Gümüş Kaşık (TAMAMLANDI)

De fusyaleopar

599K 42.7K 1.4K

Hayat herkese adil davranmaz . Bazıları hayatlarını yaşayabilmek için çalışmak zorundayken Bazıları... Mais

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13.Bölüm
14 . Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.Bölüm
30.Bölüm
31.Bölüm
32.Bölüm
34.Bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37 .Bölüm
38.Bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
FİNAL

33.Bölüm

8.8K 646 12
De fusyaleopar

Taksiden inip eve kadar giden yolun geri kalanını yürüyüp , bu sırada da sindire sindire düşünmeye karar verdim .

On bilemedin on beş dakikalık yürüme mesafesi sonrasında eve ulaşacaktım . Bu süre içerisinde gelecekte nasıl davranmam gerektiği ile ilgili kararların en azından bir kısmını belirlemeliydim . Bunlar içinde en öncelikli olanı Gönen ' i aramalı mıydım yoksa aramamalı mı ? Olanıydı . Hadi bundan geçtim o aradığın da nasıl davranmalıydım . Artık , onun içinde bulunduğu şartları biliyordum ve benim yüzümden ailesiyle yani babasıyla arasında sorun yaşansın istemiyordum . Kafam çok karışıktı aşkıma sahip çıkmalı ve ne olursa olsun Gönen ' in elini bırakmamalı mıydım yoksa yoksa .. İkinci ihtimali düşünmek bile istemiyordum . İstemiyor olmam beynime sızan düşüncelere engel olamıyordu maalesef . Düşünceler sızmakla kalmıyor bütün ağırlığıyla karar mekanizmama baskı yapıyordu .

Kendi iç dünyamın dayanılmaz gerilimi adımlarımı hızlandırıp bir an önce eve ulaşabilmem için bana itici güç veriyordu . Hızlı hızlı adım atarsam sanki kararsızlık buhranından kurtulabilirmişim , düşüncelerimi adımlarımın gerisinde bırakabilirmişim gibi eve yaklaştıkça adeta koşar adım hareket etmeye başlamıştım . Tam apartmanın önüne geldiğimde telefonumun çaldığını duydum ve ani fren yapan araba misali pat diye durdum . Ekrana bakmasam bile arayanın Gönen olduğundan adım gibi emindim . Telefonun üçüncü çalışında yürüyüşümün nefesime verdiği düzensizliğe ayar verip , sesimi normal tutmaya çalışarak arayanın Gönen olduğunundan emin bir şekilde cevap ver imgesini sağa doğru kaydırdım .

    "  Efendim  , Gönen "

    " Şebnem !  Nasılsın ?  Daha iyisin  değil mi ? Toparlayabildin mi  kendini ? "

   O  sorularını  telefonun  öbür  ucundan  sıralarken , ben de  ona cevap  niteliğinde  verilecek  kelimeler  arıyordum  kafam da . O  dün  akşamdan  sonrası  için   soruyordu  durumumu  doğal  olarak  , sabahtan  bu  zamana  kadar  olanları  bilmediği  için . Bense  her  iki  zaman  diliminde  yaşananların  tek  tanığı  olarak  iç güdüsel  olarak  kötüydüm  ama  sabah ki  buluşmam dan  sonra  daha  kötü  oldum  diyemezdim . Tek  olay  üzerinden  değerlendirip  Gönen ' i  olduğundan  daha  üzgün  hale  getirmemek  için
     " Daha  iyi  olduğumu  söyleyebilirim "  dedim . Yalan  söylemiştim . Yalan  söylemenin  bana  yaşattığı  duygudan  nefret  etmiştim  ama  bu  durumda  yapılacak  en doğru  şeyi  yapmıştım .

    Aldığı  cevaptan  rahatlamış  olduğunu , daha  sonra  kurduğu  cümlede ki  sesinden  anladığım  Gönen  devam  etti

  " Bunu  duyduğuma  sevindim . Dün  akşam  için  senden  tekrar  tekrar  özür  dilerim . Bugün  seni  biraz  geç  aramamın  sebebi de  hem  biraz  kendini  toparlaman  hemde  dinlenmen  içindi . Sana  buluşalım mı  diye  sormayacağım  bugünü  kendine  ayırmak  isteyeceğini  düşündüm "

    İçimden  Allah ' a  şükrettim . Bugün  bu  Gönen  bile  olsa  Turhanlı  ailesinin  başka bir  ferdiyle  daha  buluşup  görüşmek  istemiyordum . Bunu  ona  açık  bir  şekilde  olmasa da  ima  yoluyla  söyledim .

   "  Senin  için de  yorucu  ve  zor  bir  akşamdı  bugünü  ikimiz de  kendimize  ayırsak  hiç  fena  olmaz "

   " İyisin  değil mi ? Yani  seni görmüyorum ya  o  yüzden  tekrar  soruyorum "

   " Evet , iyiyim  beni  merak  etme  "  derken  istemeden de  olsa  gözlerim  doldu . Ağlamak  üzere  olduğum  ve  sesiminde  gözyaşlarıma  değişim  olarak  eşlik  etmesine  izin  vermemek  için  çabucak

    " Şimdi  biraz  yürüyüşe  çıktım  sonra  tekrar  konuşuruz  oldu mu ? "

    Karşımda ki  ses  biraz  duraksadıktan  sonra 

" Oldu "  dedi 

     Klasik  vedalaşma  kelimelerimizi de  söyledikten  sonra  telefonu  kapattım . Gönen ' in  son  kelimelerin de  biraz  şüphe  biraz da  kırılmışlık  vardı  sanki  . Bunu  farketmiş  olmak  deminden  beri  güçlükle tuttuğum  gözyaşlarımın  yavaş  yavaş  yanaklarımdan  süzülmesine  sebep olmuştu . Ağır ağır olduğum  yere  çöküp  başımı  dizimin  üstüne  yasladım  ve  kendimi  kollarımla  sardım . Usul  usul  akan  gözyaşlarım  diz kapağımı  ıslatıyordu . Ne  için  ağladığımı  tam  olarak  bilmiyordum  ama  gözyaşlarımı da  durduramıyordum . Yaşadığım  duygusal  kıskaç mıydı  yoksa  Gönen ' in  bana  annesi  söylemese  belki de  asla  söylemeyeceği  arada  kalmış olması  durumu muydu  akan  yaşların  sebebi . En  başta  ona   yalan  söylemiş  olmak  tetiklemiş  olsa da  sanırım  her ikisi için di . Yani  bizim  içindi .

       Gelen  geçen  insanların  tuhaf  bakışlarına  maruz  kalmamak  için  Medine  fukarası  oturuşumdan  kurtulup  ayağa  kalktım . Gözyaşlarımın  akışı  durmuştu , yanaklarımda ki  ıslaklığı da  iyice  kuruladıktan  sonra  derin  bir  nefes  alıp  kendime  gelmeye  çalıştım . Ağlamış  olmanın  yüzümde  oluşturduğu  izlerin  en azından  bir kısmının  silinmesi  için  açık  hava da  biraz  daha  oyalandıktan  sonra  eve  çıktım .

     Kapıyı  açarken  şimdi de  Nihal  sultan la  yüzleşme  zamanı  diye  geçirdim  içimden .

       İçeri  girmeden  annemle  burun  buruna  geldim . Gayri ihtiyari  olarak

    " Anne !  Bir  yere mi  gidiyordun ? "  Diye  şaşkınlıkla bezenmiş  sesimle  sordum .

    "  Ben  değil  biz  gidiyoruz . Uzun  süredir  birlikte  bir şeyler  yapmadık . Kahvaltı  geçti  ama  öğle  yemeği  , üzerine  çay  keyfi  yapacağımız  sahil  kenarında  bir  yerlere  gidebiliriz  diye  düşündüm . "

    Düşündüm  dediğine  göre  bu  karar  verdim  itiraz  etmen  bir  şey  değiştirmeyecek  demek  oluyordu . Bende  aynen  onun  istediği  gibi  davranıp  itiraz  etmedim .

   " Tamam  gidelim . Gitmek  istediğin  belirli  bir  yer  var mı ? "

   " Evet  geçen  arkadaşlarla  birlikte  gittiğimiz  küçük  ama  samimi  bir  yer  keşfettim  taa  o zamandan  buraya  bir gün şebnemle de  gelmeliyiz  diye  geçirdim  kafamdan . İşte  o gün  bugünmüş . "

   Bunları  konuşurken  bir yandan da  evden  çıkmak  için  son hazırlıklarını  tamamlıyordu . Çantasından  anahtarlarını  çıkararak  kapıyı  kilitlemeden  önce  ayakkabılarını  giydi . Kapıyı  kilitledikten  sonra  kapıyı  açılıyor mu  diye  ittirdi . Bu  annemin  rutiniydi . Bunu  evden  beraber  çıktığımız  her  seferinde  yapardı . Bütün  yapılması  gerekenler  yapıldığına  göre  artık  gidebilirdik .

    Apartmandan  annem  benim  koluma  girmiş  şekilde  çıktık . Apartman  boşluğunun  loşluğundan  ayrılıp  , yaz günü  öğle  vaktinin  en parlak  zamanın da   gün ışığı  ile  buluşmuştuk . Ağlamış  olduğumu  içeri de  tam  olarak  görememişse  bile  bu kadar  parlak  ışığın  altında  kabak  gibi  ortada  olan  suratımdan  her  bir göz yaşı  damlasının  geçtiği  yolları  bile  ayırt edebilirdi . Belki de  çoktan  etmişti . Kapının  önünde  bir  süre  gözlerini  yüzümde  gezdirdi , derin  bir  iç  çekip  gördüklerine  dair  hiç bir  şey  söylemeden  ve  olağan  dışı  bir şey  olmamış  gibi  neşeli  tutmaya  çalıştığı  sesiyle

     " Hadi  gidelim " dedi

   Bu  söylediği  söz  yüzünden   bile  anneme  minnettardım . Ayak üstü  beni  sorguya  çekmemiş , yüzümde  gördüğü  hüznü  daha  derinleştirmemek  için  beni sorularıyla  bunaltmamıştı . Ama  bu  bunaltmayacağı  anlamına  gelmiyordu . Hele  bir  gideceğimiz  yere  varalım . Olsun  bana  bu  kadarcık  süre  bile  tanıması  takdire  şayandı .

  " Anne  şu yere  otobüsle mi  gideceğiz ? "

   Elini  yanağıma  koyup  şefkatle  okşadıktan  sonra 

      " Kendimizi  şımartacağımız  bir günde  o yere  tabi ki de otobüsle  gitmeyeceğiz.  Öyle  olursa  oraya  gidene  kadar  pestilimiz  çıkar  yapacağımız  keyif  kabus  olur .  O yüzden  doğru  taksi  durağına "

        Yürürken  kafamdan da , sabah  bu yolu  yürüdüğüm  zamanlar  geçiyordu . Sabahla  şu an  arasından  günler  geçmiş  gibi  hissediyordum . Duyduklarım , hissettiklerim  ve  yaşadıklarım  bu  sabah ki  geçirdiğim  süre  konusunda  beni  zamanın  izafi  yani  göreceli  olduğuna  bir kez  daha  inandırmıştı . Bir de  pırıl pırıl  bir  yaz  gününde  neşe ile  dolup  taşmam  gerekirken , hüzünle  boğuluyordum . Ruhumun  karanlığı  güneşli  bir günü  bile  gölge de  bırakmıştı . Bu da  havanın ruhumuza  etkisinin  , ruhumuzun  havayı  takmamasından  daha  az  olduğunun  kanıtıydı .

      Taksinin  arka  koltuklarına  oturup  arkamıza  yaslandığımız da  annem

  " Gideceğimiz  mekanı  çok  seveceksin . Çayları müthiş "

    Gülümsedim

   " Seninkinden  bile mi "

   Yüzünü  ciddileştirerek

   " Öyle  olsaydı  fevkalede  derdim . Demediğime  göre "

   Verdiği  cevaba  sadece  gülümsedim . Taksi  sahil  yoluna  çıktığında  başımı  cama  doğru  çevirip  dalgınca  denizi  izlemeye  koyuldum . İkimizde  konuşmuyorduk . Ben kafamda  yükselmeye  çalışan  sesleri  susturmaya  çalışırken  annem  sessizliğini  koruyordu .

    Ne kadar  süre  yol  aldık  bilmiyorum  ama  arabanın  durmuş  olduğundan istediğimiz  yere  gelmiş  olduğumuzu  anladım . Annem  taksinin  ücretini  ödemiş ve  ikimizde  inmiştik  .

Kovboy filmlerinde ki kasabaların adının yazılı olduğu tahtalar gibi uyduruk diyebileceğimiz bir tahtaya " Sakız kahve " ismi yazılmış ve bilerekte eğri asılmış olan mekanın tabelasını gördüğümde buranın annemin bahsettiği yer olduğunu hemen anladım . Daha içeriyi görmemiştim ama dışarıdan edindiğim izlenim tam annemin tarzı diyebileceğim cinstendi . Allah dan geldiğimiz yerin adı Alaçatı ya da içinde Alaçatı geçen bir şey değildi . Malum son dönemlerin modası , içinde bir şekilde Alaçatı ' nın geçtiği mekanlar açmak , kıyafet çeşitleri üretmek üzerine . Ne diyorlardı buna hah buldum " Yükselen trend "

Sakız kahve ' in içine girdiğimizde dekorasyonun , yükselen trendin kurbanı olmayan , eski usul çay bahçesi kavramının modernize edilmiş hali olduğunu farkettim ve ilk tesbitim de yanılmadığımı gördüm. Yani tam olarak annem ' in tarzı olduğu gerçeğini . Masaların hemen hepsi deniz görüyordu ve hepsi de ahşaptandı . Buna keza sandalyeler de ahşaptı . Sandalyelerin üzerine herbiri diğerinden farklı , rengarenk minderler bağlanmıştı . Bağlanmıştı diyorum , hani kenarlarında kendi kumaşından bağcıklar olan minderler vardır ya işte onlardanlardı . Zaten modernize edilmiş olmanın en önemli belirtisi de ahşap üstüne bağlanan minderlerdi . Yarı yarıya dolu olan kahvede bize en yakın olan dört kişilik masaya tabiri caizse rahatça karşılıklı olarak oturduk . Yanımızdaki boş sandalyelere de çantalarımızı koyduk . Gözlerimi çevrem de gezdirirken ister istemez İnci hanımla sabah buluştuğum mekan geldi gözlerimin önüne , şu an bulunduğum yerden ne kadar da farklıydı tıpkı Turhanlı ailesiyle bizim ailenin yaşam koşullarının farklı olması gibi . Birbirinden aşağı ya da yukarı demiyorum farklı diyorum . Kesinlikle ailemi ve bana sağladıkları yaşam şartlarını küçümsemiyorum ve Gönen ' in ailesinden aşağı da görmüyorum ama başta da dediğim gibi farklıyız . Gönen de , İnci hanım da bunlara değinmemiş olsa da bu konu üzerinde cümle kurmamış olsalar da farklı olduğumuz gerçeği değişmiyordu . Bu da korkarım ki zaman içinde Gönen ve benim aram da derin uçurumlara sebep olacaktı . Kafam da ki ağır düşüncelerin ruhuma yaptığı baskı sebebiyle derin bir nefes aldım. Aldığım bu sesli ve derin nefesimi duyan annem zaten tüm algılarıyla tetikte olduğu için nihayet konuşmayı başlatma kararı aldı ve

" Anlatabilecek duruma geldin mi ? "

" Neyi ? "

" Herşeyi ? "

Daha böyle tek kelimelik bir sürü soru sorabilirdik birbirimize ama bu zaman kaybından başka bir şey olmazdı .

" Nasıl ve nereden başlayacağımı bilemiyorum . Sana sabahtan bu yana ne yaşadığımı mı anlatayım yoksa ne düşündüğümü mü karar veremiyorum "

   " Biraz  önce  söylediğim gibi  herşeyi . Yaşadıklarını , düşündüklerini , hissettiklerini  içinde  ne  varsa  her şeyi "

     Annem  bana  rahatça  konuşabilmem  için  açık  çek  vermişti  ama  ben  çeki bozdurmak  istiyor muydum ?  İstiyordum ... O yüzden de  yaşadıklarımın  en başına  yani  sabaha  döndüm .  Kısık  ve  konuşmaya  isteksiz  çıkan sesimle  İnci  hanımla  buluşmamızı  ve  neler  konuştuğumuzu  tüm  ayrıntılarıyla  anlatmaya  başladım . Ara ara  susuyor  unuttuğum bölüm  var mı  diye  düşünüyordum . Suskun  kaldığım  zamanlarda  annem  sabırla  konuşmaya  başlamamı  bekliyordu . En  nihayetinde  anlatacaklarım  bittiğin de  derin  bir  soluk  alarak  dolu  dolu  olmuş  gözlerimi  bana  sevgi ve  anlayışla  bakan  annemin  gözlerine  odakladım .

  " Anne !  Ne  düşüneceğimi , ne yapacağımı  , nasıl  davranacağımı  bilmiyorum "

  Sakince  sadece 

   " Neden ? " diye  sordu

  Sorusu  karşısında  gözlerimi  yumunca  akmak  için  can atan  göz yaşlarım  tüm hızlarıyla  ilk damlaların  yanaklarım da  açtığı  yoldan   fütursuzca  birbirleriyle  yarışarak  çeneme  kadar  ulaştılar . Elimin  tersiyle  ne kadar  silsem de  yenileri  silinenlerin  yerine  geliyordu . Masadan  aldığım  peçeteyle  yüzümü  iyice  kurulayıp  bir  süredir  cevapsız  kalan  annemin  sorusunu  yineleyerek  konuşmaya  başladım

   " Neden mi ? Anne  belki  açık  açık  sana  hiç  söylemedim , söylemesem de  senin  bildiğini , anladığını  biliyordum . Anne  ben  Gönen ' i  çok  seviyorum . O kadar  çok  seviyorum ki  , bu  sevgi  yüzünden  ondan  ayrılabilecek  , kendimi  onsuzlukla  cezalandırabilecek  kadar  çok  seviyorum . Birlikte  olmayı  ne  kadar  çok  istesem de  ona  konulan  , benim  ona  ulaşmamın  yolunu  kesin  engeller  var . İşte  bu  yüzden  çıkmazdayım "

   " Her şeye  başka  bir  gözle  bakmayı  denedin mi ? "

  " Hangi  başka  gözle ? "

   " Daha  mantıklı , daha  gerçekçi  bir gözle "

   Alayla  gülümseyip

  " Zaten  duruma  mantıklı  ve  gerçekçi  baktığım  için  ondan  ayrılmamın  en  doğrusu  olduğunu  düşünüyorum . Onu  zor  durum da  , ailesiyle  benim  aram da  seçim  yapmak  zorunda  bırakmak  istemiyorum . Ona  bunları  yaşatmayı  istemeyecek  kadar  çok  seviyorum "

   " Diyelim ki  senin  mantıklı  bakış  açın bu  , onun  zor  durum da  kalmasını  istemiyorsun . Peki  onu  bırakırsan  sen  nasıl  bir  durum da  olacaksın ?  Bunu  kendine  hiç  sordun mu ? "

    İç çektim ve

   " Sormadım  çünkü  cevabını  biliyorum "

   Annem  neşesiz  bir  gülümsemeyle

  "  Madem  neler  yaşayacağını  biliyorsun  neden  Gönen ' i  bırakma  ihtimalini  düşünüyorsun ? Sana  bakıyorum da  gördüklerimden  şu  sonucu  çıkarıyorum  sen  düşünmüyorsun  kararını  çoktan  vermişsin  ama  bunu  kendine  kabul  ettirmekte  zorlanıyorsun . Bana  anlatmanın  sebebi de  doğru  yaptığını  söyleyip  sana  destek  olmamı  sağlaman "

  " Gerçekten  öyle mi  düşünüyorsun ? ."

  " Bunu  bana  sen söyleyeceksin "

  Ellerimi  yüzüme  kapatıp  yanaklarım  kızarıp  acıyıncaya  kadar  sıvazladıktan  sonra  tekrar  dolan  gözlerimle

  " Bilmediğimi  sanıyordum  ama  belki de  sen  haklısın  ben  çoktan  kararımı  verdim de  oluşabilecek  sonuçları  kendime  kabul  ettirmeye  çalışıyorum "

   Annem  benim için  üzüldüğünü  gösteren  bakışlarıyla  yüzümü  süzüp

  " Duruma  gerçekçi  yaklaştığını  söylüyorsun ya . Aldığın  kararın , gösterdiğin  yaklaşımın  herhangi  bir  romantik  film  kadın  karekterinin  fedakar  tavrından  hiçbir  farkı yok . Sen  bence  tamamıyla  duygusal  davranıyorsun "

    Zora ki  gülümseyerek

   " O kadar  kadın  karakter  yanlış  davranmış  olamaz  değil mi ? "

   " Romantik  filmleri  seyreden  ben  , feyz alıp  hayatına  uygulayan  sen . Aldığın  karar  doğru  ya da  yanlış  sonucunu  ikimiz de  yaşayıp  göreceğiz . Umarım  yaşadıkların dan  büyük  hasar  almazsın . Aşk  acısını  okumak , seyretmek  başka  yaşamaksa  bambaşka "

   Annem  doğru  söylüyordu  bambaşka  olmak  konusunda  aşık  olmak  olayı  bile  bambaşkayken , yaşamakta , birlikte  olmakta  , ayrılmakta  bambaşka  olmalıydı .

   Aramızda  yaşanan  her ikimizinde  denize  bakıp  kendi  iç dünyasına  daldığı  sessiz  geçirdiğimiz  süreye  annem  bu  sefer  gerçekten  cevabını  bilmediğim  bir  soruyla  son  verdi

  " Peki  Gönen ' e  kararını  ne  zaman  açıklayacaksın ? "

   " Bunu  hiç  düşünmedim ? "

   " Onu  gördüğünde  ne  diyeceksin ? "

  " Bir süre  için  hiçbir şey "

   " Bu  ona da  sana da  haksızlık  değil mi ? "

  " Neden  böyle  söyledin  şimdi ? "

   " Çünkü  sen  ondan  ayrılacağını  bile  bile  onun  yanında  olacak  ve  daha çok  üzüleceksin , o ise  hiç birşeyden  habersiz  ilişkinizin  yolunda  gittiğini  düşünüp  bir  yalanı  yaşayacak "

  " Çok  haklısın  anne ,   karar  almak  çok  zordu  ama  bu  söylediklerinle  uygulamaya  geçirmem  daha da  zor  olacak "

   Yine  sessizlik  ve  denize  kayan  bakışlarla  tekrar  kendi  iç  dünyamıza  döndük .




NOT : Keyifli  okumalar .Bölümün  başına  koyduğum  resim  çiy  yani  Şebnem  resmi . Bu tür  resimleri  sıklıkla  görürseniz  şaşırmayın . Kafanızda  şöyle  bir  imaj  oluşsun  hikayem de ki  Şebnem de  doğada ki  şebnemler  kadar  saf ve duru  bir  güzelliği  sahip . Onu  o şekilde  düşünürseniz  Gönen ' in  neden  ona  ilk  görüşte  aşık  olduğunu  anlarsınız . Sevgiyle  ve sağlıcakla kalın . Ruhunuzdaki  iç barış  hiç  kaybolmasın .

Continue lendo

Você também vai gostar

1.9M 31.6K 53
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...
385K 21.4K 34
Bir söz ne kadar kıymetli olabilir ? Ela gözlü Hicran ile gamzeli Gökhan birbirine ahitle bağlanır. Kaderin neler getireceğinden bihaber iken kendile...
5.6K 410 64
Bir aşk düşün uçurumun kenarında; Bir yanı boşlukta, bir yanı sonsuzlukta...
35.8K 7.5K 63
ZÜMRÜT YANGINI "ARİYA" DÜZENLENDİ. YENİ BÖLÜMLERİ YAZILIYOR...