Hayaller ve Gerçekler

12.9K 417 6
                                    

Derin düşünceler içerisinde Meg'i dinlerken zihnim çok bulanıktı. Şarabın etkisi ve Meg'in fikrinin yarattığı şaşkınlıkla allak bullak olmuştum. Kendimi hiç bu kadar kötü hissetmiyorum diye düşünürken midemden gelen ani hareketle,

''Eyvah '' diyerek onun sözünü kestim ve koşar adımlarla kendimi tuvalete attım.

Peşimden gelen Meg,

"Hey Jess iyi misin ?? "

O cümlesini tamamlamadan banyonun kapısını yüzüne kapattım ve içeri gelip beni o halde görmemesi için kapıyu kilitledim. Kapıyı çalarak açmam için seslendiğinde, bir kaç dakika yalnız kalmaya ihtiyacım var Meg diye seslendim. Hissettiğim bulantı gittikçe yükselirken kendimi tuvaletin önüne attım.

İçimdekilerden kurtularak ferahlayıp kendime geldikten sonra lavaboda yüzümü soğuk suyla yıkadım. Havlu ile yüzümü ve ellerimi kurularken aynada kendi yansımama baktım. Saçlarım dağılmış, gözlerimin kıpkırmızı ve suratımın davul kadar şiştiğini gördüm. Üzerimdeki giydiğim t-shirt lekelenmişti ve oldukça berbat görünüyordum.

''Kötü bir gece ha Jess'' dedim kendi kendime,

''Şu halinle seninle flört edip sevişmesi için bir adama para vermeni gerektirecek kadar kötü görünüyorsun. Bu gidişle gerçekten sadece eskortlar yüzüne gülecek, o da para verdiğin için. Çok acınası bir haldesin çok.''

Aynadaki yansımam söylediklerimin her birinde daha da öfkeyle bana bakıyordu. Hissettiğim kızgınlık bir süre sonra üzüntüye dönüştü ve kalbim sızladı. Yaşadıklarımın ve katlandıklarımın karşılığı bu olmamalıydı. Havluyu yerine asarak, salona geçmek için kapıyı açtım. Meg tam kapının önünde beni bekliyordu.  Onu endişeli halini görünce kalbim sızladı. Yine benim yanımdaydı, uzanıp elini tuttum.

''Ne kadar kötü görünüyor olsam da ben iyiyim, merak etme. Şarabı fazla içince  dokunuyor bana bilirsin.''

''Kustun yani ? Aklım çıktı Jess, bir an benden nefret edip kaçıp saklandığını ve ağladığını düşündüm. Özellikle yüzüme kapı kapanınca eyvah dedim. Lütfen bir daha bunu yapma. Söz veriyorum asla bir daha bu kadar çok içmeyeceğiz. Beni kapının arkasında bırakma.  Sen o durumdayken yardım edebilirim.

Sulanmış gözleri ile küçük bir kız çocuğuna benziyordu.

''Senden asla nefret etmem. Asla!'' diyerek ona sarıldım.

''Bazı durumlarda yalnızken daha rahat olurum, bunu dert etme. Hadi salona geçelim. Kendimi kötü hissetmiyorum derken zımba gibiyim de demedim. İğrenç olduğu kadar yorucu bir şey kusmak.''

''Tamam sen geç, ben kahve yapıp geliyorum hemen. Büyük bir bardakta su getireceğim sana. İyi gelecektir.'

Salona geçerken etraf hala hafif hafif dönüyordu. Pencerenin önündeki koltuğa kendimi yavaşça bıraktım. Hissettiğim rahatlıkla gözlerimi kapatır kapatmaz içim yine dönmeye başlayınca hızla ayağa fırladım. Pencerenin önünde kısa voltalar atarken Meg geldi.

''Niçin ayakta dolanıyorsun. Biraz otur istersen' '

''Koltuk dönmese oturacağım.  Şu alkol etkisini yitirene dek biraz ayakta durmak istedim.''

Elinde kahve fincanı ve soğuk su bardağını sehpaya bırakarak, ''Hadi bakalım iç şunları. İşe yaramazsa limonlu soda bekliyor sırada'' derken pencerenin önündeki koltuğa oturmuştu.

İçtiğim su ve kahvenin ardından daha iyi hissettiğim kesindi. ''Artık oturabilirim sanırım'' diyerek kendimi koltuğa bıraktım. Hala üzgün kız çocuğu suratıyla yüzüme bakan Meg,

''Kızgın değilsin dimi Jess, lütfen doğruyu söyle. Eğer öyleyse gerçekten çok özür dilerim. Ben sadece..'' Cümlesini bitermeden elimle konuşmasını keserek,

''Sana kızmadım Meg, kendime kızdım. Kustuktan sonra ayna karşısında kendimi görünce yani şu halime bak oldukça iğrenç görünüyorum değil mi? Hangi erkek şu halimle benimle birlikte olmak isteyebilir ki. Bunu ben yaptım kendime. Sen hiçbir şey yapmadın. O yüzden az önce seninle değil kendime kızdım aynanın karşısında.'' diyerek kendimi ve banyoda kapalı kapı ardındaki durumumu açıkladım.

Meg duyduğu şeyden pek de memnun olmayarak,

''Konuşma sesi geliyordu içeriden zaten. Kendinle konuştuğunu tahmin etmiştim ama kendine kızıp, kendinle kavga etmene gerek yoktu ki.  Yaşadığımız, başımıza gelen her şey bizim için. Kimsenin hayatı kusursuz değil ki Jess. Başına gelenlerden ötürü kendine kızmamalısın. Sadece üstesinden gelmeye çalışmak ve önüne bakmakmaktan başka çaresi yok bunun. Bu gece ilerleme kaydedip, kendinle ilgili hoşuna gitmeyen şeyleri tespit ettin diyebiliriz. Şu andaki halini beğenmiyorsan değişmek için sağlam gerekçeni buldun demektir.  Ancak yine de bunu yaparken erkekler ve ilişkiler konusunda yaşadıklarını baz alarak kendini aşağılayamazsın. Bu çok yanlış.''

''Ben kendimi aşağılamadım ki. Sadece şu halime değil, genel olarak yaşadıklarım sonrasında düştüğüm hal için kendime kızdım. Ben yapamıyorum, insanlarla daha doğrusu erkeklerle kolayca iletişim kuramıyorum. Ben flört edemiyorum Meg. Ben senin gibi değilim.''

''Olmak zorunda da değilsin, Sen sakin yapıda birisin. Belki biraz da çekingensin ama dünya üzerinde milyonlarca değişik karakterde insan var, biliyordun. Kimi girişken, kimi çekingen, kimi öfkeli kimi sakin, kimi iyi, kimi kötü. Bu sınıflandırmaların senin kendini kötü hissetmesine izin vermemelisin. Tanıştığın yada tanışacağın erkekler de kusurlarla dolu zaten. En iyisi yüzde altmış iyidir. Gerisi fıs inan bana. '' dediğinde yüzünde o bilmiş ifade vardı.

''O kadar da değildir canım. Beni güldürmek için söylediğini biliyorum.''

''Yo, gerçek düşüncem bu. Sana anlatıyorum ya kuzum. Hani şu film artisti gibi yakışıklı olan ama annesi ile yaşamaya devam eden adamı hatırla. İkinci randevumuza gittiğimiz lokantaya annesiyle gelmişti. Annesine onaylatıp öyle devam edecekmiş ilişkiye. Hatırlasana ya.. Yine de O en iyilerdendi diyebilirim. Sapık fetişleri yoktu en azından. Her neyse, boşver şimdi sen onu. Bence sen olağanüstü hoş ve bir o kadar da güzel bir kadınsın. Kendine dikkat ettiğin ve özen gösterdiğin zaman, ilgi çekici bir kadın olman kaçınılmaz. Görünüşünle ilgili profesyonel yardım alabiliriz. Böylece sende kendini daha iyi hissedebilirsin bence.''

''Haha, yine mi profesyonel yardım''

Kırdığı potun farkına varan Meg endişeyle,

''Hay ben bu ağzıma biber süreyim''  diyerek minik minik darbelerle ağzına bir kaç kez vurdu.

''Özür dilerim Jess. Bugün ne çok kırdım seni!

"Yok hayır kırılmadım. Doğruları söylüyorsun. Profesyonel yardım işe yarayabilir. Özellikle şu görüntüm karşısında kendimi kötü hissediyorum. Profesyonel arkadaşlarla buluştur beni, bakalım ne çıkaracaklar. Sadece görünüşümle ilgili olanı değil, şu diğer usta motor tamircisi ile de görüşmek istiyorum.''

Şaşkınlıktan bu kez ağzı açık kalan Meg, gözlerini kırpıştıra kırpıştıra.

''Ne dedin sen?''

''Dediğimi duydun''

''Duydum ama inanamadım''

''İnansan iyi olur. Tekrar söylemeyebilirim''

Çığlık atarak sevinçle koltuktan zıplayan Meg, yerinde dans ederek beni de ayağa kaldırarak dansına ortak etti. İki deli müziksiz salonda kendi kendimize garip figürlerle dans ediyorduk. Tipik Meg halleriydi bu. Dünyadaki en tasasız, en mutlu insan gibi yaşardı. Oysaki üzerinde ne büyük yükler taşırdı. Yaşadıkları ve üzerindeki sorumluklar için hergün mücadele etmesi gerekirdi yılmadan.

Son Bir ŞansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin