Gümüş Kaşık (TAMAMLANDI)

By fusyaleopar

599K 42.7K 1.4K

Hayat herkese adil davranmaz . Bazıları hayatlarını yaşayabilmek için çalışmak zorundayken Bazıları... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13.Bölüm
14 . Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37 .Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
FİNAL

42.Bölüm

7.7K 712 30
By fusyaleopar

Geniş bir antreden geçtikten sonra daha geniş olan salona doğru evin güzel sahibesi tarafından yönlendirildim .

Salonun ortasında durmuş hemen arkamdan gelen ev sahibesinin bana yer göstermesini beklerken o tam karşımda durup gecikmiş olan tanışma ritüelini gerçekleştirmek için ilk adımı attı .

Zarif , ince , uzun , yüzük parmağında ben zenginim diye adeta çığlık çığlığa bağıran , tek taş , pırlanta olduğundan hiç kuşkum olmayan elini bana doğru uzatıp

" Ben Gülfem , öncelikle hoş geldin "

" Hoş buldum ben de Şebnem "

" Biliyorum senin ismin keman için özel ders verecek birisini ararken kulisler de ilk fısıldanan isimdi "

Duyduklarımdan dolayı mahçup olmuş , alçak gönüllülüğü elden bırakmayarak

" Öyle mi ? Hiç bilmiyordum " Diyebilmiştim .

" Evet , evet öyle . Bende madem çocuklara ders aldırmayı düşünüyorum en iyisi olsun o zaman deyip senden ders almak için aracı bile koydum "

Görünüşünde ki zenginliğin ve bu zenginliğin ona sunacağı üstten bakma davranışına sahip olabileceğini düşündüğüm kadın , konuşurken o kadar naif ve o kadar samimiydi ki , parasıyla karşısında kini ezmesi beklenen , tipik , görgüsüz zenginlere hiç benzemiyordu . Bu sebeplerden dolayı kadına karşı içimde bir yakınlık oluştu .

" Evet o aracı arkadaşım Ceyhun . Ha sahi siz Ceyhun ' u nereden tanıyorsunuz ? Onun söylediğine göre siz buraya yeni taşınmışsınız "

Yüzünde gözlerine kadar ulaşan bir gülümseme oluştu .

" Tamamen tesadüf . Ceyhun dediğin arkadaşının halası , buraya gelirken farketmişsindir , bahçeleri birbirine komşu olan evleri , işte bizim evin sol tarafında ki evde oturan komşumuz . Bizim müzik öğretmeni aradığımızı biliyordu ve yeğenine söylemiş , o da sana ve işte buradayız "

    " Anladım " dedim

   Zarif  bir  el  hareketiyle  bana  , arkamda  kalan  koltuklardan  birini  göstererek

  " Ayakta  kaldınız , oturmaz mısınız . Sohbetimizi  oturarak  sürdürelim  isterseniz "

    Hayata ki  en sıkıntı  verici  şeyin  aşırı  kibarlık  olduğunu  söylerler  hep  ama  Gülfem  hanımın  her  hareketinden  akan  asil  kibarlık  , karşısında ki  kişiye  sıkıntı  vermek  yerine   bilakis  kendisini  değerli  hissetmesini  sağlıyordu . Yani  ben  öyle  hissetmiştim .

    Bir kaç  küçük  adımla  arkamdaki  tekli  koltuğa  oturdum . O da  benim  oturduğum  yerin  yanında ki  küçük,   sehpa  ile  masa  karışımı  olan  ben  ona  sehmasa  diyeyim , sehmasanın  yanındaki  tekli  koltuğa  oturdu . İkimizde  yayılmamış   koltuklarımızın  ucuna   yerleşmiş. , birbirimize  bakar  konumda  bir diğerimizin  konuşmasını  bekliyorduk .

            Konuya  ilgi  gösterdiğim  anlaşılsın  diye

         " Anladığım  kadarıyla  iki  çocuğunuz  var "

      " Evet , iki  çocuğum  var  ve  ikisinin de  ders  almasını  istiyorum "

      " Kaç  yaşlarındalar ? "

       " Kızım  beş , oğlum  ise  dört  yaşında "

    Ben  bu  kadar  küçük  olacaklarını  hiç  düşünmemiştim . Düşünmemiştim  ama  Gülfem  hanımı  gördükten   sonra   tahmin  edebilirdim . Çünkü  kadın  çok  gençti  yaşları  büyük  çocukları  olamazdı .

     " Bugünü  tanışma  için mi  ayıralım  yoksa  hemen  derslere  başlayalım mı ? "

     " Siz  bilirsiniz  öğretmen  sizsiniz "

     Çocukları  görmek  için  daha  fazla  beklemenin  gereksiz  olduğunu  düşünerek

   "  Çocuklarla  tanışabilir miyim ? "

    " Ah  tabii , elbette " dedikten  sonra  yine  kendi  tarzında  zarif  bir  hareketle  yerinden  kalkıp  salondan  ayrıldı .

      O  gittikten  sonra  bende  çevremi  incelemeye  başladım .  Bulunduğum  yerin  yerleşmemiş  bir  havası  vardı . Buraya  yeni  taşındıklarını  biliyordum  o  yüzden  tam  olarak  yerleşememiş  olabilirlerdi  ama  onun  dışında  sanki  her an  tası , tarağı  toplayıp  gidebilirlermiş   hissiyatı  veriyordu  salondaki  az  ve  ruhsuz  olan  eşya  popülasyonu .  Eşyaların  karekterleri  ve  aidiyetleri de  yoktu  sanki . Kişisel  objelere de  pek  rastlayamamıştım . Kelimenin  tam  anlamıyla  otel  odası  havası  vardı  ortamda . Kaç  dakika  geçti  bilmiyorum  ama  bana  uzun  gelen  sürenin  sonunda  salonun  girişinde  önde  kumral  uzun  dalgalı  saçlı , tombul  yüzlü  güleç  bir  kız  çocuğu  , onun  hemen  arkadında da  erkek  çocuğu  belirdi .

      Salonun  ortasına  doğru  çekingen  adımlarla  ilerlerlerken  anneleri de  ikisinin  sırtına  ellerini  koymuş  yürümeleri  için  cesaret  ve  destek  veriyordu .

    
       Çocukların  salona  girdiklerini  görür  görmez  oturduğum  yerden  kalkıp  onlara  yaklaştım . Kız  olanı  güler  yüzü  ve  sevimli  konuşmasıyla

      " Siz  bize  keman  çalmayı mı  öğreteceksiniz ? "  diye  sordu .

   Ona  cevap  verirken  rahat  göz  teması  kurabilmek  için  bacaklarımı  büküp  ona  doğru  eğildim

    " Evet  ben  sizin  müzik  öğretmeniniz  olacağım . Tanışalım mı  ?  Benim  adım  Şebnem  senin  adın ne ? "

      Hiç  tereddüt  etmeden , sosyal  bir  çocuk  olduğunu  gösteren  hareketlerle

    "  Benim  adım da  İdil  " dedi

    Biraz  yanına  dönüp  erkek  kardeşinin  sırtından  hafifçe  ittirip  bana  doğru  yaklaştırarak

     " Bu da  benim  küçük  kardeşim  Aras " dedi

   Bunu  der  demez  küçük  oğlan  yüksek  sesle  itiraz  etti

    "  Ben  küçük  değilim , ben  büyüğüm  , ben  İdil ' den  büyüğüm " dedi .

  O kadar  sevimli  ve  küçük  çocuklara  yakışan  bir  öfkeyle  konuşuyordu ki  dikkatimi  ona  verip  , elimi  çenesine  koyup  bana  bakabilmesi  için  hafifçe  kaldırdım .  Gözlerini  gözlerime  diktiğinde  eve  ilk  geldiğim  zaman  Gülfem  hanımı  gördüğümde ki  tanıdıklık  hissi  tekrar  beynime  dolmaya  başladı . Bu  çocuk  bana  çok  tanıdık  ve  can alıcı  şekilde de  yakın  gelmişti . Bir  süre  gözlerin de  ve  yüzünün  her  tarafında  gezdirdiğim  bakışlarımı  sabitleyip , tam  bir şeyler  söyleyecektim  ki  İdil  konuşmaya  başladı

    " Aras  hep  böyle  yapıyorsun  . Ben  senden  büyüğüm "  dedi  ve  başını  annesine  doğru  çevirerek

     " Değil mi  anne ? "

     Kadıncağız  cevap  veremeden  bu  sefer  Aras  konuştu

     " Hayır  ben  büyüğüm . Değil mi  anne ? "

   Gülfem  hanım  derince  iç  çekerek , ikisininde  sorusunu  görmezden  gelip , bana  hitaben

  " Kimin  kimden  büyük  olduğu  sorusu , ikisinin  arasında  ki  en büyük  sorun  ve  bunun  çözümünü  bir  türlü  bulamıyoruz "

    Yaşanan  sorunu  görmezden  gelerek  çocuklara

   " Hanginiz  keman  çalmayı  istedi ? "

   İkisi de  aynı  anda 

    " Ben , ben , ben " diye  cevap  verdi . 

   Yaşları  birbirine  yakın  bu  iki  çocuğun  bu  kadar  rekabetçi  olması  gayet  normaldi . Aralarında  sorun  yaşanmaması  için  rekabet  yapacakları  ortam  oluşturmamalıydım .

    " ikiniz de  bu kadar  istekli  olduğunuza  ve de  tanıştığımıza  göre  derse  başlamaya  ne  dersiniz ? "

   Yine  ikisi  aynı  anda  konuşarak

      " Tamam , olur " dediler .

    Bende  onlarla  tanışabilmek  için  büktüğüm  bacağımı  düzeltip  dik  bir  pozisyon  alarak

    " Nerede  derslerimizi  göreceğiz  ? "  Diye  sordum .

    Gülfem  hanım
   
   " Beni  takip  ederseniz  size  gösterebilirim " dedi

    O  bizim  önümüzde  salondan  çıktı  ve  iki  katlı  olan  evin  yine  birinci  katında  olan  salonun  yanında  , orta  büyüklükte ki  bir  odaya  girip  bizimde  girmemizi  bekledikten  sonra

   "  Çalışmalarınızı  burada  yapabilirsiniz " dedi  ve  devam  etti

    "  Sanırım  ihtiyaç  duyacağınız  herşey  var  ama  yine de  bir şeye  ihtiyaç  duyarsanız  bana  seslenmekten  çekinmeyin "

   " Tamam " dedim

    Gülfem  hanım  odadan  çıkıp  beni  çocuklarla  yalnız  bıraktığında  , girdiğim  bu  odayı  incelemekten  kendimi  alamadım . Bu  odada da hemen  toparlanıp  gidiverilecekmiş  havası  mevcuttu . Gerçi  ders  için  gerekli  herşey  vardı . Nota  kitapları , notalıklar , iki  küçük  keman  ve  çocukların  oturabileceği  iki , küçük  tabure . Benim  içinse  rahat  edebileceğim  koltuk  benzeri  sandalye . Ama  yine de  ev de  hissettiğim  garip  hissi  bu  odada da  hissettim .

       Çocukların  ikisini de  çok  sevmiştim . Derse  ilgili  ve  öğrenmeye  meraklı  çocuklardı . Küçük  oldukları  için  çok  fazla  sıkmadan  bir  saatlik  eğlenceli  ve  öğretici  geçen  zamanın  sonunda  dersimize  son  verdik .

     Odadan  çıkıp  Gülfem  hanımı  bulduğumuz da  yine  ben  bir şey  söyleyemeden  çocuklar  aynı  anda  konuşmaya  başladılar .

    " Şebnem  abla  bir  daha  ne  zaman  geleceksin ? "

   Gülümseyerek

   " Ben de  tam  olarak  annenize  bundan  bahsedecektim "

    Gülfem  hanım  çocukların  coşkusundan  memnun

    " Çocuklar  sizden  ve  dersten  çok  hoşlanmışa  benziyorlar "

    " Kendim  için  bir şey  söyleyemem  ama  ikisi de  müziğe  çok  ilgili "

    " Peki  diğer  dersler  için  bir  zaman  düşündünüz mü ? "

     "  Sizin  için de  uygunsa  gelecek  hafta  Cumartesi  , yine  bu saatte  benim için  uygun . Yani  her  Cumartesi  saat  iki  bana  uyar "

   Kadın  güzel  yüzüne  ayrı  bir  canlılık  katan  bir  gülümseme  ile

     "  Bizim  içinde  çok  uygun " dedi

      İşimin  bittiğini  düşünüp  hepsiyle  ayrı , ayrı  vedalaştıktan  sonra  evlerinden  ayrıldım .

     Kendi  evime  gidip , kendi  derslerime  zaman  ayırabilmek  için acele  ederek  evin  yolunu  tuttum .

       Anneme  yeni  öğrencilerimi  ve  annelerini  anlattım . Annem

    " Bakıyorum  yeni  öğrencilerini  sevmişsin " dedi

    " Evet  çok  sevdim . Biliyorsun  daha  önce  hiç  bu  kadar  küçük  öğrencim  olmamıştı . Küçük  çocuklar  insana  ayrı  bir  neşe  veriyorlar . Biliyor musun  anne  oğlan  çocuğu  çok  güzel  ve  yaşından  çok  olgun "

   " Bir  sonra ki  dersin  ne  zaman ? "

    " Haftaya  aynı  gün  aynı  saatte "

       Anneme  günün  özetini  verdikten  sonra  derslerimi  çalışmak  için  odama  çekildim .

      Hafta  içi günlerim . Dersler , çalışmalar , özel  dersler , çalışmalar  şeklinde  yoğun  bir  tempoda  geçti . Cumartesi  gününe  geldiğimizde  büyük  bir  şevkle  küçük  öğrencilerimle  buluşmak  için  yola  çıktım .

      Dizimin  hemen  üstünde  biten  yünlü , toprak  rengi  bir  etek , balıkçı  yaka  siyah  bir  kazak , yine  siyah  deri  ceket  ve  deri  uzun  çizmeler  giydim . Birazda  olsa  , yani etekten  dolayı , öğretmene  benzemiştim .

        İlk  geldiğime  kıyasla  daha  az  bir  tedirginlikle  kapının  zilini  çaldım . Kapıyı  önde  çocuklar  arkada  anneleri  olduğu  halde  üç  kişi  açtı . Bu  kadar  beklenilen  insan  olmak  egomu  okşamıştı . Civcivler   gibi  yine  ikisi  birden  bağırarak

    " Hoş geldin  Şebnem  abla " dediler

   " Hoş buldum " dememle  ikiside  birer  elimden  tutup  beni  içeriye  çektiler  ve  doğruca  çalışma  odasına  götürdüler .

     Yine  eğlenceli , öğretici  ve  verimli  bir , bir  saat  geçirdik . Dersin  bittiğini  söylediğimde  ikisi de  alıştığım  konuşma  tarzlarıyla  aynı  anda  itiraz  ettiler . Onları  gelecek  hafta ki  derslerini  daha  uzun  yapacağımızı  söyleyerek  ikna  ettikten  sonra  hep  birlikte  çalışma  odasından  çıktık .

      Antrede  bizi  bekleyen  Gülfem  hanım  çocuklara  dönerek

   " Hadi  çocuklar  yukarı  odalarınıza  çıkın "

Hemen

   " Ama  anne  " Sesleri   yükseldi

    " Hiç  itiraz  etmeyin , çabuk  yukarı  çıkın "

   Çocuklar  isteksizce  yukarı  çıkarken  Gülfem  hanım

   " Ben  çocukları  odalarına  çıkarırken  siz de  beni  salonda  bekler misiniz  , sizinle  konuşacaklarım  var "

    Söyledikleri  beni  şaşırtmış  olsa da  belli  etmemeye  çalışarak

   " Peki " dedim  ve  onlar  merdivenlere  yönelirken  ben de  salona  geçtim .

    Bana  ne  söyleyecekti  çok  merak  etmiştim . O  gelene  kadar  sakince  oturup  bekleyemezdim . Salonun  ortasında  yüzüm  cama  , sırtım  salon  kapısına  dönük  şekilde  beklerken  ne  düşüneceğimi  şaşırmıştım .

     Salonun  girişinde  duyduğum  ayak  seslerinden  dolayı  onun  geldiğini  düşünerek  yüzüme  tedirginliğimi  sakladığımı  umduğum  bir  gülümseme  yükleyerek  arkamı  döndüm .

     Gördüğüm  kişi   karşısında  zoraki  gülümsemem  suratımdan  kaybolurken  , gözlerim  benden  izinsiz  ve  bağımsız  olarak  dolmaya  başladı . Nefes  almakta  zorlanırken  nerden  bulduğumu  bilmediğim  bir  güçlü  boğukça  fısıldadım

     " GÖNEN !!"



NOT : Ne olur  bana  kızmayın  burada  bitirdi  diye . Bölümün  keyfini  çıkarın . Hepinize  keyifli  okumalar . Gelecek  bölüm  güzel  olacağa  benziyor. Hoşçakalın .


    

Continue Reading

You'll Also Like

389K 24.1K 62
Sarışın ve mavi gözlü güzel kadın her zaman derin derin bakardı. Ta ki...
1.3M 60.7K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
959K 10.6K 11
Hayat bana borcun var... Mutluluk... Huzur... Sadakat... Sevgi... Bir Aşk borcun var... Hayat,bana bir "HAYAT"borcun var...
1.5K 210 9
𝙈𝙞𝙩𝙨𝙪𝙧𝙞 𝙗𝙞𝙧 𝙯𝙖𝙢𝙖𝙣 𝙨𝙤𝙣𝙧𝙖 𝙤𝙠𝙪𝙡 𝙙𝙤𝙡𝙖𝙗𝙞𝙣𝙖 𝙗𝙞𝙧𝙖𝙠𝙞𝙡𝙖𝙣 𝙢𝙚𝙠𝙩𝙪𝙥𝙡𝙖𝙧𝙞 𝙛𝙖𝙧𝙠 𝙚𝙙𝙚𝙧.