Geçmişin İzleri

8.6K 426 13
                                    

''O an başkaydı, bu an ise çok daha başka David. Şimdi müsadenle tatilime devam etmek istiyorum. Sende tekrar bir araya gelmeyeceğimizi kabullenerek aynısı yaparsan iyi olur. Hoşçakal''

Cevap vermesine müsade etmeden telefonu kapattım. Yaptığımdan ötürü kendimi kutlarken tekrar telefon çaldı. Hah dedim iyice bir azar istiyor herhalde diyerek

''Konuşmak istemiyorum, anlamıyor musun?''

''Güzellik, naptım da konuşmak istemiyorsun. Dün gece gerçekleri söyledim diye bana mı kızdın yoksa?''

Arayan Megandı.

''Afedersin, yine David arıyor sandım. O yüzdendi  çıkışmam.''

''Vayy, adam avından vazgeçmeyen kaplan gibi hala peşinde demek.''

''Hiç sorma. Sabah aradı, kahvaltıya gidelim diyor. Teklif bile yok. Gideriz diye düşünmüş beyfendi.''

''Sende inatla kabul etmedin tabi''

''Niye kabul edecekmişim ki. O'nu tekrar görmek istemiyorum kesinlikle. Hatta ilk uçağa atlayıp eve dönmeyi düşünüyorum.''

''Jessica, sen eskiden bu kadar inat, bu kadar dik kafalı biri değildin. Noldu sana Allah aşkına?''

''Kandırıldım Megan, unuttun galiba.''

''İyi de sen de sütten çıkma ak kaşık değilsin ki. Senin için ayarlanmış, parasını ödediğin bir  eskortla yemeğe çıkmak yerine kendi kendine tanıştığın bu adamla yemeğe çıktın farz et. Ayrıca sadece rol yapan bir eskort ile yemeğe çıkmakla, seni çok isteği için küçük bir yalanla seninle birlikte olmak isteyen bir adam arasında seçim yapmam gerekirse, bence bu adamla olman çok daha iyi.''

''Bu senin fikrin Megan. Ben gerçekten rol yaptığını bildiğim birini tercih ederdim. Zaten planladığımız şey de buydu biliyorsun.''

''Tabi ki biliyorum ama hayatın kendi akışında karşına çıkan bir adam var. Hayat zaten bu değil mi? Sen planlar yaparken başına gelenlerdir derler. Sen ne kadar planlarsan planla hiç bir zaman tam olarak düşündüğün ve istediğin gibi gerçekleşmez hiçbir şey. Eğer ki benden gizlediğin sevişmelerin yoksa yaklaşık dört yıl hayatında kimse seni sevişmeyi düşünecek kadar bile etkilemedi. Şu anda bunu hissediyor olman gerçekten olağanüstü.''

''Megan konumuz benim sevişmem değil. Niçin anlamak istemiyorsun? Brain'la yaşadıklarımdan sonra karşıma çıkan ilk erkeğin beni kandırmış olması. ''

''Herşey Brain'la ilgili değil mi Jess. Niçin hala hayatını bu kadar etkilemesine izin veriyorsun anlamıyorum. Senden hoşlanan ve senin de ondan hoşlandığın bir adam var. Gerçek ortaya çıkınca yaptığından pişman olmuş ve tekrar düzgün bir ilişki kurmaya çalışan bir adamı hala Brain ile kıyaslaman inanılmaz saçma.''

Söyledikleri zihnimde neon ışıkları gibi yanıp sönerken öfkeme yeni düşerek,

''Herneyse Meg, ben eve dönmeye karar verdim. Daha fazla buralarda olmama gerek yok.''

Suskunluğu öfkelendiğinin işaretiydi. Çünkü normalde sürekli konuşacak bir şeyleri, verilecek cevapları olan Megan sadece sinirlendiğinde sessiz kalırdı. Muhtelemen şu an suratı kızarmış, kaşları çatılmış ve elinin altında ne varsa onu parçalarcasına sıkıyordu.

''Kaçmak istiyorsan sen bilirsin Jessica. Alışkanlık haline getirdiğin kaçışlarından birini daha yapmış olursun sadece!''

İşte bu oldukça sert bir vuruştu.

Megan ben diye başlayan sözümü tamamalamama izin vermeden,

''Firma dün gerçekleşmeyen görüşmenin  istersen bugünolabileceğini haber verdi. Artık nasıl istersen öyle yaparsın. Kendi işlerimle ilgilenmem gerek. O yüzden kapatıyorum Jess, Hoşçakal.''

Tıpkı benim David'e yaptığım gibi cevap bile vermeme fırsat tanımadan telefonu kapatmıştı.

Şaşkınlıkla ne yapacağını bilmez halde elimde telefonla kalakalmıştım.  Tanrım ne garip bir hafta sonuydu bu. Gerilim filmleri kuşağında sıkışıp kalmış gibi hissediyordum.

Şu an beni bu ruh halinden kurtarabilecek tek şey üzerine nutella sürülmüş pankekti. Hızlıca hazırlanarak otelin alt katında yer alan restorana indim. Masalar neredeyse tamamen boştu. Vegas'ta kahvaltı için erken bir saatti sanırım. Etrafa bir göz atarak kendime bir masa seçtim. Garsona büyük ve bol çeşitli kahvaltı siparişi verirken ekstra pankek ve bol nutella istediğimi de özellikle belirterek kahvaltımı beklemeye başladım.

Sabırsızlıkla pankeklerimin gelmesini beklerken bir yandan etrafı inceliyor, bir yandan da Megan'ın sinirlenişini düşünüyordum. Kızmakta gerçekten haklı mıydı? Ve daha önemlisi gerçekten sürekli kaçıyor muydum? Hayatım boyunca yaptıklarımı tek tek gözden geçiremez dim. Ancak belli başlı sıkıntılı durumlarda konudan uzaklaşmayı veya olanı kabullenmeyi tercih ettiğim olmuştu. Böyle yaparak stressten uzak bir hayat yaşamayı tercih ediyordum. Büyük tartışmalar, yükselen sesler, anlaşılamamak kaçındığım sorunlardı.

Küçük bir çocukken, evin içinde yükselen sesler, çarpılan kapılar ve annne babam arasındaki uzun süren küslükler en çok nefret ettiğim şeydi. Tüm bunlardan sonra ailemin beraber olmaya devam etmesi çoğu zaman saçma geliyordu. Etrafıma baktığım zaman anlaşamayan ailelerin boşandığını ve kavgalarına son verdiklerini biliyordum. Ancak benimkiler şiddetli kavgalardan sonra bir süre küs kalır, sonra ben ne olduğunu, nasıl olduğunu anlamadan barışırlar ve sanki o kavgalar hiç yaşanmamış gibi hayatlarına devam ederlerdi.

Brain'ın en çok sevdiğim özelliği sakin biri oluşuydu. Çoğunlukla başına gelen terslikleri doğal karşılar ve en kolay yoldan çözmeye çalışırdı. Üniversite hayatımın son 2 yılında devam eden ilişkimizde bir kez bile tartışmamıştık. Anlaşamadığımız konularda mutlaka bir alternatif fikir üretir veya tatlılıkla gönlümü alırdı. Kız kardeşiyle beraber geçirdiğimiz vakitlerde kızkardeşi huysuzluk çıkardığında, elimi sımsıkı tutar ve kulağıma nolur idare et derdi. O'nun hatırına hiç sesimi çıkarmaz,  Mary Annne isterse onu yapardık. Gerçi çoğu zamanımız O'nunla birlikte geçiyordu. Aynı yurtta kaldığımız için ne zaman beni görmeye gelse Mary Ann'de dibimizde bitiyor sürekli abisine birşeyler anlatıyordu. Ancak gizli kapaklı buluşmalarımız sayesinde birbirimize doyabiliyorduk.

Hukuk Fakültesinden bir yıl önce mezun olan Brain, ailesine ait hukuk firmasında çalıyordu. Kız kardeşi Mary Ann'de mezun olduktan sonra onlarla beraber çalışmaya başlayacaktı. Noel için ailesinin düzenlediği yemeğe beni götürmesiyle anne ve babasıyla da  tanışmıştım. Sarışın, minyon tipli bir kadın olan annesi, uzun boylu ve kalıplı yapısıyla babasının yanında ufak tefek duruyordu. Eskiden hemşire olan Bayan Glynn çocukların sorumlulukları ağır gelmeye başladıktan sonra mesleği bırakıp ev hanımı olmuştu. Sohbet esnasında Mary Ann'i evlat edindiklerini öğrendiğimde inanılmaz şaşırmıştım. O sıralar hastanede çalışan Bayan Glynn, hasta haliyle çocuğunu bırakacak kimsesi olmadığı için yanında getirmek zorunda kalan bir kadının, hastalığı atlatamayarak hayatını kaybetmesiyle ortada kalan Mary Ann'i, kocasını ikna ederek evlat edinmişler. Annesini kaybetmenin acısını unutması ve evlat edinilmişliğinin verdiği sıkıntıları yaşamaması için ellerinden ne geliyorsa yaptıklarını söylediklerinde Brain'dan sonra ailesine de aşık olmuştum.  Mary ann'in neden bu kadar şımarık olduğunu anlamış ve bende ona daha hassas davranmaya karar vermiştim. Ancak aklımdan geçenlerle başıma gelenler bambaşkaydı. 

Dün gece David'in beklediğim adam olmadığını öğrendiğimde olduğu gibi hayatımın şoklarından birini daha yaşamış ve uzun süre kendime gelememiştim. Hiç beklemediğim anlarda başıma gelenlerle şoka uğramak kaderimde vardı sanırım.

Son Bir ŞansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin