Çok rahat geçtiğini söyleyemeyeceğim yarı uykulu , yarı uykusuz gecenin ardından sabaha ulaşabilmiştim sonun da . Bazen sabaha , başını yastığa koymanla güneşi göz kapaklarında hissetmen arası ışık hızıyla ulaşırsın , bazen de yatakta ki her dönüşünün hesabını tutarsında bir türlü saatin dönüş hızını artıramazsın . Ben bu ikinci tarifi birebir yaşadığım gecenin sonunda sabahla buluşmuştum .
Akşam üstü eve döndüğüm zaman anneme bugün için planladığımız tanışma olayından bahsetmiştim ve aldığım cevapsa
" Şu gizemli Gönen beyefendiyle beni ne zaman tanıştıracaksın " olmuştu .
Bir de işin bu yönü vardı . Ben Gönen ' in ailesiyle tanışma olayına kendimi o kadar kaptırmıştım ki annemin de böyle bir beklenti içinde olduğunu hiç aklıma getirmemiştim . Oysa Gönen dün üstü kapalı da olsa bu konuya temas etmişti . Neyse ki annemin Gönen ' le tanışması olayı Gönen ' i endişelendirmesi gereken bir konu olduğundan şu an için bunu düşünmeme gerek yoktu onu sırası gelince düşünürdüm .... Ya da aklıma gelen fikirle hem annemi mutlu edebilir hem de Gönen ' i benim yaşadığım beklenti anksiyetesine sokmadan işi kolaylıkla halledebilirdim . Nasıl mı ? Şöyle ki Gönen beni almaya gelmeyecek mi ? Gelecek ...O geldiği zaman eve çağırıp kaşla göz arası annemle tanıştırıp hem anneme öncelik tanımış ve onu çiğnememiş olacaktım hem de Gönen' e bu olayı önceden haber vermediğim için benim şu an yaşadığım sıkıntıyı yaşamasına fırsat vermemiş olacaktım . Düşüncemi beğenip kendime hak verdikten sonra kıyafet dolabımın karşısına geçtim . Akşama ne giyeceğim konusu da benim için ayrı bir açmazdı . Kıyafetlerimin hepsini , tabi ki yazlık olanları , kalktığımda düzelttiğim yatağımın üstüne serdim . Karşılarına geçip bir elimi belime bir elimi de çeneme koyduktan sonra çatık kaşlar ve düşünceli bakışlarla tek tek hepsini incelemeye başladım . Ne kadar süre bu işle meşgul oldum bilmiyorum ama mutfaktan annemin
" Şebnem " diye seslenmesi ile başımı kapıya doğru çevirip
" Efendim " cevabıyla yaptığım işe ara vermek zorunda kaldım .
" Madem uyandın neden mutfağa gelmiyorsun ? " Sorusu annemin odama yaklaşıyor olduğunu gösterecek şekilde yakınımdan ve yüksek sesle gelmişti . Ardından da odamın kapısı açıldı . Annem yatağın üstünde yığılı kıyafetlerimi görünce
" Ne yapıyorsun ? Kıyafetlerinin içinden artık giymeyeceklerini seçip bir fakire mi vereceksin ? "
Kurduğu bu iyi niyetli cümleye benim verdiğim yanıtsa oldukça tepkisel ve birazcıkta kabaydı
" Hayııır ! Tabi ki "
Söylediğim kelimelerin biraz kaba ve ukalaca olduğunu düşünüp biraz daha yumuşatarak
" Hayır anne . Onu da yaparım başka zaman ama şu an ki dağılma sebebim akşam ne giyeceğim kaygısına bir son vermek için "
Annem tipik anne edası ile beklenen cevabı verdi
" Yavrucuğum sen ne giyersen giy çok güzel olacaksın "
" Anne bu cevabın bana hiç yardımcı olmadı "
Gülümseyerek yanıma gelip , tek koluyla omzumdan tutup beni kendine yaklaştırıp kapıya doğru yürümeye başladı . Bulunduğumuz pozisyon sebebiyle bende onunla yürümek zorunda kaldım . Bir yandan da konuşuyordu
" Sana yardımcı olacak şeyi biliyorum "
Mutfağa yaklaşırken
" Neymiş o ? " diye sordum
Mutfak masasına hazırlanmış kahvaltıyı gösterirken
" Tabii ki mükemmel bir kahvaltı . Önce güzelce karnımızı doyuralım sonra ne giyeceğine karar verirsin "
Anneme cevap bile vermeden masada ki yerime geçtim ve yemeye başladım .
Kahvaltım bittiğinde en azından hangi renk giyeceğime karar vermiştim . Kesinlikle kırmızı ....
Bu rengi seçmemin bir kaç nedeni vardı ;
Birincisi kırmızı olsun üç kuruş fazla olsun atasözünü doğrulamak için
İkincisi kızın çirkinse kırmızı giydir konulu bir diğer atasözünü denemek için diyeceğim ama bu konuda Gönen fikrini açık bir şekilde belirtmişti . Çok güzel olduğumu ve ne giysem yakıştığını söylemişti geçmiş zaman . Kırmızı giyecek olmam çirkinliğimi kamufle etmek için değil yani . Bütün bunlarda bizi neye götürüyor üçüncü sebebe ; Bütün renklerin yanında kırmızının bana çok yakıştığını düşünen sevgilimin ailesinin yanına genetik eğilim gösterir ve beni beğenirler umuduyla kırmızı bir elbiseyle gitmek en doğru seçim olacaktı . Tabi ki ilk intiba kuralı söz konusu olduğun da . Aslında benim için önemli olan yakınen tanıdıktan sonra beni beğenmeleri ve sevmeleriydi .
Buluşma vaktimize kadar zaten iki tane olan kırmızı elbiselerimden bir birini , bir diğerini giyip çıkararak kararsızlık denizinde boğuldum ve sonun da Gönen ' in üzerimde daha önce görmediği canlı kırmızı , sıfır kollu , derin olmayan V dekolteli diz üstü, klasik , modacıların tabiri ile " Her kadının dolabında bulunması gereken " keten elbisemde karar kıldım . Annem her ne kadar davranışlarımın tuhaflığına müdahale etmek isteyip " Sakin ol " desede ben bir türlü sakin olamıyordum Gönen gelinceye , hatta bu gün sona erinceye kadar da sakin olacağımı hiç zannetmiyordum .
Sonunda beni alma vakti yaklaşınca balkona çıkıp beklemeye , bizim sokağa girince de planımı uygulamaya koymaya karar verdim . Balkona çıktığımın üçüncü dakikasında sokağın başında onun arabası göründü . Benim sevgilim dakik ötesiydi . Şimdiye kadar hiç bir buluşmasına değil geç kalmak her zaman gelmesi gerekenden daha önce geliyordu . Bugün de kendinden beklenenin aksi gibi davranmadı . Hemen beyaz sandaletlerimi giyip aşağıya indim , saniyelik bir farkla o da arabasını benim tam önüme park etti . Arabadan inip mutlu bir yüzle yanıma yaklaşırken
" Heyecandan olsa gerek , geldim dememe fırsat bırakmadan sen aşağıya inmişsin "
Elimi uzatıp ılık elini tutarken ve bir yandan da bizim aparmanın girişine yönlendirirken
" Söylediklerinde de doğruluk payı var ancak daha da önemli bir sebebten dolayı erkenden aşağıya indim ve şimdide seni yukarıya yani bizim eve çıkarıyorum "
Gönen yürümeyi bırakıp olduğu yerde kalakaldı . Tuttuğum elinin kasıldığını ve bu kasılmanın eliyle sınırlı kalmadığını hissedebiliyordum .
" Neden ? " diye sordu . Şakınca ve biraz da duyduklarına inanamıyormuş gibi çıkmıştı sesi .
Yüzümü tamamen dönüp , vücudumu ona daha da yaklaştırarak sesimin sevimli çıkamasına özen göstererek
" Çünkü bugün annemle tanışmanı istiyorum "
Yüzünde ki şaşkınlık ve inanamamazlık ifadesi yavaş yavaş silinirken yerini söylediklerime hak verir bir ifade yerleşti
" Haklısın , bence de çıkıp annenle tanışmalı ve ondan hem müsade istemeliyim hemde beni görüp kızının kiminle , bu akşam vakti evden çıktığını bilmesini sağlamalıyım "
Duyduklarımın şaşkınlığı ile , şaşırmıştım çünkü onun da benim gibi aileyle tanıştırılma olayına ayak direyeceğini zannetmiştim .
" Yanlış duymuyorum değil mi ? Söylediklerinde ciddisin "
Yüzünde oluşan ve bana sonsuz güven veren gülümsemesiyle
" Tabi ki ciddiyim . Aslında senin değil benim bunu düşünmem gerekirdi . Kaç kez buluştuk en azından bir seferinde annenle karşılaşıp , konuşmalı kendimi tanıtmalıydım "
Bu adamı seviyordum ! Samimiyetini , düşünceliliğini , centilmenliğini herşeyini .
Apartmanın giriş bölümünden sonunda merdiven kısmına geçmiş yukarı çıkarken bir yandan da heyecandan hızlanmış nefeslerimizi normal seyrine sokmaya çalışıyorduk .
Aşağıya inerken açık bıraktığım kapıyı iterek tamamen açılmasını sağladım . Annemin mutfakta olduğunu biliyordum ve o yöne doğru seslendim
" Anne ! Bakar mısın , seninle tanıştırmak istediğim birisi var "
Annem telaşla ellerini küçük bir mutfak havlusuna kurulayarak mutfaktan çıktı ve bizim yanımıza geldi . O da hiç beklemiyordu Gönen ile tanıştırılacağını . Ama hiç bozuntuya vermeden yüzüne kontrollü bir gülümseme kondurdu . İlk cümle annemden geldi , zaten aksi beklenemezdi
" Neden kapıda bekliyorsunuz içeri girsenize "
Ben tam yok anne geç kalıyoruz diyecektim ki , Gönen benden önce davranıp ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi . Bende onu takip ettim . Annem , bizim hem misafir hem de oturma odası olarak kullandığımız evin en büyük odasına geçmemiz için eli ile işarette bulundu . Ben hemen Gönen ' in önüne geçerek ona oturabileceği yeri gösterdim ama o oturmadı ve annemi bekledi .Çok alakasız biliyorum ama bir yandan da neden evlerde misafir odası diye bir kavram var onu düşünüyordum . Gerçi bizim şimdi ki ev küçük olduğu için odalar arası böyle bir görev bölümü yapmamıştık ama daha önce ki oturduğumuz yerlerde oda sayısı fazla olduğundan evin bir ve en büyük odası misafir odası olarak adlandırılır ve ani misafir gelme ihtimaline karşı itina ile temizlenir ve korunurdu . Bana çok saçma gelirdi ama öyleydi . Sırasıymış gibi bu düşüncede nereden çıkmıştı . Kendi kendime gülümseyerek kafamdan bütün geçirdiklerimi kovdum ve kendimi hayatımda ki iki önemli insanı tanıştırma görevine verdim .
" Anne ! Gönen , Gönen bu da benim güzeller güzeli annem "
Gönen bir adım öne çıkarak elini uzattı , annem de karşılığında kendinin kini
" Çok memnun oldum efendim . "
" Ben de çocuğum "
Yanımda duran Gönen ' in nefes alış verişlerinden heyecanının çok yüksek olduğunu anlıyordum . Elini tutup onu rahatlatmak isterdim ama Nihal sultanın karşısında böyle bir harekete cesaret edemezdim .
" Ayakta kalmayın oturun . " dedi annem eliyle yer göstererek
" Peki efendim "
Hepimiz oturmuştuk . Konuşma nasıl ilerleyecekti merak ediyordum . Annem bütün soğukkanlılığı ile kontrolü eline aldı . Sanki bilmiyormuş gibi hangi bölüm mezunu olduğunu , gelecekteki planlarını , ailesini falan sordu . Zavallı Gönen de her birine ince bir sabırla cevap verdi . Annem bir anne gibi değilde , öğretmen gibi yaklaşmıştı olaya . Sonunda sorgusu bittiğinde onun gözlerinden Gönen ' i beğendiğini ve onay verdiğini anlamıştım .
Bizi azad ettiğinde yarım saatimizi Gönen ' in sorgulanması ile geçirdiğimizi farkettim .
En sonunda kendi sorguma , pardon kendi tanıştırılmama gitmek için arabaya binip yola çıkmıştık .
Her zaman trafiğin yavaş akmasından şikayet ederdim ama bu sefer gideceğimiz yere daha geç gidelim diye trafiğin tıkanmasını istiyordum . Maalesef bu isteğim gerçekleşmediği gibi yollar neredeyse boş sayılabilecek kadar açıktı .
Şehrin dışında yeni yapılara sıklıkla rastlanılan , orman içinde birbirinden bir hayli uzak , mimarisi eskiyi yansıtan ama modern esintiler de taşıyan villaların bulunduğu bir yere geldik . Diğerlerine göre ormanın içine daha da saklanmış , kamerayla çekiyor olsaydım biz yolda ilerledikçe yavaş yavaş görüntüye giren diyebileceğim gizemlilikte devasa bir mülkün önünde durduk . Mülk diyorum villa desem küçük , şato desem masalsı ve gerçeklikten uzak olurdu . Mülk diyorum hah tamam buldum malikane .... Malikanenin önünde durduk . Ona gönderdiğim kaçamak bakışlarımdan inmekte tereddüt ediyor olduğumu anlamış olacak ki bana güven vermek ister gibi elimden tuttu ve
" Tereddüt edecek hiç bir şey yok . Senin bütün korkutmalarına rağmen annenle tanıştığım halde hala tek parçayım "
Söylediklerine gergince güldüm .
" Yani korkmamam gerektiğini mi söylemeye çalışıyorsun ? "
Diğer elini de yanağıma getirip koyduğunda , hiç düşünmeden yüzümü avucuna yaslayıp güven tazeledim
" Evet tam olarak bunu söylüyorum . Senin gibi kendine güvenli ve cesur bir kızın neden bugün bu kadar çekingen olduğunu bir türlü anlamıyorum "
Zorla gülmeye çalışarak
" İnan ben de bilmiyorum " dedim
" Hadi bekleyerek daha fazla gerginliğini artırmayalım bir an önce bitirelim bu işi "
" Hadi bakalım "
İkimizde arabadan inip tekrar yan yana geldiğimizde Gönen bana güç vermek için elimi tuttu . Bu şekilde bahçeden geçip giriş kapısına ulaştık o kapıyı çalmak için zile uzanırken bende elimi elinden çekmeye çalıştım . Bir yandan da kulağına doğru
" Bizi bu şekilde görmeleri hiç hoş olmaz " diye fısıldadım .
Gönen hiç istifini bozmadan
" Neden ? Sen benim sevgilimsin ve sevgililerin de elele tutuşmasından daha doğal ne olabilir ki "
Haklıydı ve ona hak verdiğimi göstermek için daha fazla itiraz etmedim ve sustum . Bu sırada orta yaşlı kadın bir çalışan kapıyı açtı ve güler yüzle
" Hoş geldiniz Gönen bey anneniz ve babanız da sizi salonda bekliyorlar "
" Teşekkür ederim Gülümser hanım "
Somon renginin hakim olduğu holden daha girişte aydınlığın kucakladığı , beyaz rengin bezeli olduğu büyük salona girdik . Biz girene kadar da Gülümser hanım bize eşlik etti .
Salon baştan aşağıya lüksün dibine vurmuştu . Eşyaları tarifleyecek kelime bulamıyordum diyeceğim ama benim yaşadığım durum bulamamak değildi bilmemekti . O kelimeleri bilseydim bulmam zor olmazdı .
Salona girince ben gayri ihtiyari hafifçe Gönen ' in arkasına çekildim . O ise beni yanına çekti . Bu sırada da bize doğru yaklaşan orta boylu , kumral ve güzel bir kadın konuşarak dikkatimi ona vermemi sağladı
" Hoş geldiniz , özellikle de sen kızım . "
" Hoş bulduk efendim " dedim sesim titreyerek . Bu Gönen ' in annesiydi ve gerçekten çok güzeldi . Aslında güzelden çok zarifti diyebilirim . Yüzündeki şefkatli gülümseme ona ısınmamı sağlamıştı .
Biz girdiğimizden beri oturduğu koltuktan kalkmayan heybetli adam da Gönen ' in babasıydı anlaşılan . Günler öncesinden beri ve hatta birkaç dakika önceye kadar yaşadığım bütün çekincelerin , tanışmak istemememin , korkularımın sebebi karşımızda oturan ve ciddiyeti sebebiyle yüzünü tam olarak değerlendiremediğim adam olabilir miydi . Bunları düşünürken Gönen ' in annesi boş olan elimi tutup benim öne doğru birkaç adım atmamı sağladı ve Gönen de bu sırada elimi bırakmak zorunda kaldı .
" Seni Gürkan beyle tanıştırayım yani Gönen ' in babasıyla "
NOT : Keyifli okumalar .