Clan - Yoonmin

batsuga tarafından

468K 44.5K 23K

''Oysaki Jimin-ah demeyi sevmiştim. Bana yakışıyordu. Ve onu farklı şeyler yaparken de söylemek isterdim.'' |... Daha Fazla

[1]
[2]
[3]
[4]
[5]
[6]
[7]
[8]
[9]
[10]
[11]
[12]
[13]
[14/1]
[14/2]
[15]
[16]
[17]
[18]
[19]
[20]
[21]
[22]
[23]
[24]
[25]
[27]
[28]
[29]
[30]
[31]
[Final]

[26]

13.8K 1.1K 516
batsuga tarafından


''İşte böyle.'' dedi Yoongi arkasına yaslanırlarken.

Tüm geceyi sarmaş dolaş geçirmiştik. Bu sırada da Yoongi Jungkook ve Taehyung'a yokluğunda neler yaptığında anlatmıştı.

Taehyung arada ağrısı olsa da iyi gözüküyordu. Jungkook ve Hoseok onun gözünün içine bakıyordu. Fazla sevimliydiler ama didişmedikleri zamanlarda.

''Düğün ne olacak peki?'' dedi Namjoon.

Yoongi'yle bizi öğrendiğinde çok şaşırmıştı. Ve de pek onaylamış gibi bir hali yoktu.

Sorusuyla hafifçe sırtımı dikleştirdim. Elbet bu konuyu konuşacaktık ama acelesi olduğunu sanmıyordum.

Yoongi cevap vermedi. Bunu iyiye mi yormalıydım?

''Bu konuyu boşverelim.''

Avuçları içine aldığı elimi daha da sıktı. Sanki bana güven vermek istiyor gibi.

''H-Haklısınız. Daha önemli konular var.'' dedi Hoseok elini Taehyung'un üzerine koyarken.

Jungkook'un irkildiğini fark etmemek imkansızdı. Taehyung'la arasının iyi olduğunu sanıyordum ama Hoseok'un 'yakın' davranışlarından rahatsız oluyora da benzemiyordu.

Yoongi öncekinden daha iyi durumdaydı. En azından öyle gözüküyordu. Onu ben iyileştirmek isterdim.

''Klanını nasıl geri almayı planlıyorsun?''

''Gidip klanımı vermesini isteyeceğim'' dedi Yoongi gülerek.

Her şeyle alay eden biri olmadığı için bu söylediğine ben gibi diğerleri de şaşırmıştı.

''Yoongi!''

''Ona meydan okuyacağım. Evimi savaş alanına çevirecek değilim.''

''Meydan okumak mı? Bunu kabul edeceğini sanmıyorum.'' dedi Taehyung kafasını kaşırken.

''Etmek zorunda. Yoksa klanın güvenini kazanamaz. Kimse ödlek bir lider istemez.''

''Onu en son ne zaman gördün bilmiyorum ama benim gördüğümde bayağı irileşmişti.''

Hoseok güldü.

''Seni pastırma yapacak yani.''

Yoongi'nin yenilme ihtimalini görmezden gelmeye çalıştım. Bu can yakıcıydı.

''Bana güvendiğiniz için teşekkürler.''

Alınmış mıydı?

Çenemle omzuna sürtündüm. Dışarıdan görenler bizim uzun süredir birlikte olduğumuzu sanabilirlerdi.

Dudakları kenara kıvrıldı bu hareketimle. Saçlarıma dudaklarını bastırıp geri çekildi.

''Halledeceğim. Bana güveniyorsun, değil mi?''

''Tabiki!'' dedi Jungkook heyecanla.

Hoseok ona gülerek dirsek attı.

''Sana demedi aptal!''

Kısa süre önce tanıdığım bu insanları çok sevmiştim. Onlarla daha sakin bir zamanda tanışmak isterdim. Ama sakin bir zamanda karşılaşabilir miydik, bilemiyordum.

''Evet.'' diye fısıldadım kulağına.

''Böyle şeyler yapma, Jimin-ah. En azından herkesin içinde.''

Yoongi hızlıca Hoseok'a döndü.

''Ne dedin sen?''

''Bir şey demedim.'' dedi eliyle dudaklarını diker gibi yaparken.

Jungkook gülmeye başlamıştı. Taehyung ise ne olduğunu anlamadığı için şaşkın şaşkın onlara bakıyordu.

''Sen ona Jimin-ah mı dedin yoksa bana mı öyle geldi?''

''Yorgunluktan yanlış duymuş olmalısın.''

''Yoongi!''

Beni kıskanması hoşuma gitmiş olsa da bu kadarı da biraz fazlaydı. Iseul de bana Jimin-ah derdi keyifli olduğu zamanlarda. Bu iyi bir örnek olmamıştı çünkü Yoongi onu da kıskanıyordu zaten.

Kolunu kendime çekince pes eder gibi nefesini dışarı verdi. Onun üzerindeki etkimi sevmeye başlamıştım. Ya gerçekten bana kıyamıyordu ya da üstelemek istemiyordu. İlkini tercih ederdim şahsen.

''Ne zaman gideceksin?'' dedi her zamanki gibi burada olduğunu unuttuğum Namjoon.

''Köye birkaç adam yolladım. İşaret bekliyorum.''

''Peki savaşmaya hazır mısın?''

''Eh, bunu gittiğimde göreceğim.''

''Korkuyor musun?''

Omuzlarının üzerinden bana baktı. Gözlerindeki şefkati görebiliyordum. Bana hep böyle bakmasını istedim. Kızgın ve mutsuz Yoongi'yi sevmemiştim.

''Neden sordun? Sen korkuyor musun?''

''Evet.''

Korkuyordum. Aramız düzelmişken onu temelli olarak kaybetmek istemiyordum. Onun saçının bir tek teline bile zarar gelmesini istemiyordum.

''Beni tanımıyor musun, Jimin-ah? Asla kaybedeceğim hamleler yapmam.''

Homurdandım. Bu pek ikna edici bir cevap değildi. Kaybedip kaybetmeyeceğini bilmiyordum. İkisini de savaşırken görmemiştim. Ve Jungkook onun uzun zamandır savaşmadığı söylemişti. Belki de burada yokken çalışma imkanı bulmuştu.

''Eğer ölürsen-''

''Ölmeyeceğim. Ölürsem hayatımı zindan edebilirsin.'' dedi gülerek.

''Cehenneme gidersen bile peşinden geleceğim!''

''Eh, öyle mi? Senin gibi sevimli bir çocuğun cehennemde işi ne?''

Utandığım için cevap veremedim.

Güzel bir ortam hakimdi kulübenin içinde. En önemlisi Yoongi yanımdaydı. Mutlu ve sakin bir Yoongi. Hep böyle kalalım istiyordum.

Ve büyük konuşmuş olmalıyım ki önceden duymamış olduğum bir yükseklikte kurt uluması duydum.

Yoongi hızla ayağa kalkarken ellerimiz ayrıldı. Bu beklediği işaretti.

''Gidecek misin?''

Eğilip eliyle saçlarımı geriye atarak alnımı öptü. Iseul'le böyle bir görüntüye şahit olsak katıla katıla gülerdik ama şu an gözlerimin dolmaya başladığını hissediyordum.

''Jungkook'un yanından ayrılma. Tamam mı?''

''Yoongi.''

Küçük bir çocuğa benzediğimi biliyordum.

''Bu kadar ümitsiz olman beni sevmediğini düşünmeme sebep oluyor.''

Büzdüğü dudaklarını öpmek istiyordum.

''Özür dilerim.''

''Buna seni seviyorum diye cevap vermen gerekiyordu.''

''Seviyorum!''

Gülümsedi. Onu son görüşüm olabilir miydi bu? Gülüşünü son kez görüyor olabilir miydim?

''Lütfen gitme.'' dedim saçlarımdaki ellerini tutarken.

''Çok sevimlisiniz ama bu biraz mide bulandırıcı olmaya başladı.''

''Karışmasana!'' dedi Taehyung Jungkook'un kafasına vurduktan sonra.

''Ah! Tamam, susuyorum.''

''Doğru bir karar olur.''

Gittiğinde başından geçenleri az çok anlatmıştı ve pek dikkat çekici bir şey görememiştim. Ama ne olduysa Yoongi durulmuş gibiydi. Acısı dinmiş miydi yoksa daha da olgunlaş mıydı, emin değildim.

''Orada görüşürüz, ufaklık.''

Bu sefer dudağımın kenarına öpücük kondurdu. Evet, bu kesinlikle romantikti. Ve bunu kaldıracak bir kalbim olduğunu sanmıyordum.

Namjoon kusmaya benzer sesler çıkardığında hepimiz güldük.

''Onları koru.'' dedi Yoongi Jungkook'un omzunu sıkarak.

''Ve kendini de.''

...

''Gerçekten kabul mü etmiş?''

Doğrulmaya çalışan Taehyung'a yardım ettim. Yarası bir iki günlük olduğu için hareket etmemesi gerekiyordu.

''Fazla komik. Ben onun yerinde olsaydım Yerleşime ayak bastığı an adamlarıma onu indirmelerini söylerdim. Aptal herif elini kolunu sallaya sallaya içeri girmesine izin vermiş.'' dedi Namjoon.

Hoseok'la Yoongi gideli birkaç saat olmuştu. Hava kararmaya başlamıştı. Geri dönecek gibi de değillerdi. Gece dövüşemezlerdi, değil mi?

''Pek adil olmazdı o zaman.''

''Adil olmasını umursasaydı Yoongi yokken 'burası benim' deyip koltuğa oturmazdı.''

Taehyung omuz silkti.

Jungkook tırnaklarını kemiriyordu odanın içinde bir oradan bir buraya yürürken.

''Biz de gidecek miyiz?''

''Sabah olsun, bakarız.''

Yoongi'nin durumunu bilmiyorlarken nasıl uyuyacaktım ki? Şu an yakalanmış bile olabilirdi.

''Yoongi'den azar işitmek istemiyorsan biraz uyumaya çalış. Hem enerjiye ihtiyacın olacak.''

Namjoon'un verdiği örtüye sarılıp döşekte büzüldüm. Uyumam pek mümkün değildi ama kızgın kızgın bakan Jungkook yüzünden gözlerimi kapattım.






























Bir dahaki bölüm final verecekmişim gibi bölüm yazmış bulundum. ㅋㅋㅋ

Okumaya devam et

Bunları da Beğeneceksin

893 117 7
İnsanlığımı yitirmek bir olguydu: Onun kollarında bir ömre bedel geçen birkaç senenin acısı gibi, yavaş yavaş ölüme sürüklüyordu. "Seni mahveden kişi...
1.3K 172 6
Cenan bir kafenin devamlı müşterisiydi. Elbette kahvelerini çok seviyordu ama daha sonra sadece kahveler için gelmediğini fark etti.. dikkatini başka...
339K 31.4K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
364K 28.8K 46
- social media au aşkın cinsiyeti yoktur