Son Bir Şans

Od NisanOnsekiz

456K 19.7K 455

Jessica, uzun zamandır hissedemediği tutkuyu, arkadaşının parlak fikri sayesinde bir eskortta aramaya karar v... Více

Giriş
15 Gün Önce
Megan'ın Planı
Düşüş
Hayaller ve Gerçekler
İlk Profesyonel Yardım
Bekle Beni Vegas
Flörtöz Barmen
Esas Adam ve Arkadaşları
Şanslı Piç
Dans ve Kumarın Cazibesi
Boşluk Hissi
Kendini Kaybediş
Telefondaki Haber
Açıklama
Kaçıp Kurtulma İsteği
Geçmişin İzleri
Kaybolana Kavuşmak
Yeni Şans
Havuzdaki Güzellik
Utancın Çeşitleri
Tecrübeli Marcus
Öfke
Beş Ay Sonra
New York'ta Kar
Güller
Bir Kuru Özür
Kedi Gibi
Şeytanın Avukatı
Tesadüfi
Boz Ayı'dan Panda'ya
Aşk Tanrıçası
Ohh
İhtiyacım sensin
Aşkın Doyumsuzluğu
Brain'ın Hediyesi
Kırılma
Kız kardeş
Süpriz Yemek
Lisa
Yaz Tatili
Gitmeliyim
Seni Seviyorum

Kusursuz Randevu

12.5K 464 4
Od NisanOnsekiz

Restaurantın kapısında yazan Andrea's yazısını görünce sabah yaptırdığım restaurant rezervasyonu hatırlayarak,

''David, ben bu sabah bir restauranta rezervasyon yaptırmıştım. Sana söylemeyi unuttum. Suçu yine heyecana atacağım. Herşeyi unutturuyor."

''Benim yanımda herşeyi unutmak serbest. Heyecanlı olmanda çok güzel ayrıca, senin heyecanını paylaştıkça bende heyecanlanıyorum hem. Söyle bakalım hangi restauranta yaptırmıştın rezervasyonu?"

''Sinatraydı, resepsiyon görevlisinin gösterdiği katalogdan görüp beğenmiştim.''

Hafifçe bana dönerek yeni kestirdiğim kısa saçlarımdan yüzüme düşen bir tutamı alıp kulağımın arkasına sıkıştırırken;

''Güzellik sana bir şey soracağım. "

"Zor olmasın ama"

''Çok kolay bir soru, sadece merak ettim, önemli birşey değil.
Genelde bir erkekle yemeğe çıkacağın zaman yemek rezervasyonunu sen mi yaparsın?''

Sorduğu soruya ne cevap vereceğimi bilemeden bir süre David'e baktım.

''Yani ben böyle olmasının daha uygun olacağını düşünmüştüm, beğenmediysen senin ayarladığın yere gidebiliriz.''

''Yok hayır, beğenmemek değil, sadece garipsedim. Genelde erkekler düşünür bu tip şeyleri.''

''Evet, genelde öyledir. Yanlış mı yaptım yoksa''

''Hayır tabiki, yemeğimizi senin ayarladığın yerde yiyebiliriz. Ancak gecenin kalanında gideceğimiz yerlerin kararları benim vermeme müsaade etmeni istiyorum. Tabi ki senin fikrini de soracağım, aklına başka bir şey gelmesin tamam mı ?''

David'in göstermiş olduğu kontrollü ve hakim erkek duruşu çok hoşuma gitmişti. Erkeklerin son zamanlarda edindiği her şeyi kadın ayarlasın tarzı flört anlayışına, David'in eski usul ile devam etmesi kendimi gerçek bir kadın gibi hissettirmişti.

''Hiç sorun değil, akışı sana bırakmaktan memnuniyet duyarım.''

Aldığı cevapla tatmin olan David bizi rezervasyon yaptırdığım restoranta doğru yönlendirmiş,  gezinti havasında yürüyerek otelin diğer köşesine sohbet ederek ilerliyorduk.

''James'e izin verdiğin gibi bana da sana Jess deme iznini veriyor musun Jessica?

Kendisinden önce James'in bu ismi kullanmasına izin verdiğim için alınmışcasına sorduğu bu soruya,

''Sen de bana Jess diyebilirsin David, sormana bile gerek yoktu aslında. Sanırım seninle Jamesten daha samimi olduğumuz kesin.''

''Ve daha samimi olacağımız da kesin ''

''Yine bilmişlik yapıyoruz ''

''Ama çok eminim Jess"

"Hiçbir şeyin yüzde yüz olasılığı yoktur. Emin olma derim."

"Ben istekleri konusunda oldukça hırslı bir adamım Jess. Senden aldığım elektrikle ve sana karşı hissettiğim çekimle bunun olacağını eminim."

Kendinden bu kadar emin konuşan birine üstelik kısa bir süre önce dudaklarına bakarken yakalanmışken iddalaşmak mantıksız geliyordu. Neyseki cevap vermek zorunda kalmadan Sinatra'ya gelmiştik.

Gündüz oteli dolaşırken dikkatimi çeken göz alıcı dekorasyon, restaurant bölümünde daha da yoğunlaşmıştı. Tavandan sarkan haki yeşil tonda avizeler, kısık ışıkları ile ortalığı loş bir atmosfer sağlarken, mat kırmızı ve krem rengi tonlarında sandalyeler ve masalar ile sıcak bir atmosfer yaratılmıştı. Fonda çalan Sinatra şarkıları, insanları rahatsız etmeyecek kadar kısık, ama kulağa gelen melodilerin net duyulacağı kadar güçlüydü. etrafta dolaşan garsonlar sessiz ve hızlı adımlarla masalara servis yapıyordu.

Girişte bulunan karşılama masasına yaklaştık. Güler yüzle bizi karşılayan masa hostesi rezervasyonumuzu sorunca David evet var diye cevap vererek bana bakmaya başladı. Hostesin hangi isme yapılmıştı acaba sorusu üzerine tek kaşını havaya kaldırarak bana bakan David'in benden isim söylememi beklediğini anladım ve "Jessica Smith" diye cevap verdim. Bakışlarını David'den bana doğru çeviren hostes önündeki kağıtlara baktıktan sonra,  bizi masamıza doğru götürmek üzere yerinden çıktı.

"Böyle buyrun lütfen"

Hostesin eşliğinde sağ tarafta bir kaç masa geçtikten sonra içeri cep şeklinde gizlenmiş olan ayrı bir bölüme çıktık. Diğer bölümden daha sakin olan bu cep romantik buluşmalar için düzenlenmiş gibiydi. Masaların üzerine yerleştirilen minik abajurler ortama nostalhik bir hava katıyordu. Masamızı gösteren hostes afiyet olsun diyerek yanımızdan ayrılınca David oturmam için koltuğu çekmek için hamle yaparak beni yine etkilemişti.

Yemeklerimizi beraber içtiğimiz şarapla ve sanki yıllardır tanışıyormuşcasına yaptığımız keyifli sohbetle karşımdaki adamın ne amaçla burada olduğu aklımdan çıkmıştı. Sanki gerçek bir randevuda ve sonucunda gerçek bir ilişkiye uzanacakmışcasına güçlü bir çekim hissediyordum.

Arkadaşları ile ilgili anlattığı komik anılar ve her birinin lakabının hikayesini dinlerken kahkaha ile gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

"Senin lakabın ne peki" diye sorduğumda,

"Biliyorsun zaten güzellik"

"Hayır canım bilmiyorum, yeni tanıştığımızı unutuyorsun galiba."

"Bu gece duydun sen benim lakabımı. Bir düşün bakalım."

Gözlerinde hadi bakalım der gibi bakış vardı. Bir kaç dakikalık düşünme süremde bakışlarımı dudaklarına yönlendirmemek için verdiğim çaba yüzünden zihnimi bir türlü toparlayıp cevabı bulamamıştım.

"Ben bulamadım. Pek çok şey konuştuk. Sen söylesen lakabını."

"Olmaz sen bulmalısın.''

"Bari ipucu ver."

"Pekala, işte ip ucun. Arkadaşlarımdan biri lakabımla seslendi bu gece."

David'in arkadaşlarıyla tanıştığım ana gidip, onlarla aramızda geçen konuşmaları hatırlamaya çalıştım. Önce George sonra Philip, Chris ve Jones. Hiç biri lakap olabilecek bir şey söylememişti.

"Biraz daha düşün Jess. Hatta ikimizin arasında da bahsi geçti."

Birden aklımda kadeh kaldırdığımız çifte şans ve arkadaşının arkamızdan şanslı piç diye seslenmesi geldi. Bulduğum cevaptan emin olamayarak,

"Şanslı mı?"

"Şanslı piç işte benim lakabım"

"Ama bu çok argo, yani şanslı tamam ama diğeri yakışmamış hiç"

"Erkekler arasında hafif bile bu. Tabi senin için kaba biraz"

''Demek sen o yüzden hiç tepki vermedin duyunca. Bilakis hoşuna bile gitti."

"Duymaya alışık olduğum bir şey. Öyle olduğumu da kabul ediyorum ayrıca. Senin bir lakabın var mı peki? "

"Yani Megan bana sürekli senin dediğin gibi güzellik der. Bunun dışında yok"

"Güzellik bence tam sana uygun bir lakap, çok güzelsin çünkü. Megan ile aynı fikirdeyiz."

"Ah ben çok güzel değilim ki, yani ortalama sıradan bir yüz benimkisi"

"Bence sen kendinin farkında değilsin güzellik, sana baktığım her an sana dokunmak ve seni öpmek istiyorum. Bardan içeri giripte seninle göz göze geldiğim ilk andan beri var bu his."

"Çok tatlısın, teşekkür ediyorum David."

"Tatlı değil, bu çekici kadından hoşlanan bir erkeğim ben."

"Ah sana tatlı demeyecektim değilmi. Unutmuşum afedersin çekici ve yakışıklı erkek"

Bir süre yine konuşmadan sadece gözlerimizle iletişim kurduk. Ona bakarken yüzündeki ifadenin keyif ve arzuyla dolması, karşısında kontrolümü yitirmeme neden oluyordu. Yavaşça uzanıp elime dokunarak barda yaptığı gibi işaret parmağıyla elimin üzerinde işaretler çiziyordu. Derin bir nefes alarak,

"Kalkalım mı artık buradan?"

Başımı onaylarcasına sallayarak "olur kalkalım" dedim.

Oturduğu yerden hızla ayağa kalkarak bana yaklaştı ve elini kalkmam için uzatırken diğer eliyle de sandalyemi geriye çekti. Ayağa kalkıp önünde durduğum anda, boşta kalan elini belime atarak beni kendine çekerek dudaklarımı öpmeye başladı. Yaşadığım şaşkınlık, heyecan ve haz hepsi birbirine karışmıştı. Dudaklarımın üzerinde hissettiğim sıcak dudaklar, kalbimi yerinde çıkaracakcasına hızlı atmasına neden olurken belimde hissettiğim beni kendine çeken elinden geçen sıcaklık, tüm bedenime yayılıyordu. İçimdeki şaşkınlık duygusunu atıp kendimi onu kollarına ve dudaklarına bırakırken yine aniden kendini geri çekti. Yüzlerimiz birbirine değecekmişcisine yakınken;

"İnledin "

"İnledim?"

"Evet inledin ve bu çok, çok çıldırtıcıydı. "

"Ah ben farkında değilim."

Bence de ahh.. Seni öpmeye devam etmemek için verdiğim mücadeleye madalya verilmeli."

"Bir restaurantta olduğumuz düşünülünce mücadelende haklısın."

"Baksen şuna. Şimdi kim bilmişlik taslıyor acaba."

Dünyanın tüm keyfini biz çıkartıyormuşcasına yüzümüze sabitlenen gülümsememiz ile yavaşça birbirimizden uzaklaştık. Uzanıp elimi tutan David, "Hadi gidelim" diyerek bizi restauranttan dışarı çıkardı.

Otelin çıkış kapısına yönelmemizle merak edip, nereye gidiyoruz diye sorduğumda, eğlenmeye ve geceyi yaşamaya diyerek cevap verdi. Bir taksiye binerek otele çok uzak olmayan bir gece klubune gelmiştik. Yüksek sesli müzik ve neredeyse karanlık sayılabilecek kadar sınırlı ışıklandırmanın olduğu, etrafta danscıların dans ederek, gelen misafirleri dansa kaldırdığı etkileyici bir ortamdı.

"Bir striptiz klube benziyor" diye seslendim kulağına.

"Daha önce bir striptiz klube gittin yani?"

"Hayır ama nasıl bir yer olabileceğini tahmin ediyorum. Baksana danscılar neredeyse çıplak."

Etrafına bir süre bakınarak bana döndü ve kulağıma, burada erkek danscılar da var. Yani düşündüğün tarz bir erkek striptiz klubü değil güzellik. Sadece eğlenmek için gelen insanlar, rahat ol, ben yanındayım."

"Rahatım ben, ayrıca dans etmeyi de çok severim."

"Görelim öyleyse dansını" diyerek elimden tuttuğu elini havaya kaldırarak beni kendi çevremde döndürmeye başladı.

Aldığım keyifle kahkahalarla gülüyor ve etrafımda dönerek kalçalarımı sallamaya ve ritm tutturmaya çalışıyordum.

Pokračovat ve čtení

Mohlo by se ti líbit

37K 738 41
" TUTKU KOKANLAR SERİSİ 2 " Sonunda alacakları bittiğinde kasaya geldiler. Kasadaki görevli kız genç adamı görünce gülümsedi sepetten çıkardıklarını...
1.4M 44.1K 38
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...
5.1M 281K 29
Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar topar kaçan Kayra, birlikte old...
380K 15.3K 69
"Geliyor ağam geliyor Zamir ağamın arabası geliyor!"diye bağırdı konağın kahyası. Bütün konak neredeyse bugün için hazırlanmıştı. Bir askerlik sevdas...