Gerçi  benim  onlara  , özellikle  Gönen  isimli  çocuğa  bakışım  pek  göz  kayması  sayılmazdı . Bile  isteye  bakıyordum  gözlerine  .  Tamam !  Ben  bakıyordum  ama  o da  bakışlarını  çekmeden  fütursuzca  inceliyordu  beni . Gözlerimizin  birbirini  bulduğu  anlarda  nefes  borumdan  diyaframıma  doğru  ılık  bir  şey  aktı  sanki . " Şey "  diyorum  çünkü  bu  yaşadığım  hissin  kelime  karşılığı  benim  sözlük  bilgimde  yok . O  akan " Şey "   sebebiyle  kalp  atışlarımın da  nefesimle  uyumu  bozuldu . Bu  aptalca  , adlandıramadığım  duygu durumumdan  kurtulmak  için  bakışlarımı  bizim  masada ki lerine  çevirdim . Çevirmemle  ikinci  bir  duygu  karmaşası  daha  yaşadım . Arkadaşlarımın  hepsi  gözlerini  bana  dikmiş  sözsüz  bakışlarıyla  meraklarını  ortaya  seriyorlardı . Ben de  onlara  onların  bana  baktığı  gibi  merakla  bakıp

      "  Ne  var , ne  oluyor  ? "  dedim . Aynı  zaman da da  başımı  sağa  sola  doğru  sallayarak  soru  sorar  anlamı  verdim .

    "  Bunu  sana  sormalı  " dedi  Yasemin  .

  "  Neyi  "  dedim  çabucak

    " Bu  bakışları , bakarken ki  ortamdan  kopuşunu "

    "  Ne  saçmalıyorsun  sen  Allah ' ını  seversen  Yasemin "

   Hakikaten  ne  saçmalıyordu . Ne  bakması , ne  ortamdan  kopması . Yakışıklı  çocuktu  baktım . Ne  olmuş ? İlla ki  bir  anlamımı  olmalı . Bunları  kendime  söylerken bile  inanmıyordum  ama  bu  düşüncelerimi  arkadaşlarımla  paylaşacak  değildim .

     Yasemin den  önce  Arın  atıldı

   "  Karşı  masaya  öyle  dikkatli  ve  başka  bir  aleme  gitmiş  gibi  bakıyordun ki  merak  etmemizi  sebep  oldun "

    Bu  sözler  üzerine  benim  bile  adlandıramadığım  duygu  karmaşasını  savunmanın  hiç  bir  anlamı  yoktu  . Ama  alttan da  alamayacak  bir  karakterim  olduğu  için  en iyi  savunma  saldırıdır  deyip 

    " Sizin  beni  ve  bakışlarımı  incelemekten  başka  işiniz  yok mu ?  "

   En  can  alıcı  darbeyi  Arın ' a  vurup

   "  Hadi  Arıncım  çay  alma  sırası  sen de " deyip  en  sevmediği  işi  onun  omuzlarını  yükleyerek  bana  karşı  oluşturulmuş  olan  sorgulama  ittifakına  ağır  bir  darbe  indirmeyi  hedefledim . Arın  çay  alma  lafını  duyunca  oflaya  poflaya ve hatta 
söylene  söylene  yerinden  kalktı .  O  çay  almaya  gidince  ittifakta  dağıldı .

       Şimdi  konuyu  değiştirmenin  tam  zamanıydı .

    "  Yıl  sonu  balosu  orkestrası   seçmeleriyle  ilgili  yeni  bir şey  duyan  var mı  aranızda ? "

     Çok  saçma  soruydu  biliyordum  ama  aklıma  gelen  ilk  konu  oydu . Sabah  öğrenmiştik  haberi  iki  saat  içinde  ne  gibi  bir  gelişme  olabilirdi .  Ben  bunları  düşünürken  Alize  düşüncelerimi  kelimelere  döktü

Gümüş Kaşık (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin