Kusursuz Randevu

12.4K 463 4
                                    

Restaurantın kapısında yazan Andrea's yazısını görünce sabah yaptırdığım restaurant rezervasyonu hatırlayarak,

''David, ben bu sabah bir restauranta rezervasyon yaptırmıştım. Sana söylemeyi unuttum. Suçu yine heyecana atacağım. Herşeyi unutturuyor."

''Benim yanımda herşeyi unutmak serbest. Heyecanlı olmanda çok güzel ayrıca, senin heyecanını paylaştıkça bende heyecanlanıyorum hem. Söyle bakalım hangi restauranta yaptırmıştın rezervasyonu?"

''Sinatraydı, resepsiyon görevlisinin gösterdiği katalogdan görüp beğenmiştim.''

Hafifçe bana dönerek yeni kestirdiğim kısa saçlarımdan yüzüme düşen bir tutamı alıp kulağımın arkasına sıkıştırırken;

''Güzellik sana bir şey soracağım. "

"Zor olmasın ama"

''Çok kolay bir soru, sadece merak ettim, önemli birşey değil.
Genelde bir erkekle yemeğe çıkacağın zaman yemek rezervasyonunu sen mi yaparsın?''

Sorduğu soruya ne cevap vereceğimi bilemeden bir süre David'e baktım.

''Yani ben böyle olmasının daha uygun olacağını düşünmüştüm, beğenmediysen senin ayarladığın yere gidebiliriz.''

''Yok hayır, beğenmemek değil, sadece garipsedim. Genelde erkekler düşünür bu tip şeyleri.''

''Evet, genelde öyledir. Yanlış mı yaptım yoksa''

''Hayır tabiki, yemeğimizi senin ayarladığın yerde yiyebiliriz. Ancak gecenin kalanında gideceğimiz yerlerin kararları benim vermeme müsaade etmeni istiyorum. Tabi ki senin fikrini de soracağım, aklına başka bir şey gelmesin tamam mı ?''

David'in göstermiş olduğu kontrollü ve hakim erkek duruşu çok hoşuma gitmişti. Erkeklerin son zamanlarda edindiği her şeyi kadın ayarlasın tarzı flört anlayışına, David'in eski usul ile devam etmesi kendimi gerçek bir kadın gibi hissettirmişti.

''Hiç sorun değil, akışı sana bırakmaktan memnuniyet duyarım.''

Aldığı cevapla tatmin olan David bizi rezervasyon yaptırdığım restoranta doğru yönlendirmiş,  gezinti havasında yürüyerek otelin diğer köşesine sohbet ederek ilerliyorduk.

''James'e izin verdiğin gibi bana da sana Jess deme iznini veriyor musun Jessica?

Kendisinden önce James'in bu ismi kullanmasına izin verdiğim için alınmışcasına sorduğu bu soruya,

''Sen de bana Jess diyebilirsin David, sormana bile gerek yoktu aslında. Sanırım seninle Jamesten daha samimi olduğumuz kesin.''

''Ve daha samimi olacağımız da kesin ''

''Yine bilmişlik yapıyoruz ''

''Ama çok eminim Jess"

"Hiçbir şeyin yüzde yüz olasılığı yoktur. Emin olma derim."

"Ben istekleri konusunda oldukça hırslı bir adamım Jess. Senden aldığım elektrikle ve sana karşı hissettiğim çekimle bunun olacağını eminim."

Kendinden bu kadar emin konuşan birine üstelik kısa bir süre önce dudaklarına bakarken yakalanmışken iddalaşmak mantıksız geliyordu. Neyseki cevap vermek zorunda kalmadan Sinatra'ya gelmiştik.

Gündüz oteli dolaşırken dikkatimi çeken göz alıcı dekorasyon, restaurant bölümünde daha da yoğunlaşmıştı. Tavandan sarkan haki yeşil tonda avizeler, kısık ışıkları ile ortalığı loş bir atmosfer sağlarken, mat kırmızı ve krem rengi tonlarında sandalyeler ve masalar ile sıcak bir atmosfer yaratılmıştı. Fonda çalan Sinatra şarkıları, insanları rahatsız etmeyecek kadar kısık, ama kulağa gelen melodilerin net duyulacağı kadar güçlüydü. etrafta dolaşan garsonlar sessiz ve hızlı adımlarla masalara servis yapıyordu.

Son Bir ŞansHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin