Annemle beraber yaşadığımız İstanbul ' un yorgun mahallelerinden birinde bulunan zavallı iki memurun yıllarca dişinden tırnağından artırarak aldığı yine yorgun olan , tahminen seksenli yıllarda yapılmış apartman dairemizden çevremde ki bütün yorgunluklara inat yüksek bir enerjiyle çıktım .
Oturduğumuz semtte ki binaların çoğu seksenli , çok azıda yetmişli yıllarda yapılmış gibi görünüyordu . Şehir planlamacıların bu tür yıllanmış mahallelere şakası olsa gerek neredeyse eskilikten diz çökecek olan binaların arasına cillop gibi asfalt yollar yapmışlardı . Cillop gibi diyorum ama yanlış anlaşılma olmasın , bu cillopluk sadece ilk yapıldığı zamanlar için geçerli . Sonrasında yapılan sözde alt yapı çalışmaları ve bilimum üst yapı çalışmaları sebebiyle adeta köstebek yuvasına dönen yollar bir Türk buluşu olan yamayla tamir edilip görüntü şahken şahbaza dönüyordu .Apartmanlara bitişik kaldırımda okula yetişmek için hızlı adımlarla yürürken , bir yandan da ilk baharın canlı renklerinin insan psikoloji üzerinde ki olumlu etkisinden olsa gerek " Çevreye yaptığımız bunca eziyete rağmen tabiat yine de bütün cömertliği ile bize bütün güzelliğini sunuyordu " kendimi çok mutlu hissediyordum .
İlk baharı çok seviyordum uzun , sessiz bir uykuda olan herşey sanki başlayışını takip edemediğimiz bir dönüşümle aniden bambaşka bir hayata kapılarını açıyordu . Baharın gelmesiyle birlikte ağaçların çiçek açması , kışın görünmez olan sokak hayvanlarının aniden her köşe başında görünmeye başlaması hatta sandıkta ki yaşlıların bir bir parklarda ki banklara sıralanmaları hepsi gözle görülen değişimin birer parçalarıydı . Yaşlıların toplumla kaynaşmaları iyi güzel de herşeye burunlarını sokmaları yok mu ! İşte bu etkinlikleri zaman zaman biz gençleri çileden çıkarıyordu . Bu soruna teknoloji çok güzel bir çözüm bulmuştu . Kulaklık evet kulaklık bir yaşlıyla yan yana gelmek zorunda kalırsan ve onunla herhangi bir münasebete girmek istemiyorsan kulaklığını takıyorsun ve yaşamın bu ızdırap veren kısmından kurtuluyorsun .
Kiraz ağaçlarının çiçekleriyle süslendiği , gökyüzünün mavisinin insanın nefesini temizlediği bu güneşli günde okul yolunda olmak eziyet olsada , gidecek bir okulumun olması ve istediğim bölümde okuyor olmak bu eziyeti katlanılır kılıyordu .
Üniversiteme gidebilmek için evden çıkıp on beş dakika yürümem ve sonrasında yirmibeş dakika süren bir otobüs yolculuğu yapmam gerekiyordu .
Otobüs durağına geldiğimde hızlı yürüyüş yapmam sebebiyle düzensizleşen soluklarımı derin nefesler alıp vererek bir düzene soktum . Etrafımda benim gibi öğrenci olduğunu düşündüğüm birkaç genç ve üç tane de yetişkin insan vardı .
Daha önce ki duraklarda fazla insan binmemiş olursa belki oturma şansım olurdu . Elimde ki yüklerle yirmi beş dakika ayakta yolculuk yapmak hayli sıkıntılı oluyordu .Otobüs geldiğinde otobüse durağa benden önce gelenler bindi , en son ben geldiğim için haliyle de en son ben bindim . Bu gün şanslı günümdeydim otobüste oturacak yer bulmuştum . İçinde kitaplarım olan sırt çantamı bacaklarımın arasına alarak yere koydum . Benim için herşeyden kıymetli olan kemanımı ise bir bebeğe gösterilen özen gibi gösterdiğim özenle kucağıma yerleştirdim . Sarsıntılardan dolayı düşmesin diyede sıkıca tuttum . Bu kemanı rahmetli babam bana orta okuldayken almıştı . İkisi de ilk okul öğretmeni olan anne ve babamın tayini ben orta okula geçtiğim sene şehir merkezine çıkmıştı . Doğduğum andan ilk okulu bitirdiğim zamana kadar Eskişehir ' in bir köyünde yaşadım . Orta okula gelince anne ve babam benim eğitimimi sürdürebilmem için Eskişehir merkeze tayinlerini aldırdılar . Hep köyde yaşamış , tek çocuk olarak büyümüş biraz da haylaz olan bana kendimi yalnız hissetmemem ve enerjimi doğru kullanmam için kucağımda ki kemanı almıştı babam . O gün bu gündür en iyi arkadaşımdır bu yaşlı keman . Yaşlı diyorum çünkü biliyorum ki ilk sahibi ben değilim benden önce biri yada birileri bu kemanı kullanmıştır . Babam kemanımı ikinci el müzik aletleri satan bir dükkandan satın almıştı bu da benim tezimi doğrulamaktaydı . Ama şimdi sadece ve sadece benim .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gümüş Kaşık (TAMAMLANDI)
RomanceHayat herkese adil davranmaz . Bazıları hayatlarını yaşayabilmek için çalışmak zorundayken Bazıları ise ağzında gümüş kaşıkla doğacak kadar şanslıdır . Herkes eşittir bu hayatta ama bazıları daha eşit . Birbirleriyle karşıl...